Koniks.com - İş Fikirleri Düşünce Havuzu

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol
 Ana Sayfa
 Forumlar
 İş Dünyası Ve Ekonomi
 İnovasyon, Yeni Trendler Ve Çözümler
 Gelecekte Farkı Yaratmak. . . Nasıl?
Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız.
Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
 Yorum gönder
Kullanıcı adı:
Şifre:
Biçim:KalınİtalikAltı çiziliÜstü çizili Sola hizalaOrtalaSağa hizala Düz çizgiResim hizalaAlıntı ekleListe ekle
Mesaj İkonları:              
             
 


 
   

YORUM YAZILAN YAZI
Akın Arslan 18/09/2001 : 01:11:42
Merhaba,

Gelecekten bahsetmek insanı heyecanlandırıyor. Acaba nasıl bir gelecek bizi bekliyor? Yaşlanınca çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatacağımız dünya ile yaşadıklarımız arasında nasıl bir bağ olacak? Kimler hala ayakta olacak?

Gelecekte var olacaklar ile geçmişte uzun süre var olmayı başarabilmiş olanlar arasındaki ortak nokta "FARKI YARATMAK" tır.. Şirket ve kurumların ayakta kalabilirliğinin ölçütü "farkı yaratabilme" süresi ile doğru orantılı olacaktır.

Şimdi geçmişten günümüze bir yolculuğa çıkalım ve farkı yaratanlardan bazılarına bakalım:

- Tekerlek
- Para
- Buharlı Lokomotif
- Elektrik
- Telgraf
- Telefon
- Otomobil
- Transistör
- Uçak
- Radyo
- Televizyon
- Uçak Gemisi
- Atom bombası
- Aspirin
- Bilgisayar
- Uzay Yolculuğu
- Güneş Enerjisi
- Hipermarket
- Tüp Bebek
- Yarı İletkenler
- INTERNET
- Windows İşletim Sistemi
- E-Posta
- Cep Telefonu
- Sanal Ticaret
- Klonlama
-

Bu listeyi genişletmek ve uzatmak tabi ki mümkün. Yukarıdakiler hayatımıza girdikleri andan itibaren bizi alışık olduğumuz birçok paragidmamızdan kopardılar. Bize varlıkları ile yeni bir hayat sundular ve sunmaya devam ediyorlar.


Şimdi farkı yaratabilmeyi bir başka açıdan ele alalım :

- Elektronik eşya satın almak için girdiğiniz bir mağazada neden SONY'i tercih edersiniz?

- Cep telefonu satın alırken hangi markayı almayı tercih edersiniz?

- Türkiye'de beyaz eşya alanların büyük bir çoğunluğu neden ARÇELİK ürünlerini tercih ediyor?

- Neden arabanızı birkaç yıl sonra değiştirmek ihtiyacı duyuyorsunuz?

- Çocuğunuzun hangi üniversitede okumasını istersiniz? Kararınızı etkileyen faktörler neler?

- Aynı yemeği 2 milyona yeme imkanınız varken eğer maddi imkanlarınız yeterli ise neden 20 milyona başka bir yerde yemeyi tercih ediyorsunuz? Size bu tercihi yaptıran nedir?

Kuşkusuz bu soruları çok arttırmak mümkün. Ve bu soruları bir yerlerde sınırlamamız da olanak dışı.

Sizi yukarıdaki cevaplarına iten temel güç "fark"tır. Siz o farkı hissetiğiniz için o kararları veriyorsunuz.

Farkı yaratmak özeldir. Bu işi sürdürebilmek, yani sürekli farkı yaratabilmek ise çok güçtür. Tabi ki burada işin bir de ahlaki yönü var. FARK, hem insanlık yararına sonuçlar doğurmak, hem de insanlığa zarar vermek için yaratılabilir.

Geçtiğimiz hafta farkı yaratmanın en güzel fakat en acı örneklerinden birisi ABD'de yaşandı. Alışılmış ve oturmuş savunma ve savaş doktrinlerinin tamamen dışında, kimsenin düşünemediği yepyeni bir stratejiyi uygulanarak binlerce masum insan öldürüldü. ABD gibi dünya jandarmalığını üstlenmiş, dünyanın en büyük ve en etkili silahlı kuvvetlerine, dünyanın en etkili aktif hava savunma sistemine sahip bir ülkeye hiçbir savaşta hasımı tarafından fiili olarak verilemeyecek bir zaiyat, bir saat içinde, görünürdeki sayıları 20'yi geçmeyen bir grup terörist tarafından verildi.

Çünkü o ana kadar kimse, bir yolcu uçağını tamamen insanlıkdışı niyetlerle bir bomba gibi kullanabilmeyi hayal dahi edememişti. Ve tabi ki tehdit değerlendirmelerinde stratejik savunma planları yapılırken kimse gökyüzünde binlercesi serbestçe dolaşan ve dolaşması da gereken yolcu uçaklarını potansiyel bir tehdit olarak algılamamıştı.

Farkı tamamen insanlık aleyhine yaratmak isteyen birileri bunu gördü ve plandadı. Sonuç tam anlamıyla bir katliam!..

Durum öyle gösteriyor ki; aynı şirketler gibi devletler de alışılmış paradigmalarından kurtulup, gelecekte farkı yaratarak kötü niyetlilerin bire adım önünde olacak araçları geliştirmek zorundadırlar. İşleri geçmiştekilerden daha zor. Bilgi teknolojilerinin gerçekten geldiği seviyenin ne kadar farkındayız?

İyi insan, iyi vatandaş ve güzel yarınlar için hep beraber elele,

Akın Arslan


SON 30 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
zrn 08/09/2019 : 17:44:15
Evet güzel bir paylaşım ve 18 yıldır güncelliğini korumakta
Aslında buda toplum olarak yönetenler olarak ülkemizin bir adım ileriye taşınamadığının gösteregesi durumunda
Bir sürü bakanlık var amacım siyaset değil ancak siyasetcilerle yönetildiğimiz için malesef bu konulara girmek zorundayız
Örneğin hepinize sormak istiyorum
İçinizde sanayici ve iş adamları vardır Sorum şu,
İşinizde bir problem yaşadığınızda veya işinizi gerek iflas nedeniyle gerekse ekonomik nedenlerle nihayete erdirdiğinizde
Bağlı olduğunuz sanayi veya ticaret bakanlığı birimlerinden biri çıkıp hayrola arkadaşım ne oldu problem ne yoksa biz mi bir hata yapıyoruzda sizler bu hale geliyorsunuz yada size nasıl yardımcı olabiliriz diyen bir yönetim bir anlayış var mı???
Malesef yok
Sizlere ilk adımınızla aidat vs gibi şeylerle ortak olanlar verdiğiniz vergilerle saltanat sürüp maaş alanların umrunda değilsiniz.
Şimdi diğer sorumu soruyorum burda sadece yönetim ve hükümet mi suçlu???
Bence tek başına bunlar suçlu değil buna ses çıkarmayan bizlerde suçluyuz
Mesela TPE ye arkadaşım sen kamu kurumu olarak bu ülkenin değerlerini Tescil edip korumakla mükellef bir kurumsun
ben senin ineğin değilim beni her sekilde sağamazsın hatta bu işlemleri parasız yapmalı yetkin birimler oluşturup bu patentleri inceleyerek katma değer yaratabilecek istihdam sağlayacak tüm projeleri memleket adına tescil etmelisin diyormuyuz???
Toplumlar hakettikleri şekilde yönetilirler
Ses çıkarmıyor ve sorgulamıyorsak demekki hak ediyoruz
Şimdi ben bakıyorum bu millet bu bilince neden gelemiyor millet bu bilince gelecek diye ben hayatımı tüketip bekleyecekmiyim
Hayır o zaman bende gider başka bir memlekette projelerimi hayata geçiririm.
Milliyetçilik olmayacak ama gerekirse hansla gerekirse putinle ve hatta gerekirse israille işbirliği yaparım
Bizi bu noktaya getiren ülkenin uygulamalarıdır.
Yıllarca mevcut hükümetin sanayideki gözü kulağı oldum her önemli konuyu gerek şifai gerekse yazılı olarak ilgililerin e maillerine yazılı olarak yolladım
Sonuç
Kocaman bir boşluk
Ekonomisine sahip çıkmayan sorgulamayanlar bunu yaşamak zorundalar
toplum olarak önce kurum ve bakanlıklarımızı sorgulamalıyız
olmuyorsa gemisini kurtaran kaptan diyerek yürüyüp gitmeliyiz
Adaladal 11/09/2017 : 13:37:19
Merhabalar
Şimdiki zamanlarda tıp alanındaki teknolojiler çok gelişmiş oldu. Mesela tüp bebek merkezlerinde... Mesela ben çok gebe kalmak isteyip biotexcom kliniğine gitmeye karar verdim. Orada yumurta donasyonu yaptım. Şimdi erkeğimi bekliyorum Allaha şükür! Yeni teknolojiler ve metodlar olmazsa ne yapacaktım o zaman...
cenk_ertan 29/06/2013 : 10:09:04
Merhaba arkadaşlar, hazır çalışan bir ekibe dahil olmak hatta kendi işinizin patronu olmak için bu fırsat kaçmaz. internet başında geçen vakti nakde çevirmenizi garanti ediyoruz... nasıl mı?
linki tıklaman yeter: tinyurl.com/ocnve44 (kopyala ve adres çubuğuna yapıstır)
omerseven 23/06/2011 : 20:46:37
2001 yılında açılmış bir konunun bugünde güncelliğini koruması şahane.
10 yıllık periyotlarda neler neler değişiyormuş meğersem. yazıların yazıldığı tarihten 10 yıl sonra yorum yapmaktan dolayı kıvanç duydum.
Fark yaratmak başlığı altında liderlik, ilkelilik, yaratıcılık, ve daha nice kavramları bize sunduğunuz için teşekkür ederim.
yazılarınızı büyük bir keyifle okudum

liderlik kavramını için görüşümü dilek getirmek isterim, günümüzde çok fazla popüler bir kavram, kelime oldu. liderliğin basit bir anlamı olmasını yeğlerim.

Liderlik kendine güvenen, bulunduğu koşulları bilen, yenilikçi fikirleriyle insanları peşinden sürükleyen ve fikirlerinin önünde hiç bir engel görmeyen kişidir.

Örnek vermek gerekirse, M. Kemal Atatürk bulunduğu toprakların, halkın, ve günün koşullarını çok iyi bilmekteydi. ve aynı zamanda o koşullarda eksik yanlış olan düzeninin daha iyisini zihninde görebilmekteydi. ve kendine güveni sayesinde zihnindeki bu görüşün önünde hiç bir duvar görmemişti. yapılabilir demiş ve zor olsada yapmıştır. günün şartlarında o koşulları bilen silah arkadaşları olsun, ülke yetkilileri olsun, daha iyi şartlarda ülke hayal edememiş edenlerde bin bir türlü bahane ileri sürerek fikirlerine duvarlar örmüştür. Bu da gösteriyor ki;

Cesaretten yoksun, kendine güvensiz kişiler tarafından yönetilen bir toplumda yenilikçi fikirlerin önünde sonu görülmeyen duvarlar örülmeye devam edecektir.
ve seçtiğimiz başkanlar olsun çoğu şirketin yönetimi olsun, bahaneler duvarlar örüp yenilikleri getirmeye cesaret edemeyip olduğu yerde kalmaya devam edecek hatta gerileyecektir.

Günümüzde liderlerin sahip olması gerekenler sadece bunlardır sanırım.

Ufukta hedef göründüğü zaman, lider öyle ya da böyle oraya gidecek yolu bulur. Bunun için gerekli tüm bilgileri bilmiyorsa bile hızlıca öğrenecektir.
Bu yüzden bilgi çağında yaşadığımız için bilenden çok, bahsettiğim liderin özelliklerine sahip kişilere ihtiyacımız vardır.

saygılarımla

Ömer SEVEN


tarkanex 06/04/2011 : 01:02:52
http://www.youtube.com/watch?v=5V40A5JgG2Q
yorumsuz
hemperi 10/07/2010 : 08:46:28
güzel bilgiler
revak86 26/07/2009 : 23:30:08
Artikellerin okunmasini istiyorsaniz lutfen daha kisa ve sonuc odakli yazilar yaziniz,

Zaman limitli ve dagarcigimiza almamiz gereken cok konu var,

Tum konsantrasyonumu ikiniz arasinda gecen dialoglarda match to match konsanstason icin harcamayam maalesef

Tesekkurler,
a.n.guvener 22/05/2008 : 12:34:03
Akın Bey,Doğan Bey ve Diğer Arkadaşlar Merhaba,

Öncelikle Akın Bey'in Performans değerlendirmede Rasyonel Bir Yaklaşım adlı bilimsel yazısından bir kopya alıp dosyama koydum.Bu gün bu yazıyı dikkatli bir şekilde inceleyeceğim.Yorumunu yaptığınız yazıya gelince arkadaşlarımız çok önemli yorumlar yapmışlar.Hepsine ayrı ayrı teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum.

Bilindği gibi Megatrends 2000 Kitabı adından da anlaşılacağı üzere 2000 li yıllara gelmeden önce yayınlanmıştır.Bu kitabın son bölümünde Süt Sığırcılığı ile ilgili bir bölüm vardır ki ülkemiz maalesef o fikri henüz yakalayabilmiş değildir.Ben geçmişte yazmış olduğum bir kaç makale denemesinde bu husus ile ilgili dip not vermiştim.

Benim bu yorumlara ilave yapmak istediğim bir husus var.Konu ile ilgili olarak yayınlanmış 4 önemli ve ayrı kitaptan bahsedeceğim.

Bunlardan bence en önemlisi TÜBİTAK yayınlarından Chrıs Freeman'ın Yenilik İktisadı Adlı Kitabıdır ki bu kitap dünyadaki bilimin tekamülünü anlatmaktadır.2. si Federiko Mayor ve Augusto Forti'nin yazdıkları Bilim ve İktidar kitabıdır ki bu kitap bence bahsedeceklerimin en önemlisidr.Çünkü Bilime Yön veren unsurların ve motivasyonun toplumun ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların Siyasal güçler ve Siyasal iktidarlarca yönlendirilmesi olduğunu dünyadaki gelişmelere parelel olarak anlatılmaktadır.

Son 2 kitap ise Seth Godin'in Mor İnek ve Dr Arman Kırım'ın Mor İneğin Akıllısı kiaplarıdır.

Katkım oldu ise ne mutlu bana.

Selam saygı ve sevgilerimle.

a.n.guvener

moustapha 04/10/2006 : 17:14:41
merhabalar aranıza yeni katıldım tam olarak tüm yazıları okuyamasamda hepsini gözden geçirdim sayılır ilk olarakta arkadaslara tesekür etmek istiyorum sayenizde fikirlerimin sağlamasını yapıyorum faz la uzatmadan konu hakkında benim söylücek birkaç cümlem var
bana göre insanlığın var oluşundan bugüne kadar hep kapitalist bir sistem olmuştur fark güç para bilgi bunların hepsi birbirini tamamlayan olgulardır sistemleri kimler kurmuşlardır güçlülüler elbetteki kendi çıkararını düşünerek bir futbol maçı yapıcaksınız seçme hakkı sizin rüzgarı önünüzemi alırsınız arkanızamı avantajlı olanı secersiniz ama maç eşit başlar güç ve paranın döndüğü ilişkiler mafya işadamı bürakrat siyasetçi birinin zorbalık gücü var birinin kalem gücü var birinin para gücü var üçü bir birleştimide ortaya devasal güçler çıkıyor ve bizler onlara beyfendi diyoruz farkmı yaratmak istiyorsunuz reklamınız güzel olucak bir medya patronu ayarlıcaksınız bunun için paranız olucak paranız yokmu yaptırım gücünüz varsa çeşitli yollardan finans sağlıcaksınız eş dost tanıdıkla yüklü krediler çekiceksiniz eli silah tutan adamlarla muhatab olucaksınız fazla vaktim olmadığından çokta bilimsel açıklamalar kaliteli bi yorum yapmadım pardon kısaca şu paranızvarsa gücü satın alcaksınız sonra hem paranız hem gücünüz olucak sonra zaten bütün kapılar açılcak ondan sonrada istediğin gibi at koştur farkını yarat tabiki bu anlattıklarım konunun sadece karamsar yönü ılımlı ve insanlık için yapılan farklarda var ... en kısa zamanda dönüceem tesekürler saygılar....
akko 03/10/2005 : 15:20:06
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - bengül
Merhabalar

siteye yeni katıldığım için yazılarınızı okuma şansınıyeni elde ettim.Farklılık üzerine çok şey söylenmiş ancak ben bu konuda değinilmeyen ve sizinkilere nazaran biraz daha karamsar bir fotoğraftan bahsetmek istiyorum.
Farklı olabilmek için gerekli olan 3 şarttan bahsedilmiş PARA,BİLGİ VE ÇABA.Güzel Türkiyemden para olmasada bilgi ve çabayla farklılıklar ve yenilikler oluşturulabileceğine birkaç örnek vermek istiyorum.
Örnek 1:Birkaç yıl önce Balıkesirde bir vatandaş tamamen kendi bilgi ve çabasıyla ve kendi imkanlarıyla bir uçak yapmıştı.Ancak devlet bu vatandaştan uçağın vergisini isteyince adamcağız uçağı Balıkesirin meydanında yaktı!
Örnek 2:Antalyada bir doktorumuz yine kendi imkanlarıyla kanserin zakkumla tedavi edilebileceğini keşfetti.ve ürettiği ilaca patent istedi.Ancak devlet onada patent vermedi.Hatırladığım kadarıyla şimdi o doktorumuz İngilterede bir üniversitede.Hemde ilacına patent almış!
Aslına bakılırsa güzel ülkemde bunlar gibi daha birçok yorumlanması gereken fotoğraf mevcut...
Demek istediğim bizim ülkemizde farklı olmak yada olmaya çalışmak biraz zor.
Son bir örnek:merhum Hablemitoğlu.Oda faklıydı...(tabi bu olayın farklı bir çehresi)
unalsavas 05/02/2003 : 18:32:45
Merhaba arkadaşlar, ERDEMİR'den herkese selamlar.
Forum konusuna bende küçük bir hikaye ile katılmak istiyorum. Çünkü teknoloji tek başına hiçbir şeydir. İnsan her şeydir. Neticede bu teknolojiyi bulanda insandır. Bundan verimli bir şekilde faydalanmasını bilecek veya bu teknolojiyi kötü amaçlar için kullanacak olanda insandır. Öncelikle kendimizden, sonra da çevremizden başla**** denize atılan bir taşın çevresinde oluşturduğu dairesel halkalar misali geometrik olarak büyüyen değişmeyle tüm insanları düzelttiğimiz takdirde umuyorum ki çok güzel şeyler olacaktır. Hikayemizden herkesin kendi payına bir şey çıkartacağına inanıyorum.
Gelelim hikayemize: Küçük çocuk, bir Pazar günü babasının peşinden ayrılmıyormuş. “Baba beni sinemaya ***ür, baba beni sinemaya ***ür.” Adamcağız sıkılmış. Oğlunu oyalamak için gazeteden koparttığı bir dünya haritasını parçala**** ona vermiş. Parçaları birleştiremeyeceğinden emin olarak “bu haritayı düzelt, seni sinemaya ***üreyim” demiş. Kısa bir süre sonra çocuk gelmiş “Baba bitti”. Gerçekten son derece düzgünmüş harita. Baba şaşırmış, “oğlum nasıl yaptın?” Çocuk yanıt vermiş. “arkasında bir adam vardı, onu düzelttim, Dünya kendiliğinden düzeldi.”

Yukarıdaki hikayedeki çocuk kadar kafamızın çalışması dileklerimle, Hoşçakalınız

Ünal SAVAŞ
ERDEMİR
ELEKTRONİK OTOMASYON MÜDÜRLÜĞÜ
zedan 28/01/2003 : 22:36:45
Merhaba Arkadaslar..
Kendimi aranızda yeni doğan bir bebek gibi görüyorum üzün süredir yazılarımı gönderecek karşıdan gelecek önemli yorumları okumak için site aradım bulduğuma inanıyorum.
merak ettiyim aydınlatamadığım avrupa denilince yeniliyin adresi ekonominin adresi bizlerde okuyoruz araştırıyoruz pekala bizler avrupanın neresindeyiz neden başarıda yarı yollda kalıyoruz bugün ülkemiz'de çoğunluğumuz gecim sıkıntısı cekerken ve farklı bir çoğumuzun yüksek imkanlara sahibken hiç duymadım yeni bir otomobil yeni bir çamaşır makinası vs.neden başarımız başkaları tarafından bulunan yeniliyin ilerleten bir toplumuz neden bulan biz pazarlayan başka ülke olmuyor ..
bu konuyu benimle paylaşmanızı bekliyorum ..
saygılarr
bengül 24/12/2002 : 20:17:34
Merhabalar

siteye yeni katıldığım için yazılarınızı okuma şansınıyeni elde ettim.Farklılık üzerine çok şey söylenmiş ancak ben bu konuda değinilmeyen ve sizinkilere nazaran biraz daha karamsar bir fotoğraftan bahsetmek istiyorum.
Farklı olabilmek için gerekli olan 3 şarttan bahsedilmiş PARA,BİLGİ VE ÇABA.Güzel Türkiyemden para olmasada bilgi ve çabayla farklılıklar ve yenilikler oluşturulabileceğine birkaç örnek vermek istiyorum.
Örnek 1:Birkaç yıl önce Balıkesirde bir vatandaş tamamen kendi bilgi ve çabasıyla ve kendi imkanlarıyla bir uçak yapmıştı.Ancak devlet bu vatandaştan uçağın vergisini isteyince adamcağız uçağı Balıkesirin meydanında yaktı!
Örnek 2:Antalyada bir doktorumuz yine kendi imkanlarıyla kanserin zakkumla tedavi edilebileceğini keşfetti.ve ürettiği ilaca patent istedi.Ancak devlet onada patent vermedi.Hatırladığım kadarıyla şimdi o doktorumuz İngilterede bir üniversitede.Hemde ilacına patent almış!
Aslına bakılırsa güzel ülkemde bunlar gibi daha birçok yorumlanması gereken fotoğraf mevcut...
Demek istediğim bizim ülkemizde farklı olmak yada olmaya çalışmak biraz zor.
Son bir örnek:merhum Hablemitoğlu.Oda faklıydı...(tabi bu olayın farklı bir çehresi)
dogan 01/11/2001 : 10:38:18
Merhabalar,

Tüfek icad olunca bozulmadı aslında mertlik. Kılıç icad olunca da bozulmadı yada mızrak veya sopa yada taş atmak. İnsan oğlu düşünen, üreten ve geliştiren bir yaratık olarak sahne aldığında bozuldu. Rekabet ve güçlü olma güdüsü beraberinde birçok yeni ürünü ve gelişmeyi getirdi. Bu da bizim kültürümüzde Köroğlu'nun dizelerinde anlam buldu. Kaldı ki sevgili Arda sana bir dedikodu, Aslında iki Köroğlu olduğu bunun birisi Ozan Köroğlu diğeri ise Eşkiya köroğlu. Aynı dönemde yaşadıkları ama farklı insanlar oldukları söyleniyor. Ama tabi bu bir dedikodu yada farklı bir söylem.

