Mikroyönetimin Zararları - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Mikroyönetimin Zararları


dt_turan
Girişimci Editör

Toplam 544 yazı
17/04/2008 :  08:36:00 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


“Ufka yönelen bakış eksik kaldığında, bilinçsizce sürüklenme başlar. Ağaçlarla uğraşırken ormanı gözden kaçırırsınız.”

Dişinizden tırnağınızdan artırarak, gece gündüz çalışarak kurduğunuz şirketiniz artık büyüme rotasına girmek üzere. Yeni açılımlar planlıyor ve yeni elemanlar alıyorsunuz. Yılların emeğinin boşa gitmemesi için her küçük ayrıntıyla uğraşıyor, her görevin en mükemmel şekilde yapılması için çabalıyorsunuz. Her şey iyi, güzel ama tam bu aşamada 2 tuzak karşınıza çıkabilir.

Birinci tuzak, işyerinde görevini yerine getiren insanlara güvenerek sosyal faaliyetlere gereğinden fazla zaman ayırmaktır. Siz “O oda senin, bu dernek benim…” diye sosyal ortamda dolaşmaya başladığınızda, işler aksayabilir. Kokteyller, toplantılar, törenler derken, yılların birikim ve deneyimini işinize aktarma için zaman bulamayabilirsiniz. Bu yönetim zaafının sonu şirketin hedefsizliği ve yön kaybıdır.

İkinci tuzak ise büyüyen işinize, eskisinden çok daha fazla zaman ayırmak ve en küçük ayrıntılara kadar her konuda son kararı verme isteğidir. “Mikroyönetim” denen bu zaaf, şirketi yer bitirir. Siz makine dairesindeki dişlilerle çarklarla uğraşırken, kaptan köşkü boş kalır. Ufka yönelen bir uyanık girişimci bakışı eksik kaldığında, şirket küresel pazarın engin sularında bilinçsizce sürüklenmeye başlar. Üretimi yükseltecek taktiklerle uğraşırken, geleceğe yönelen bir strateji oluşturmak için fazla zamanınız olmaz, ağaçlarla uğraşırken ormanı gözden kaçırırsınız.

Güvensizlik Sendromu
Mikroyönetim tuzağına düşenlerin çoğunluğu esasında “normal” girişimcilerdir. Özgüven sahibi bir insanın kendi bilgi ve deneyimine önem vermesinde bir yanlışlık yoktur. Ancak makul çizgi aşıldığında her insanın kişiliğinde bulunan zaaflar birden büyüyerek sizi esir almaya başlar. Kendine aşırı hayranlık (narsisizm) ve şişkin bir egonun beslediği “büyüklük kompleksi gibi zaaflar işinizin devamını tehlikeye sokar. Antenlerinizi ve iş süreci ile ilgili alarm sisteminizi hep açık tutmanız ruhunuzu yorabilir. Kendiniz dışında herkesin dalgacı, kaytarıcı ve bilgisiz olduğunu varsaymanız ise şirkette “sonun başlangıcı” demektir. Başkalarına hatta kendi çocuklarınıza bile güvenemediğiniz için her şeyi kendiniz yapmak istersiniz. İş büyüdükçe, mikroyönetim daha da zorlaşacağı için, bu çıkmaz yolun sonu yoktur.

Gözetleyen Patron
Çalışanlarınız hep “Biri bizi gözetliyor” endişesi içindeyse yanlış yolda olduğunuzu bilin. Çünkü yöneticinin nefesini sürekli olarak ensesinde hisseden bir kişi, rahat çalışamaz. Siz her işe müdahale ettiğinizde, çalışanların karar verme ve inisiyatif alma yetenekleri körelir. Kendini “önemsiz” hisseden elemanlarınız, zamanla işine yabancılaşır. Onlar hatalarından sorumlu tutulmaktan korktukları için her sorunu, sizin masanıza getirir. İşçileriniz ve teknik elemanlarınız “Nasıl olsa her sorunla patron uğraşıyor” diye düşünerek yaratıcı çözümler üretmez. Bu kısır döngü içinde, iş yükünüz sürekli arttığı ve zihniniz sürekli olarak sorunlarla meşgul olduğu için sağlığınız bozulur, aşırı stres nedeniyle salgılanan kortizon hormonu bağışıklık sisteminizi zayıflatır. Mikroyönetim sürecinde hem siz kaybedersiniz hem de çalışanlar. Mikroyönetim sizi işkolik ve kontrol hastası yapar, eninde sonunda ülser vb. ciddi hastalıkların pençesine düşersiniz.

Mikroyönetim, sizin idareci mi yoksa lider mi olduğunuzu ortaya koyan bir mihenk taşı gibidir. “İdareci” bir yapıya sahipseniz, tüm sorunlarla bizzat uğraştığınız için siz yokken işler aksar. Kimseye güvenmediğiniz için tüm yetkileri kendinizde toplamak istersiniz. Tüm insanları tornadan çıkmışcasına standartlaştırma hayaline kapıldığınız da olur… Liderlik vasıflarına sahip olduğunuzda ise esas görevinizin geleceğin fırsat ve risklerini belirlemek olduğunu bilirsiniz. İnsanların özündeki gizli potansiyele güvendiğiniz için yetkilerinizi seve seve başkalarına kolayca devredersiniz. İnsan davranışlarının standart hale getirilmesinin imkânsız olduğunu bildiğiniz için çalışanları bir “sürü” olarak görmezsiniz. Bir insan olarak saygı duyduğunuz ve yeteneklerini geliştirmesini sağladığınız elemanlarınız ise işinizin başarısı için elinden geleni yapar…

Mikroyönetim Tuzağından Kurtulmanın Yedi Adımı
  • Ayrıntılar kalitenin yükseltilmesi ve ürün farklılaştırması gibi alanlarda önemlidir. Ayrıntılara önem vermeye devam edin ama zamanınızın yarısından fazlasını bu konuda harcamayın. Bunun yanında zamanınızın yüzde 40’ını sistem ve süreç sorunlarına, yüzde 10’unu ise strateji, küresel pazarlar ve vizyon gibi temel konulara ayırın.


  • Özellikle günlük işlerin yürütülmesi ve üretim süreci konusundaki yetkilerinizin bir bölümünü, diğer yöneticilere devredin. Yetkilerinizi devrederken kıdemi veya yaşı değil performansı esas alın.


  • Çalışanları eğitmek için sürekli konferans vermek yerine onları dinlemeyi deneyin. Şirket içi demokrasiyi derinleştirdiğinizde, verimlilik daha hızlı yükselir.


  • Sorunu tespit ettikten ve beklediğiniz sonucu elemanınıza anlattıktan sonra siz biraz geri planda kalın. Bulduğu çözümü uygulayan kişinin her işine karışmayın.


  • Sonucu etkilemeyen başarısızlıkları görmezden gelin. İnsanlara hata yapma özgürlüğü tanıyın.


  • Teknolojideki ve iş ortamındaki değişiklikleri genç kuşağın daha iyi algılayabileceğini kabullenin.


  • Aile şirketinizde çocuklarınızı veya profesyonelleri yetkilendirdiğinizde, uzaktan kumanda ile işleri kontrol altında tutmayı denemeyin.


Kaynak: Faruk Türkoğlu, KobiFinans Dergisi 18. Sayı

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.05 saniye.
20:39:00, 24 Nisan 2024, Çarşamba

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım