Ölü Ozanlar Derneği. . . - Koniks.com

Sevgili Arda,
"Gününü yaşa" deyince aklıma,ilk önce, büyük şair Yahya kemal'in Rintlerin Akşamı isimli şiiri geldi.Türk edebiyatının unutulmaz şiirlerinden biri olan bu şiiri sizlerle paylaşmak istedim."Rint felsefesi"tam anlamıyla "Carpe Diem"i karşılamıyor ancak şimdilik bu konu hakkında yazacaklarım bunlar.Senin bu düşünce ile ilgili ilginç fikirlerin olduğunu umuyor,sabırsızlıkla bekliyorum.Saygılar.


RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız,vakit çok geç.
Bu son fasıldır ey ömrüm,nasıl geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan,
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son son bahçelerde,keyfince,
Ya şevk içinde harap ol,ya aşk içinde gönül,
Ya lale açmalıdır göğsümüzde,yahut gül.
Y.Kemal

Merhabalar,

Carpe Diem, felsefe olarak çok örtüşmesede Modern zamanların en büyük ustalarından Jorge Luis Borges nin bir kısa yazısı ile sanırım uyuşuyor. Yazının felsefesini benimsemiş bir grup insandan birisi olarak söyleyebilirimki hayat inanın eskisinden daha keyifli ve heyecanlı.

" Sil baştan şansım olsaydı eğer, oturup saymazdım yanlışlarımı. Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi. Elbette çok daha coşku dolu olurdu sevdalarım, içine az buçuk ciddiyet katlmış. Bu denli titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer. Korkmazdım daha çok riske girmekten. Daha çok yolculuğa çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla; hele dağlara tırmanmanın keyfini. Hiç bilmdiğim yerlere giderdim gidebildiğince. Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kurufasulyenin nimetlerine. Öyle bir şansım olsaydı eğer, dertlerimde yaşamın gerçeğini taşırdı, yanlızca düşlerin değil. İşte hani onlardan her dakikasını verimli geçirenlerden biriydim. Aynı anlara geri dönebilseydim eğer, yanlızca iyi ve güzel olanları tatmak isterdim yeniden.

ÖĞRENEMEDİYSENİZ ÖĞRENİN ARTIK YAŞAM ANLARDAN OLUŞUR. SADECE ANLARLDAN ANI YAKALAYIN.

Yanında termometresi, bir şişe suyu, şemsiyesi ve paraşütü olmadan yerinden kıpırdamayan biriydim. Ama yeni baştan yaşayabilseydim eğer, iyice hafiflemiş olarak çıkardım yolculuklara. İlkbahara yalınayak girer, sonbahara dek unuturdum pabuçlarla yürümeyi. Hiç bilinmeyen yollara dalardım, tadını çıkarırdım gün ışığının, çocuklarla daha çok oynardım, sil baştan edebilsydim eğer...

Ama heyhat, seksenbeşindeyim artık ve biliyorum ki ölmekteyim"


Keyifle kalın, ;)

merabalar Dogan beyin yazdıklarını okuyunca birden daldım hayal alemine.... gerçekten güzel şeylerden bahsetmiş ki bunlar herkesin çok istediği hayatı delilecesine yaşama arzusunun bir göstergesidir...
Buyrun Dogan bey size bir kısıt ; Carpe Diem inancıyla başladınız güne ... yazdıklarınızı yapmak istediniz ama biliyorsunuz ki hayat engellerle dolu... ben size diyorum ki bu engellerle dolu stresli hayatımızda carpe diemi nasıl kullanalım ?? olayı beynimizde mi bitirelim.. ne dersiniz... cevabınız için saolun

Sevgiyle

Arda KİRAZ

Merhabalar,

Hayatı yaşamak, hemde dolu dolu yaşamak işte bu noktada dediğiniz gibi bir problemle karşılaşıyoruz. Yaşamın günlük olağan zorunlulukları ve bunların getirdiği kısıtlamalar. Ama yaşamdan keyif almak ve doldurmaksa, en neşeli gülüşlerle amaç. Çözüm kolay. Ukunuzdan sadece1 saat fedakarlık edin bakın göreceksiniz, akşamlarınızda sabahlarınızda farklı olacak tabii bu 1 saati dilediğiniz şeylerle doldurmak kaydı şartı ile. İşyerinizde masanızda sevdiğiniz müzüği çalın. Alın bir kulaklık ve gürülltülü biçimde dinleyin. Sevdiğiniz bir veya istediğiniz bir filmi seyretmek için sinemaya gitmek istiyorsanız, çağırın yakın ve kadim dostlarınızı sevdiklerinizi.

Hafta sonları erken kalkın ve geç yatın ki sizin olan zamanı dolu kullanasınız. Yağmurda yürürken ve ıslanırken, hastalanmayı değil yanızdadaki sevgilinizi düşünün. Akaşam alınana bir duş ve 2 aspirin siziz hastalıklardan korur. Sevdiğiniz yemekleri yemekten korkmayın. Sadece sevdiğiniz harektli işleri yaparak koruyun kilonuzu.

İnsanlara yalan söylemeyin, hatta beyaz yalanlar bile sizi anlamalarını isteyin ama beklemeyin siz anlayın ve saygı gösterin yeter. Zamanla sizi anlamasalarda saygı duymayı ve dikkate almayı öğrenirler. İşinizi para için değil sevdiğiniz için yapın. Hayatınızın yarısı işyerinde harcadığınız saatlerden oluşur. Bu yüzden keyif aldığınız ve sevdiğiniz işi, huzurlu ve mutlu olduğunuz biryerde yapmaya çalışın bunu zorlayın. Unutmayın para araçtır amaç değil. Akşam eğlenmek için Laila yada benzeri yerlere gitmek zorunda değiliz tersine arkadaşlarla paylaşılan bir şişe ucuz şarap, bir şarkı, segiliyle paylaşılam mehtap, suratınıza çarpan rüzgar yada bir küçücük gülümseme emin olun sizin tüm akşamınızı keyifli kılmaya yeter. Sadece kast dayatmalarından sıyrılın ve kendinizi yaşayın. Unvanlarınızdan, paranızdan , eğitiminizden hatta yaşınızdan bağımsız yaşayın. MAhalledekki çocuklarla top oynayın. Hiç cebinizdeki son parayla o çocuklara birer dondurma aldınızmı yada oynadıkları patlak topun yerine yenisini. Deneyin paylaşmanın en yalın ve çıkarsız olanını hissedeceksiniz. Sokaktaki bir yavru kediye süt alıp kalorifer dairesinde besleyin ve onun yanlızlığını paylaşın, yönetici ve kapıcıyla kavga ederek ama gülümsemeniz yüzünüzden eksilmeden.

Unutmayın hergün sizin ama sadece sizin olan 4-5 saatiniz var. Bu saatler akşamları genelde ama olsun değerlendirin, dilediğinizce yaşayın. Canınız dondurma isterse yazı beklemeyin. Yaşamdaki acılardan incinmeyin keyif alın, unutmayın eğer birşeyler sizin ruhunuzu acıtıyorsa , bu insan olduğunuzun hemde insan gibi insan olduğunuzun bir göstergesidir.

Vaktiniz varmış yokmuş düşünmeden kendi önceliklerinizi yaşayın. Ama unutmayın sevdiğiniz işi yapın, kariyerinini, saygınlığını ve parasını düşünmeden yapın. ama iyiy yapın en büyük keyiflerden biri onda işte. İdeallerinizi yaşayın yaşayanlara da saygı gösterin.

Eğer içip sarhoş olmak sonrada keyifli bir şrkilde şarkı söylemek sallanarak yürümek istiyorsanız yapın. En fazla ertesi sabah işte veya her nerede iseniz birazcık başağırısı çekersiniz. Bu ağrı size bırakın sadeceakşamki eğlenceli anlarınızı hatırlatsın. O zaman bir kezdahagülümser ve keyif alırsınnız. Gecenin geç saatlerine kadar oturup film seyretmek isterseniz seyredin birazcık uykusuzluktan birşey olmaz. Müzük dinlemek yada birşeyler çalmak istiyorsanız deneyin başarılı olmak zorunda değilsiniz. Aynı şekilde çizin ve yazın. Bırakın imla yanlışları ile dolu olsun ama içinizden geldiği gibi olsun.

Kimse sizi gülümsediğiniz için kınamaz sadece kıskanır. Hep gülümseyin ama içinizden geldiğinde ise hıçkıra hıçkıra ağlayın, boşverin yerini ve zamanını. Birde konuşun hep gülerek yüksek sesle konuşun, insanlar size geveze desin gittiğiniz yerde yarı şaka yarı ciddi yvaş yaa desinler aldırmayın konuşun. Dinleyin anlamaya çalışın ama yinede konuşun. Espiri yapın, unutmayın iyi olmak zorunda değil. Espirinin ne olduğu değil nasıl yapıldığıdır önemli olan siz içten bir şekilde gülebiliyorsanız herkez güler.

Özetle keyif aldığınız şeyleri yapmaya çalışın, yapmak zorunda olduklarınızdan da keyif almanın yollarını bulmaya bakın. Birşeyler kötü gidiyorsa yanında iyi birşeylerde gelir. Siz o iyi şeyleri görün ve yaşayın, kötü şeylerinde üstesinden gelebilecek gücü böylece bulabilirsiniz.

Boşverin yaşamın size dayattıklarını birazda siz yaşama dayatın bakalım. Cesur olun yeldeğirmenleride yenilebilir yeterki isteyin ve savaşın. Bu savaş size müthiş keyif verecektir. Cephedeki bir sigara içimi o boş anınızda da ençok yapmak istediğinizi yapıverin çarçabucak.

Çok yazdım, çok konuştum yine ama ne kadar dolu konuştum bilemiyorum. Eğer tek bir cümle bile bile varsa sizlere anlamlı ve güzel gelen ne mutlu. Yoksa bile ben keyif aldım yazarken. Umarum sizlerde okurken birazcık keyifli birşeyler bulursunuz.

Unutmayın sadece istediğiniz, sizi gülümseten hayatı yaşayın.

görüşmek üzere..... ;)

doğan, kalemine, gönlüne sağlık, insanı fazlasıyla hayata bağlayan şeyler yazmışsın.

"Carpe diem", bu sözü heryerde duyuyoruz. Birşey çok konuşulunca anlamı sığlaşıyor, bir nevi magazinsel oluyor.

Anın kıymetini bilin, hani denir ya "hiç ölmeyecek gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi yaşa" fazla söze ne gerek?