İşinizi Sevmiyorsunuz. . Peki Ne Yapıyorsunuz? - Koniks.com

İşi düşündüğünüz zaman içinizde bir sıkıntı mı hissediyorsunuz ya da sabahları işe gitmek istemediğiniz için yataktan kalkamıyor musunuz?
Eğer bu sorulara cevabınız evetse, tehlike çanları çalıyor demektir. Bu durumda alacağınız en mantıklı karar işten ayrılmak olacaktır. Ama yeni bir iş bulmanın hiç de kolay olmadığı günümüzde, çalışma koşullarınızda kendinize göre birtakım değişiklikler yapmaktan başka çareniz yoktur. İşiyle ilgili bu tür olumsuzlukları yaşama olasılığı en yüksek olanlar bankacılar, reklâmcılar, borsacılar, gazeteciler ve ticaretle uğraşanlardır. Aşağıdaki soruları cevapla**** işinizi ne kadar sevdiğinizi ve ne kadar bağlı olduğunuzu anlayabilirsiz.
Geceleri iş yüzünden uyuyamıyor musunuz? Unutkanlık yaşıyor musunuz? Ailenizle arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz gerginleşti mi? Şikâyetleriniz iş yerinde artıyor mu? Şikâyetleriniz tatil günlerinde veya işten uzaklaştığınızda azalıyor mu? Yoğun iş karşısında mutsuzluğa kapılıp, 'Bunların altından kalkamam' düşüncesine kapılıyor musunuz? Öğle yemeklerini iş yoğunluğu nedeniyle atlıyor musunuz? İş hayatına başladıktan sonra ülser, migren, alerji, sinüzit gibi rahatsızlıklara mı yakalandınız? Bu soruların yanıtı evetse ve işinizi değiştirme imkânınız da yoksa kendinizi işe uydurmaktan başka çareniz yok demektir. Bunun için; mesela sosyal etkinliklerinizi artırabilir, çeşitli uğraşlar, hobiler bulabilir ve arkadaşlarınızla sorunlarınızı paylaşmaya çalışabilirsiniz. İş arkadaşlarınızla daha iyi ilişkiler kurmak için çaba sarf edebilirsiniz. Ayrıca çalışanların bir kısmı işvereninin taleplerini karşılamadığından şikâyetçidir, ama bunların da bir kısmı, hiçbir zaman patronuna ne tür talepleri olduğundan bahsetmemiştir. Patronunuza taleplerinizi anlatabilirisiniz. Kim bilir, belki sizi de şaşırtacak bir yanıtla karşılaşırsınız.
İşinizden eğer memnun değilseniz, hastalığa yakalanma riskiniz, diğer çalışanlara göre iki kat daha fazla! İşinde memnuniyetsizlik yaşayan kişiler, daha fazla depresyona girme riski taşıyor.
Bilim adamı Johannes Siegrist, Almanya'nın Mainz kentinde yapılan Uluslararası Davranış Tıbbi Kongresi'nde, ''İşlerinde çok yorulan ve ödüllendirilmeyen kişilerde, stres hormonlarının ve kan basıncının belirgin ölçüde artığını kanıtlayabildik'' diye konuştu.
Çalışanların yüzde 10 ila 30'unun bu tür bir ''ödüllendirme krizinden'' etkilendiğini kaydeden Siegrist, iş stresinin erkeklere daha çok olumsuz etki ettiğini söyledi. Siegrist’e göre, stresi artıran en önemli faktörler arasında, yapılan işler karşılığında üstlerden ''teşekkür'' ve ''ödül'' alınmaması, yükselme şansının ve iş güvencesinin olmaması bulunuyor. Avrupa çapında binlerce kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonucunda, 5–10 yıl içinde stres kaynaklı hastalıklara yakalanma ya da bu hastalıklardan ölme riskinin iki misli arttığı ortaya çıktı.

İşinden memnun olmayan ve sık şikayet eden kişilere,niçin sevmedikleri bir işi,bir mesleği icra ettiklerini sorduğumuza,aldığımız cevap,genellikle,buna mecbur oldukları ve geçimlerini sağlamak için sevmediği de olsa bir işi muhakkak yapmak zorunda olduğu şeklindedir.Bu,aslında kendimizi göz göre göre kandırdığımız bir cevaptır.Aslına bakarsanız,hiç kimse ,hiçbir şeye mecbur değildir.Hiç bir kimse de sevmediği bir işi yapmak zorunda değildir.Eğer işinizi sevmiyorsanız,onu değiştirin!Çok radikal bir karar gibi geldi size değil mi?Evet,sevmiyorsanız işinizi değiştirin.Niçin hayatınızı sevmediğiniz bir işle heba ediyorsunuz?Hayatınızı nereye kadar heba etmeye niyetlisiniz?Gençliğiniz,sağlığınız hep böyle kalacak mı?Dünyaya kimse kazık çakmadığına göre ve bize verilen sınırlı bir yaşam süresi olduğuna göre bu süreyi nereye kadar mutsuz bir şekilde harcamak istiyorsunuz?İleride nasıl olsa rahatlama imkanı bulurum,diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İleride karşınıza neler çıkabileceğini kesin olarak biliyor musunuz?Yarına çıkacağınıza dair bir garantiniz var mı?O halde neyi bekliyorsunuz?Hayat ,sizin hayatınız..Onu mutlu bir hale getirmek için de tabii ki radikal kararlar almak zorundasınız.İşinizi sevmiyor ve her işe gittiğiniz gün ızdırap çekilyor ve bunalımlara giriyorsanız,bu huzursuz iş ortamıyla her gün karşılaşmak için çok da önemli bir nedeniniz olmamalı..Kendinize göre yeni bir iş arayın.Kendinizi değiştirin,geliştirin.İstediğiniz işe göre kendinizi eğitin,hazırlayın.Ve gün geldiğinde ,o size çok radikal gelen kararı verin:Sizi mutsuz eden işinizi değiştirin.
İş,eş gibidir.Seviyorsanız,onunla ömür boyu mutlu bir hayat yaşayabilirsiniz.Ama bir de sevmiyorsanız…Ömür boyu mutsuz bir yaşam sizi bekliyor,demektir.Bu yüzden işinizi ve eşinizi seçmden önce çok dikkatli davranmanız gerektiğini önemle belirtmek isterim.
Önerilerime karşı alacağım cevapları şimdiden duyuyor gibiyim: “İşini değiştir”, demek kolay…Ama nasıl?” Şimdiki işimi bırakırsam,nasıl geçimimi sağlarım?Nasıl iş arayacağım?Bu işi bırakıp ta ya iş bulamazsam,ele güne rezil olurum.Değiştir,demek kolay da…Ama nasıl?”
Eğer işinizi gerçekten sevmiyor ve mutsuzsanız,bu yüzden hayata olumsuz bakıyorsanız ve hatta depresyona giriyorsanız,sorduğunuz bu soruların cevabını siz bulacaksınız.İşinizi sevmiyorsanız,sevdiğiniz bir işi bulmak ve o işi yapmak için elinizden geleni yapmak zorundasınız.İki tercihiniz var:Biri,sevmeye sevmeye işe gitmek ve mutsuz olmak…Diğeri,sevdiğiniz bir iş bulup,mutlu bir hayat sürmek…Ama unutmayın! Oturduğunuz yerde bekleyerek ve birilerinden bir şeyler umarak hiçbir isteğimizi elde edemeyiz.Alaaddin’in sihirli lambası olsaydı,kabul edilebilecek üç dileğimiz olsaydı belki bu sorunumuzu rahat bir şekilde aşabilirdik.Ama gerçeğe dönüp,gerçek hayattan beklentilerinizi alabilmek için,elimizi,ayağımızı,bilincimizi,gayretimizi harekete geçirmeniz ve merdivenin basamaklarını adım adım çıkmaya başlamanız gerek..Asla teslim olmayın!