İş Dünyasında Var Olma Savaşları - Koniks.com

Değişim çağının temel paradigması “Belirsizlik”tir. Ne zaman, nerede, nasıl, neyle karşılaşacağınız, ne oranda etkisine maruz kalabileceğimiz belli değildir. Etrafımızdaki her şey o kadar hızlı bir şekilde değişmektedir ki. Tokyo borsası yutkunduğunda New York’taki yatırımcılar sallanmaktadır, ünlü bir markanın Çin’deki fabrikalarında üretimde kalite sorunları yaşandığında, bu sorun çok kısa bir süre içinde dünyada konuyla ilgili herkes tarafından bilir hale gelebilmekte, gizlenememektedir. Bilginin kürselleşmesi değişimi olabildiğince hızlandırmıştır.

Citigroup Asya Kıtası Yatırım Grubu Başkanı Anthony Muh, “Belirsizlik, emin olabileceğimiz tek şeydir.” derken aslında yaşamakta olduğumuz sürecin farkını ne kadar iyi özetlemiştir. Kuşkusuz eğer değişim fikrine antipatik yaklaşıyorsanız, gündem dışı gelişmelerden kesinlikle hoşlanmayacaksınız. Fakat şunu unutmayın, gelecekte iş dünyasının gerçek gündemini “Gündem Dışı” konular oluşturacaktır. Eğer gündem dışından koparsanız, etrafınızdaki değişimi anlayabilmekten, pazarın tepkilerini ve rakiplerinizin davranışlarını izleyebilmekten ve çok daha önemlisi sizi yaşama bağlayan öğrenme fırsatlarından kopmuş olacaksınız.

Ölüme adım adım yaklaşacaksınız…

Geçmişte kabul gören birçok tabulaşmış paradigma artık çok ciddiye alınmıyor. 11 Eylül 2001 bilgi çağı ve değişimin yeni boyutunu göstermesi anlamında gerçek bir milattır. Internet’i çok iyi kullanan bir grup kökten dinci dünyanın en büyük askeri varlığına sahip ekonomik gücüne tarihindeki en acı darbeyi vurmuştur. Daha acısı ise bu dev ilk 24 saat darbenin nereden geldiğini bile algılayamadı. Karşılık vermedi. Çaresiz kaldı, çünkü karşısındaki düşman(Sonradan tanımlanan El Kaide) sanaldı, milliyeti, coğrafyası, hatta somut bir fiziki varlığı yoktu! FBA, CIA, onlarca uçak gemisi, RAND Corp. gibi savunma sanayindeki dev ARGE kuruluşları, on binlerce ileri teknoloji tank, silah, uzay teknolojisi, nükleer teknoloji, uzay savaşları konsepti vb. enstrümanlar hiçbir işe yaramadı.

Tom Peters, “İşinizi Yeniden Yaratın” adlı kitabında Time dergisinin 9 Eylül 2002’teki sayısından şöyle bir alıntı yapıyor:

“Aleni bir devlet desteği almaksızın faaliyet gösteren az sayıda bir grup insanın, modern bilgisayarlar, biogenetik silahlar, hava ulaşımı ve hatta küçük nükleer silahlar kullanmak suretiyle, çağdaş açık toplumların çok sayıda var olan zayıf yanlarını istismar edebileceği bir döneme giriyoruz.”

Savaşta ve iş dünyasında yepyeni bir paradigma ile karşı karşıyayız. Ünlü boksör Muhammed Ali’nin dediği gibi:

“Kelebek gibi uç, arı gibi sok…”

Yeni dönemde rakipler açısından bilinen ölçütlerde büyük-küçük kıyaslamaları yoktur. Stratejilerin oluşturulmasında üç temel kavram ön plana çıkmaktadır:

“Belirsizlik, İstismar ve Sıklet Merkezi”.

Yüksek yoğunluklu belirsizlik ortamları, belirsizliği algılayamayanlar için önemli bir zaaf olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ortamda rakibini iyi tanıyan, onun zayıf noktalarını iyi bilen, bu zayıf noktalarını istismar edecek şekilde elindeki gücü sıklet merkezi oluşturarak maksimize edenler kazanabileceklerdir.

Yaşadığımız yüzyılda kuralları olmayan bir kavganın içinde olduğumuz gerçeği ile yüzleşme vaktimiz çoktan gelmiştir, geçmektedir de… Şirketleriniz ile büyük imparatorluklar kurmuş olabilirsiniz, fakat sizden sonra yerinize geçecekler, hatta eğer yola devam edeceksiniz bizzat kendiniz, gelecekteki dönemlerdeki yaklaşımlarınızı, iş yapma tarzlarınızı, kullandığınız strateji ve taktikleri zamanın gereklerine uygun olarak değiştirebilmek zorundasınız.

Bugün ve yarının bilinmeyenleri geleceğinizi tanımlayacaktır. “Niş” tabanlı pazarlamada da bu vardır, “yalın üretim ya da “kalite yönetimi” konseptinde de. Niş tabanlı pazarlamanın temelinde de “istismar” yok mudur? Niş tabanlı pazarlama, pazardaki boşlukların, rakiplerin strateji ve davranışlarındaki eksiklerin yakalanmasını ve süratle harekete geçilmesini ifade etmez mi?

Bugün ve yarının bilinmeyenleri çerçevesinde yaratacağımız dinamik paradigmalar, yaşamakta olduğumuz karmaşayı senfoniye dönüştürebilme becerimizi ortaya koyacaktır. Farkı yaratmak, bu ahengi yaratabilmeye bağlı olacaktır.

Değişim toplumunda değer yaratmanın esasları kökten değişmektedir. Yeni ekonomide var olabilmek için sürekli olarak yeni iş modelleri yaratmak, halen yapmakta olduğumuz işlerin iş yapma tarzlarını, pazarlama yaklaşımlarınızı hatta çalışanlarımızı yönetme şeklimizi zamanın ve şartların gereklerine uygun olarak değiştirebilmemiz gerekmektedir.

Günümüzün yeni metaforlarından birisi “küçük balık büyük balığı yutar” yaklaşımıdır. Savaşta nihai başarı; geliştirecek farkı yaratan stratejilerin, rakiplerin ve pazarın boşluklarına doğrudan sızan baskın taktiklerle desteklenerek hayata geçirilmesine bağlıdır. Küçük-büyük kavramı yoktur. Aklını ve kaynaklarını iyi kullanan, sürdürülebilir bir şekilde farkı yaratanlar liderliği göğüsleyebileceklerdir. Doğru bir savunma hamlesi, çok güçlü bir saldırıyı bertaraf edebileceği gibi, iyi planlanmış doğru araç ve yöntemlerle yapılmış küçük bir saldırı ise dev bir rakibi yok edebilir.

Yazar: Akın Arslan, ÇözümVar