Büyük Fikirler - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Büyük Fikirler


MESATİCARET
Üye

Toplam 148 yazı
01/07/2009 :  14:51:40 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Büyük fikirler bunlara hazır olan kafalar için vardır…

KİTABIN ADI:
BİLİMİN ÖNCÜLERİ. Kitap “Bilim nedir? Ne değildir?” sorusuyla başlıyor. Yazar, bilimin öncüleri olarak adlandırdığı bilim adamlarının hikâyelerine geçmeden önce, bilimsel yöntem, hipotez-gözlem ilişkisi, bilimsel kuram gibi bazı konulara da kısaca değiniyor. Bu ilk bölümde oldukça ilgi çekici olan konulardan birisi “bilimsel buluşta yöntemin ne olduğu” tartışmasının yapıldığı bölüm.

Einstein bu süreci şöyle özetliyor;

Bilim adamı önce problemine çözüm getiren ilkeleri bulmalı, sonra bu ilkelerden olgusal olarak yoklanabilir sonuçlar çıkarmalıdır. Bu iki etkinlikten ikincisi için okul öğretimi ona gereken kafa donatımını sağlamıştır; öyle ki, birinci evre aşılmışsa (yani açıklayıcı ilke bulunmuşsa), yeterli uğraş ve zeka gücünün onu aradığı başarıya ulaştıracağı söylenebilir. Ne var ki, birinci evredeki etkinlik değişik nitelikte bir sorundur. Kuram oluşturmada bizi başarılı kılacak ne bilinen bir yöntem vardır, ne de öğrenimle kazanılabilecek özel bir kafa donatımından söz edilebilir.


Gerçekten de kitap içinde okuduğunuz hikâyelerin çoğu sizi bu sonuca ***ürüyor. Yani çoğu bilim adamının buluşunun tesadüfî denebilecek koşullara bağlı olduğunu görüyorsunuz. Üstelik çok sayıda bilim adamının daha 30’una bile gelmeden en büyük buluşlarını gerçekleştirmiş, önemli üniversitelerde profesörlük unvanlarını almış olduklarını okuyorsunuz.

Tüm bu hikâyeler de doğal olarak bilimsel buluşların mantıksal bir yapı ile ilerlemenin sonucu olmaktan çok sezgi, içe doğuş, yaratıcı hayal gücü, zekâ gibi kişisel özellikler ve rastlantılar sonucu oluştuğu fikrini yaratıyor. Buraya kadar söylediklerim belki de çok bilinmeyen bir yaklaşım değil. Ancak beni asıl etkileyen şey, bu kişisel özelliklerin ve rastlantıların, buluşların yapılmasını bir anda ve öyle kolayca sağlamadığı. Bu insanlar sahip oldukları deha ve yaratıcı hayal güçlerinin yanı sıra inanılmaz bir bilgi birikimine ve çalışma, üretme disiplinine sahip kişiler. Sadece deha ve yaratıcılığın bilimsel buluşlar için yeterli olmadığı gerçeği ise bu kişilerin hikâyelerinin derinlerinde karşınıza çıkıyor.

Kitapta bu durumun en güzel örneklerinden birisi Arşimet’in hikâyesi. Hikâye kralın bir ustaya som altından bir taç yapması için sipariş vermesiyle başlıyor. Usta tacı krala sunuyor sunmasına ama kralın da içine bir kuşku düşüyor. Bu taç gerçekten som altından mı yapıldı diye. Kralın elinde bu tacın benzeri olan ve som altından yapılmış başka bir taç olmadığı için karşılaştırma yapamıyor. O günün bilgisiyle yapabileceği tek şey, bu tacı eritip bir küp şeklinde dökmek ve aynı boyutlarda som altından bir küple karşılaştırmak. Ama bu durumda çok büyük bir emek ürünü olan taç yok olacak. İşin içinden çıkamayan kral sorunu çözme işini Arşimet’e veriyor.



Arşimet’in bu sorunu çözmek için yaptığı bilimsel çalışmalara çok fazla değinilmiyor hikâyede ama o meşhur banyo hikâyesi anlatılıyor. Arşimet banyoya ayağını soktuğunda suyun yükseldiğini görüyor. Tamamen içine oturduğunda ise suyun taştığını fark ediyor. İşte o anda bir ışık yanıyor beyninde ve soruna çözümü de bulmuş oluyor. Maddenin yapısı ne olursa olsun taşırdığı suyun hacmine göre ölçüm yapılabileceğini fark ediyor. Tacı suya batırıp taşırdığı suyun hacmi ile eşit olan altını karşılaştırıyor. Tabi bu deney tacın som altından olmadığı sonucunun yanında ustanın da hayatına mal oluyor.

Peki ama Arşimet’ten önce hiç kimse bunu görmemiş miydi? Elbette ki Arşimet de dâhil olmak üzere pek çok insan, içine başka bir madde girdiğinde suyun yükseldiğini ya da taştığını fark etmişti. Ama Arşimet kafasındaki sorun ve sahip olduğu bilgi birikimi olmasaydı, bu ilişkiyi göremeyecekti. Tıpkı ondan önce bu durumu gözlemlemiş onca insanın göremediği gibi. Benzer bir durum Newton için de geçerli. Ondan önce kimse elmanın yere düştüğünü görmedi mi sanıyorsunuz? İşte Pasteur bilimsel buluşlardaki bu şans faktörünü şöyle değerlendiriyor; “bilimsel buluşta şans ya da tesadüfün rolü buna hazır kafalar için vardır”.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunların pazarlamayla ne ilgisi var? Var efendim, hem de çok var. Pazarlamada yeni fikirler, mevcut uygulamanın/kuramın cevapla(ya)madığı sorulara veya karşıla(ya)madığı ihtiyaçlara çözüm önerisi getirmek değil midir? Bu haliyle bilimsel buluştan farklı mıdır pazarlama fikirleri? Bence bu ikisi büyük benzerlikler taşır.

Geçen hafta Cengiz bir yazı yazdı; “Niş Pazarlama, internet ve büyük fikirler”. Bu yazısında, internette büyük iş fikirlerinin keşfedilmeyi beklediğini yazmış Cengiz. Çok da doğru söylemiş. Yeni bir ortam, yeni kurallar, değişen istek ve ihtiyaçlar, değişen bir tüketici ve tüketim yapısı var ortada. Buradan yeni iş fikirleri çıkmazsa ayıp zaten. Evet, keşfedilmeyi bekleyen onlarca fikir var ve birilerinin onları görüp, işte bu iyi bir fikir demesini bekliyorlar. O zaman, önemli soruyu soralım isterseniz. Bu iş ve pazarlama fikirleri nasıl bulunur?



Eğer pazarlama veya iş fikirleri mevcut uygulamanın/kuramın cevapla(ya)madığı sorulara veya karşıla(ya)madığı ihtiyaçlara çözüm önerisi getirmekse, o zaman bu cevaplanmamış soruların ve/veya karşılanmamış ihtiyaçların keşfi bize yol gösterebilecektir. Bu soru ve ihtiyaçlar bir şekilde yaşanan değişimlerle ilişkilidir. Ancak bu ilişki bir neden sonuç ilişkisi değil, karşılıklı bir etkileşim ilişkisidir. Yani değişim ve ihtiyaçlar karşılıklı bir etkileşime girerek birbirlerini üretirler. Bu nedenle, bu soru ve ihtiyaçların keşfinde, değişimlerin anlaşılması büyük önem taşır. Değişimler ise ancak önceki durumun ne olduğunun, bu noktaya nasıl gelindiğinin ve değişimin nasıl ve nerelerde oluştuğunun anlaşılmasından geçer. Değişimlerin anlaşılması, insanların sorunlarını ve ihtiyaçlarını kendi sözcükleriyle tanımlamalarının da ötesine geçmeniz demektir. Kimi zaman insanların kendilerinin bile farkında olmadığı şeyleri görmeye çalışmanız demektir. Ancak bu şekilde eksiklikleri görmek ve anlamak mümkün olur.

Bu soru ve ihtiyaçların keşfi sadece işin bir kısmını oluşturur. İyi bir pazarlama veya iş fikri yaratmak için ihtiyacınız olan ikinci şey, bu cevaplanmamış soruya veya karşılanmamış ihtiyaca bir çözüm önerisi getirmektir. İşte bu çözüm önerisi sizin bir fikir üretmenizle ilgilidir. Ürettiğiniz iş veya pazarlama fikri, mevcut durumdaki açığı başarılı bir şekilde kapatmalıdır. Bu aşama, Einstein’ın sözünü ettiği “probleme çözüm getiren ilkeleri bulma” aşamasıdır ve ona göre “kuram oluşturmada bizi başarılı kılacak ne bilinen bir yöntem vardır, ne de öğrenimle kazanılabilecek özel bir kafa donatımından söz edilebilir”. Sezginin, yaratıcı hayal gücünün ve keskin zekânın ihtiyaç duyulduğu aşama burasıdır. Aynı zamanda, şans ve tesadüflerin devreye girdiği aşamada burasıdır. Aklınızda bir soru veya sorun vardır ve karşınıza tesadüfî veya şans eseri olarak çıkan bir olayda bu sorunun nasıl çözümleneceğini görüverirsiniz.



Ancak, bu ilişkiyi kurabilmeniz ve çözüm önerisini geliştirebilmeniz için sezgi, yaratıcı hayal gücü, keskin zekâ, şans ve tesadüfler yanında sahip olmanız gereken bir şey daha vardır. O da, kafanızın bu ilişkileri kurmaya hazır olması, yani yeterli bilgi donanımına sahip olmanızdır. Aynı o büyük bilimsel buluşları ortaya çıkartan bilim adamları gibi. Bu bilim adamlarının hayatına baktığımızda, hepsinin çok değişik alanlarda bilgi hatta uzmanlık sahibi olduklarını görüyoruz. İşte bu çeşitlilik, bir yandan sorunların belirlenmesinde bir yandan da soruna çözüm önerisi getirirken kurulan ilişkilerde kendini gösteriyor. Tesadüfler, bu ilişkileri kurabilen kafalarda buluşlara dönüşüyor.

Şimdi tekrar pazarlama ve iş fikirlerine geri dönersek, tüm bu kişisel özellikler (sezgi, yaratıcı hayal gücü, keskin zekâ) ve tesadüflerin yanında bizim de ihtiyacımız olan şey kafalarımızı bu ilişkileri kurmaya hazır hale getirmektir. Bunun için tek ve doğru bir yol olduğunu söylemek büyük bir yanlış olur. Doğduğumuz günden başlar bu süreç ve ölene kadar da devam eder (hatta çoğu zaman, edindiğimiz bilgilerin pazarlamayla ilişkisi olduğunu çok sonraları fark ederiz). Okuduklarımız, gözlemlerimiz, deneyimlerimiz hepsi bu sürecin birer parçasıdır. Yani sadece okullar ve orada edindiğimiz bilgiler yeterli olmaz bu donanımı sağlamak için. Sonrasında da önemli bir çaba gerektirir. Diğer yandan, pazarlama veya iş fikirleri üretmek için sadece pazarlama ya da işletme konularında bilgi sahibi olmak da yeterli olmaz. İnsana ve topluma dair olan her alan (psikoloji, sosyoloji, iktisat, iletişim bunlardan sadece bazıları) pazarlamayla da doğal olarak ilgilidir ve sahip olduğumuz bilgi donanımı içinde yerini almalıdır.

Sonuç olarak, bu fikirleri bulmak önemli ölçüde sezgiyi, yaratıcı hayal gücünü ve keskin bir zekâyı gerektirecektir. Hatta tesadüfler ve şans da belki çok büyük bir etkiye sahip olacaktır bu süreçte. Ancak, günün birinde karşımıza bir fırsat çıktığını ve buradan da iyi bir iş fikri çıkartılabileceğini anlamamız için yeterli olmayacaktır bunlar. Unutmayın ki, büyük fikirler bunlara hazır olan kafalar için vardır…

Yerleşim : Türkiye / Hatay  |  Meslek : Esnaf
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
02/07/2009 :  14:20:15  Alıntı
Sayın Melih bir arkadaşımla yıllardır satranç oynarız ,boynuz kulağı geçer derler ya... bu arkadaşa ben öğrettim satrançı ,adam bana kök söktürüyor,derken bir ara ben bu arkadaşıma nerdeyse 10 parti üst üste yenildim.Napim yapim yenemiyorum,kafayı taktım bu işe,derken gülmeyin malumunuz uykuda bile beynin bir kısmı çalışır ,rüyamda resmen arkadaşın kilidini açacak hamleleri gördüm,sonrada ben onu üst üste en az10 defa yendim.Yani iş dönüp dolaşıyor dervişin fikri ne ise zikri odura geliyor.Aslında kafayı bir şeye takınca siz le birlikte beyinde tüm eski bilgileri verileri tarıyor ve birden ampül yandı denen yada EVRAKA denen o iş meydana geliyor...Evet sabırlı dikkatli ve akıllı olmak ya senin işin yok mu türü söylemlerden uzak durmak gerek her zaman bir çıkış vardır.Saygılar...

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
MESATİCARET
Üye

Toplam 148 yazı
07/07/2009 :  09:50:07  Alıntı
BİZİM İNSANIMIZ NE KADAR ÜŞENEN BİR TOPLUM YA ŞU YAZIYI BEN DEFALARCA OKUDUM HER OKUMAMA BİR YER DAHA DA ANLAŞILIR OLDU AMA BİZİM İNSANLARIMIZ SAYFA 115 KEZ AÇILMASINA RAĞMEN CEVAP BİLE YAZMAMIŞLAR NEDEN BİLİYORMUSUNUZ ÇÜNKÜ YAZIYI OKUMAMIŞLAR OYSA BEN BU YAZIYI NERELERDEN BULDUM VE OKUYANLARA FAYDASI OLSUN DİYE BURAYA KOYDUM NAFİLE MALESEFFFFFFFFFFFFF.

Yerleşim : Türkiye / Hatay  |  Meslek : Esnaf
masal06
Üye

Toplam 2659 yazı
07/07/2009 :  11:31:06  Alıntı


Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - MESATİCARET
BİZİM İNSANIMIZ NE KADAR ÜŞENEN BİR TOPLUM YA ŞU YAZIYI BEN DEFALARCA OKUDUM HER OKUMAMA BİR YER DAHA DA ANLAŞILIR OLDU AMA BİZİM İNSANLARIMIZ SAYFA 115 KEZ AÇILMASINA RAĞMEN CEVAP BİLE YAZMAMIŞLAR NEDEN BİLİYORMUSUNUZ ÇÜNKÜ YAZIYI OKUMAMIŞLAR OYSA BEN BU YAZIYI NERELERDEN BULDUM VE OKUYANLARA FAYDASI OLSUN DİYE BURAYA KOYDUM NAFİLE MALESEFFFFFFFFFFFFF.


Acı fakat gerçek bir realiteden bahsetmekte fayda var. Bizim İnsanımız bu tip uzun soluklu yazıları okumayı, Detaylı anlatımları ,Detaylı Komplike işleri, sevmez, Çok ciddi yazılara olaylara yorum yapmaz.
Örneğin Pazarlama araştırması ,Fizibilite v.b girişimciliği ilgilendiren ciddi ve teknik konular bizim insanımızın ilgisini çekmez.
Toplum olarak yaşadığımız coğrafyanın etkisiyle olsa gerek Tez canlı bir milletiz herşeyi erken sonuçlandırmak isteriz ve çok çabuk tüketiriz
Örneğin bizim gibi tarihte 16 devlet kurup yıkan kaç toplum var.
Şimdi gelelim ne yapmamız gerektiğine
-Kısa, net , basit cümleler kurun (şu kadar param var ne yapabilirim, nasıl zengin olurum?,)
-Fazla teknik ,ciddi konulara girmeyin (Yazılı ve görsel basına baktığınızda da reytingi belgeseller ,haberler yerine magazin bu yüzden alır yani medya olayı çözmüş!!!)
- Yazılarınızı yazarken Veya Şirketiniz varsa yönetim stilinizi palnlarken Toplumumuzun karakteristik özelliklerini göz önüne alın
Unutmamak lazım "NE KADAR BİLİRSEN BİL ANLATTIKLARIN SADECE KARŞINDAKİNİN ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR."
"BEDAVA PEYNİR SADECE FARE KAPANINDA OLUR"

"Zirvelerde Kartallar da bulunur, Yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir."


ßeLki Sandığınız Kadar Ukala,
ßeLkide Tahmin Edemeyeceğiniz Kadar Mütevaziyim
ßiraz SakLıyım ßazen YasakLıyım Kimseyi Örnek ALmam
Kimseye Örnek OLmam Arkama ßakmam 'AsLa' Demem
'Keşke'Leri Sevmem !!
ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem


Şüpheciyim ama kuruntu yapmam Kendimle çelişebilirim ama kafama takmam Dalga geçerim ama kırmam Ciddiye alırım ama kapılmam Huzur veririm ama söz vermem Sahip olurum ama ait olmam....


Yerleşim : Türkiye / Samsun  |  Meslek : Satış / Pazarlama
MESATİCARET
Üye

Toplam 148 yazı
07/07/2009 :  11:40:59  Alıntı
sayın masal olayı bitirdin
çok güzel bir yere değindin.izlenimine katılıyorum.ama bizim çabamızda böyle olunmaması ile ilgili.ne kadar böyle düşünen az kalmış olsada.
teşekkürler yorumun için.

Yerleşim : Türkiye / Hatay  |  Meslek : Esnaf
acanpolat
Yeni Üye

Toplam 53 yazı
08/07/2009 :  14:11:01  Alıntı
Fikir bulmaya fikrini beyan etmeye yatkın bir toplumuz. Fakat aynı ilgiyi fikri olgunlaştırmada ve uygulamaya koymada yapamıyoruz. bunun sebebi bireysel olduğu kadar topsulumsal da olabiliyor.
Bir iş fikriniz var diyelim. önce bireysel sebebler başlar; iş için gerekli sermayeniz yoktur, tek kişiyle yapılamayacaktır vs... yada toplumsal sebepler; adam gibi bir risk sermayesi yoktur uygulamaya koyacak, yada risk sermayeciliği mi yapıyor, yarışma mı yapıyor, yoksa şov yapıp kendi reklamını mı yaptığı anlaşılmaz oluşumlar vs....
Kısacası türkiyede fikirlerin hayata geçirilmesi için yeterli estürümanlar yok. ( yukarda bu bağlamda örnekleyemediğimiz pekçok sebep te var )
Sorunun temeli bu bence. bunu çözecek fikirler daha önemli bence. kendime görede çözümlerim var. onuda daha sonra belirteyim.

Yerleşim : Türkiye  |  Meslek : Yöneticilik
mehmetustam
Üye

Toplam 643 yazı
08/07/2009 :  23:08:42  Alıntı
halkımızın bir çoğu Einstein, archimet, pasteur yerine Loto, toto, altılı konularıyla daha çok uğraştığından, varsa yoksa maç... spor sayfalarını en ufak yazısına kadar nasıl üşenmeden okuyorlar.birçok gazetenin yarısı spora ayrılmış, spora özel gazeteler çıkıyor, yazılar sporcuları şımartıyor, okuyanın da vaktini öldürüyor :) :)

Yerleşim : Türkiye / Kantinci  |  Meslek : Esnaf
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
08/07/2009 :  23:33:24  Alıntı
Dervişin fikri ne ise zikride odur siz doğru bildiğinizi yazınız arayan bulur hayatta her şeyi, tüm emek sarfeden kardeşlerimize teşekkürler,ha unutmadan dip not, DOĞA DA ENDER BULUNAN ŞEYLER DEĞERLİDİR,ARGOSU NERDE ÇOKLUK.........Saygılarımla..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
MESATİCARET
Üye

Toplam 148 yazı
09/07/2009 :  09:37:38  Alıntı
SAYIN ACANPOLAT MEHMET USTAM VE METTİN
YORUMLARINIZLA KATTIKLARINIZDAN ÖTÜRÜ TEŞEKKÜR EDERİM.

Yerleşim : Türkiye / Hatay  |  Meslek : Esnaf
glms
Yeni Üye

Toplam 34 yazı
09/07/2009 :  11:44:29  Alıntı
yazınız -emeğiniz için tşkkr..kök sorun yazısını-beyaz nokta gelişim vakfında önerebilirmiyim? saygılarımla...
glms

Yerleşim : Türkiye / İzmir  |  Meslek : Emlakçı
MESATİCARET
Üye

Toplam 148 yazı
11/07/2009 :  09:39:56  Alıntı
tabiki bende zaten bir yerden aldım

Yerleşim : Türkiye / Hatay  |  Meslek : Esnaf
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

5.56 saniye.
11:03:00, 18 Mayıs 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım