Paradigma Ve Yaşam Kalitesi - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Paradigma Ve Yaşam Kalitesi


erkansuder
Yeni Üye

Toplam 9 yazı
18/04/2004 :  10:30:33 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Paradigma ve Yaşam Kalitesi
Genel İçerik
Paradigmamız, yaşama bakış açımız yaşamı algılayış biçimimizi etkiliyor. O da iç huzur ve davranışlarımızı, yani yaşam kalitemizi. Yaşam kalitesini yaşam standardı ile karıştıranlardan olmayın. Paradigmamızı farkına varabilir ve yaşamı algılayış biçimimizi yönlendirebilirsek eğer daha huzurlu ve daha verimli olabiliriz. Kıpkırmızı gelinciklerle sapsarı papatyaları da fark edebiliriz üstelik. Kıpkırmızı gelinciklerle sapsarı papatyaların açtığını daha kaç kez göreceğiz ki!

Neden, “paradigma” ve, “yaşam kalitesi”?
Temel düşüncem şu: İnsanın paradigması yaşam kalitesini olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Onun için, “paradigma” ve, “yaşam kalitesi

Paradigma Nedir?
Rastladığım genişçe bir tanım şöyle idi: “Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama, algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem, düzenektir.”

Bir başkası paradigma’ya çok kısaca, “algı düzeneği” diyordu.
Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu bir TV programında kavramın açıklamasını çok daha pratiğe indirgeyerek, gözlüğünü çıkarıp sunucuya göstermiş ve, “İşte bu” demişti. Nasıl bir gözlükle bakıyoruz dünyaya?

Bir arayol bulup paradigma’yı, insanın yaşamı (tabii ki, hem kendisini hem de etrafını) yorumlama ve algılama biçimi diye tanımlayalım.

Paradigma’ya tam uyan Türkçe bir sözcük henüz oturtulamadı. Ben, “yaşamı algılama biçimi” şeklinde kullanıyorum.
Benim uzmanlık alanım iş yaşamı olduğum için kullandığım zamanlarda da çoğunlukla, “yaşamı algılama biçimi” yerine “iş yaşamını algılama biçimi” derim. Tabii ki, sadece iş yaşamından konuşulmuyorsa sadece, “yaşamı” demek lazım. Zaten ikisini birbirinden ayırmak ne mümkün! Andre Gorz diye bir kişi şöyle demiş: “İnsanların kaçı kimliğini işinden bağımsız olarak tanımlayabilir?”

Ya, yaşam kalitesi nedir?
Yaşam kalitesi nedir? Açıklamaya çalışmak gerek çünkü zamanımızda çok sıklıkla kullanılmaya başlanan yaşam kalitesi kavramı maalesef, evimizin metre karesi, sahip olduğumuz otomobil, TV, telefon, beyaz eşya adedi gibi ölçülerle ilgilenen yaşam standardı kavramı ile karıştırılıyor. Lüks evlerin, lüks cihazların, lüks arabaların ilanlarında, “yaşam kalitenizi arttırın” cümlesinin kullanımı giderek artmaya başladı.

Yaşam kalitesi bir ara da, maganda/zonta ya da entel olmak, Pavarotti ya da İboretti dinlemek, viskiyi lahmacunla ya da havyarla içmek, meyhaneye ya da entel bara takılmak ve giyip çıkardığının markalarına bakmak gibi şeylerle ilintilendiriliyordu.

Oysa bence, yaşam kalitesi, yaşamı yorumlayış ve algılayışta kendi tarzımızı (paradigmamızı) geliştirmek ve onunla şekillendirdiğimiz bir yaşam felsefesi, dünya görüşü, değerler, hedefler, ilkeler, inançlar, tutkular, duygular, yürek ve mantıkla yaşayabilmektir.

Yaşam kalitesinin asıl belirleyicisinin kullandığımız şeylerin daha pahalı olması ya da kültürel farklılıklar olduğunu sananlar bana göre yanılıyorlar. “Paranın ne önemi var” diyecek kadar da saf değilim şu alemde. Paranın amaç değil araç olması gerektiğini düşünüyorum sadece. “Paranın satın alamayacağı şey yoktur” şeklindeki yükselen değerler’e itibar edilmemesini diliyorum yalnızca.

Yaşamı, ona baktığımız gözlüklerden içeri aldıklarımızla yorumlar ve algılarız. Bence yaşam kalitemiz bu yorum ve algılamaların ürünüdür. Bu yorum ve algılamalar sonucunda kendi yaşam felsefemizi, dünya görüşümüzü, değerlerimizi, hedeflerimizi, ilkelerimizi, inançlarımızı, tutkularımızı, duygularımızı, yüreğimizi ve mantığımızı şekilleriz.

Ve onlar da iki şeyi belirlerler; iç huzurumuz ve davranışlarımız. Basit bir terminoloji ile bunlara iç kalite veya içe dönük kalite ve dış kalite veya dışa dönük kalite demek de mümkündür. Ki, bu ikisinin toplamı yaşam kalitemizi oluşturur.

Paradigmamız ya da yaşamı algılama biçimimiz yaşam kalitemizi işte böyle etkiler ve onun içindir ki, yaşamsal önemi vardır.

Ama maalesef paradigmalarımız yaşamı çoğu zaman gerçekçi bir şekilde algılatmıyor bize. Zaman zaman gerçeklere tam odaklanamıyor, bazen tamamen başka şeylere odaklanıyor zaman zaman da süzme ve yorumlama görevini tam olarak yapamıyor. O zaman da yaşam kalitemiz olumsuz yönde etkileniyor. Sonuç: Beklentilerin boşa çıkması, düş kırıklıkları, şaşkınlıklar, dertler, sıkıntılar, üzüntüler, huzursuzluklar, hayata olumsuz bakış, karamsarlık, kötümserlik, pesimistlik, huzursuzluk, mutsuzluk. Yani iç huzurumuzun, içe dönük kalitemizin olumsuz etkilenmesi. Tabii ki, bu iç huzursuzluk davranışlarımıza da yansıyor ve dışa dönük kalitemizi de olumsuz yönde etkiliyor.

İşte işin beni asıl ilgilendiren kısmı yaşam kalitesi üzerindeki bu olumsuz etkilerdir. Olumsuz etkiler bize zarar vermekle kalmayıp etrafımızdaki kıpkırmızı gelincikleri ve sapsarı papatyaları görmemizi de engelliyor. İnsanları banka cüzdanlarının kalınlığı ile değerlendiren materyalist Batı felsefesinin, “yükselen değerler” namıyla bize empoze etmekte olduğu gibi iç huzurumuzu ve davranışlarımızı sadece maddi unsurlar mı belirler ki, maddi hırslarımız yanı başımızdaki kıpkırmızı gelincikler ve sapsarı papatyaları görmemizi engellesin?

Paradigmamızı farkında olsak ve onu yönlendirebilsek yaşamı daha gerçekçi bir şekilde yorumlayabilir, algılayabilir, açıklayabilir, kavrayabilir dolayısı ile yaşam kalitemizi yani iç huzur ve davranışlarımızı olumlu yönde etkileyebiliriz.

Yolsuzluk ekonomisi, daha doğrusu terörü
Ayrıca yolsuzluğun birinci tehdit haline geldiği bu devranda denemek zorundayız insanların yaşam felsefelerini etkilemeyi. “Ne fark eder ki” demeyip, peşimize takılacak bilgeler çıkacağını da düşünerek okyanusa fırlatmaya devam etmek zorundayız deniz yıldızlarını.

Yaşama bakış açımızda (paradigmamızda) ne gibi düzeltmeler yapabiliriz; bazı örnekler:
“Farklar” konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
· Teoriler, varsayımlar, kuramlar,
· Düşünceler, öğretiler, tavsiyeler,
· Şartlanmalar, takıntılar, beklentiler,
· Kurallar,
· Toplumsal uzlaşmalar, genel kabuller,
· Belki de kısaca, “söylemler” diye özetleyebileceklerimiz,
ile,
· Olanlar,
· Gerçekleşenler,
· Yaşananlar,
· Pratik, uygulama, tatbikat,
· Yine belki kısaca, “eylemler” diye özetleyebileceklerimizle tam olarak çakışmıyor.
İkincilere daha somut bir tabirle, “gerçekler” de diyebiliriz. Bakış açımızı gerçeklere odaklarsak yaşamı daha iyi yorumlar ve anlarız. Dolayısı ile düş kırıklıkları, şaşkınlıklar, dertler, sıkıntılar, üzüntüler, huzursuzluklar, hayata olumsuz bakış, karamsarlık, kötümserlik, pesimistlik, huzursuzluk ve mutsuzlukları daha az yaşar iç huzurumuzu, içe dönük kalitemizi arttırabiliriz. Ayrıca başarımızın rotasını çizmek için daha somut veriler elde edebiliriz. Davranışlarımızla etrafımızda oluşturduğumuz dışa dönük kalitemizi (ki, ben buna aşağıda açıklayacağım gibi bireysel kalite diyorum) etkileyebiliriz.

Mucize reçeteler konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
Gerçeklere odaklanmak.
Kariyer konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
Geleceğine sahip çık, yoksa başkası çıkar - Jeck Welch.
Diploma, meslek ve iş yaşamı
Madalyonun öbür yüzünü de görmek:
Örneğin iş arayan insanların düş kırıklıkları.
“Mükemmel”i algılayış konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
Mükemmel göreceli (izafi) bir kavramdır.
Mükemmeli yakalayamadığına değil hedeflemediğine üzül.
İkilemlerimiz konusunda, özellikle yükselen değerler’in neden olduğu ikilemlerimiz konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
“Bıçak sırtında kalmak” ve bıçağın doğru olduğuna inanılan yanına geçmek.
Dış dünyaya yönelik ikilemler:
· Çalış çalış madalya takarlar,
· Suyu getiren de bir testiyi kıran da,
· Millet bi gecede köşeyi dönüyor biz burada kürek mahkumu gibi çalışıyoruz,
· Böyle başa böyle traş,
· Ne kadar köfte, o kadar ekmek,
· Nerede trak orada bırak.
Daha da kötüsü iç dünyaya yönelik, aşağıdaki şekillerde ifade edilen ikilemler:
· Ben mi beceremiyorum,
· Zaten hiç bir şeyi doğru dürüst beceremem ki,
· Ben mi yapamıyorum,
· Biz bu işleri bilmiyoruz,
· Bir türlü olmuyor,
· Bir türlü daha iyisini yapamıyorum,
· Yanlışlık bende mi,
· Şu işin doğrusunu bir türlü öğrenemedim.
Mutluluk ticareti konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
“Mutla hayat yok, mutlu anlar vardır.”
Mutluluk her anı sorgulamak değil, dönüp arkamıza baktığımızda, “Mutlu bir hayat yaşayabildim” demektir.
İşte, “yaşam kalitesi.” Bu kadar net, açık ve yalın.
Yaşam ilkeleri konusunda yapılabilecek düzeltmeler:
“Tanrım değiştirebileceğim şeyler ile değiştiremeyeceğim şeyleri ayırt etmek için akıl değiştiremeyeceğim şeyler için sabır, değiştireceğim şeyler için güç ver.”

Yaşamı anlamlı kılmak zorundayız. O da inançlarla, değerlerle, duygularla, yürekle olur.
Hoşnutlukla içinizi çektiğiniz anların,
Mutlu anlarınızın çoğalmasını diliyorum.

Erkan SÜDER
Flokser Group
www.flokser.com
erkansuder@yahoo.com

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Pazarlama Uzmanı
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1 saniye.
23:33:51, 23 Nisan 2024, Salı

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım