Hayatı Sorgulamaktan Vazgeçin - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Hayatı Sorgulamaktan Vazgeçin


hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
10/06/2004 :  23:55:06   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Hayatı, aşkı ve insanları hiç sorguladınız mı? Sorguladıysanız cevabını ne kadar zamanda alabildiniz? Peki cevapların doğruluğundan gerçekten emin olabildiniz mi?

Tüm bunları sorgularken bunları aslında hiç yaşayamadığınızın farkına vardınız mı? Hayat aşk ve insan ilişkileri sorgulanmadan anlık yaşanmalıdır. Anlık yaşadığınız tüm mutlulukları veyahut hüzünleri unutabildiniz mi? Bunları unutmak gerçekten çok zordur. Çünkü anlam bunda gizlidir. Anlarda, düşünmeden sorgulamadan sadece kadere ve gidişatına bırakarak. Hepimiz gelecek korkusuyla yaşarız ve bu korkuyla hep temkinli davranırız. Başımıza gelebileceklerden korkarak bazı şeyleri yaşayamadan bitiririz. Peki geçen her günden, aydan, yıldan sonra pişman olabilir miyiz acaba diye hiç düşündünüz mü? Pişman olduğumuzda aslında yaşayamadığımız anların ve duyguların gerçekte yaşayamadığımız hayat olduğunu fark ettiniz mi?

Duygular, hayat, aşk, insanlar sorgulanmamalı , sadece olduğu için yaşanmalı. Aşk tek kişilik olmalı karşındakine bakarak aşk yaşanmamalı. Aşkı sorgularsak aşkı öldürürüz. Tabii ki bunu öldürmek istiyorsak o başka mesele...: ) Hayat dünyaya bir şekilde geldiğimiz için yaşanıyor. Sonunda da bir noktası olacak ve bitecek. O yüzden hiçbir şeyi sorgulamadan, anlık mutluluklara bakarak, hayatımızı sadece duygularımıza göre yönlendirerek yaşamaya bakmalıyız. Duygularınızı dinlemekten hiç korkmayın. İnanınki o duygular gerçekte mantığınıza yatıyor olmasa içinizden gelmez ve bunu hissetmezsiniz.

Mutlu olmak sadece ve sadece bizim elimizdedir. Bu yalnızca düşüncelerimizdedir. Pencereyi açıp temiz havayı içinize çekin ve uzunca süre tutun sonra bırakın. Pozitif olmaya ve sorgulamadan yaşamaya çalışın. Başınıza gelen ve gelecek olan her şey sizin düşüncelerinizde gizlidir.

Ruhunuzu özgür bırakın..

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
heartbeat
Yeni Üye

Toplam 17 yazı
11/06/2004 :  22:20:59  Alıntı
Aşk nedir;
Benim için şu aralar,cevaplanması en zor soru;
Nedir bu aşk,nasıl olmalıdır, nasıl yaşanır, yokmu bunu bilen;
ne kadar zor cevabın var senin aşk,ne seni bilen var, ne senden vazgeçen.
Nesin sen;in misin, cinmisin,
Yoksa benim canımı almaya gelen azrail mi, nesin sen ,nesin
Nasıl yaşanırsın, nasıl hissettirirsin sen,
acı mı verirsin sızı mı,yoksa pamuk bulutlara mı ışınlarsın sen adamı?
Hepsi olamazsın ya,



Ya Kale Ol, Ya da Yıkıl Toz Ol

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : memur-öğrenci
cleopatra81
Yeni Üye

Toplam 17 yazı
20/06/2004 :  13:42:43  Alıntı
Duruma göre kendimizi sorgulamamız zamanlar gerekebilir.Bu listelenmez ama özellikle başka insanları etkilediğimiz her konuda kontrollü davranmalıyız.Aslında kendimize gelince kararlarımızda başka insanları etkilediğimiz zamanlarda var.Dikkatli olmak gerek.Özellikle karar aşamasına kadar düşünmek,düşünerek hareket etmek gerekli.Ama karar verildiyse sorgulamadan,düşünmeden o konuda yolunuza devam edebilirsnz.Yeterince açıklayamadım ama zamanım yok.Eksiklerini siz tamamlayın...

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Öğrenci
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
20/06/2004 :  23:39:35 Yazarın websitesine git Website   Alıntı


Bence de tabiatın içinde tüm bunlar yer alır. İnsanlar doğruyu da yanlışıda iyiyi de kötüyü de içinde barındırır. Herkes ne ekerse onu biçer. Uyum karşılıklıdır. İnsanın istemediği şey de gerçekten başına gelmez. Yeter ki hayata hangi açıdan bakacağımızı bilelim. Hayatımıza bize zarar verecek insanları sokmak da bizim elimizde çıkarmakta...
Küçük şeylerden mutlu olmayı büyük olaylardan da ders çıkarmayı bildiğimiz sürece hayatımız kolaylaşır. Mutlu insan yoktur mutlu olabilen insan vardır. Herkesin mutlu olabilmesi dileğiyle...

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
22/06/2004 :  22:34:20 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
İnsanlar mutluluğu sadece ve sadece kendinde aramalıdır. Beyaz atlı prensi ve ya prensesi bekleyerek değil. İnsan, kadın ya da erkek tek başlarına mutlu olabilmeyi ve hayatta kalabilmeyi öğrendikleri an başkalarını mutluluğun devamı için beklemeli. Hayatımız eninde sonunda bitecek parayla, pulla, aşkla meşkle çok uğraşıp hayatımızı törpülemememiz lazım. Önemli olan hayatımız sona erdiğinde geride birilerine birşeyler bırakabilmektir. Geçmişte ne gibi eserler bıraktık? Severek mi hatırlanacağız? Yoksa unutulacak mıyız? İnsanlığa topluma ne kadar faydamız oldu? gibi sorulara vereceğimiz yanıtlar önemlidir.

Tabi iki de büyük hedeflerimiz olmalı büyük hayaller peşinde koşmalıyız, ama küçük zaferlerimizle de mutlu olabilmeyi bilmeliyiz. Mutlu olamadığımız da ne kadar verimli olabilir ve büyük hayallerimizin peşinde ne kadar koşabiliriz?

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
02/01/2005 :  20:21:56 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Hayatta büyük hedefler koyup küçük şeylerle de mutlu olabilmeyi bilmeliyiz. Hırslı olmalıyız fakat yenilgiyi de kabul edebilmeliyiz. Çirkinlikleri de güzellikler gibi sevmeyi bilebilmeliyiz. Kaderimizde değiştirebileceklerimizi değiştirmeye çalışmalı değiştiremeyeceklerimizi de kabul etmeye çalışmalıyız. Bu dengeyi sağlayamazsak en ufak yenilgide yıkılabilir küçük hedeflerimizi bile gerçekleştirmekten aciz hale gelebiliriz. Yenilgiler, başarısızlıklar bizi daha çok hırslandırmalı yıkmamalı. Sonu geldiğinde de kabul etmeyi öğrenmeli. Herkesin kendiyle ve dünyayla barışık olması dileğiyle,
Hoşça kalın.

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
13/05/2005 :  09:20:26 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Kendiniz olun. Dünya, özgün olana hayran olur.
Ingrid Bergman


Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
16/05/2005 :  01:10:00 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Cesaret mi O da Ne?

Soru sormak cüretinde
bulunmuşsa birileri,
inan her zaman için soru cevapta gizlidir.
hayatta cevap bulmak kadar bayık bir şey var mı deseler
cevabım nasihat dinlemek olurdu
şiirsel bir öfkeyi sıkmak namludan
sonsuz girdabın içinde dans edercesine kaybolmaktır belki de.
en zoru ise kendi soruna cevap vermektir.
cesaret gerektirir herhalde!


Cesaretin ne faydası var? Çok mu önemli? Ben korkağım işte!

Neredeyse cesaretin bir saçmalık olduğunu düşünecektim, ta ki mezuniyetimde ki bir konuşmaya kadar….

Konuşmacılardan biri bize üç şey armağan etti. Birincisi sevgi idi. ‘’İnsanları, çevrenizdekileri, hayatı ve kendinizi sevin!’ demişti. İkincisi dürüstlüktü. ‘’Dürüst olun önce kendinize, sonra başkalarına. Ne olursa olsun dürüst olmayı başarın! demişti. Sonra üçüncü armağana sıra gelmişti. ‘’ Bu en önemlisi, buna gerçekten sahip çıkın.’’dedi. Üçüncüsü cesaretti. ‘’ Cesur olun cesur olamazsanız diğerlerinin de anlamı kalmaz. Cesur olamazsanız ne sevebilirsiniz ne de dürüst olabilirsiniz. Hiçbir şey başaramazsınız. Bir hiç olursunuz’’ dedi ve bitti.

O an gözlerim doldu. Ne kadar doğru konuşmuştu. Gerçekten bir hiç olduğumu düşündüm. Hayatımda ne kadar cesurdum ki? Ne kadar insandan korkaklık için vazgeçtim dedim kendi kendime. Hepimiz ne kadar cesuruz gerçekten. Kaçımız yaptığımız hataları dobra dobra anlatabiliyoruz. Gerçekten cesur olabilseydik ne aldatılmışlıklarımız olurmuş ne aldattıklarımız, ne yaşayamamışlıklarımız ne yaşatmadıklarımız.

Cesaretin en iyi simgesi olarak çocukları görürüm hep. En az sorumlulukla insan en fazla cesur olabiliyormuş. Kaybedecekleri her gün arttıkça, cesareti de bir o kadar azalıyormuş. Bir o kadar da vicdan meseleleri peşimize düşüyormuş meğer. Çocukluğum aklıma geliyor da şimdi! Neydi? Neylerin değeriydi? diye. Geçmişte kalan belki de yaşanmamış çocukluğum. Bitmesini hiç istemezdim. Çünkü biliyordum ki çocukluk bitince yaptığım her şeyden bir ömür boyu sorumlu olacaktım. Hep bu korkuyla belki de yaşanmamış çocukluk kalıyor anılarda. Ömrünün geri kalanı hep sorumluluk ve özlemle bitiyor. Hiç koynundan çıkmadığın anneni göremez oluyorsun. Sırtında sıcak bir el varken, yerini ark niyetli eller alıyor. Kırk türlü insanla tanışıp kırk bin kazık yiyorsun. Her gün ufacık şeylere ağlarken göz pınarların kuruyor ve boğazında düğümlenerek ağlayamıyorsun. Arada yaşlar süzülürken o kadar acı şeylere süzülüyor ki sanki kan damlıyor. Ağlamaya bile utanıyorsun. O masum yüzünü her aynaya baktığında beğenirken sonraları üstünü iki kilo makyaj kaplıyor bir de maske takıyorsun. Tanrıya dua ederken oyuncaklar, gezmeler isterken yerini af dilemeler alıyor. Daha bir çok saçmalık hüzün üstüne hüzün geliyor, en kötüsü korkular başlıyor. Cesaretin tükendiği yerde…

Cesaret gittiğin hayat yolunda, kullandığın arabanın lastiğinin patladığı anda gerekliydi belki de, beklide var olmak adına hayatta kalabilmekti. En onurluca ve en saf şeklinde. Hiçbir şeyi kaybetmeden hiç bir şeyden olmadan. Hiçbir çıkarı düşünmeden ateşe atlamayı cesaret saymalıyız beklide. Cesur olamadan sevdayı öğrenmek sevginin doruğuna ulaşmak mümkün mü? Kaybedeceklerimizi her an düşünerek ne kadar cesur olunabilir ki? Yaşamadan bilebilmek ne kadar mümkünse?


Cesaret bazen aynaya utanmadan bakabilmek,
bazen de karşılıksız sevmeyi bilebilmek.
Ama her zaman cesur olabilmek.
Patlayan lastiği üfleyerek şişirebilmek.
Sonunu görmediği çukura bir an için atlayabilmek.


Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
16/05/2005 :  08:54:15 Yazarın websitesine git Website   Alıntı


İnsan, tehlikeyle karşılaşmadan cesur olup olmadığını anlayamaz.
La Rochefoucauld




Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
14/10/2005 :  23:49:16 Yazarın websitesine git Website   Alıntı

BEN SAĞIRIM KANDIR BENİ

Bir İtalyan atasözü derki; “Duymak istemeyen kadar kötü sağır yoktur.” Gerçektende bu tarz insanlar sağır mıdır? Hiç bu konuyu düşünmüş müydünüz? Pek çoğunuzun düşünmediğinden eminim. Aslında bende bu sözü duyana kadar pek düşünmemiştim. Düşündükçe fark ettim de ben tam bir sağırmışım. Bunu da düşündükçe fark ettim ki insanların çoğu sağırmış. Çoğu insanın duymaktan korktuklarını fark ettim. İyi kandırmacıların kötüden daha çok tercih edildiğini keşfettim. Gelecekteki hep iyileri umut ederek yaşadığımızı, kötü olasılıkları hiç hesaba katmak istemeyişimizi, insanların değişeceğini kabul etmeksizin bağlanmalarımızı ve hiç ölmeyecek gibi yaşamak istediğimizi düşündüğümüzü gördüm. İlla kandırılmak, avutulmak, yalanda olsa iltifatlarla yaşamak istediğimizi, boşların peşinde doluya gider gibi koştuğumuzu fark ettim. Bana hele defalarca şöyle bir şey olmuştur; bir olayı yaşarım ve günler sonra, gerçek olay başıma dank eder. İçindeki gerçeği günler, bazen aylar, bazen de yıllar sonra fark ederim. Bu o zaman kafamın basmadığından mıdır yoksa duymak, anlamak istemediğimden midir dersiniz? Genelde sevdiklerimize, ailemize, arkadaşlarımıza karşı tam bir sağır oluruz. Her şeyi iyiye yorar gerçeği duymamak için direniriz. Hele ki aşkta kulaklarımızda sanki bir tıkaç vardır ve o tıkacı çekmek isteyenlere karşı ise bir savunma mekanizmamız bulunur. Hani derler ya aşkın gözü kördür diye, bence hem kör hem sağırdır. Hiçbir kötü sözü duymak istemez, gerçeklerden kaçar ve söylenecek her iyi söz için yanıp tutuşuruz. Sürekli yaptığımız hatalar için övgü bekleriz, yıllarımıza mal olacak olsa bile. Bile bile hata işlemek için çırpınırız. Tam bir sağır ve kör yaşamak için. Duymadıklarımızdan, görmediklerimizden değil, duyacak ve göreceklerimizden korkarız. İnsanoğlu neden eleştirilmekten, akıl almaktan nefret eder, iltifatlardan mest olur dersiniz? İyiye inanmak istediklerinden değil mi? Bu beklide insanı kolay yoldan en mutlu edecek yoldur. Esasında insanın doğasında güzel şeylerin ardından acı çekme isteği dahi vardır. Bazen acı çekmek bile insana mutluluk verir. Kandırıldığını arkadaşlarına anlatmak, başına gelenlerden dolayı başkalarını suçlamak gibi içgüdüsel istekleri de vardır. Bir türlü kendimize haykıramayız ”yaşadıklarımdan sadece ben mesulüm” diye. Kaçımız hatalarımızı kendimize mal ederiz ki? Bunu kabullenmek kendi suçunu fark etmek hissetmek ne kadar acıdır düşünsenize? En zor şey kendini bağışlayabilmektir diye düşünmüşümdür hep. En büyük seri katillere bile sorduğunuzda asla suçlu kendilerini bulmazlar, her zaman suçlayacak birini bulurlar ve yaptıklarının sebeplerini anlatırlar. Suç ve Ceza’ da ki gibi. Kaçımız iyi bir meslek edinemeyişinden dolayı ailesinde suçu bulmuyor ki? Ya mutsuz evliliğin suçunu kendine mal eden kaç kişi var ki? İşindeki tatminsizliğin sebebini patronunda yada iş arkadaşında aramayanımız kaç kişi dersiniz? Bütün bunların tek sebebi anlara bağlı kandırmacaları yaşamak kısada olsa farklı biri gibi hissetmektir. Duymamak kısa mutlulukların tek yoludur. Ama şuna inanın ki en berrak ve huzurlu hayatı duyabildiklerinizle elde edersiniz. Cesaret sadece duyduklarınızda gizlidir, yeteri kadar cesursanız kulaklarınızı ve gözlerinizi açın şeffaf bir dünyaya kendinizi bırakın. Siz istedikten sonra duyamayacağınız ve göremeyeceğiniz hiçbir şey yoktur. Kandırılmak istenen bir şeydir. Kim olursa olsun gerçeğin peşinde olun. Kabullenmek için uzun zaman gerek, sağır olmakla geçireceğiniz vakit içerisinde kötü olayları kabullenmekle uğraşın. En önemlisi kendinizi kandırmaktan vazgeçin.

Hascen

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
12/11/2005 :  00:26:04 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Franklin bir cocuga bir elma vermis. Cocuk çok sevinmis.

Bir elma daha vermis. Cocuk daha çok sevinmis.

Bir elma daha verince cocuk sevincten deliye dönmüs.

Ve bir elma daha verince, cocuk dort elmayi elinde

zaptedememis, sonuncusunu düsürmüs yere...

Bu sefer aglamaya baslamis cocuk.



Hayat böyledir iste...

Hayal etmedigimiz bir saadete

Eristikten sonra,

onun bir lokmasini dahi kaybetmek

bizi perisan eder.

"Keyifler degildir yasami degerli yapan.

