Bir Daha Dene... Bir Daha Dene.. Bir Daha Dene... - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Bir Daha Dene... Bir Daha Dene.. Bir Daha Dene...


mozsarac
Üye

Toplam 419 yazı
21/08/2006 :  15:24:09   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Yazan: ONUR HINÇER

“Sopanı Sallamadıkça Topa Vuramazsın”

Malcolm X, not defterlerinden birisine şöyle yazmıştı: “Büyüklerin çocuklardan alacağı bir ders vardır; başarısızlığa uğramaktan utanmamak, toparlanıp bir daha denemek.” Gerçekten de bir çoğumuzun harekete geçmemesinin nedeni bu değil mi? Hata yapmaktan, yanlış olarak adlandırılacak bir davranışı yapmaktan korkmak. Bu sözün devamını getirmiş, şöyle yazmış Malcolm X “Ama büyükler olarak bizim çoğumuz öylesine korkak, öylesine çekingen, öylesine ‘tedbirli’ ve bu yüzden öylesine içine kapanık ve yüreksiz ki... Birçok insanın başarısızlığa uğramasının nedeni de bundan başka bir şey değildir. Ortayaşlıların pekçoğu kendilerini başarısızlıktan emekliye ayırmışlardır çoktan.”

Evet, Malcolm X’in kaleme aldığı bu notun biraz öfkeli bir tonu var. Ama bu onun geçerliliğine de, haklılığına da gölge düşürmemeli. Hatta bu öfkeli tonun durumun yeterince anlaşılması için faydası var. Onun bu sözü bizi sarsıyor ve kendimize gelmemize neden oluyor. Belli ki Malcolm X “kendilerini başarısızlıktan emekliye ayıranların” ya da buna eğilim gösterenlerin yüzüne bir tokat gibi inmek istiyor. Belli ki o, daha erken yaşta, gerekli çabayı göstermeden “ununu elemiş, eleğini de duvara” asmışlara sesleniyor.

“Satışta Başarı” adlı kitabın yazarı Frank Bettger beyzbolda geçerli olan bir kuralın satıcılıkta da geçerli olduğunu söyler. Bu kural şudur ve aslında kanımca tüm yaşamda geçerlidir: “Sopanı sallamadıkça topa vuramazsın!” Bettger, çabalamadıkça, denemedikçe, herhangi bir işten sonuç beklememizin gerçekçi olmayacağını söyler. Beyzbol sahalarının bu deyişini satış yapmaya uyarladığında, ilk yıllarında işinde başarılı olamamasının nedenini çözer. O, müşterileriyle yeterince satış görüşmesi yapmamıştır.

Kendini tanımanın ustası Dostoyevski, “Beyaz Geceler” adlı uzun öyküsünde hayaller kuran ama bir türlü harekete geçmeyen kahramanını şöyle konuşturur: “Ve şimdi kendi kendime soruyorum: ‘Hadi ne oldu rüyalarına?’ Başımı mahzun mahzun sallayıp ‘Seneler hızla geçiyor...’ demekten başka bir seçeneğim yok.”

Bununla yetinmez başka sorularda sorar kendine “Gençlik yıllarını nasıl geçirdin?”, “En mutlu anlarını nereye gömdün?” ve acımasızlaşır “Hakikaten yaşadın mı sen?”
Öykünün kahramanı halen yaşamını değiştirecek bir şey yapamasa da sonunun nasıl olacağını görmüştür: “Geride ***ca rüyalardan, budalaca hayallerden başka bir şey bırakmadan, bir hiç, yuvarlak bir sıfır olarak çekip gitmek...”

Ne diyordu Malcolm X “Ortayaşlıların pekçoğu kendilerini başarısızlıktan emekliye ayırmışlardır.” Dostoyevski’nin kahramanı da kendisini mutlu etmiş, heyecandan coşturmuş “hayallerinin” yıldönümlerini kutlar. Bunlar bir türlü gerçekleşmemiş olayların, hayallerin yıldönümüdür. Gerçek bir hayat yaşayamadığı için zamanında kurduğu düşler peşini bırakmaz. Ama bunlar bile fakirleşmiştir. Çünkü yenilenmemiş, değiştirilmemiş ve en önemlisi gerçekleşmemişlerdir.

Yeterince çaba sarf etmeden hayallerimizden vazgeçmemiz başarısız olma korkumuzdan kaynaklanır. Bütünüyle isteklerimizden vazgeçmesek bile bazen hedeflerimizi küçültür ya da biçimini değiştiririz. Gerçekten insanın kendisini kandırmasının bin türlü yolu vardır. Ama sonunda kendisine söylediği yalanla yüzleşir, bedelini öder insan. Bu bedeli bazen donuklaşmış, tüm canlılığını yitirmiş bir yaşamı sürmekle öder. Bazense “keşke yapsaydım”deyip, dizlerine vurarak. Sonunda korkusu onu hareketsiz kılmıştır. Evet başarısız olmamıştır. Ama zaten hepimiz biliriz, hata yapmayanlar zaten hiçbir şey yapmayanlardır. Bir çoğumuz kendimizi bu grubun içine dahil etmeyiz, kendimize hareketsizliği yakıştırmayız. Ama kanımca daha yakından baktığımızda bir çoğumuz en azından bazı konularda zaman zaman hiçbir şey yapamadan beklediğimizi görürüz. Kendi ellerimizden kaçıp gitmesine izin vermişizdir tüm yaşamımızın.

Bu satırları yazarken Ömer Seyfettin’in ortaokul yıllarımda okuduğum bir hikayesi geliyor aklıma. Ne zaman bir konuda tıkanıp kalsam, başvurduğum öykülerden birisi olduğunu, beni esinlendiriğini anımsıyorum. Bu öykünün adı “Kütük”dür.

Arslan Bey’in komutasındaki ikibin kişilik kuşatma ordusu Şalgo burcunu sarmıştır. Arslan Bey kaleyi bir kurşun atmadan almak ister. Bunun için havaların bozulmasını, sisin artmasını bekleyecektir. Hava bozulmaya başlayınca askerlerine komut verir, onlardan istediği sadece gürültü çıkarmalarıdır. Askerler bu emirden pek bir şey anlamaz. Onlar saldırmayı beklerken komutanları sadece gürültü çıkarmalarını istemiştir. Buna karşılık askerler emri yerine getirirler; davular, kösler vurulur, kalkanlar çarpıştırılır. Atlar kişner ve askerler “Heya, Mola!” diye bağrışır.

Arslan Bey, kalenin önüne gelir ve teslim önerir. Daha iki gün önce başka bir kaleyi aldığını söyler. Sonra da 50 mandanın çektiği devasa topu göstererir, tek atışla savaşı kazanacağını söyler. Kısa bir zaman sonra Şalgo burcundakiler teslim olurlar. Esir alınan askerler daha önce bir benzerini görmedikleri bu devasa topu yakından görmek isterler. Topa yaklaşır, ona dokunurlar, kısa zamanda büyük bir şaşkınlıkla bunun bir top olmadığını anlarlar. Ağzı bile oyulmamış, sadece boyanmış ve biçim verilmiş bir kütüktür bu. Devasa bir kütük. Bunun üzerine esir kale kumandanının yüzü ekşir ve “Bu mertlik değil.” der. Arslan Bey buna karşılık daha bir kez bile patlamayan bir toptan korkup, mücadele etmeden teslim olmanın mertlik olup olmadığını sorar.

Ne zaman bir konuda tıkanıp kalsam, aklıma bu öykü düşer. Bir konuda yeterli çabayı göstermeden ben yapamam diye “teslim” olmanın doğru olmadığını düşünürüm. Belki de korktuğum, çekindiğim şey sadece bir kütüktür. Uzaktan bakıldığında devasa ve korkutucu olan şey bir yanılsamadan daha fazla değildir belki de. Onu benim için daha korkutucu kılan sisin içinde olmasıdır. Bir de onu çevreleyen insanlar bol bol gürültü çıkarırlar. Evet, kuşatma tamamlanmış gibidir. Ben de başarısızlıktan korkup geri adım atabilirim ya da başarısızlıktan emekli olmayı red eder, hayallerimin peşine düşerim. İyi bir vuruş için sopamı sallar, başarısız mı oldum, çocuklardan öğrendiğim gibi “toparlanıp bir daha denerim.”


Yerleşim : Türkiye / Gaziantep  |  Meslek : Muhasebe
ozlem01
Yeni Üye

Toplam 14 yazı
22/08/2006 :  11:57:08  Alıntı
HARİKA BİR YAZI... İNSAN ŞÖYLE BİR SİLKİNİP, TOPARLANIYOR. KENDİ ADIMA TEŞEKKÜR EDERİM

Yerleşim : Türkiye / Adana  |  Meslek : Satış / Pazarlama
mozsarac
Üye

Toplam 419 yazı
22/08/2006 :  14:30:03 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Yazımı beğendiğiniz için ben teşekkür ederim.kişisel Gelişim'le ilgileniyorsanız,kendi blogum
www.blogcu.com/mozsarac 'ı , bana ait yazılarım içinse www.blogcu.com/ozsarac ' ı ziyaret edebilirsiniz.
Selam ve saygılarımla

Yerleşim : Türkiye / Gaziantep  |  Meslek : Muhasebe
serene
Yeni Üye

Toplam 30 yazı
20/09/2006 :  23:46:42  Alıntı


merhaba mükemmel bir yazı teşekkürler elinize sağlık karamsarlığa kapıldığım bir aysonu kapanışında okumuştum yazınızı ve heeflediğim gibi kapattım inanın bu yazı sayesinde grup toplantılarımda da bahsediyorum şimdide iyi geleceğine inandığım için tekrar okudum saygılar

Yerleşim : Türkiye / İzmir
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

2.5 saniye.
02:01:38, 10 Mayıs 2024, Cuma

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım