Türkiye'de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılma - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Türkiye'de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılma


kenger
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
17/11/2002 :  23:22:50 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Türkiye’de yönetsel reform çalışmaları hemen her dönem gündemde olagelmiş, özellikle 1960’lı yılların başından itibaren kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması sürekli gündemde kalmıştır. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yapılan belli başlı çalışmalar;

·Mehtap Projesi (1962),
·İç Düzen Projesi (1967-1971),
·İdarenin Yeniden Düzenlenmesi Raporu (1971),
·Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı (1984),
·Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA) (1988-1991),
·Kamu Yönetiminin İyileştirilmesi ve Yeniden Yapılandırılması (VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı-Özel İhtisas Komisyonu Raporu-2000),

şeklinde sıralanmaktadır. Yukarıda yapılan çalışmaların grup üyelerince incelenip, değerlendirilmesinde sayısız yarar bulunmaktadır. Türkiye’de kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasını; son yıllarda gerek Türk kamuoyu, gerek Avrupa Birliği, gerekse uluslararası kuruluşlar (IMF, DÜNYA BANKASI, OECD-PUMA), artık ihtiyaçtan öte bir zorunluluk olarak belirlemekte ve bir an önce gerçekleştirilmesini talep etmektedirler. Bu doğrultuda kamu kurum ve kuruluşlarının da yeniden yapılanma ihtiyacını ve gerekliliğini benimsediği, ve bu yönde giderek hızlanan çalışmalar yapıldığı gözlenmektedir.

Yukarıda sıralanan kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yapılan çalışmaların başarıyla sonuçlandıklarını söylemek güçtür. Ancak reform hareketlerinin dinamik bir süreç olduğunu da göz ardı etmemek gerekmektedir. Reform hareketlerinin bir öncekilerin tamamlayıcısı ve devamı niteliğinde olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, Belçika’da yaklaşık 100 yıldan bu yana kamu reformu sürdürüldüğü ifade edilmektedir.

Türkiye’de 1962 yılında Mehtap Projesi ile başlayan kamu yönetiminde reform çalışmaları daima; kamu kurum ve kuruluşlarını kapatılması, birleştirilmesi, bölünmesi, ayrıştırılması vb. noktada odaklanmış ve çözümün, çarenin bu olduğu benimsenmiştir.

40 yıldan bu yana; iki bakanlığı birleştirmeyi, bir bakanlığı ikiye bölmeyi, kamu kurum ve kuruluşlarından bazı birimlerin alınıp yeni kamu kuruluşları kurmayı, bir kamu kuruluşunu kapatmayı, bir kamu kuruluşunun diğer kamu kuruluşuna ilhak etmesini veya bir kamu kuruluşunun diğer bir kamu kuruluşu içinde eriyip yok olmasını hep kamuda reform olarak sunduk, kamuda reformun bu yöntemlerle yapılabileceğini kabul ettik. Bu duruma çoğu zaman kendimizi de inandırdık. Şunu da eklemek gerekir; bu yöntemlerle reform yaparken sulandırdığımız gerçeğini de unutmamak gerekir. Kurumsal bağnazlıklar ve olumsuz eğilimli politik tercihler sulandırmalarda ve sapmalarda hatırı sayılır katkılarda bulunmuştur. Ancak geldiğimiz noktada kamu reform çalışmalarında çok da başarılı olamadığımızı da itiraf etmeliyiz.

Yakın zamanlarda; Hazineyi Maliye Bakanlığından ayırmayı, Maliye Bakanlığı ile Gümrük Bakanlığını birleştirmeyi ve tekrar ayırmayı, Sanayii ve Ticaret Bakanlığından dış ticaret birimini koparıp, Hazine ile birleştirmeyi ve daha sonra tekrar ayırmayı, tarım, orman, hayvancılık, köy işlerini defalarca birleştirip, ayırmayı, Hazine ve Merkez Bankasından bazı birimleri koparıp BDDK’yı kurmayı, piyasalarda düzenleme ve denetleme görevleri bulunan icracı bakanlıklar varken ve bu bakanlıkların görev ve yetkilerinde fazla bir değişiklik yapmaksızın üst kurullar adı altında yeni kamu kuruluşları kurmayı, hep kamusal reformlar olarak sunduk ve kabul ettik. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak dönüp arkamıza baktığımızda yaptığımız reform adı altındaki bu işlerden çok fazla da memnun olamadık. Çünkü toplumsal ve ülke ihtiyaçlarımız yine karşılanamıyordu. Bu nedenle de “kamuda reform” her dönemde yükselen paradigma olmaya devam etmiştir. 3 Kasım seçimlerinden sonra bu paradigma daha da yükselmektedir.

Üzülerek görüyorum ki, yine aynı şeyleri yaşıyoruz. Kamuda reformun toplumsal ve yönetsel bir sorun ile ihtiyaç olduğunu algılama düzeyinde hep sorunlar yaşıyoruz, işin hep kolaycılık yönünü ön plana çıkarıyoruz. Kamu hizmetlerinde koordinasyonsuzluk, işlevsizlik, iletişimsizlik, gecikme vb. nedenler ileri sürerek yine kamu kuruluşlarını birleştirme, ayırma, kapatma gibi yöntemlerle kamuyu yeniden yapılandırma seslerini yükseltmeye başladık. Ancak yükselen bu seslerin doğru olduğunu, gerçek bir ihtiyaçtan kaynaklandığını göz ardı etmemek gerekir.

Kamu sektörünü yeniden yapılandırmak, ülkeyi yeniden yapılandırmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Yeniden yapılandırma çalışmalarında; ülkenin gerçek ihtiyaçları ortaya konularak, bu ihtiyaçlar doğrultusunda kamunun yeniden yapılandırılmasına hizmet edecek, yol gösterecek metedolojiler ortaya konulmalı, seçenekler üretilmelidir. Karar alıcılara (siyaset, bürokrasi, sivil toplum örgütleri) sağlıklı ve doğru karar almaları doğrultusunda katkı sağlanmalıdır. Türkiye’de 3 Kasım seçimlerinden sonra, yeni bir yönetim süreci ve güçlü bir iktidar dönemi başlamış, bu durum ciddi bir fırsat olup, her türlü kamusal reformlar gerçekleştirilebilecektir. Bu bağlamda hepimize düşen, sürekli olarak daha çok bilgiyle donanıp, daha çok fikir üretmektir.

Saygılarımla.
erdal kenger

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : kamuda denetim
ebuahmed
Yeni Üye

Toplam 12 yazı
07/01/2003 :  14:30:30  Alıntı
Kongre uyeleri birgun ulkenin issiz bir bolgesinde, kocaman ve terkedilmiş bir hurda yigini deposu keşfetmişler... iclerinden biri "bir bekci kiralayalim buraya sahip ciksin" demiş.. "birileri gelip burda bişeyler kariştirmasin".. boylece bir adami BEKCI sifatiyla işe almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi: "iyi yaptik da bi eksik var.."demiş.. "biz bu adama bir iş tanimi vermedik ki adam nasil calişicagini bilsin? Ayrica iş tanimini verdikten sonra adami bir de egitmek lazim".. digerleri onu hakli bulmuşlar, boylece bekcinin iş tanimini belirliycek bir PLANLAMA DEPARTMANI kurmuşlar, oraya da bu tanimlari rapor edicek bir DOKUMANTASYON UZMANI ile bir de bekci icin EGITMEN almişlar...
Birkac gun sonra diger kongre uyesi sormuş: "Peki ama bu bekciyle iş tanimini yapanlar iyi calişiyolar mi, bunu takip edicek biri lazim diil mi?"
Boylece bekci ve egitmenlerini denetliycek bir KALITE KONTROL DEPARTMANI kurmuşlar, oraya da bir KALITE KONTROL SORUMLUSU ile bu adamlarin ne yapip ettigini rapor edicek 2 tane MUFETTIŞ almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi demiş ki: "Peki ama bir bekci ve peşinden bir suru denetleyici işe aldik, bunlarin maaşini kafamiza gore mi vericez?
Bekciye ne kadar Kalite kontrol departmanina neye gore ne kadar maaş verilicek, bunun bi sistemi olmali.."
Boylece bir MUHASEBE DEPARTMANI kurmuşlar.. oraya da bir MUHASEBECI, bir BORDRO MEMURU ve butun bu insanlarin ne kadar caliştigini işe geliş gidiş saatlerini takip edicek bir DENETLEME UZMANI işe almişlar...
Ertesi gun bir diger kongre uyesi sormuş: "Eveet bir bekcimiz var bagli oldugu departmanlari da kurduk, iyi guzel de bunlar kendi başina buyruk mu iş yapicaklar?
Bunlara bir mudur lazim diil mi? Tabi mudur aldiktan sonra bunun bir de yardimcisi olmasi lazim.."
Bunun uzerine bekci ve bagli bulundugu departmanlar icin 1 MUDUR, 1 MUDUR YARDIMCISI, bir de bunlara SEKRETER işe almişlar..
Ve birkac gun sonra kongre toplantisinda tartişma cikmiş:
"ŞU HALE BAK..BUTCENIN 22.000 $ UZERINE CIKMIŞIZ.. BUTUN GEREKSIZ HARCAMALARI BELIRLEYIP YARINDAN ITIBAREN KESMEMIZ LAZIM...!!"

Ve bekciyi kovmuşlar....

bu hikaye ülkedeki vampirleri görmezden gelerek,faturayı masumlara çıkaran yöneticilere ithaf ediyorum.
ebuahmed

Yerleşim : Türkiye / Van  |  Meslek : İşçi
melih15
Üye

Toplam 370 yazı
13/12/2004 :  13:34:33  Alıntı
sevgili arkadaşlar,
Böylesine önemli bir konuyu, böylesine çarpıcı örnekleriyle ortaya koyduğunuz için öncelikle tebrik ediyorum sizleri.

Bu ülke, sözde Yeniden Yapılanma örneklerini çok gördü.
Kenger kardeşimizin verdiği birkaç örneğe yüzlercesini ilave edebilirim bende.

Günümüzde Ülkeler ciddi bir yarış halindeler.
Var olmak, ya da yok olma savaşı verilmektedir.
Dünyanın en büyük askeri gücüne sahip olan SSCB ve benzeri ülkelerin kaç dakikada yok olduğunu hepimiz izledik.
Bilgiye sahip olma ve Rekabet gücü her şeyin önünde gelmektedir artık.

Bugüne kadar ülkemizde Yeniden Yapılanma çalışması dendiğinde akla hep şu gelmektedir.
yeni yeni kadrolar açmak ve siyasi yandaşlara dağıtmak.

Koca koca projelerin altında ülke menfaatleri değil de, küçük, basit hesap ve çıkar ilişkileri görülmüştür.

1990 Özal sonrası Sn S. Demirel döneminde kurulan 120 yeni kurum ve kuruluş buna güzel örnektir.
Ayrılma, parçalanma ve birleşme derken sonuçta 1.6 milyon olan devlet memuru sayısını 2.5 milyona çıkarmak. Ve yüzlerce genel müdürlük yüzlerce Gn. Md yardımcılığı ve de binlerce daire başkanlığı ve şube müdürlüğü kadroları oluşturmak.
Tabi süper maaşlı yüzlerce Yönetim Kurulu üyeliğini de siyasi yandaşlara dağıtma çabası.
Artık, Ülkemiz insanı yapılan her düzenlemenin birilerine bir şeyler vermek için olduğuna emin duruma gelmiştir.

Artık işin şaka ***ürür tarafı kalmamıştır.
Ya olacak ya olacak noktadayız.
Yeniden Yapılanma çalışması, uluslararası yarışda verilen, var olama-yok olma savaşındaki önemli bir sınavımız olacaktır.
Başarısızlık batışı getirir.
Bu devirde kimse personeline senede 60 milyar dolar(maaş+Sosyal güvenlik) harcama yapılan, ancak üretim ve hizmeti olmayan bir devlet yapısını savunamaz.

Bu çalışmanın başarıya ulaşması ve daha önceki başarısızlıklara uğramaması için bir dizi tedbirin de beraberinde alması gerekmektedir.
Bu tedbirler, özden çok detaya yönelik tedbirlerdir.
Şeytanın ayrıntıda gizli olduğu unutulmamalıdır.
Bence Özal dönemindeki benzer başarıların temelinde de bu ayrıntılar yatmaktadır.

Saygılar.

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Danışmanlık
melih15
Üye

Toplam 370 yazı
15/12/2004 :  08:26:36  Alıntı



Çözümde görev almayanlar, problemin parçası olurlar.

Herkesin, her kesimin, çözüme yardımcı olacak şekilde bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.

Bir ülke ulusal gücünü yaratmadan, barış içinde yaşayabilir mi?
Birlik ve üretken beraberlik olmadan güçlü olunabilir mi?


Sağlıklar diliyorum.

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Danışmanlık
İNCİ
Üye

Toplam 239 yazı
17/12/2004 :  17:44:05  Alıntı
SEÇİMDEN SONRA YAPILACAKLAR KONUSUNDAKİ DÜŞÜNCELERİNİN BUGÜN DOĞRU OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORMUSUN.
SİZCE ARADAN GEÇEN ZAMAN SİZİN REFORMLAR KONUSUNDAKİ YAZDIKLARINIZI HAKLI ÇIKARDIMI.
BENCE KAMUDA CİDDİ BİR REFORM YAPILMAKTA.
BİR GÜN GELİR, BİR GÜN KALIR, BİR GÜN GELİR ODA BİTER
İYİ GÜNLER
İNCİ

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Kamu sektörü
xslx
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
26/02/2006 :  18:57:14  Alıntı
yeniden yapılandırma nedir?
selen

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Öğrenci
oyıldırım
Yeni Üye

Toplam 4 yazı
23/04/2006 :  21:57:15  Alıntı
Sevgili Arkadaşlar,

Yeniden Yapılanmanın/Yapılandırmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle teknolojik gelişmelerin çok kısa aralıklarla çok büyük yenilikleri günlük yaşantımıza soktuğu günümüzde bu konuya daha fazla kafa yormak gerekir diye düşünüyorum.

Yeniden Yapılandırmayı kısaca, yaptığı iş veya hizmetin daha verimli, daha az maliyetle ve daha çok katma değer yaratacak şekilde devreye alınabilmesi için gerekli organizasyon düzenlemesi şeklinde tanımlamak mümkündür diye düşünüyorum.

Yeniden yapılandırma, sadece mal ve hizmet üreten kurum ve kuruluşların sorunu değildir. Bu, yukarıda belirtiğim hususu kendine dert edinmiş tüm organizasyonların sorunudur. Bugün sadece fabrikalarımız değil, Belediyelerimizden Silahlı Kuvvetlerimize, Emniyetimizden Sivil Toplum Kuruluşlarımıza kadar herkes daha iyiye ulaşmak için bir gayret içindedir. Bu kurum ve Kuruluşlarımızın bir çok birimi, genel bütçeden aldıkları payla en yüksek yararı elde etmek için bugün Toplam Kalite Yönetimi politikalarını uygulamakta, iş ve hizmet süreçlerini daha verimli ve daha fazla katma değer yaratacak hale getirmeye çalışmaktadırlar. Bu kıt kaynakların yönetiminde en olumlu sonucu almaya yönelik gayretlerin sistematik uygulanışıdır. Sadece mal ve hizmet üretenler değil, üretim kaygısı taşımayanlar da süreçlerini gözden geçirerek daha iyiye ulaşmaya çalışmaktadırlar. İyileşme bir süre sonra bırakılacak bir eylem türü değildir.

Bugün gelişmenin iki yolu var.

1) Hergün yapılan işi küçük iyileştirmelerle biraz daha geliştirme üzerine kurulmuş olan KAİZEN yaklaşımı.Bunun ana felsefesi PUKO döngüsü şeklinde ifade ediliyor. PLANLA-UYGULA-KONTROL ET-ÖNLEM AL....

Kaizen Felsefesi, belli bir zaman zarfında çok sayıda küçük adımlarla hızlı bir gelişme trendini hedeflemekte ve "Damlaya damlaya göl olur" atasözü ile ifade edilmektedir. Yani gelişmeler ve iyileştirmeler ufak ama süreklidir. Kaizen kavramı süreçlere yöneliktir. Sonuçlar iyileştirilmek isteniyorsa o sonucu sağlayan süreçleri iyilestirmek gerekir.

2) BULUŞ Yöntemi. Burada yapılması gereken ise mevcut işte büyük sıçramalar yapabilecek bir buluşu devreye sokmaktır.

Adı buluş olarak ifade edilen bir sonuca ulaşmanın zorluğu, enderliği ve maliyetinin yüksekliği (günümüzde buluşlar milyonlarca dolar kaynakları olan AR-GE'ler tarafından yapılmaktadır) dikkate alındığında adını ister KAİZEN yaklaşımının küçük ve sürekli gelişmeleri olarak koyun isterseniz küçük çaplı İNOVASYON etkinlikleri olarak koyun, yapılması gereken yazımın başında belirtiğim sonucu elde edecek şekilde işimizi her defasında biraz daha iyileştirmek, geliştirmektir. Bunu yapabildiğiniz takdirde zaten sürekli olarak bir yeniden yapılanma içindesiniz demektir.

Saygılar sunuyorum.

oyıldırım

Yerleşim : Türkiye / Adana  |  Meslek : Kamu sektörü
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

3.93 saniye.
13:51:06, 7 Mayıs 2024, Salı

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım