Orta Yaşlı Olmak....Nasıl Anlarsınız? - Koniks.com

Artık yazıları Financial Times’da birinci sayfadan anonslu veriliyor. FT’de Business Life (İş Hayatı) köşesini yazan Lucy Kellaway’den söz ediyorum.

Lucy, geçen gün yine beni çok eğlendirdi. Harvard Business Review’de Orta Yaşı Yönetmek başlıklı bir araştırma okumuş ve yazısını bunun üzerine eklemeler yaparak yazmıştı. Yazıda özetle şöyle diyordu: “Orta yaşlılar buluğ çağındaki yeni yetmeler gibidir, sadece onlardan 30 yaş kadar büyüktürler. 14 yaşındaki biri gibi tatminsiz, depresyona açık ve birlikte yaşaması o kadar güç. Aradaki tek fark, orta yaşlıların yüzünde sivilce olmamasıdır.”

Orta yaşlı kulağa hoş gelen bir tanım değil elbette ama halimize şükredelim ve daha bunun “ihtiyar”ı da var. Hatta söylemesi ayıp “moruk” bile diyorlar. Ayrıca bugün için 35 ile 54 yaş arasındaki grubu tarif eden orta yaşlı tanımı ortalama yaşam süresinin 100’ü geçmesiyle birlikte yakında 60’a ve hatta 65’e yükselecek diye de bir teselliniz olduğunu unutmayın ve kendinizi tahlil edin.

Sıkıntılı bir esneme haliyle hiperaktivite aynı anda nasıl yan yana gelebilir? İşte bunu anlamak için orta yaşlı olmak gerekir. Tabii bu yazının nasıl yazıldığını anlamak için de. Ancak konunun bu yaş grubundakileri ilgilendiren psikosomatik yönü dışında iş dünyasında ciddi bir “management” sorunu oluşturduğunu görüyoruz.

Amerika’da işgücünün yarısı 35-54 yaş grubunda. Lucy, kendini çeşitli şekillerde “tükenmiş, sıkılmış ve darboğazda” hisseden bu grubun huzursuz, tatminsiz ve kötü tavırlı olmalarına rağmen sahip oldukları iş deneyimi nedeniyle değerli olduklarını yazmış. Şirketlerin omurgası onlar oldukları için patronlar onların bu kötü huylarını görmezden geliyor.

Orta yaşlı olduğunuzu nereden anlarsınız? Aşağıdaki listeye bakıp siz karar verin.

Birincisi canınız sıkılıyor: Şu anda yaptığınız işi yapmayı öğreneli yıllar oluyor ve artık bu işi amuda kalkmış vaziyette de olsanız aynı biçimde yapabilirsiniz.

İkincisi darboğazdasınız: Çok fazla insan şu sizin yaptığınız işi yapmak için kuyrukta.

Üçüncüsü düş kırıklığınız var: Hayal ettiğinizi başaramadığınızı gördünüz. Ya da hayal ettiğinizin o kadar matah bir şey olmadığını…

Dördüncüsü, iş ve yaşam arasındaki dengeyi kaybettiniz: Çocuklar sürekli sizden bir şeyler koparmaya bakan yaşa geldiler, evde de bakmakla yükümlü olduğunuz yaşlılar var artık.

Beşincisi, patronunuz veya müdürünüz sizden 10 yaş genç ve sizi hiç etkilemiyor.

Altıncısı, şirkette yine yeniden yapılanma var: Siz bunlardan o kadar çok gördünüz ki gına geldi.

Yedincisi, emekli maaşınızın istediğiniz gibi yaşamanıza yetmeyeceğini biliyorsunuz.

Sekizincisi, sürdüğünüz yaşam çok para gerektiriyor ama yine de yeterince şaşaası yok.

Dokuzuncusu; bu iş hayatı hiç sona ermeyecek gibi önünüzde duruyor.

Onuncusu, kendinize spor bir araba mı alsanız, yoksa genç bir sevgili mi bulsanız diye sormaktasınız.

Bunlardan beşi sizin için geçerliyse evet orta yaş sendromlarının tümü var demek sizde. Önerim: Bir çılgınlık yapmayın. Yönetim stratejistleri bu durumdakilere “küçük değişiklikler” öneriyorlar.

Zeynep Gögüş