Yılın iki ayı geride kaldı. Gündemin ilk sırasında ekonomi olması gerekirken, maalesef ekonomi ikinci plana atılmış, varsa yoksa mahalli seçimler. “Yarın daha iyi olacak” diyenlerin sayısı giderek azalıyor. Seçimler ön plana çıksa da saman alevi gibi parlayıp geçecek. Seçim sonrasında durgunluğun daha da artacağı beklentisi hâkim. Ekonomi gündemde kalmaya devam edecek. Peki ekonominin gündeminde ne olmalı? Açıkça görülüyor ki, ekonomi hızla küçülüyor. O halde ilk madde büyüme değil, küçülmenin doğru yönetilmesi olmalıdır.
Bugüne kadar kamuoyuna bilgi akışı şeffaf olmadı ve olmuyor. Bundan sonra daha cesaretli olunmalı ve kamuoyu doğru bilgilendirilmelidir. Krizin dünya çapında olduğu, tüm ülkelerin etkilendiği, ticaretin hızla gerilediği anlatılmalıdır. Yarın daha iyi olur umudu ile günü boşuna geçiren ve gerekli hazırlıkları yapmayan girişimci, emekçi ve tüccar bir süre sonra sahip olduklarını da kaybettiğini görüyor. Oysa kriz doğru algılanır ve doğru yönetilirse kayıplar azalabilir. Her şeyi hükümetten beklemek hem doğru, hem de gerçekçi değildir. Bazı önerilerim olacak:
1- Olağanüstü bir dönemde geçtiğimizi kabul edin. Gelişmeleri daha yakından izleyin.
2- İzlediğiniz yöntemleri farklılaştırın, size en uygun görüşlerli yetinmeyin, farklı görüşlere de ilgi gösterin, onları anlamaya çalışın.
3- Sivil toplum kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin bilgilendirme toplantılarına katılın.
4- Bağlı olduğunuz meslek örgütlerinden bilgilendirme toplantıları yapmalarını isteyin.
5- Ekonomiden sorumlu bakanların, Merkez Bankası, BDDK, Hazine Müsteşarlığı gibi kurumların üst düzey yetkililerinin açıklamalarını izleyin, dikkatle değerlendirin, verdikleri mesajları doğru algılayın.
6- Anlamakta zorlandığınız konulara açıklık getirilmesi hususunda çevrenizden yardım isteyin.
7- Sürekli iş ilişkisi içinde olduğunuz kişi/kurumlara gelişmeleri nasıl gördüklerini, onların işlerinin nasıl gittiğini sorun. Bu kişi ve kurumların davranış değişikliklerini gözleyin varsa bunları anlamaya çalışın.
8- Bankaların üst düzey yetkililerinin açıklamalarını dinleyin, çalıştığınız bankanın yöneticilerine gelişmeleri nasıl gördüklerini sorun.
9- Borçlarınızı, varlıklarınızı, gelirlerinizi ve giderlerinizi sürekli olarak gözden geçirin.
10- Sadece hasılatınızı değil, giderlerinizi de sürekli analiz edin. Kâr marjınızın düştüğü durumlarda, giderlerinizi nasıl düşürülebileceğinize ilişkin bir plan yapın. Kendi kontrolünüz altındaki değişkenlerin neler olduğunu doğru tanımlayın.
11- Rakiplerinizi izleyin. Piyasa payını yükseltmek için fırsatlar olduğu gibi, sizin payınızda gözü olanların da varlığına dikkat edin. Ava giderken avlanmayın.
12- Birleşerek daha güçlü olma fırsatlarına açık olun. Birden fazla alanda çalışıyorsanız ortak giderleri birleştirmeye çalışın. Uzmanı olmadığınız alanlardan çekilmeye çalışın. Uzman kuruluşlara yaptıracaklarınızı kendiniz yapmaya çalışın.
13- Hukuk ve finansman alanlarında bir danışmanınız olsun. Ürettiğiniz mal ve hizmetin talebini, maliyetini ve fiyatını hem içeride, hem de dışarıda sürekli olarak izleyin.
14- Ayakta kalmak, güçlü olmak istiyorsanız ve işinize güveniyorsanız sermayenizi güçlendirin. Bu dönemlerde kişisel servetiniz değil, kurumsal servetiniz önemlidir.
15- Sermayeniz yoksa işinizi büyütmeyin.
16- Faaliyetlerinizi kayıt içinde tutun. Kayıt içinde kalırsanız hem daha rahat borçlanabilir, hem de öz kaynağınızı artırabilirsiniz. Kayıt dışında olmak sürekli gerginlik demektir. Devlet kayıt dışılığı asla affetmez.
17- Çalışanlarınızın verimliliğini artırmaya çalışın. Verimlilik artışının sürekli ve en ekonomik yolu çalışanların eğitimidir.
18- İyi ve kötü haberlere anlık tepkiler vermeyin. Tartınız ve işinize olan etkilerini kısa dönemli değil, uzun dönemli düşünün.
19- Bir süre büyüme olmayacağı, kaynakların kısıtlı ve pahalı olduğu gerçeğini kabul edin. Kişisel harcama alışkınlıklarınızı gözden geçirin, kriz süresinde değiştirin.
20- Sürekli ağlama ve tenkit içinde olmayın, olanların peşine de takılmayın. İşinize bakın.
Aydın Ayaydın, Vatan