Yasamdir, keyif almayi degerli kilan" -

Bernard Shaw

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
18/11/2005 :  11:26:59 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
İnsanlar bir çok zaman, bir çok şeye yazık ederler. Değer bilmezler, bilemezler. Fakat bilmezler ki en çok kendilerine yazık ederler. Her hatanın vebalini kendi ruhlarında hisseder ve sürekli kıvranırlar. Neye yazık edilirse edilsin, nasıl yapılırsa yapılsın, suçlarını kimse bilmiyor olsa dahi, iç benliklerinde çözümleyemezler. En acı vereni ise ruhlarında sır saklamak olmuştur. Herkese haykıramamak ve her an ortaya çıkacağı korkusuyla yaşamak. Yazık etmek sadece ruhumuza dokunan bir şeydir. İnsanlar ne kadar bize yazık etseler de kendi yazıklarımız kalır sadece geride. Ruhumuzu esaret altına aldığımız suçlar ve sırlarla dolu demir parmaklıklar...


Hascen

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
15/04/2006 :  21:27:26 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Zorla sev diyemezsin ki


Her sevdiğin sevecek diye ağlıyorsun ama zorla herkes herkesi sevemez ki!
Sırf iyi bir insansın, aşıksın, hayatının anlamı o diye, o seni sevemez ki! Her şeye hükmedilebilir belki, her şeye sahip çıkabilirsin, belki bir gün dünyanın hakimi bile olabilirsin ama bir kalbe hükmedemezsin ki. Her gece dua da edebilirsin, ona şiirlerde yazabilirsin, hıçkırarak saatlerce ağlayabilirsinde ama beni sev diyemezsin, sen sev desende o istese de zorla sevemez ki!! Kalbi insanın söz dinler mi hiç! Hafızası durur mu insan yüreğinin ve bir kalp boyun eğebilir mi o asilliğiyle?

En çok sevgisi karşılıksız olup, sevdiğini elde edebilmiş ama kalbindeki sevgiyi kazanamamış insanlara üzülürüm. Sevilmeyeni yanında tutmak kadar acı ve hüzünlü bir şey yoktur. Sırf sen seviyorsun diye acıyıp terk edilememek hele en hazini en acısıdır. Zorla kimse kimseyi sevemiyor, ancak seveni bulduğunuz da mutlu olabiliyorsunuz. Bir de bizi sevipte bizimde sevdiklerimiz vardır ancak haberdar değilizdir. Kalbimizde bir taş, boğazımızda bir yumruk oluşur da sevdiğimizi söyleyemeyiz. Kalp kırıklıkları ***ca gururlar hakim olur bütün duygularımıza, küçücük bir hatayı bile büyütür devasa bir kabusa çeviririz. Bu eşimiz, sevgilimiz, annemiz, kardeşimiz hatta kendimiz bile olabiliriz. Çok sevdiğimizden kırılmış kalbimizin, ya yine yaklaştırırsam yine kırılırsa diye korku ve panikle mesafeleri koyarız. Mesafeler önümüzde koca bir dağ olur, dağlarda ki soğuk karlar kalbimizi üşütür yine yalnız kalırız da sevdiğimizi anlatamayız. Ta ki bir gün onları tamamen kaybedip gittiklerinde ancak seni çok seviyorum diyebiliyoruz. Ama neye yarar o bizi duyamadıktan ya da geçen o sevimsiz vakitlerden, yıllardan sonra. Yakınlarında olduklarında affedebilmek ne mümkün, kaybettiğimizde kendimizi affedebilmek kadar imkansızdır. O kadar vakit azdır ki zorla sevdiremesek bile kendimiz sevdiğimizi ortaya koymalıyız. Kim bilir belki o da koyamayanlardandır. Belki sizin kadar, sizin için acı çekiyordur. Onun da boğazında acı veren bir yumruk vardır. Belki sadece biraz gururunuz incinir, utanır acı çekersiniz incindiğiniz de ama , kaybettikten sonra, geç kaldıktan sonra söylemekten iyidir. O kahredici pişmanlığı yaşayıp, çaresizce gözünüzden yaşlar dahi akmamaya başladığında pişman olmaktansa…. Göz yaşlarım neden akmıyor demektense, duygularını kendine küstürmeden sevdiğini söyle. Ama sever ama sevmez, dilinden o sözcükler dökülsün yeter. Yeter ki için de bir zehir kalmasın. Belki çok sevilir belki karşılık bulamazsın. Olsun sevildiğini bilmekte, sevdiğini söylemekte güzel. Sevgini tek başına yaşamakta… Sevilmiyorsan da zorla sevdiremezsin, sevmiyorsan da zorla sevemezsin….

hascen

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

5.99 saniye.
10:54:34, 2 Mayıs 2024, Perşembe

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım