" İş Hayatında Çok Katı Olmam Eleştirilir " - Koniks.com

Ayaydın Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, “Bir personelim bana karşı hata yaptıysa, isterse çuvalla altın kazandıracak olsun, benim için bitmiştir ve aynı anda işine son veririm. İşten ayrılanı işe geri almam” diyor

Aslında İpekyol alın yazımda vardı. Kaderci bir insanım, insan kaderinde ne varsa onu yaşar. Bu sözler geçtiğimiz aylarda yüzde 50’si İtalyan Miroglio’a satılan, İpekyol, Machka ve Twist markalarının yaratıcısı Ayaydın Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın’a ait. Mardin’de 12 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak dünyaya gelen Ayaydın, çocukluk ve ilk gençlik yıllarının geçtiği memleketinde, babasının manifatura dükkânında tanışmış kumaşlarla. Yaşıtları sokaklarda oyun oynarken o tüm zamanını bu dükkânda işlemeli örtülerin, kumaşların arasında geçirmiş. Ağabeyinin akademisyen olması yönündeki tüm ısrarlarına rağmen tercihini ticaretten yana kullanarak İpekyolu’n temelini atmış Ayaydın. “Biz ataerkil bir aileyiz. Büyüklerimin sözünden çıkmam ama o zaman ağabeyimi dinleyip akademisyen olsaydım, mutlu olamazdım” diyen Ayaydın’ın şimdiki hedefi ise İpekyol’u global bir marka haline getirmek.

Mardin’de doğup lise bitene kadar da orada yaşamışsınız. O dönem nasıl geçti?
Mardin’de çok güzel zamanlarım geçti. Mardin’in ileri gelen ailelerinden biriydik. Üzerimizde bu durumun verdiği sorumluk duygusunu hep hissettik. Mardin kalabalık bir şehir değil, gitmek istediğiniz her yere İstanbul’daki gibi arabayla gitmeniz gerekmiyor. Gürültüsüz, küçük bir şehir. Bu nedenle İstanbul’a geldiğimde ilk bir yıl uyum sorunu yaşadım.

12 kardeşsiniz... Kalabalık bir aile olmanın zorlukları ve avantajları neler oldu? Ailenin 5. çocuğuyum. Babam vizyonu geniş bir insandı, bu nedenle hepimizle yakından ilgilenir, okumamız konusunda çok titizlenirdi. Tüm kardeşlerim üniversite mezunudur. Kalabalık bir ailede büyümenin hiçbir zorluğunu yaşamadım. En büyük avantajı ise paylaşmayı öğretmesi. Bir de hiç yalnızlık çekmiyorsunuz.

İstanbul serüveniniz üniversiteyle beraber başlamış. Marmara Üniversitesi İdari İktisadi Bilimler Fakültesi’nde okuduğunuz yıllarda kariyer hedefiniz neydi?
Aslında benim tekstil işine gireceğim küçük yaşlardan belliydi. Mardin’de el işleme ve manifatura dükkânımız vardı. Okul yıllarında sokakta oyun oynamak yerine zamanımın çoğunu bu dükkânda geçirirdim. Tekstil o yıllarda işledi hayatıma. Üniversitede okula akşam gidiyordum; gündüzleri çalışmak isteyince ağabeyim arkadaşının yanında iş buldu, şirketin finansman departmanında işe başladım. Baktım, masa başında hesap kitap yapmak bana göre değil, dizayn ve pazarlama bölümüne geçtim. Daha sonra geniş bir çevreye sahip olabilirim düşüncesiyle daha büyük bir şirkette çalışmaya başladım. Ama aklımda hep kendi işimi kurmak vardı. Askerden dönüşte de İpekyol’u kurdum. Aslında İpekyol alın yazımda vardı. Kaderci bir insanım, insan kaderinde ne varsa onu yaşar.

Ağabeyiniz eski bürokrat, milletvekili, köşe yazarı Aydın Ayaydın, başlarda sıcak bakmamış tekstil işine girmenize...
Ben okula başladığımda ağabeyim üniversitede hocaydı. Benim de kendisi gibi akademik kariyer yapmamı istiyordu. Bir gün karşısına geçip dedim ki, “Ben kendime iş kuracağım”. Başlarda çok tepki verdi, kabullenemedi. Sonra isteğimi görünce kabul etti.

Ağabeyinizin hayatınızda büyük etkileri var sanırım...
Büyük sözünden çıkmayız. Hâlâ kardeşlerim de, ben de sıkıntılarımızı annemize anlatırız, aramızda bir sorun olursa annem çözer. Bunun dışında ağabeyimin hayatımın üzerindeki etkisi büyük. Başarımda önemli bir paya sahiptir ağabeyim, ama o zaman onu dinleyip akademisyen olsaydım, mutlu olamazdım.

İpekyol’u tek başınıza kurdunuz ama bir aile şirketi olarak büyüttünüz. Aile şirketi olmanın avantajları ve dezavantajları neler?
Her başarı bir ekip çalışmasıdır; kardeşlerimin bana olan desteği ve birlik beraberliğimiz bizi bu günlere getirdi. Şimdi yeğenlerim de şirketin alt kademelerinde çalışıyor, toplam 10 kişiler. Onların da şirkette emekleri büyük, şirketin geleceği onlar. Bu yüzden daha ortaokul yıllarında şirkette staj yapmaya başlıyor, okul biter bitmez de görev alıyorlar.

Yola ilk çıktığınızda kurduğunuz hayalleri gerçekleştirebildiniz mi?
Türkiye’nin en büyük markalarından biri olmak için yola çıktım. İstediğime ulaştığımı düşünüyorum ama şimdi de yeni hayallerim var. Türkiye’de marka olma hayallerimiz gerçekleşti, şimdi de İpekyol’u uluslararası arenaya çıkarmak ve bir dünya markası yapmakta sıra. Onu da önümüzdeki 10 yıl içerisinde başaracağım.

Ayaydın Grup’un yüzde 50’sini İtalyan Miroglio’ya satmanız da bu nedenle attığınız bir adım mıydı?
Şirketi kendi öz sermayemizle büyütebileceğimiz kadar büyüttük, 80 mağazaya kadar çıkardık markayı. Ben ve ailem küçük ulusal bir şirketin yüzde 100’üne sahip olmaktansa büyük ve uluslararası bir şirketin yüzde 50’sine sahip olmayı tercih ettik. Biz aile olarak hep büyük ve uluslararası bir şirket haline getirmeye çalıştık İpekyol’u. Bu ortaklık da bu hedefimizin bir parçası.

Bu evlilikle şirkette nasıl bir değişim yaşanacak?
Eskiden bir aile şirketiydik, artık uluslararası bir şirket olduk. Şirket kurumsallaşıyor. Herkes kendi işini yapacak. Ben eskiden her işi yapardım, ama şimdi yapmıyorum. Yapısal değişiklikleri hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz; bilgi işlem, pazarlama, lojistik... Altyapımızı yeniliyoruz. Üretim sorunumuzu hallettik. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde olmamız gereken ülkeleri ve şehirleri belirledik. Yurtdışında 200 yeni mağaza açmayı planlıyoruz. Haftanın en az 3 günü yurtdışındayım, 2012 yılına kadar yurtdışında ciddi bir yapılanmaya girmemiz lazım.

Hırslı bir yönetici profili çiziyorsunuz... Siz yöneticiliğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok pratik bir insanım, uygulamaya geçmeden önce işi kafamda çözerim ve yanımda çalışanların da öyle olmasını isterim. Yavaş hareket eden insanlar beni rahatsız ediyor. Yaptığım işin her zaman en iyisini yaparım.

Film şeridi gibi gözünüzün önünden geçirdiğinizde hayatı, ‘keşke’ diyerek başladığınız bir cümle var mı?
Hiçbir zaman aldığım kararlardan yana pişmanlık duymadım, çünkü her kararımı kafamda çözerek, iyi tartarak veririm. Bir de özeleştiri yapamam. Başkalarının eleştirilerine çok değer veririm. Her söylenene kulak veririm; işime yarayanı alır, yaramayanı çöpe atarım.

Size yönelik en büyük eleştiri ne oldu?
İş hayatımda çok katı olmam eleştirilir. Bir personelim bana karşı bir hata yaptıysa, isterse bana çuvalla altın kazandıracak olsun, benim için bitmiştir ve aynı anda işine son veririm. İşten ayrılanı işe geri almam. Zamanında işten ayrılmış elemanın geri kazanılmayacağını gördüm.

İş hayatından öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
Büyüklerinizi iyi, sektördeki duayenleri ise 10 kere dinleyeceksiniz.

Sağlıklı yaşamaya özen gösteren bir yöneticisiniz. Bu anlamda neler yapıyorsunuz?
Spor yapmaya özen gösteriyorum. Düzenli olarak koşarım, bir de saunaya giriyorum. Bunlar beni çok dinlendiriyor, kendimi zinde hissediyorum.

İş hayatına ‘dur’ diyeceğiniz bir gün gelecek mi?
60 yaşına kadar aktif şekilde çalışmak istiyorum. Aslında emekliliği düşünmek istemiyorum. O gün, geldiğinde yaşanır. Şimdi hayatımdan ve çalışmaktan mutluyum. Çalışmamak insanı daha çabuk yaşlandırır.

Ayaydın Grup, sosyal sorumluluğa önem veriyor. İleride Mardin’de gerçekleştirmeyi istediğiniz bir proje var mı?
Yatılı bir okul yaptırmak istiyorum. Mardin’de özellikle kız çocukları okutulmuyor, o nedenle bir kız yurdu yaptırmayı da hayal ediyorum; bu projemi kısa zamanda hayata geçirebilirim umarım.

İş dışında neler yaparsınız? Özel ilgi alanlarınız var mı?
İş dışında bir hayatım yok aslında. İşe en erken ben giderim, en son ben çıkarım. Bazen eve erken gittiğimde çocuklar çok şaşırıyor. Ama pazar günleri ne olursa olsun zamanımı evde geçirmeye çalışıyorum. İş programımı da ona göre ayarlarım. Seyahatlerimi perşembe-cumartesi arası yaparım. Aileye önem veren biriyim. Yılda mutlaka bir hafta yazın, bir hafta da kışın eşimle, çocuklarımla tatil yaparız. Her şey planlı ve programlıdır.

Hayatınızın her alanında da bu kadar planlı mı hareket edersiniz?
Sürprizlerden hoşlanmam. Hayatımın her alanında planlı hareket ederim. Plansız, programsız bir hayat düşünemiyorum.

Kardeşlerinizle sık sık bir araya gelir misiniz?
Annemin evi hepimizin ortak buluşma yeridir. Her akşam en az beş aile yemekte annemlerde buluşur. Biz bir araya geldiğimizde çok eğleniyoruz. Torunlar yeğenler, bir eve sığmak zor oluyor. Annemim 55 tane torunu var.

milliyet.com.tr