Samimiyetin Gücü - Koniks.com

İnsanlar yaptıkları işlerde samimi olmalıdır. Samimi olarak başlanılan işlerimizin ardında gizli bir güç vardır. İşlerimizin samimiyetinin olup olmadığını anlamak istersek , işimizin bereketinden de anlayabiliriz.
işimiz sonunda bereket, huzur varsa bilin ki bu iş samimi demektir.
Bazen bakarız bir kişi , on kişinin başaramayacağı işin hakından gelir. Bazı kişiler bu insan da şeytan tüyü mü var derler?
Bu insanın arkasında değil içinde güç var. O da samimiyet ve niyetin halis olmasıdır.
Başarının artmasında veya işlerden fevkalade gelişmelerin sonunda gözle görülür ilerleme varsa, bu ilerleme samimiyetin olmasından kaynaklanmaktadır.
Samimi olan bir kişinin hedefi haksa , hedefinin olmaması mümkün değildir. Samimiyet nice ulaşılmaz gibi düşünülen dağların en zirvesine çıkarır bizleri. Samimiyetin derecesi çoksa , ulaşılacak olan hedefe vasıl olunur.
Doruklar ova olur samimiyetin karşısında.
Kişi fakir olabilir, çok çevresi olmayabilir; ancak kişi girmiş olduğu yolda niyeti sağlam , samimi, içtense hedefine kimse engel olamaz.
Olumlu düşünmesini bu tür niyeti sağlam ve temiz olan kişiler mutlaka bilirler. Niyetimizin temizliği de, işlerimizde çok önemlidir. İnsanların en değerli duygu alanında ki varlıkları işlerinde ki, niyettir.
Niyetimiz halis ise işimizin akıbetide genelde hayırla sonuçlanır. Nice insanlar şaşaalı hayırlar yaparlar ama karşılığını bulamazlar. Karşılığını bulamamanın sebebi basittir.
Çünkü hayır yaparken övünmek niyetiyle yaparız. Yine ne kadar büyük hayır sahibi ki, böyle eserler kazandırmış, desinler diye hayır yaptığımız için.
İşlerimizin sonucu, niyetimizin temizliğine bağlıdır. İnsanlar savaş meydanlarında nam bırakmak için savaştıysa , namını alır ama riyadan dolayı sevap alamaz.
Cesaret için , düello yapan kişilere çok cesurdu lakabı verilir ve ayrıca cesur olarak yad edilir, ileride ki manevi mükafattan mahrum kalır.
Sadece ahrette değil tabi ki işlerimizin niyetinin sonucu. Dünyada ki işlerimizde de niyet ve samimiyetin olup olmamasının sonucunu yaşarız.
Ebrehe kilise yaptırdı. İnsanları kiliseye çekebilmek için, içinin mefruşatını en seçkin şekilde tezyin ettirdi.
Ama niyeti iyi değildi. İnsanların ziyaretini sağlamak istiyordu. Niçin istiyordu ? Çünkü insanlar Kabe’ ye yönelmişlerdi. Sade yapı olan Kabe’nin karşına şatafatlı eser diktirdi. Çünkü insanların hayrı için bu kiliseyi yaptırmamıştı.Sonuç içinin de ,dışının da hayrını görmedi.
Burada yapılan işin başında samimiyetsizlik var. İnsanların kutsal duygularıyla oynamak var. Doğru olmayan yere çağrı var. Ve bu davet insanların vicdanında yankı bulmuyor.
İnsanlar olumlu yaklaşmıyorsa işimize, demek ki bu işte bir eksiklik var demektir. Biz hemen kolayı seçerek insanlara yükleniriz. Hatamız nerde demeyiz. Hatanın kaynağı bizizdir lakin hiç kendimizde kusur bulmayız.Hatamızı göremeyiz.
İnsanlar iyi niyetten ve samimi duygunun olumlu yönünden bir şekilde etkilenirler. Aynı şekilde olumsuz düşüncelerde kendilerine itici gelir. Olumsuzlukta insanlarda kötü etki bırakır.
Samimi duygumuzun gücü sayesinde başarılmaz, olmaz, mümkünatı yok denen işlerin birçoğu başarılır.
Samimiyetsiz insanda, bu işi başarmayacak ne var dese de başaramaz. Başarması da mümkün değildir. Onun için hep samimi olup ta az kişinin mesuliyet yüklenerek birçok meseleyi çözdüğünü biliriz.
Bunun yanında birçok dalaverecinin bir araya gelerek işleri ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını da biliriz.
Bizlerin niyeti temiz olmalıdır. Samimi olmalıyız. İşimizin sonu o zaman hayırlı olur.Ne olursa olsun samimiyetten vazgeçmeyelim.