Değişim herzaman geleneksel değerler içerisinde güçlü olanı rahatsız eder ve mevcut durumu korumaya zorlar. Fakat bu durum bir biçimde değişim başlamışsa kaybedilecektir. İşte bence bu söz de bunun gelenekçiler tarafından bir ifadesidir.

İsana değer veren insan ögesi ve değerlerinin ön plana çıktığı yükseldiği bu dönemde ben bir. 3. Dünya savaşına inanmıyorum ama olursa; 4. sü Albert Einstein'nın da dediği gidi taş baltayla olacaktır.

Savaşın olamadığı bir dünya dileği ile
Akın Arslan 01/11/2001 : 03:02:00
Merhaba,

Arda'nın sorusuna yeniden geliyorum. Bu arada İsmail Bey'in katkıları için de teşekkür ediyorum.Tatmin edici açıklamalarda bulunmuş.

"Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu"

"Mertlik" ne demek? Eğer "mertlik"ten bedeni gücü kasdediyorsak, ki bu deyimde bedeni güçtür, bedeni gücü zayıf olana doğuştan iri olanın tasladığı üstünlük "mertlik" mi? Bence hayır. Benim görüş açımdan bu durumun tüfek-kılıç ilişkisinden hiçbir farkı yok.

İnsanoğlu hayvani güdülerinden dolayı sürekli hemcinslerine karşı üstün olabilmek istemiş ve bunun için ner gerekiyorsa yapmıştır. Bugün ileri teknolojilerin en üst seviyede kullanıldığı alan "savaş"tır.

O zaman tüfek arayışları kesinlikle "mertlik" arayışları değildir. Mertlik ile savaşın aynı çizgide olabileceğini düşünmüyorum.

Savaş eğer zorunluluk değilse bir insanlık suçudur. Bunu Atatürk adeta haykırarak söylemiştir. Mertliğin özünde saygı vardır. Kendine ve karşındakine.

İnsanoğlu konvansiyonel anlamdaki tenkolojik gelişmeler ile yeni çağlar açarken, temelinde sevgi, sosyal adalet, mertlik gibi özel değerlerin olduğu "insanlık"ta sınıfta kalmıştır.

Tüfek icat olunca mertik bozulmamıştır. Mertliğin kendisi bozulmuştur.

İnsanlık şimdi gelecekte farkı yaratabilmek için "insan"a yeniden dönmüşlerdir. Liderlik yeniden çok popüler olmuştur.

"İlke Merkezli Lider"...Kimdir ilkeli lider? Sözü, özü bir olandır, güven verendir, davranışlarında tutarlıdır, kıacası "mert" olandır.
İsmail 29/10/2001 : 11:09:38
Arda'nın "Tüfek icat oldu,mertlik bozuldu."deyimi için Akın bey'den istediği yorum var..İyisi mi ben oraya girmeyeyim.Yoksa söylenecek o kadar çok şey var ki..
Tüfek
İcat
Mertlik
Bozgun
kelimeleri ve bunların bende çağrıştırdığı deyimler dizini aklımdan geçti.

Dağlarda asil duruşun ve halk kültürünün ozanı köroğlu'nu hatırladım.Yalınlığı ve derdini söylemeyi bize öğreten şiirleriyle.
Tüfeğin ucunda hedefe kilitlenen mermiyi; kontrollü,doğru,savunma amaçlı ve insani kullanan çelik iradeleri hatırladım.Mertlik mahallesinin geçmişte kalan sakinlerini..Bu gün haritalarda zor okunan mahalleyi..

İcadın,sanayinin,teknolojinin evreleri içinde insanlığa hizmet aracı olması gerekirken,insanın var olan güzel vasıflarını yok etme makinesine dönük acımasız dramını ve acı sonuçlarını hatırladım.Tam bir insanlık bozgunu.Tabir yerinde ise,bağ bozumu.

Büyüklerimizin,"Bizi,değil namerde,merde dahi muhtaç etme Allahım."dileği ne kadar anlamlı.Mertliği tehdit eder hale gelen teknolojinin amaç dışı kullanımını sanki öngürüleriyle fark etmişler.

Mertlik,bize yağız insanların tarihteki mitolojisi veya akıllı olmama gibi kaba çağrışımlar yaptırabilir.Bu kültür erozyonumuzun bize kazandırdığı yanlış algılamalardan biridir.

Mertlik; açıklık,şeffaf iletişim,yürekten kopanın riskine katlanma cesareti,doğru sözün yankısı,söylemin arkasındaki güvenilirlik,sözün güvencesi olan duruş ve eylemdeki asalettir.

Makinadan insana geçişini tamamlayamamış bir kıta medeniyetinin evrenselliği,hep tartışılacaktır.

Köroğlu ile dertleşecek çok konumuz var.

Ben,maalesef konuya girdim.Sözümde duramadım.Bu gün Megatrends Asia'dan söz edecektim.John Naisbitt'nin sözlerinden daha anlamlı geldi Köroğlu.
cheeryarda 27/10/2001 : 20:35:12
meraba Akın bey,
"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu"
bunu iki boyuttan ele alalım...
birincisi; ben savaşırken kılıç kullanıyorum ama karşı taraf tüfek kullanıyor.. EŞİTLİK olarak ele alındığında bariz bir uçurum var... yani insanın işine gelmez dişe diş kana kan ilkesi bu eşitsizlikten dolayı yok olup gitmektedir...
ikincisi; insanın işine gelmemesi diyebilir.. tamam insan-makine ilişkisinin unsuru ama... çağa ayak uydurma yeni dünya ve yeni icatlar ama....
benim kıyaslamak istediğim ve hatta merakım şudur.. üçüncü dünya savaşının kılıçlarla yapılması sözü... sizin fikirlerinizi bu boyutta istiyorum...
Akın Arslan 26/10/2001 : 08:46:56
Sevgili Arda,

İsterseniz "tüfek icat oldu, mertlik bozuldu"yu önce siz açıklayın. Ben sizleri yönlendirmiş olmayayayım. Bu aralar epey sorularla uğraştım. Ben daha sonra bu konudaki kendi düşüncelerimi sizlerle paylaşırırım.

Kolay gelsin..

Akın Arslan
cheeryarda 25/10/2001 : 21:53:52
Merababalar Akın Bey ,
ben de size şunu söylemek isterim...
hani derler ya Tüfek icat oldu mertlik bozuldu diye ... orda anlatılmak istenen ana düşünce sizce nedir? bir söz daha üçüncü dünya savaşının kılıç kalkanla yapılacağı sözü size ne anlatıyor?
teşekkür ederim...

sevgilerle..
Arda KİRAZ


__________________
Akın Arslan 24/10/2001 : 23:20:25
Merhaba,

"Farkı Yaratmak" başlığı altında çok güzel entellektüel bir birikim oluştuğu kanaatindeyim. Umarim en az okuyanlar da bizler kadar zevk almışlardır.

