İlk Atatürk heykeli projesi 1925 yılında Konya’da başlar. İlk dikilen heykel ise 6 Ekim 1926 yılında İstanbul Sarayburnundaki ünlü heykeldir. Konya’daki heykel de aynı yıl 29 Ekimde açılır. Bunları Ankara’daki Yenigün/Ulus Zafer Anıtı takip eder (1927). Heykelleri yapan şahıs aynı kişidir: Avustralyalı heykeltraş Heinrich Krippel. Nedense 1926-27 ile 1932 arasında bu tür heybetli heykellerin yapıldığına rastlamadım. 1932 yılında ise yine Krippel tarafından Samsun’daki ünlü Anıt dikilir. 6 ay sonra Temmuz 1932 tarihinde ise bu defa Pietro Canonica tarafından İzmir’de büyük bir heykel yapılır.Bu heykellerle ilgili ilginç bilgilere Eczacıbaşı Sanal Müzesinden ulaşabilirsiniz. Mesela İstanbul Sarayburnundaki heykel için ise “Sarayburnu Atatürk Heykeli, Cumhuriyet ideolojisinin görselleştirilmesi yolunda atılan ilk adımdır” denirken Konya’daki ilk heykelle ilgili şu ifade kullanılıyor:
Heinrich Krippel, Konya Atatürk Heykeli, 29 Ekim 1926: İlk uygulanan heykel Sarayburnu Atatürk heykeli olsa da, ilk heykel fikri Konya’dan gelir ve Konya iline dikilecek olan heykel için Belediye Reisi Kâzım Bey, Gazi ’den izin alır. Açılış öncesinde de gelinlik kız misali duvaklanır Konya Atatürk Heykeli!!!
Anladığım kadarıyla bugün mevcut büyük heykellerin çoğu Atatürk sağ iken, bir kısmı da tek parti döneminde dikilmiş. Yeni kurulan cumhuriyetin Atatürk ile özdeşleşmesinde bu simgelerden yararlanılmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
Peki 1926-1932 tarihlerinde ne mana var? Bence ilk heykel girişimlerinin Konya, Ankara, İstanbul Terakkiperver Fırka hadisesi ile ilişkisi var. Aynı ilişki 1932 yılında Serbest Fırkaya meyil gösteren Samsun ve İzmir’e iki devasa heykel dikilmesi ile de kurulabilir. Bence bu iki parti kurma ve demokrasi girişimi sonrasında ülkede ortaya çıkan havanın ardından heykeller bu havanın dağıtılması, hatta yerine göre gözdağı verilmesi amacıyla dikilmiş olabilir. Bu konuyu yakın tarih uzmanları ve sanat erbabının araştırmasına havale ediyorum.
Bu tezim özellikle 1932 yılında aniden ortaya çıkan İzmir ve Samsun heykelleri ile desteklenebilir. Malum Samsun’da Serbest Fırka CHF karşısında seçimi kazanmış ve ciddi tedirginlik doğurmuştu. Daha sonra görevinden alınan seçilmiş belediye başkanı ve Samsun halkına uslu durmaları için bir tenbih gibidir bu heykel. İzmir’de ise Serbest Fırka başkanı Fethi Bey’e gösterilen büyük ilgi CHF’yi çok tedirgin etmişti. 10 sene evvel düşmanın denize döküldüğü şehirden Atatürk ve partisine karşı böyle bir muhalefetin ortaya çıkması takdir edilir ki ciddi bir endişe yaratmıştır. İşte Serbest Fırka kapatıldıktan sonra İzmir ve Samsun’a dikilen heykelleri ben böyle yorumluyorum. Terakkiperver olayında da benzer bağlantının olmasını, özellikle gerici ayaklanmalara ev sahipliği yapan Konya’da ilk heykel projesinin ilgili partinin kapatılmasının ardından dikilmesini manalı buluyorum.
Bunlar akademik araştırma yapmak isteyenler için şu an aklıma geliveren tezler. Bana kalsa görkemli büyük heykellerden rahatsızlık duyulmasına gerek yok. Bazıları hakikaten estetik açıdan da güzel. Sadece milletin cebinden finanse edilme meselesi ve artık kantarın topuzunun kaçtığı büst ve rozet konusunda endişelerim var.
Alıntıdır. ?