Motivasyon hikayeleri - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Motivasyon hikayeleri


Bale
Yeni Üye

Toplam 25 yazı
22/10/2002 :  11:39:33 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


İki seçenek

Michael herkesin imrendiği biriydi. Her zaman neşeliydi ve çevresine hep olumlu şeyler söylerdi. Birisi ona nasıl olduğunu sorduğunda: 'Daha iyi olamazdım' diye yanıtlardı. Doğal bir motivatördü. Eğer çalışanlardan birisi işyerinde kötü bir gün geçirmişse, Michael, ona, durumun olumlu taraflarına bakmasını söylerdi.
Michael'in bu tarzı beni çok meraklandırdı, ve bir gün Michael'a gidip sordum; 'Anlamıyorum! Her zaman nasıl bu kadar pozitif biri olabiliyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Michael yanıtladı: 'Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: 'Bu gün iki seçeneğin var: ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap. Ben de iyi bir ruh halinde olmayı tercih ediyorum. Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatın olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum. İtiraz ettim:'Hayır bu kadar da basit değil'. 'Evet bu kadar basit', Michael yanıtladı ve devam etti:
'Yaşam seçeneklerden ibarettir. Gereksiz ayrıntıları bir kenara bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara nasıl tepki vereceğini sen seçersin. İnsanların senin ruh halini nasıl etkileyeceğini kendin seçersin. Nasıl bir ruh hali içinde olacağını kendin seçersin. Hayatını nasıl yaşayacağın da senin seçimine bağlıdır'.
Michael'in söyledikleri üzerinde uzun uzun düşündüm. Bir süre sonra kendi işime başlamak için işyerinden ayrıldım. Birbirimizle teması kaybettik, fakat hayat hakkında bir seçim yapacağım sırada sık sık onu ve hayata bakış şeklini düşündüm. Bir kaç yıl sonra, Michael'ın ciddi bir iş kazası geçirdiğini duydum. 18 saatlik bir ameliyat ve yoğun bakımdan sonra, Michael sırtına yerleştirilmiş demir çubuklarla hastaneden taburcu edilmişti.
Kazadan 6 ay sonra Michael'i gördüm. Kendini nasıl hissettiğini sorduğumda, daha iyi olamazdım, yara izlerimi görmek ister miydin?' diye şakayla karışık yanıtladı. Teklifini reddettim, ama kaza esnasında beyninden neler geçtiğini kendisine sordum.
Michael yanıtladı 'İlk aklıma gelen şey yeni doğacak kızımın sağlığı oldu. Yerde yatarken iki seçeneğim olduğunu düşündüm. Ya yaşayacaktım, ya da ölecek. Ben yaşamayı tercih ettim'.
'Korkmadın mı? Bilincini kaybetmedin mi?' diye sordum.
Michael yanıtladı:'ilkyardım görevlileri bana sürekli düzeleceğimi söylediler. Fakat hastaneye getirildiğimde, doktorların ve hemşirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce gerçekten korktum. Gözleri adeta benim öldüğümü haykırıyordu. O anda bir şeyler yapmam gerektiğini anladım'.
'Ne yaptın?' diye sordum. Michael yanıtladı: 'iri cüsseli bir bayan hemşire bana sürekli sorular soruyordu. Benim herhangi bir şeye karşı alerjik olup olmadığı mı sordu.
'Evet, yerçekimine karşı alerjim var' diye bağırdım. Gülüşmeleri üzerine onlara dedim ki; ben yaşamayı seçiyorum. Beni ölü biri gibi değil canlı birisi gibi ameliyat edin!'. Michael hem doktorlarının yeteneği, hem de inanılmaz tavrı sayesinde yaşamayı başardı. Her gün hayatı dolu dolu yaşamak için seçme hakkımız olduğunu ondan öğrendim.
Yaşama olan tavır ve bakış açımız her şeydir. 'Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün. Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır'. Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır

Hayat diye birşey var!
Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günler, kızgın küller
gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden, arzuyla
dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle şöyle bir
koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz
sevinçlere inanmıyor musunuz,
bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşam
üstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık,
elele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de
hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, çekildiniz
mi hayattan, hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı
inanıyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi, yorgun ruhunuz yeni
coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini. Delirdiniz mi siz? Şu köşe
başında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe
başlarından açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kim bilir, belki eski
bir dosta, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa
da rastlayabilirsiniz, bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli
türküsü açık bir pencereden , bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken
kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak
geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile
çalabilirsiniz.
Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek
için paranın gerekliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda
da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi
yaratamaz, öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil, acaba o
şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, TV'de iyi bir film seyretmek
parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı, bu benim için yapıldı
diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek
parayla değil. Bir tabak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiç bir
pahalı lokantada bulamayacağınız bir tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği
paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. Hayat diye bir şey var. Sadece
sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan,
yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle
herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı
başkalarına söyletmeyin, anladık ahmaklıklar oluyor, ***ca kararlar
veriliyor, hepinizin hayatından bir şeyler çalınıyor, hayallerinizi teker
teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi,
yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama
gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup
soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyredebileceğiniz
bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde
durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir
bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık
olabilir ya da aşık olmayı düşünebilirsiniz. Sevdiklerinizi özleyebilir ve
bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların
daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat
edebilirsiniz, sevgilinizi çırılçıplak soyup evde öyle dolaştırabilirsiniz,
saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinize bir gün de
başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için
kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz. Hayat diye bir şey var, her
zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın
daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait
bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar
bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki
yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki? Hayal kurmayacak mısınız, çılgınca
sevişmeyecek misiniz, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak
mısınız, denizlere şaşmayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere
inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar
lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir
bardak çayı bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz her şeyi. Delirdiniz
mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada, elinizin hemen yanında duruyor."
Bu güzel makaledeki gibi hayatı yakalamanız dileğiyle ..Sevgiler..........

Mutluluğun şartları
1) Asla demeyin
2)Ama ve fakat kelimelerini mümkün olduğu kadar az kullanın.
3)Fark etmez demeyin çünkü her şey farkeder.
4)Hiç bir cümlenizin fiili mış,miş,lar,ler,mışlar,mişler ile bitmesin.Bunlar sizin bilmediğiniz ve görmediğiniz, başkasının anlattığı eylemlerdir.Bunlara göre hareket hem size hemde karşınıdakine zarar verir.
5)Başkasının yerine düşünmeyin
6)Başkasının yerine karar vermeyin

7)Bencilce yaşayın.Zaten insan bencildir ve kendisi için yaşar.Aksini düşünüp kendinizi kandırmayın
8)Olaylara,konulara pozitif düşünce ile yaklaşın ( yapacağım,başaracağım gibi) Ancak bu pollyanacılık olmasın
9)Kesinlikle vazgeçmeyin
10)Geçmişi yargılamayın,birşey kazanamazsınız.Sadece tecrübe olarak faydalanın ve mutsuzsanız tekrar etmeyin.
11)Mutlu olmak ve ilerlemek için yaşanan şeyleri tekrar yaşamayın,yaşanmışlardan faydalanın(ateşin el yaktığını öğrenmek için elinizi ateşe sokmaya gerek yok)
12)Kendinize ve etrafınızdakilere güvenin, onları sevin.
13)Genelleme yapmayın
14)Hissettiğinizi yaşayın, varsın dünya beğenmesin.Siz beğeniyorsanız yeterli.
15)Bir anı yaşamak için yıllar harcamak başarısızlıktır,başarı bir anda yılları yaşayabilmektir
16)Karar verin, şu an sizin de yeni ve mutlu bir hayata başlama anınız olsun

Tavşanın Doktora Tezi!

Sahne I
Ormanda güzel güneşli bir gün, ve bir tavşan yuvasının dışında oturmuş, tik tik tıklamakta. Bir tilki oradan geçer. Tilki
-"Ne yazıyosun?"
Tavşan
-"Tezimi."

-"Hmmmm. Ne hakkında ?"
-"Tavşanların tilkileri nasıl yediği hakkında." (şüphe dolu sessizlik)
-"Bu gülünç! Tavşanların tilkileri yemediğini herkez bilir."
-"Tabi bilirler, ve ben sana ispatlayabilirim. Gel benimle."
Birlikte tavşanın yuvasına girerler.
Birkaç dakika sonra, tavşan döner, yalnızdır. Daktilosunun başına geçer ve yazmaya devam eder.
Biraz sonra, bir kurt gelir, durup çalışan tavşanı seyreder.
Kurt
-"Ne yazıyorsun?"
Tavşan
-"Tavşanların kurtları nasıl yediğiyle ilgili bir tez yazıyorum"
(kahkahalarla gülüş)
-"Böyle saçma bir şeyi yayınlamayı düşünmüyorsun heralde?"
-"Sorun değil nedenini görmek istermisin?"
Birlikte tavşanın yuvasına girerler, ve birkaç dakika sonra tavşan
yine tek başına döner ve yazmaya devam eder.
Sahne II
Tavşanın yuvasının içi. Bir köşede, tilki kemikleri.
Başka bir köşede kurt kemikleri.
Bir başka köşede, kocaman bir aslan karnını sıvazlayıp dişini karıştırmakta
(Son)
Ana ve Baba Fikir,

Başarıya Giden Yol!
Başarıya giden yolda önce başarısızlığı sollamalısınız. Mickey Rooney
Başarısızlık yol göstericidir. İyi düşünen bir insan başarısızlıklarından
çok fazla şey öğrenebilir. John Dewey
Bazı hataları erken yapmanın hayatınıza çok büyük yararları olacaktır.
Thomas Huxley
Hatalarınızdan ders çıkarmak akıllıca birşeydir. Başkalarının hatalarından
ders çıkarmak daha akıllıca birşeydir. Hillel Segal
İnsanlar başarılardan az, başarısızlıklardan çok şey öğrenirler. Arap
atasözü
İş dünyasındaki birçok hata ya yeteneksizlik ya da dar görüşlülükten
kaynaklanır. Bazen de detayların arkasındaki önemli olayları göremeyenlerin
başarıları bir anda başarısızlığa dönüşür. Philip S. Delaney
Hata yapmayan bir insan genellikle hiçbirşey yapmıyordur. William Conor
Magee
Başarısız olmamızda payı olan kırk milyon neden olabilir, ama bir tane
bile bahane yoktur. Kipling
Bir insan birçok kez başarısızlığa uğrayabilir ama başkalarını suçlamaya
başlamadığı sürece başarısız bir insan değildir. Anonim
Üç kere başarısız oldum" ve "Ben başarısızım" demek arasındaki farka
dikkat etmelisiniz. S.I.Hayakawa
Tanrı, insana iki taraf eklemiştir. Birinin üzerine otururuz, biri ile
düşünürüz. İşte insanoğlunun başarısı bunlardan hangisini daha fazla
kullandığına bağlıdır. George R. Kirkpatrick
Fakir olmak utanılacak birşey değildir, ama gururlanılacak birşey de
değildir. İbrani atasözü
Refah içindeyken çekilen acılar unutulur; acı çekerken de refah dolu
günler hatırlanmaz. İncil
Amacınız için yeterince hırsa sahip olmadığınız sürece başarısızlıklarınız
başarınızı erteler. Azimli olma alışkanlığı, başarılı olmayı alışkanlığını
getirir. Herbert Kaufman
Şunu sakın aklınızdan çıkarmayın: Hiçbir başarı ve hiçbir başarısızlık
yapılanların sonuncusu olmayacaktır. Roger Babson
Başarısız kurumlar genellikle idaresi bozuk ve iyi bir lidere sahip
olmayan kurumlardır. Warren G. Bennis
Kaybettiğiniz taktirde ne yapacağınızı düşünmeye başladığınız dakika zaten
kaybetmişsinizdir. George P. Shultz
Hayattaki başarısızlıkların yarısı, başkalarının başarılarından pay almaya
çalışırken gerçekleşir. Julius Augustus Hare
Herşeye baştan başlamak sizin için kötü değildir; tam tersine bu bir
olanaktır. George M. Adams
Başarısızlığın formülü herkesi mutlu etmeye çalışmaktır. Herbert B. Swope

Gülümseyin<img src=smile.gif border=0 align=middle name=basic>)
Küçük şeyleri dert etmeyin.•Kusursuz olmayabileceğinizi kabullenin. •Rahat ve ılımlı insanların başarılı olamayacağı düşüncesini bırakın. •Sevgi kapasitenizi geliştirin. •Kimsenin sözünü kesmeyin. Tümcesini siz bitirmeyin. •Birisine iyilik yapın ve hiç kimseye bundan söz etmeyin. •İçinde bulunduğunuz anı yaşamayı öğrenin. •Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün. •Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun. •Sabırlı olun. •Kendinize sorun; bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı? •Gerçeği kabul edin: Yaşam adil değildir. •Her gün, bir dakikanızı, teşekkür edecek birisini bulmak için harcayın. •Gülümseyin ve merhaba deyin insanlara. •Daha iyi bir dinleyici olun. •Savaşlarınızı akıllıca seçin. •Gönlübol olmayı, haklı olmaya yeğleyin. •Bugün üç kişiye, onları ne çok sevdiğinizi söyleyin.
Dr. Richard Carlson

Bugünümüzü Harika Yapalım


Bu sabah erkenden uyandım ve görevime başlamak üzere yine heyecanla kollarımı sıvadım.
Görevim, günümü önce nasıl geçireceğime karar vermek, sonra da onu, kararım doğrultusunda biçimlendirmektir.
•Bugün hava yağmurlu olduğu için yakınabilirim…
Ya da...
Çimler bedava sulandığı için memnun olabilirim.
•Bugün belimin ağrısından da, midemdeki ekşimeden de yakınabilirim…
Ya da…
Yaşıyor olduğum için sevinebilirim.
•Bugün, yaşamlarını yitirmiş arkadaşlarımı anımsayıp, yaslara bürünebilirim…
Ya da…
Yeni arkadaşlar bulabilmek, yeni arkadaşlıklar kurabilmek için çevremi özenle incelerim.
•Bugün yine işe gitmek zorunda olduğum için kendi kendime söylenebilirim...
Ya da…
İşsiz olmadığım için, yapabileceğim bir işim olduğu için sevinç çığlığı atabilirim.
•Bugün ev işi yapmak zorunda olduğum için üzülebilirim, söylenebilirim...
Ya da...
Aklımı, ruhumu ve bedenimi, özetle tüm yaşamımı, çatısı altında barındırabileceğim, koruyabileceğim bir evim olduğu için sevinebilirim.
Getireceği ve ***üreceği herşeyiyle günümün nasıl olacağı, bana bağlı. O şimdi karşımda, kendisine benim vereceğim biçimini bekliyor. Ben ise, buradayım ve bir heykeltıraş yeteneğiyle şimdi, ona biçimini vermeye hazırlanıyorum. Onun nasıl bir günüm olacağına ben karar vereceğim.
O halde neden harika bir gün yapmayayım ki bugünümü?… Neden harika bir gün olmasın ki bugünüm?..•

Pozitif Düşünce!
Sabah sol gözümde bir agri ve biraz kanla uyandim. Ögleden sonra
solugu doktorda aldim. Dünya tatlisi bir doktor. Ilk bakista çözdü
derdimi." Direnç kaybina bagli iltihaplanma..." "Sorun gözünde degil
aslinda..." dedi doktorum. ".... baktigin yerde .....Hep karanliga
bakmaktan feri sönmüs gözlerinin. Yilgin düsmüssün. Yorgunluk
mikrobu, seni gözünden vurmus". Bu teshisin ardindan öyle bir reçete
yazdi ki dostlar basina:" "Pozitif düsüneceksin. Hayata simsiki
sarilacaksin. Isinden kafani kaldirip sevdiklerinle vakit
geçireceksin.
Kendine yeni heyecanlar yarat. Sev, ki hücrelerin yenilensin.
Sana enerji vermeyecek hiç kimseyle de birlikte olma..."
CAN DUNDAR...

MUTLUYUM DEMEKTİR
Evimi bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam,
birçok
arkadaşım var demektir.
Faturalarımı ödeyebiliyorsam,bir işim var demektir.
Pantolonum biraz sıkıyorsa,aç kalmıyorum demektir.
Gölgem beni izliyorsa,günes ışığını görüyorum demektir.
Otobüsten indiğim yerden isyerime yolu uzun buluyorsam,
yürüyebiliyorum
demektir.
Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyor ve bu eleştirileri
başkalarından da
duyuyorsam,konuşma özgürlüğümüz var demektir.
Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarlarıyla oynuyor ve ben
bu sesten
rahatsız oluyorsam,duyuyorum demektir.
Camları silmem, çatıyı onarmam gerekiyorsa,bir evim var
demektir.
Doğalgaz faturam yüklü geliyorsa,ısınıyorum demektir.
Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırım varsa,yığınla
giyeceğim var
demektir.
Çalar saatim sabahın köründe calıyorsa,yaşıyorum demektir.
Akşamları kendimi yorgun hissediyor ve bacaklarım ağrıyorsa,o
gün
üretici
olmuşum demektir.
Ve tüm bunların farkına varabiliyorsam MUTLUYUM demektir.

Dostluk...
> > > yaşanmamış aşkların bilinç altındaki dürtüsünü yenebilmek
> > > ve yaşanabilmesini sağlamak için takılan bir maske değil...
> > > karşıdan maddi veya cinsel faydalanmanın bir aracı hiç değildir.
> > >
> > > Dostum...
> > > içimi kapkara bulutlar kapladığında,
> > > başımı omuzuna yaslayabileceğim...
> > > onun içindeki kara bulutlar yüreğini kararttığında,
> > > başını omuzuma yaslayabilecek insandır.
> > >
> > > Dostum...
> > > sıkıntıdan ellerim buz gibi olduğunda, ellerimi tutarak,
> > > sevgisi ile taaa yüreğime kadar ısıtabilecek...
> > > sıkıntıdan onun elleri buz gibi olduğunda, ellerini tutarak,
> > > sevgim ile taaa yüreğine kadar ısıtabileceğim insandır.
> > >
> > > Dostum...
> > > işyerinde; bir bardak çayın...
> > > veya bir fincan kahvenin içimi süresince,
> > > "gönül ne kahve ister, ne kahvehane"
> > > "gönül bir dost ister, kahve bahane..." diyen satırları hatırlayıp...
> > > hayatın minicik bir parçasını paylaşabildiğim insandır.
> > >
> > > Dostum...
> > > bazen aynı "walkmen"de bir şarkıyı, bir türküyü;
> > > bazen internetin sanal evreninde...
> > > bir kaç satır fıkrayı, şiiri...
> > > kokusunu alamasak bile, sanal bir gülü...
> > > paylaştığımız insandır.
> > >
> > > Dostum...
> > > onun sosyal veya bürokratik tabakasından...
> > > cüzdanının kalınlığından, cinsiyetinden,
> > > inancından, mezhebinden,
> > > siyasi düşüncesinden önce...
> > >
> > > İNSAN OLDUĞU İÇİN SEVDİĞİM...
> > > ve
> > > BENİ İNSAN OLDUĞUM İÇİN SEVEN
> > > İNSANDIR.

Düşünmeye vakit ayır;
Düşünce güç için kaynaktır.

Eğlenceye vakit ayır;
Eğlence gençliğin sırrıdır.

Okumaya vakit ayır;
Okuma bilginin pınarıdır.
Duaya vakit ayır;
Dua, güç anlarda direnmenin desteğidir.
Sevmeye vakit ayır;
Sevme yaşamı tatlı kılandır.
Anlaşmaya vakit ayır;
Anlaşma hoşgörünün anahtarıdır.
Gülmeye vakit ayır;
Gülme ruhun müziğidir.
Vermeye vakit ayır;
Verme günün aydınlığıdır.
İşini yapmaya vakit ayır;
İş, huzurun kaynağıdır.
Teşekküre vakit ayır;
Teşekkür, yaşam pastasının kremasıdır.



__________________
Gülümseyin <img src=smile.gif border=0 align=middle name=basic>

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bankacılık-Finans
M. Orhun Eskici

Yazar

Toplam 175 yazı
26/10/2002 :  10:48:15 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Bu hikayelerin bir başlık altında toplanması iyi oldu, teşekkür ederiz. BUrada yaşanmış motivasyon hikayelerimiz varsa, o da çok hoş olabilir.

Sırayla Okumaya başladım, "MUtluyum Demektir" isimli hikaye çok hoşuma gitti. Çoğu zaman bu açıdan bakmadığımı farkettim. Gerçektende elimizdekilerin değerini pek iyi bilmiyor ve tadını çıkaramıyoruz. Sahip olduklarımızı veri, doğal ve-ya "zaten olması gereken" olarak kabul edip, sevinemiyoruz bile....

Elimdekiler zaten benim diyerek, sahip olmadığımız bir başka şeyin özlemi, hevesiyle tekrar bir başka şeye koşuyruz. O yeni şeyi elde ettiğimizde hemen o da sahip olunanlar listesine ilave edildiğinden, yine tadı çıkmadan, yeni bir koşuşa daha başlıyoruz.

Koşuşturmaktan, hayatı ıskalıyoruz.

Selamlar

moe

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Ekonomist
nilene
Yeni Üye

Toplam 3 yazı
19/02/2003 :  19:06:19  Alıntı
Rivayete göre; bir gün tanrılar bir araya gelmiş ve mutluluğu nasıl saklasalar da insanlık ona erişemese, bulamasa diye tartışıyorlarmış... Dağların tepesi, denizin dibi, güneşe veya aya derken, insanlığın, merakı ile tüm buralara ulaşıp mutluluğun bulunacağı kanısında hemfikir olmuşlar ve bu arayışlarına çözüm bulamazken, içlerinden bir tanrı, "İnsanın içine saklayalım, oraya bakmayı akıl edemezler" demiş.


Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : İnsan Kaynakları
okyanus
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
10/12/2003 :  20:33:13  Alıntı


uçurumun kenarında okuduğum bu hikayeler mükemmeldi.....benim hikayemide bekleyinnn..
+*/-

Yerleşim : Türkiye / eskişehir  |  Meslek : muhasebe
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

2.52 saniye.
12:01:58, 20 Nisan 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım