Türkiye'de bir TKY furyası yaşandı, son zamanlarda ise eski önemini ve çekiciliğini yitirdi. Artık TKY'den bahsedilince "siz hala orada mısınız?" diyenlere bile rastlıyoruz. Çoğu konuda olduğu gibi, TKY'yi de özümseyemeden, nimetlerini göremeden tükettik. Bu konuda yaklaşık on yıllık tecrübe ve izlenimlerimi özetlemeye çalıştım ki, gelecek eleştiri/görüş/önerilerle geliştirebilelim. Malum yaşa**** öğrenmek en pahalı öğrenme yöntemi, belki yeni uygulayıcılara bir fikir verebilir,yardımcı olabiliriz.
Saygılar,
Türkiye’de TKY Uygulamalarında Karşılaşılan SorunlarÜlkemizde işletmelerin TKY çalışmalarından beklenenin altında verim aldığı genel bir yargıdır. Bu başarısızlığın altında yatan olası nedenler aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
Altyapı Sorunları:1) Türkiye’deki işletmelerin çoğunda klasik yönetim yaklaşımı bile gereğince uygulama alanı bulamamıştır. Bir çok şirkette, tüm yönetim yaklaşımları için altyapı oluşturan organizasyon şemaları, görev tanımları, iş nitelikleri, iş akışları vb temel tespit ve dokümantasyonlara ilişkin çalışmalar yapılmamıştır.
2) İşletmelerin yönetiminde profesyonelleşme süreci henüz tamamlanmamıştır. Yönetim aile içinde, sermaye sahibinde yetkilerin merkezileştiği geleneksel yapıdan kurtulamamıştır.
3) İşletmelerin bilim üreten örgütler olan üniversiteler, pratik paylaşımına olanak sağlayan meslek örgütleri ve sivil uzmanlık örgütleri olan dernek ve vakıflarla ilişkileri gelişmemiş, bir bilgi ağı oluşturulamamıştır.
4) Ülkenin ekonomik ortamı, bilimsel yönetim anlayışlarından sonuç alınmasını önleyecek derecede değişkenlik arzetmekte, doğru strateji ve planların geliştirilmesine kaynak sağlayacak analiz ve tahminlerin yapılmasına izin vermemektedir. Çevresel faktörler işletmenin içsel nedenlerinin üzerinde rol oynamakta, istikrarlı politikaların geliştirilmesine izin vermemektedir.
5) Ülkenin işgücü arzının yüksek olması, işgücü piyasasındaki dengeleri bozmakta, iş ilişkilerinde rekabet bulunmamasından dolayı işverenleri katılım ve uzlaşma yönündeki yaklaşımlara yönlendirmemektedir.
6) Halen ülkemiz, bilim üretmekten çok, tüketen bir yapıda olup, başka ülke ve alanların koşullarına göre üretilmiş olan yaklaşımları ithal etmekte, kendine özgü yaklaşımlar geliştirememektedir.
7) İş dünyası ve rekabetteki hızlı değişim, ekonomik verilerin istikrarlı olmaması, uzun vadeli düşünme alışkanlığının yaratılmasını engellemektedir.
8) Sanayi devriminin yaşanmamış olması, ülkenin teknolojik ve fiziksel altyapı eksiklikleri, gerekli araçların teminini zorlaştırmaktadır.
9) İşçi işveren ilişkilerindeki uyumsuzluk bu uygulamalara yansımaktadır.
10) Toplumsal kültürün de olumsuz etkileri görülebilmektedir.
11) Toplumsal eğitim düzeyinin düşüklüğü, kalifiye çalışan arzının yetersiz olması, uygulayıcıların ehli olmaması sonuçları olumsuz etkilemektedir.
Yaklaşımlardaki hatalar:1) Tüm yönetim yaklaşımları, kısa sürede etkisini gösterecek bir yatırım olarak görülmekte, işletmeler tarafından gerekli sabır ve istikrar gösterilmemektedir.
2) Yönetim yaklaşımları bir felsefe olarak değil, bir moda olarak algılanmakta; iyice özümsenmeden uygulamaya geçilmekte, yeni bir yaklaşımın gündeme gelmesiyle unutulmaktadır.
3) Yönetim seviyesindeki kişiler, bu yönetim tekniklerinin uygulanması aşamasında liderlik etmemekte, katılım sağlamamakta, örnek olmamaktadır. Yönetim dahi bu yöntemlere inanmadığından yukarıdan aşağıya anlayışın yayılımı sağlanamaktadır.
4) İşletmeler, bu yöntemleri uygulamadan önce mutlaka oluşturmaları gereken altyapıları kurmadan uygulamaya geçmekte, bu nedenle, belli bir entelektüel altyapısı ve bu yöntemleri kuracak bazı bulunmadığından, felsefi temelleri yönetici ve çalışanlar tarafından edinilmediğinden yaklaşımlar gereğince uygulanamamaktadır.
5) Bu yönetim yaklaşımları konusunda doğru ve uygulamaya yönelik bilgi sahibi kadro ve kuruluşların bulunmaması nedeniyle, işletmeler konuyla ilgili yeterli bilgi edinememekte, bunun sonuçlarını olumsuz olarak uygulamada yaşamaktadırlar.
6) Danışmanlık müessesesi oturmamıştır. Danışmanlık şirketlerinin diğer ülkelerdeki uygulamaları esas alan modellemelerinin ülke koşullarına adapte edilmeden, yorumlanmadan aynen uygulanması tatmin edici sonuçlar alınmasını sağlayamamaktadır.
7) Danışmanlık şirketlerinde yeterli uzmanlık seviyesine ulaşılamamıştır. Şirketlerin kar odaklı yaklaşımlarının da etkisiyle, işletmelerin danışmanlara güvenleri yeterli düzeye ulaşamamakta; sonuçta kendi yorumlarıyla bu yaklaşımı uygulamaya çalışmakta ve zorluklarla karşılaşmaktadırlar.
8) İşletmelerin kendi özgün yapıları içinde gizli olan fırsatlar, eskiden beri sürdürdükleri etkin uygulamalar, TKY çalışması başladığında “eski kötüdür” yaklaşımı içinde çoğunlukla fark edilememekte, hatta ortadan kaldırılmaktadır. Bu da bazı durumlarda gelişme yerine gerileme getirmekte, yaklaşıma inancı zayıflatmaktadır.
9) İşletmeler, bu yöntemlerin uygulanması için gerekli kaynak ve fonları oluşturmak istememekte, herhangi bir maliyete katlanmadan sonuç almak istemektedirler. Kalite maliyetlerinin hala yeterince ölçülemiyor olması nedeniyle, TKY uygulamalarının uzun vadedeki getirileri sayısal olarak ortaya konamamaktadır.
10) Özellikle KOBİ’lere ücretsiz veya en azından az maliyetli danışmanlık ve eğitim desteği sağlayan kurum/kuruluş veya benzer bir yapılanma bulunmamaktadır.
Bu nedenlerin sonucu olarak, Türkiye’de doğru ve etkin TKY uygulamaları çok sınırlı sayıda kalmaktadır. Bu uygulamaları başarıyla gerçekleştiren şirketlerin de daha çok kurumsallaşmış, finansal olarak güçlü ve uzman kadroları istihdam eden kuruluşlar olduğu görülmektedir.
Birçok kuruluşumuz Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) iş mükemmelliği ödülüne aday gösterilmiş ve ödül almıştır. Bu tür yönetim yaklaşımlarının başarı kriterleri kar, pazar payı, çalışan sadakati, marka değeri, finansal güçlü yapı gibi somut iş sonuçlarıdır. Daha da önemlisi uluslararası pazarlarda yerel firmaların ne kadar başarılı oldukları ve varlıklarını sürdürüp sürdürememeleridir. Bu anlamda başarılı olarak nitelenmiş olan TKY uygulamalarının getirilerinin uzun soluklu olup olmadığını zaman gösterecektir.
Belki de artık farklı bir bakış açısına yönelerek, yukarıda açıklanan başarılı iş sonuçlarını elde eden firmalarımızın uygulamalarını inceleyip, ülkemize uygun, özgün bir TKY yaklaşımı/metodolojisinin şekillenmesi için uğraş vermek yararlı olacaktır.