Farkı yaratmak, bugünden çok yarını ilgilendiren bir kavram. İçinde, en az tahmin kadar bireysel sezgi ve duygular da var. Sanirim bu boyut gelecekte daha da önem kazanacak. Gittkçe karmaşık bir hal alan sosyo-kültürel ortamlar, insanın yüreğinin ve beyninin derinliklerine inmeyi zannedildiği gibi kolaylaştıramayacak, aksine zorlaştırcak gibi geliyor bana.

Bildiğiniz gibi, yaşadığımız çağda iletişimin gerçekleştiği boyutların üç temel ilişkisi ı var:

* İnsan-İnsan
* İnsan-Makine
* Makine-Makine

İnsanı ve insani değerleri yok sayan tek taraflı bir teknolojik ilerlemenin, insan-makine ve makine-makine arasındaki iletişimi kuvvetlendirmesi beklenirken, insan-insan arasındaki iletişimi yok etmeye doğru görütmesi doğal bir sonuç olabilecektir.

İnsanlık belki de önümüzdeki yüzyılda insan olmanın özellikleri yeniden kazanabilmek ve bir sonraki yüzyıla yeniden insan olarak girebilmek için yapay olan herşeye karşı savaş açacaktır.

Farkı yaratacağız derken, bizi biz yapan insani değerleri yok etmeyelim. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de insanın beyninin ve gönlünün derinliklerine inebilenler, onların hayallerine vesile olabilenler, uygulamalarda rehber rol üstlenebilenler, teknoloji bayrağını insanla birlikte önden koşturabilenler başarıyı yakalayacaklardır. Bir konuda başaryı yakalamak ise asla son değil, yeni bir arayışın başlangıcıdır.

Farkı yaratmak bir arayıştır:

- Kurulacak hayallerin,

- Zevk alınacak dakikaların,

- Bilinmez yarınların,

- Fark edilme arzusunun,

- Memnun olunmayan günün,

- Tatmin olamayan "BEN"in arayışı...
cheeryarda 23/10/2001 : 18:43:45
Merhaba Akın bey,

Farkı yaratmak konusundaki düşüncelerinize kesinlikle katılıyorum...
Bilgi konusuna gelince ise iki üç şey de ben söylemek istiyorum... Bilindiği gibi bilgili bir insan deyince hemen akla şu kavramlar geliyor; zeka ve yetenek ve bunların eğitimle yoğrulması sonucu ortaya güzel bir varlık çıkartıyoruz... BİLGİLİ bir insan... bu tip bireyin kuruluşa ne gibi yarar sağlayacağını bilmemiz gerek ..öncelikle bilginin sınırı yoktur bilindiği üzere tek yapmamız gerekenin o kişiyi daha verimli daha etkin nasıl kazanmak olmasıdır.. işte şartlar dönüp dolaşıp toplam kalite yönetiminin kapılarına dayanıyor... eveet ... şimdilik diyeceklerim bunlar ama devam edeceğim...
_________________
Daha Güzel günlere

Arda KİRAZ

__________________
Akın Arslan 16/10/2001 : 00:40:27
Merhaba,

Gelecekte farkı yaratabilenler ayakta kalacak. Bir gerçek daha var; gelecekte farkı yaratmak geçmişte farkı yaratmak çok daha zor olacak. En azından daha az zamanınız olacak.

Özellikle "bilgi" bu konuda temel ayırt edici öge olarak karşımıza çıkacak. Müşteri ve son kullanıcı bilgisi ne kadar önemliyse, kurum içi bilgi transferinin sürati, sınırsızlığı ve güvenliği de o oranda önem kazanacak.

İlgilenenler için http://www.sikayetvar.com un Editör kısımındaki makalemi okumanızı tavsiye ederim. Mevcut eğilimler gösteriyor ki müşteri bilgisindeki değişim hayal edebildiklerimizden çok farklı olabilecek.

Bütün bunlara ayak uydurabilmek için ise oluşturacağımız "esnek paradigmalarımız" ile alışılmışın dışında bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor:

Sürekli bir arayış içinde kendimizi yenileyerek...
Akın Arslan 08/10/2001 : 23:44:39
Merhaba,

Farkı yaratmanın sırrı sanırım yine dönüp dolaşıp "yönetim"e geliyor. Eğer Türkiye'de olduğu gibi sokaktaki insan, işyerindeki çalışan, evdeki kadın, tarladaki köylü, dışarıda oynayan çocuk, akşam evine koşan anne-baba halinden memnun değilse "yönetim" e yönelik ciddi problemler var demektir. Hele hele bu durum Doğan Bey'in de ifade ettiği gibi 60 yıldır devam ediyorsa o zaman biz hala aynı şeyleri yapmaya devam edip mucizeler bekliyoruz.. Ne kadar bekleyeceğiz?...

Yönetim, kurumların organıdır. Bu organ bir kalabalığı organizasyona, insan çabasını ise performansa çevirebilir. Bizim bunu yapabilmek için bütün paradigmalarımızı, şahsi beklentilerimizi bir kenara bırakıp, yarınlar için yanyana gelip yeni bir bakışlar geliştirmeliyiz.

Jack Welch 1981'de GE'nin başına geldiğinde "Turnaround Management"ı geliştirerek bütün şirket genelinde süratle uygulamaya koydu. Bu bir nevi dönüşümü başlatma süreciydi. Üç temel aşamadan oluşuyordu;

1- Uyanış,
2- Vizyon oluşturma,
3- Yeniden mimari oluşturma

Bana sorarsanız bu onlar için hakikaten başlangıç için net bir çözüm iken bizde fazla anlam içermiyor.

Biz toplum olarak vizyon olmadan birşeyleri sadece popülarite için değiştirmeye kalkabiliriz. Üstelik bu stratejinin henüz bir parçası bile değilken!...MEB'in yıllardır yaptığı, birbirini takip etmeyen projeleri bunun en güzel örnekleridir.

Uyanış...Peki insanlar; " yaaa, beni bırakın yaaa, uyumak istiyorum" diyorsa, ve acı olan böyle yüzlerce kişilik binlerce koğuş varsa!...

Aceleci bir toplumuz. Hemen sonucu görüp puanımızı almak istyoruz. Peki bu acelecilikte strateji oluşturabilecek sabrı göstermeye hazır mıyız?

Bence düşünmek lazım...

Değişimin en önemli aracı eğitimdir. Ne zaman ki ana ve baba adaylarını , daha çöcuk doğmadan eğitmeye başlarsak, o zaman gelecekte birşeyleri hakikaten kökünden değiştirecek, farkı yaratacak hamleleri yapabiliriz.

Güzel günlere,

Akın Arslan
dogan 08/10/2001 : 08:28:29
Merhaba,

Akın Beyin sözlerine yürekten katılıyorum. Küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Bu da benim gözlemim ve okuduklarımdan öğrendiklerimin sonucunda vardığım bir sonuç. Biz malesef son 60 yıldır tamamen içine kapanık ve cesur adımlar atamayan hiç bir zaman risk almayan veya zorlanmaktan korkan bir topluluk olduk. Bunun sonu olarak rekabet gelişme, hız, atılım ve benzeri birçok politik ve sosyal olguda geride kaldık( politikaya girmek istemediğim için özellikle bu konuda örnekler vermiyorum). Taraf olamamak, rakipo olamamak yada fazla çabalamadan herşeye sahip olma isteği. Böyle bir hastalık bizi her geçen gün daha da yiyip bitirerek buralara getirdi. Fark yarattık ama olumsuz olarak. Artık gerçekten kendi gücü nün ve olanaklarının farkında olan atılgan bir topluluk olarak fark yaratmalıyız. Zaten sanırım Arkadaşlarımızın yazdıklarının üstüne de söylenecek fazla birşey yok.

Görüşmek dileği ile

__________________
Dogan Atik
Akın Arslan 05/10/2001 : 18:51:02
Farkı Yaratmak....

Özellikle Doğan ve İsmail Bey’e entellektüel birikimleri ve katkıları için teşekkür ediyorum. Sanırım geldiğimiz şu nokta itibariyle düşünsel transformasyon ve uygulama metodolojilerine yönelik önemli bir eşiğe ulaştık. Karşılıklı bilgi paylaşımının amaç olduğu seviyeli tartışmalarda yarattığınız fikir sinerjisi ile resme bakma kabiliyetinizi geliştirebiliyorsunuz.
Toplum olarak yeni dünya düzeninde farkı yaratabilmemizin önünde o kadar önemli eksiklikler var ki....

İŞTE SIRALAYABİLDİKLERİM:

· Okumamak,
· Eğitim almayı gururumuza yedirememek,
· Eleştirmek ama çözüm üretmemek,
· Düşüncelerimizi özgürce aktaramamak,
· Başkalarının düşüncelerine onların sınırlarında saygı gösterememek,
· Anlamadan anlamayı beklemek,
· İşin felsefesini palavra olarak adlandırıp uygulamalarda deneme yanılma yöntemi kullanmak, hatalarla öğrenmek,
· Kendi fikirlerimizin dışındaki alternatiflere tahammül edememek,
· Hayallerimizi paylaşmamak,
· Çok konuşmak ama yazmamak,
· Demokrasiye kişiye özel tanımlamalar getirmek,
· Kuralları koymak ama uygulamamak,
· ARGE’yi lüks olarak algılamak,
· Kalite kavramını modanın ötesine taşıyamamak,
· Anlamadan anlaşılmayı beklemek,
· Günü yaşamayı kültürümüzün bir parçası yapmak,
· En çok dilimize dolağımız kavramlar hakkında net açıklar vermek,
· Düşünen, girişimci adamı yok ederek, sadece denilenleri yapan ve şükreden bir toplum yaratmak,
· İnsana değer vermeden verimliliğe ulaşamayacağımızı hala anlayamamak,
· Denetime dayalı bir yönetim sisteminde ısrar etmek,
· Başkalarının yaptığı güzel şeyleri hazmedememek,
· Şeffaflaşamamak,
· Kendimizin de problemin bir parçası olduğunu ısrarla görmezlikten gelmek,
· Problemleri çözmek için aynı adamlarla, aynı kurallarla, aynı kurumlar ve sistemlerle aynı yolda ilerlemekte inat etmek,
· Ve insanlarımıza güvenmemek...

Aslında biz burada sizlerle beraber en azından düşünsel bazda paylaştıklarımız ile “farkı yaratmada” bir fark yarattık.

Acaba dikkat çektik, diyebilir miyiz?

Bence diyebiliriz. Farkı yaratabilmenin en somut göstergelerinden birisi de dikkat çekmektir.

Geleceğin dünyasında bu yeni kavram daha çok konuşulacaktır: “Dikkat Ekonomisi”. Yeniden Yapılanma Uzmanı Thomas DAVENPORT “The Attention Economy” adlı kitabında tamamen bu konu üzerine yoğunlaşıyor.
Düşünceleri, hayalleri, uygulamaları, sürati, reaksiyon süresi, üzerindeki kıyafeti, kokusu, ambalajı, çarpıcı sistemi, müşteri ilişkileri, vizyonerliği, öngörüleri, çalışanlarının adanmışlığı, bilgi teknolojilerini kullanmadaki etkinliği, hatta pazardaki yürüyüşü ile dikkati çekecek olanlar farkı yaratacaktır.

Biz de sizlerle beraber farkı yaratmak için farklı bir yürüyüşe çıktık. Büyük bir çoğunluk bizim farkımızda bile değil, ama bilgi bahçemiz büyüyüp sayımız arttıkça, muhteşem ahengimizin bir sonucu olarak ayaklarımızdan gür sesler çıktıkça, daha çok insan pencereye çıkacak, daha çoğu aramıza katılacak, coşup marşlar söyledikçe sesimiz her yerden yankılanacaktır. bu hareket yeni Türkiye'nin hareketidir.

Bu ses, farkı yaratmak isteyen Türkiye ve Türkiye’linin sesi olacaktır.

Güzel günlere,

Akın Arslan
İsmail 05/10/2001 : 09:45:25
21.yy'ın en önemli gündemi ,dijitalleşme ve küreselleşme ile birlikte yönetim sanatı olacaktır.Yönetimi bir sanat olarak icra etmek, insan ve liderlik kavramlarına yeni yüzyılla beraber yeni anlamlar katmamızı gerektirecek.

20.yy'ın ortalarında başlayan Profesyonellerin iktidarı, Ivan Illıch'ın tanımıyla "Körelten meslekler Dönemini" beraberinde getirmiştir.Illıch'e göre,"İnsanların "problem"lerinin,uzmanların "çözüm"lerinin olduğu,bilim adamlarının "yetenekler"gibi,"ihtiyaç" gibi ölçülemezleri ölçtükleri bir dönemdir...Profesyonellerin herşeyi bildiği herşeye muktedir olduğu yolundaki sosyal kabul,ya faşizmin yeni versiyonlarından başka birşey olmayacak siyasi inançlarla,ya da neo-prometyan yapının tarih sahnesine bir kez daha çıkmasıyla, ama her durumda başarısızlıklarla sonuçlanacaktır."

Abartılı eleştiriye katılmama hakkımızı kulanarak buradaki anafikre dikkati çekmek istiyorum.Illıch;soruşturmacı ,kendi problemini hiç kabul etmeyen,inatla çözüm empoze eden,cari düzene uymayanları dışlayan,vereceği hizmetlere yönelik gereksinimi kendisi oluşturan profesyonel iktidarın egemenlik alanının genişlemesi zamanla politik bir olguya dönüşürmü? tartışmasını beraberinde getiriyor.

Çok teorik , baskın karakter çizgisi taşıyan yaklaşımlarla bilgiyi kullanma ve yansıtma fonksiyonlarından uzaklaşmış bir "profeyonelliğin" katma değeri ve maliyetleri tartışılabilir.

Illıch, "Bilinçli tercih, bu dönemde,kimin kimden neyi ve niçin aldığının belirlenmesinde mesleklerin oynadığı özel rolün açığa çıkarılmasını bizlerden istemektedir." ifadesiyle çözüm önerisi yapmaktadır.

Gelecekte farkı farkettime de önemli bir sorumluluğu olan profesyonelliğin, 21.yy ile birlikte yeni bir döneme girdiğini ve yenilendiğini düşünüyorum.Profesyonellikle ilgili eleştirel boyut yerine,yeni donanımlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Profesyonel bir gelecekte fark oluşturma dileğiyle...
dogan 01/10/2001 : 10:36:22
Herkese selam,


Öncelikle kısaca demokratik liderliğe değinmek istiyorum. Demokratik liderlik tıpkı Otokratik yaklaşımlar kadar tehlikelidir. Herzaman demokrat yada kazanmaya yönelik ikna edici iyimser çabalar sonuç vermez. Bazen acımasız olmak gerekir. İlkeleri ve geleceği korumak adına yapılması gereken şeyler arasında bazen acımasız ve yok edici olmak zorunda kalabiliyoruz. Biraz paylaştığımız insanlık ülküsü ile çelişir bir görüntüsü var ama insan için insana rağmen seçeneği önümüze çıkıyor. Eğer Atatürk çok demokrat olsaydı, Hitleri kazanmakya çalışsaydık ne olurdu ?

Bu kısa girişten sonra son trend olan dijitalleşme ile ilgili birşeylerden bahsetmek birazda deneyimlerimi aktarmak isterim. Dijitalleşme Akın beyin de ifade ettiği gibi sadece e-ticaret ile ilgili bir kavram eğil. Günümüzde hayatın her alanına giren bir zorunluluk. Tüm bilginin elektronik ortamda aktığı ve değerlenerek saklandığı bir dünya. Bu dünyada iki temel amaç var birincisi hız; eğer yeterince hızlı olursanız ayakta kalırsınız. Refleks zamanlarınızı saatler ile ifade edilen sürelere hatta dakikalara düşürmek zorndasınız. Bu gün Türkiyede ortalama refleks zamanı 1 yıl. Değişen koşulları algıla**** tepki geliştirme süremiz o kadar uzunki treni her seferinde kaçırıyoruz. Oysa yüz milyar dolarlarla ifade edilen bir sürü şirket için bu süre birkaç dakika. Düşünün eğer ABD nin refleks zamanı 1-2 daki olabilseydi bu eylem böylesi bir boyutta gerçekleşebilirmiydi.

İkinci adımı ise bilgiyi toplama ve işleme yeteneği o kadar fazla yığın bilgi oluşuyor ki bunu bir ekibin bilgisayar kullanarak bile yapmaları imkansız. Tek şansımız bu bilgiyi ya tam elektronik olarak işleyerek saklıyacağız ve kolay erişim sağlayacak düzeneği geliştireceğiz. Yada bundan vazgeçip az bilgiyle yetinerek insan hafızasının sınırları ve hard diskimizin büyüklüğü ile kısıtlı entegre olamamış bir sistemler bütününde çalışarak ölüme doğru ilerleriz. Öğrenen organizasyonlar yada dinamik yapılar bunu gerektiriyor artık. Eğer yalın üretim sistemlerini benimseyecek isek (sadece mal üretimi değil hizmet ve yönetim de dahil) zaten başka şansımız yok.

Ama bunca zorunluluk ve getirdiği avantajlar dışında birazda korkutucu bir trend içine girdi dijitalleşme. Son terör olayı ise bunu körükledi. Kocaman bir elektronik denetim ağı içerisine giriyoruz. Big brother gerçekleşiyor. ABD tüm hava alanı tren istasyonları, büyük alışveriş merkezleri yada diğer kalabalık yerlere bilgisayar sistemleri yerleştiriyor. Bu sistem elektronik olarak kimlik tepiti yapıyor ve ve sizi Interpol, FBI ve Cıa in sisteminde aryor. Sonraki aşama polis ve bankacılık sistemi. Düşünün gelecekte bu tüm dünyaya yayılırsa ve siz bir büyük alışveriş merkezinde gezerken ödenmemiş bir trafik cezanız yüzünden tıpkı bir uluslar arası terörist gibi yakalanarak ***ürülüyorsunuz. Belki çok abartılı oldu ama zaten gelecek hep abartılı olarak ortaya çıkmıyormu? Hep takip edilen denetlenen ve kendini yaşayamayan bir dünyanın insanı olmak. Buda dijitalleşmenin bir sonucu. Teknoloji geliştikçe zenginlik artıkça bu kaçınılmaz biçimde karşımıza çıkıyor. Zenginler klübü ve onların yanındaki hali vakti yerinde ülkeler ile diğer açlık sınırındaki ülkeler arasındaki fark büyüdükçe de terör bitmeyecek aksine çılgınca bir paranoyaya dönüşecektir. Teknoloji kendini ve zenginliği korumak için çabaladıkça sadece bizleri baskı altına alınmış zengin bireyler yani zengin kölelere dönüştürecek. Kaynak ve zenginlik paylaşımı anlamına gelen bir globalleşme için çaba başlamadığı sürece de çözüm oluşmaz. Son olayın faturası en az 50-60 Milyar dolar olarak otaya çıkıyor ki bu sadece direk maliyet. Bu paranın sadece yarısı bunu yapan insanların dünyasında çoook şey değiştirirdi. Artık bunun farkına varılmaya başlandı. Çabanın da buunla gelmesi en büyük beklentimiz.

Tam özgür ve mutlu bir dünyayı paylaşmak dileği ile.


__________________
Dogan Atik
İsmail 30/09/2001 : 17:53:06
Akın bey sağolsun, 2000'lı yılları Dijitalleşme olarak tanımlayıp yeni bir boyutu dikkate almamızı sağladı.Dijitalleşmenin iş ortamına hızlı,zamanında ve verileri aracısız toplayıp değerlendirme imkanı vermesi açısından, hedeflerimizi ve izlemesini rasyonel bir şekilde görme imkanı veriyor. Beyin ağımızın verdiği karar sinyalleri eşliğinde dijital yapıyı kullanabilirse,benzeşen insan ve sistem ikilisini tamamlamış oluruz diye düşünüyorum.
Üçüncü bin yıllık gelecek tasarımlarında, teknolojinin tartışmasız üstünlüğü ve heyecanlandıran buluşları, eğer insan anlamına yönelik yeni katkı ve felsefelerle teknoloji taçlandırılamazsa herkesi yanıltıcı sonuçlarla karşılaşabiliriz.ABD'de yaşanan 11 Eylül terörü paradigmaların tamamlanamayan boyutunu herkese farkettirdi.
Simetrik bilgi oluşmadan geleceğin ortak paydasında teknoloji bir tehdit ve güvenliği zora sokan bir amaca hizmet etmek riskini taşıyor.Proğramlanamayan insan beynine en yakın noktada gelecek ve insan okumaları ile Dijitalleşmenin çok verimli ve amaca uygun bir bütünlük içinde fonksiyon göreceğini düşünüyorum.
Asimetrik terör dalgası, nasıl dünyayı istenmeyen bir yeni Globalizm tartışmaları ile karşı karşıya getirdi ise,simetrik olmayan ve tarafları dikkate almayan asimetrik büyüme,kalkınma ve hatta eşitsiz bir dünya oluşumlarının ürünü olan 1.ve 2. dünya savaşlarının insanlığa akıttığı acıların sonunda yarım yüzyılı aşan insan odaklı demokratik sistemler veTKY çalışmaları, küreselleşme ile beraber ortak dünyanın vatandaşları olmamızın zorunluluğu var.Kültürel farklılıkların yanında ortak değerlerinde oluştuğu global birlikteliğin sınırlarının da belirlenmesi gerekecek.
Dijitalleşmenin bu amaçlarla yüklü bir proğrama hizmet etmesini umuyorum.Aksi halde şu anda yaşanılan kargaşanın kontrolsuz sonuçlarına insanlık olarak katlanmak zorunda kalırız.
Demokrasinin elektronikleşmesi ile beraber, bireylere bağımsızlık ve sorumluluk eşdeğer kavramlar olarak yüklenmektedir.Elektronik demokrasi, teknolojinin sistem olarak insana verdiği bir ödül olarak düşünüyorum.İnsan merkezli dijitalleşme dileğiyel...
Akın Arslan 30/09/2001 : 11:51:01

Merhaba,

İsmail Bey'in "Mega Trends 2000" hakında yazdıkları için teşekkürler. Hakikaten bir kitap kendinden ancak bu kadar söz ettirebilirdi. Hakkında yüzlerce makale yazıldı, televizyon programı yapıldı, sohbet toplantıları organize edildi. Neden mi? Çünkü o da alanında farkı yaratmış, insanların 2000'e nasıl bakmaları gerektiği konusunda öngörülere dayanan yeni paradigmalar oraya koymuştu.

Şimdi de ben size 2000'li yılların başında olduğumuz bir gerçekten "dijitalleşme"den bahsetmek istiyorum. Çünkü "dijitalleşme", rekabette üstünlüğün sırlarından birisi olarak bütün heybeti ile karşımıza dikilmekte...

Yeni ekonomi bizi dijitalleşmeye zorluyor. Sanırım bu dijitalleşme sözü hem dünyada hem de Türkiye’de doğru olarak algılanmıyor. Dijitalleşmeden anlaşılan, mutlaka INTERNET üzerinden yapılması öngörülen ticaret. Bu e-ticaret dijitalleşmenin olmazsa olmazı değil. Siz INTERNET’te hiç ticaret yapmadan da şirketinizi veya kurumunuzu tamamen dijtal bir hale getirebilirsiniz.

Dünyada dijitalleşme konusunda önemli yönetim gurularından birisi kabul edilen, “How Digital Is Your Business”(İşiniz ne kadar dijital?) kitabı ile oldukça ses getiren Adrian Slywotzky, kitabında yeni ekonominin yeni olan değerleri ışında dijital şirketi tanımlıyor. Kitabındaki en enteresan örneklerden birisi Meksikalı bir çimento fabrikası olan Cemex. Cemex INTERNET’te iş yapıyor olmamasına rağmen oluşturduğu kuvvetli dijital iş tasarımı ile bir çok yeni ekonomi şirketine rehber olmaya aday. Bütün filolarındaki araçlarına GPS(Uydu aracılığı ile yer bulma sistemi) teknolojisini yerleştirip bir bölgesel ağ kurarak yüklü filolarının sevkıyatlarını incelemeye başlamış ve böylece elde ettiği güçlü ver tabanı ile anlık taleplere reaksiyon süresini çok kısaltarak müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmıştır.

Dijitalleşme, gelecekte farkı yaratabilmek için etkin olarak kullanmamız gereken, yeniden yapılanma stratejilerinde mutlaka yer alması kaçınılmaz olan bir süreçtir. Dijital iş tasarımı kurum içinde bilgi akışını çok süratlendireceği gibi, doğruluğu da aynı oranda arttıracak, karar vermedeki tepki süresini kısaltarak etkinliği maksimize edecektir.

Dijital bir iş tasarımı şirket ve kurumlara sonuç olarak üç temel fayda sağlayacaktır.

1- Şirket ve kurumlara müşteriyle üstün bir iletişim kurma imkanı sağlamaktadır. Dijital altyapı sayesinde müşteri ile her koşulda ve her zaman iletişim halinde olma imkanına sahip oluyorsunuz.

2- Şirket ve kurumlar, tahmin edileni değil, gerçek talebi karşılayabilme becerisine sahip oluyorlar. Müşterilerle sürekli iletişim halindeyseniz onların beklentilerinin ne olabileceğini tahmin etmek zorunda olmazsınız çünkü bilirsiniz.

3- Şirket ve kurum içinde verimlilik artacaktır. Firma eğer son kullanıcılar ile arasında duranları saf dışı bırakır, envanterin yerine gerçek bilgiyi koyar, işteki adımları hızlandırırsa verimliliğin misli misli arttığını görmek mümkün olacaktır.

Dijitalleşme, bilgi çağının vazgeçilmez bir unsuru olan bilginin organizasyon içinde kontrol altında tutulması; toplanması, analiz edilmesi ve geri besleme olarak sisteme girmesinin sağlanmasında çağın gereklerine uygun olarak entegre sistemlerin kurulmasını ifade etmektedir.

Güzel günlere,

Akın Arslan
İsmail 28/09/2001 : 10:48:10
Orwell'in senaryolaştırdığı gelecek romanı ile John Naisbitt ve Patricia Aburdene'nin Megatrends 2000 çalışmaları geçtiğimiz son on yılı tasarla**** 21.yy algılamalarımıza başlangıç niteliğindedir.
Bu günlerde güncel olan Medeniyetler Çatışması senaryosu ise gündeme uyduğu için biraz daha dikkat çekmektedir.Bu tezin tersine MEDENİYETLER BULUŞMASI olacağını düşünüyorum.Bunu ileriki aşamalarda tartışabiliriz.
1982'de Büyük Yönelimler adlı eseriyle 1980'lı yılları şekillendirecek on büyük yönelim olarak;
1-Endüstri toplumundan bilgi toplumuna,
2-İşgücü ağırlıklı teknolojiden yüksek teknolojiye,
3-Ulusal ekonomiden dünya ekonomisine,
4-Kısa dönemden uzun döneme,
5-Merkezi yönetimden yerel yönetime,
6-Kurumsal yardımdan kendi kendine yardıma,
7-Temsiliyetçi demokrasiden katılımcı demokrasiye,
8-Hiyerarşiden şebekelere,
9- Kuzeyden güneye,
10- Kısıtlı seçeneklerden çeşitli seçeneklere,
geçileceği söylenmekteydi.
Bu yönelimlerin çoğu dünya bütünlüğü içinde yaşandı.Biz bu geçişleri yeterince yapamadığımız gibi bunu engelleyen ciddi kısıtlarda yaşadık.Yine de toplumsal dinamikler bizi bu yönelimlerin parçası yaptı.
1990'lı yıllarda ise, Megatrends 2000 Değişen Dünyada 1990'ların On Yeni Hedefi çalışması ile karşımıza çıkan ekip,Büyük Yönelimleri şöyle sıralamaktadır:
1-1990'lı yıllarda evrensel ekonomik patlama
2-sanatta yeniden doğuş
3-serbest piyasa sosyalizminin doğuşu
4-Evrensel yaşam tarzları ve kültürel milliyetçilik
5-Refah devletinin özelleştirilmesi
6-Pasifik kuşağı'nın yükselişi
7-Kadın liderlerin onyılı
8-Biyoloji çağı
9- Üçüncü binyıldaki dinsel yeniden doğuş
10-Bireyin zaferi

On yıllık zaman peryotları ile geleceği fotoğraflamaya çalışan bu seriler anlaşıldığı zaman üçüncü binyılın tasarlanması daha sağlıklı parametrelere dayanmış olacak.Bizim bu iki aşamayı içiçe ve geçmişin ödenmeyen bakiyeleri ile beraber kapatmaya çalıştığımız dikkate alınırsa,yönelimlere yakın olduğumuz düşünülebilir.Bütün mesele algılamada gecikmeyecek proğramların yapılabilmesi.
2000'lı yılların senaryolarıda yazılmaya devam ediyor.Geçişlerdeki yoğunluk ve bilginin hızı ile dünyadaki yapısal değişimler göz önüne alındığında,bundan böyle;
- Esnek dünyanın yumuşak geçişleri ve yeni değişimleri kendi içinde yaşayabilmesi için, gelecek senaryoları sürekli ama kısa metrajlı olacak.
-Her senaryo revizyona gerek duyacak.
-Arzumuza paralel yaşanan gelişmeler, sonuçları itibariyle bizi doğrulamanın adı olamayabilir.Daha geniş perspektife ihtiyaç olacak.
-Kontrol edilemeyen bir süreci yaşamaya başladık.Büyükleri tedirgin eden bu olumsuzluklar,karşılıklı ortak arayış ve çözümler ile ortak medeniyete dönüşecek.Zannedildiği gibi gelecek çatışma ve mutsuzluğun değil,uzlaşma ve birbirini anlama süreçlerini hızlandıracak.


1.05 saniye.
23:00:13, 27 Nisan 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım