Kim Kimdir? - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Kim Kimdir?


nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:49:17 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Acıklama yapılmadan yazılarımın onaylanmadığı için gecmişe dönük tüm paylaşımlarımı siliyorum


Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:51:00  Alıntı
Adnan Kaşıkçı (1935 - .... )
Mekke'de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Kral İbni Suud I'in saray doktoruydu. Kaşıkçı, Mısır'da İskenderiye'de devam ettiği elit bir okulda eğitim gördü. 17 yaşında ABD'de Kaliforniya Devlet Üniversitesi'nde ekonomi bilimleri okumaya başlayan Kaşıkçı, ardından Palo Alto'da bulunan Stanford Üniversitesi'ne geçti. Geleceğin girişimcisi, ABD'de yaşadığı bu süre içinde ilişki kurduğu büyük firma ve devlet daireleriyle, ilerde çok kazançlı iş bağlantılarına girebileceğini umuyordu. 50’li yılların sonuna doğru otomobil firmaları temsilciliği hayalleri çok çabuk gerçekleşti. Yurduna dönünce, 20 yaşında, ülkesinin ordusuna Amerikan kamyonları sağlayan bir sözleşmeye imza attı. Kaşıkçı komisyonunu tahsil etti ve aralarında Chrysler ve Rolls Royce da bulunmak üzere, Suudi Arabistan'da çok sayıda Amerikan ve İngiliz otomobil firmasının temsilciliğini üstlendi. 25 yaşına geldiğinde 1961'de kendi ülkesinden Soraya adlı bir kızla evlendi ve onunla birlikte beş çocuk sahibi oldu. Silah Sektörüne Atılması Yakındoğu'nun zengin petrol ülkeleri 60'lı yılların ortasında ABD'nin teknolojik açıdan çok değerli olan savaş araçlarına giderek daha çok ilgi duymaya başladılar. Bu ülkeler gerekli bağlantıları kurabilmek için, bütün işlerden parasal bir çıkarı, olan Kaşıkçı'nın hizmetlerinden yararlandılar. Kaşıkçı'nın sonraki on yıl içinde sadece bu işe soyunan Amerikan şirketlerinden . (örneğin Lockheed ve Northrop) yarım milyar dolar tahsil ettiği rivayet edilmektedir. Kaşıkçı aracılık yaptığı kuruluşlar için Avrupalı firmalarla da silah işlerini sonuçlandırdı. Kaşıkçı toplam olarak 50'den fazla şirkete sahipti. İşlerini sürtüşmesiz yürütebilmek için Lüxenburg tescilli Triad Holding Corporation adlı şirketi iki erkek kardeşiyle birlikte kurdu. Merkezi Salt Lake City'de bulunan Triad America adlı diğer bir holding, Kaşıkçı'nın ABD'deki işlerini denetliyordu. Çok etkili olmakla beraber, kendini dışarıda pek belli etmeyen siyasal bir kişi haline gelen Kaşıkçı'nın kazancı kısmen komisyonlardan, kısmen rüşvetlerden oluşuyordu. 70’li yıllar Kaşıkçı’nın hem zirveye çıktığı dönemdir hem de düşüşler ve büyük dönüşümler dönemidir. Dolce Vita (Tatlı Hayat) Yaptığı işler sayesinde dünyanın en zengin adamı olarak anılan (o tarihte tahmin edilen serveti: 4 milyar dolar) Kaşıkçı, bundan sonraki yıllarda İspanya'da Marbella'da ya da "Nebile" adlı yatında verdiği çok masraflı partilerle adından söz ettirdi. Bu partilerine ekonominin büyük patronları konuk olmakla kalmıyor, ünlü politikacılar da misafirleri arasında yer alıyorlardı. Partileri her yönüyle çok başarılıyken, meslekteki şansı döner gibi oldu. Uluslararası silah ticareti 70'li yılların sonunda daha sıkı bir denetim altına alındı ve büyük silah işlerinde politikacıların oynadıkları rol meydana çıktı. Kaşıkçı ilk karısından boşandıktan (1974) dört yıl sonra, İtalyan Lamia Biancolini ile evlendi ve ondan bir çocuk sahibi oldu. Çöküşü Kaşıkçı'nın ikinci iş alanını oluşturan petrol işi de gerileyince Suudi Arabistanlı girişimci, yeni iş alanları aramak durumunda kaldı. Hırslı mega projelere (örneğin Mısır turizmi ve Amerikan emlak pazarı gibi) çok büyük yatırımlar yaptıysa da bunların çoğu zararla kapandı. Bunun sonucu olarak bir zamanlar dünyanın en zengin adamı olan Kaşıkçı'nın 90'lı yılların başındaki servetinin ancak 50 milyon dolar kadar olduğu söylenmekteydi. Seksenlik yılların sonunda ise siyasal skandallar Kaşıkçı'nın Ronald Reagan yönetimindeki ABD hükümetinin İran-Contra olayına bulaştığı anlaşılınca, Kaşıkçı iş hayatında ilk kez bir kriz noktasına geldi. Amerikalılar İran devletinin ABD'ye açılmasını sağlamak amacıyla İran'a silah satmışlardı. Bu işten elde edilen paraların da Nikaragua'daki hükümete (Marksist Sandinista hükümetine - ç.n:) karşı savaşan (ABD desteğindeki - ç.n.) Contra'lara aktarıldığı anlaşıldı. Üstüne üstlük Kaşıkçı'nın Filipinler'in başkanı Ferdinand Marcos ile birlikte, başkanın zimmetine geçirdiği vergi gelirlerini el altından piyasaya sürdüğüne ilişkin ipuçları çoğalınca, Amerikan hükümeti Kaşıkçı, ile işbirliği yapmaktan vazgeçti. Bunun üzerine 1989'da Bern'de tutuklanan 53 yaşındaki Kaşıkçı, üç ay gözaltında tutulduktan sonra, ABD'ye teslim edildi. 10 milyon dolarlık bir kefalet karşılığında serbest bırakılmakla beraber, Kaşıkçı New York'taki lüks ikametgahında bilgisayar aracılığıyla kontrol altında tutulma cezasına çarptırıldı. 1990 yazında New York'taki bir mahkeme, Filipin devlet malını kötüye kullanmak suçlamasını kaldırarak, Kaşıkçı'yı akladı. Suudi Arabistanlı iş adâmı kirli/şüpheli işlerine karşın, uluslararası jet sosyete partilerinin eskisi gibi, sevilen bir konuğudur.



Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:54:10  Alıntı
Hüsamettin Özkan (1950 - .... )
1950 Develi doğumlu. Evli ve iki çocuk babası olan Özkan, Galatasaray İktisat ve İşletmecilik Yüksekokulu'nu bitirdi. Devlet Bakanı ve Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Özkan, Ecevit'e olan yakınlığı ile tanındı. Genel başkanını bir an olsun yalnız bırakmaması nedeniyle karikatürlere ve fıkralara konu oldu.

Ecevit'in basına ve kameralara yansıyan her karesinde Özkan da yer aldı. Ecevit'in sağ kolu ve sırdaşı oldu.

Genel başkanı ile birlikte üç hükümette yer aldı. Zengin bir işadamı olan Özkan, DSP'ye 1991 yılında girdi. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde DSP'nin 7 milletvekilinden biri olarak Meclis'e girdi.
Ecevit, liderlerle yine onun aracılığı ile görüştü. 57'nci hükümetin kurulma aşamasında Rahşan Ecevit'in verdiği demecin ardından yaşanan sıkıntıyı yine Özkan giderdi.


Bir geceyarısı operasyonu ile Bahçeli ile görüştü ve buzlar eritildi. DSP, ANAP ve MHP arasında doğan krizleri çözmek de Özkan'ın işi oldu. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile İçişleri Bakanı Sadettin Tantan arasındaki krize el koydu.

--------------------------------------------------------------------------------

DANS KRALI SEÇİLDİ

Hüsamettin Özkan, 1968 yılında dönemin Akşam Gazetesi tarafından düzenlenen Altın Fener Dans Yarışması'nda birinci seçildi. Samba, Rock and Roll ve twistteki başarılı figürleriyle "Dans Kralı" olan Özkan, bu hobisini amatörce devam ettiriyor.


Kayserili olmasına rağmen Özkan'ın tek ve en büyük tutkusu "tekneler ve deniz". Vakit buldukça, ailesi ve dostlarıyla birlikte teknesinde vakit geçiriyor. Özkan kimi zaman teknesinin bakımıyla bizzat kendisi ilgileniyor.


Üç büyük kulüple değişik yollarla bağlantılı olan Hüsamettin Özkan, aslında koyu bir Beşiktaş taraftarı. Ali Şen tarafından kendisine boş bir kağıda imza attırılması sonucu Fenerbahçe kongre üyesi de oldu. Ama Beşiktaşlılık'tan vazgeçmedi. Özkan'ın Sarı-Kırmızılı camia ile olan bağı ise Galatasaray İktisat ve İşletmecilik Yüksek Okulu mezunu olmasından kaynaklanıyor.

--------------------------------------------------------------------------------

İKİ KEZ TERS DÜŞTÜ

Ecevit'i her konuda savunan, hatta genel başkanı hakkında çıkarılan 'hasta' söylentilerinden sonra, "Eğer bir sağlık problemi varsa namerdim. Çok ayıp ediyorlar" diyen Özkan, Ecevit ile Fetullah Gülen konusunda ters düştü.


Genel Başkanı'nın evinde kabul ettiği bunun da ötesinde kurucusu olduğu cemaati "faydalı tarikat" diye savunduğu Fetullah Gülen için Özkan, "şeriat devleti kurmak için gizli hedefleri olan biri" yorumunu yaparken, Fetullahçılar için de , "Onlar laiklik düşmanıdır" diyerek adeta Ecevit'i tekzip etti.

--------------------------------------------------------------------------------

ECEVİTLE GELDİM ECEVİTLE GİDERİM

Kendisi için yapılan "Ecevit"in veliahtı yakıştırmasına tepki gösteren Hüsamettin Özkan, politikaya Ecevit ile başladığını ve onun bu camiadan kopması halinde kendisinin de onunla ile birlikte siyasi hayatına nokta koyacağını söyledi.


Özkan, "Beni politikaya Sayın Ecevit taşıdı. Ben politikaya değil, Sayın Ecevit'e hizmet için bugüne kadar onun yanında bulundum. Onunla geldim. Onunla giderim. Hangi şart ve ne olursa olsun kararım değişmez" şeklindeki ifadeleriyle genel başkanına olan bağlılığını ifade etti.

--------------------------------------------------------------------------------

KRİZİN KİLİT İSMİ

19 Şubat 2001'de yapılan MGK toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında ortaya çıkan krizin ardından Özkan, “Sanki babama hakaret edildi” diyerek bir anda krizdeki kilit isim haline geldi. Sezer’in Devlet Denetleme Kurulu (DDK)’nu etkinleştirmek istemesinin, daha önce Özkan’ın sorumluluğunda olan Halkbankası’ndan kaynaklandığı belirtiliyor. Çünkü Halkbankası şimdiye kadar denetlenemeyen tek kamu bankası. Ve Halkbankası’ndan usulsüz olarak medya gruplarına, büyük şirketlere kredi dağıtıldığı iddiaları yoğun olarak gündeme geliyor.

--------------------------------------------------------------------------------

HALK BANKASI İLE GÜNDEME GELDİ

Özkan’ın isminin politika arenasında ilk kez yoğun biçimde gündeme gelmesine vesile olan olay, Halkbankası’nın 1998 yılında açtığı usulsüz kredilere ilişkin soruşturma oldu. Müfettişler, Halkbankası eski Genel Müdürü Yenal Ansen’in Has ailesi başta olmak üzere birçok aile şirketine kredi açtığını ortaya çıkardılar. Hüsamettin Özkan ise uzun süre bu kredi ilişkilerini yalanladı, kredilerde sorumluluğun kendisine dayanması üzerine de Genel Müdür Ansen’in soruşturma kapsamına alınmasına onay verdi. Ancak Özkan kısa bir süre sonra soruşturmayı yürüten Bankalar Yeminli Murakıpları’nı “kasıtlı davranmakla” suçlayıp haklarında işlem yapılmasına ilişkin bir yazıyı Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’a göndermesi ortalığı karıştırdı. Özkan’ın bu müdahalesi Ansen’i üç davadan kurtardı. Böylece Özkan’ın “diplomatik girişimleri” Halkbankası yolsuzluğunun üzerini örtmüş oldu.

--------------------------------------------------------------------------------

SEZER'İN HEDEFİ OLDU

Halkbankası ile ilgili ikinci ciddi gelişme ise Dinç Bilgin’e ait Etibank’ın batması sonrasında yaşandı. Halkbankası’nın Bilgin’e borçlarını ödemek için 10 milyon dolar kredi açtığı ortaya çıktı. İmzayı veren ismin ise yine Özkan olduğu belirtildi. Ancak Özkan yine olayı reddetti ve soruşturma kapatıldı. Özkan, Halkbankası kredileri üzerine art arda gelen bu soruşturmalar üzerine bankadaki sorumluluğunu ani bir kararla Aralık 2000’de Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal’a devretti. Devrin gerekçesini ise “kamu bankalarının özelleştirilmesinin kolaylaştırılması” olarak açıkladı. Ve böylece Özkan Halkbankası’ndan “işi bittikten sonra” kurtulmuş oldu! Bütün bu süreçte Özkan’a kimse dokunamadı. Başbakan Ecevit de “manevi oğlunu” sonuna kadar savundu.


Sezer’in “Çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Yolsuzlukları koruyorsunuz” sözü işte Özkan’ın bu “denetim dışı” kalan icraatlarına yönelikti.

--------------------------------------------------------------------------------

HALA UĞRAŞIYORUM/Serdar Turgut


Ecevit'i televizyonda ne zaman görsem hemen arkasında, omzunun hemen yanı başında aynı surat da yer alıyordu hep.


İlk başlarda bayağı korkuttu beni bu surat; çünkü açıkça söylemek gerekirse böyle bir kişinin gerçekte olmadığını, bunu kendimin hayal ettiğini düşünüyordum hep.


Yani dünyada hiçbir insan, omzunun yanı başında hep aynı kişiye yapışık olarak yaşayamaz ki, böyle düşünüyordum ve bana göre o suratı hep orada var olarak görmeye başlamam, hastalıklarımın yepyeni bir aşamaya doğru evrildiği konusunda son derece net bir işaretti de.


Sonra bir gün Ankara'ya gittim ve suratın hayatta gerçekten de var olduğunu ve aynen televizyonda görüldüğü gibi Başbakan'ın omzunun yanı başında süregiden bir tuhaf yaşamı olduğunu bizzat gördüm.


‘‘Kim bu adam’’ başlıklı kampanyam da ondan sonra başladı işte.


Adını da ondan sonra öğrendim Hüsam'ın. Aslında onun için de uzun süre uğraşmam gerekti, ya kimse bilmiyordu adını ya da bilip de bana söylemek istemiyorlardı, ama sonunda sırrı daha fazla saklayamadılar. Gerçekler uzun süre saklanamıyor, sonunda onun da ismini öğrenmem mümkün oldu.


Çok meşgul bir insan olduğu için bizzat gidip tanışma imkánım da olmadı kendisiyle.


Devletten bir talebim olmadığı için onu görme nedenim de yoktu açıkçası. O kadar meşgul olan bir insanın sadece tanışmak nedeniyle vaktini almak da olmazdı gayet tabii ki.


O aralar Hüsamettin Özkan aynen Woody Allen'ın meşhur ‘‘Bananas’’ filmindeki tercümanın üstlenmiş olduğu işlevi yerine getiriyordu.


Filmde Woody Allen yabancı bir ülkenin başkanı olarak Amerika'ya gelir, uçaktan iner ve Amerikalı yetkiliyle konuşmaya başlar.


İşin ilginci her üçü de İngilizce konuşmaktadırlar, ama buna rağmen Allen istediklerini direkt olarak yetkiliye söylemez, bunu tercümana anlatır, tercüman da bunu aynen yetkiliye iletir, iş böyle devam eder gider.


Türkiye'de de uzun yıllar boyunca bu absürd film sahnesi aynen yaşandı. Kimse Başbakan'a derdini direkt olarak anlatamadı. Hüsam herkesi dinledi, herkese bazı cevaplar verdi, işler böyle gitti. Artık verdiği cevapların ne kadarı kendi cevabıydı, ne kadarı Başbakan'a aitti bunu da herhalde ben bilecek değilim.


Ve aslına bakarsanız bu fazla önemli de değildi; çünkü cevabı alan da veren de memnundu ve sonuçta alacağı da vereceği de olmayan bizlerin bu konuyu kafasına takması için bir neden yoktu. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Tüm başbakan görüntülerinde suratı görülen bu esrarengiz kişiliğin adını öğrendikten sonra bende başka bir takıntı başlamıştı.


Onu da size anlatmıştım vaktiyle. Tamam, adını öğrenmiştim adamın ama hayatta bir kerecik olsun sesini de duymak istiyordum.


Yani tamam, memleketi idare etmeye soyunanların fikirlerini bilmemeye filan alışıktık da en azından onların sesini, hem de istemediğimiz kadar fazla duyuyorduk hep.


Bu kez durum farklıydı. İsmini bile gecikmeli olarak öğrendiğimiz bir kişinin, fikirlerini ve dahası sesini de bilmiyorduk ama o hükümetin en önemli adamıydı anlatılanlara göre.


Bunun demokratik teamüllere uygun olmadığı konusunda şüphelerim de vardı ama benim dışımda kimse bu şüpheyi taşımadığından, bunu ifade etmeyi de pek istemedim açıkçası.


En azından bir yerde ses vereceğini, konuşacağını umut ediyordum Hüsam'ın. ‘‘Ne olur biz sıradan insanlara da bir ses ver Hüsam'ım, gulüm benim’’ diye çığıran nice yazılar yazdım ama nafile.


Ne yazık ki onun ses tonunu duymak bana nasip olmadı. Onu en çok dinlemek zorunda kalan gazetelerin Ankara temsilcileri de ser verdiler sır vermediler. Hiçbir tanesi bir gün bile onun sesini teybe alıp bana dinletmedi, merakımı gidermedi. Onların da alacakları olsun yani, bunu da yeri geldiği için ifade etmek zorundayım.

Anlayacağınız son derece abuk bir durumla karşı karşıyayız sevgili okurlar. Varlığı uzunca bir süre resmen teyit edilmeyen, ismini bile onca zorlukları aşarak öğrenebildiğimiz, fikirlerini hiç bilmediğimiz (o siyasetçi olduğundan bizlerin zaten bu konuda fazla ısrarımız da yoktu), sesini de hiç duyma şansına sahip olamadığımız bir kişinin bugünlerde güçlü siyasi kariyerinin sona erip ermeyeceği tartışılıyor. Böylesine bir saçmalık sadece Türkiye'de olabilirdi zaten ama olsun, vatan sağ olsun.


Yani gizli siyasi kariyere demokrasilerde ilk kez rastlandı, bunu da benim canım Türkiyem başardı. Şimdi ben bu ülke siyasetçileriyle övünmeyeyim de kiminle övüneyim bilemiyorum ki!


Resmen başlatılmadan bitirilmeye çalışılan bu siyasi kariyer sonunda belki Hüsam'ın sesini de canlı yayında duyarız. Ve yine umarım, bu kez de playback kullanarak bizi atlatmaya çalışmaz. Çünkü o Hüsam, ne yapacağı belli olmaz. Hurriyet-9/07/2002




4 DSP'li SHP'ye geçerken Erdal Kesebir ile birlikte Ecevit'in yanından ayrılmadı. Meclis'te Grup Başkanvekilliği görevini üstlendi. 1995 seçimlerinden sonra kurulan 55, 56 ve 57'nci hükümetlerin tümünde görev alan Özkan, hükümet kurma çalışmalarında da başrolü üstlendi.


Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:55:14  Alıntı


İzzet Baysal (1907 - 2000)
M. İzzet Baysal 1907 yılında Bolu'da dünyaya geldi. Babası Rüştiye mektebi mezunu Memur Ahmet Canip Efendi, annesi Bolu'nun Alpagut köyünden Hafız Behiye hanımdır. Ailenin dört çocuğu oldu, en küçükleri İzzetti.


İlk ve Orta Öğrenimini Bolu'da tamamladı. Yükseköğrenimini İstanbul'da Mekteb-i Sultan-i Nefise ( bu gün Mimar Sinan Üniversitesi)'nde yaptı. Babasını 1927 yılında kaybettmesi üzerine, zorlu bir eğitim süreci geçirir, bir yandan çalışıp bir yandan okulunu tamamlar, 1931 yılında Mimar olarak mezun olur.


Memuriyet hayatına Bolu Nafia ( Bayındırlık) müdürlüğünde mimar olarak başlayan İzzet Baysal 1932 yılında bir kaç arkadaşı ile birlikte Gerede ilçesinin imar planını yaptı.


Daha sonra Ankara'da Milli Müdafaa Vekaleti Hava Müşteşarlığında mimar olarak çalışmaya başladı. Bu sırada Eskişehir Hava meydanı inşaatının koordinatörlüğünü yaptı.


1934 yılında bu görevinden istifa ederek, Eskişehir Belediyesi'nde Fen İşleri Şefi olarak göreve başdı. Aynı yıl Eskişehir lisesinde Coğrafya öğretmeni olarak görev yapan Çanakkale'li Refika Pınar ile evlendi.


1936 yılında Ankara'da serbest olarak çalışmaya başladı. Ankara'da Azerbeycan temsilcisi Sadri Maksudi Aral'ın ve Medine Muhafızı Fahrettin Paşa'nın köşk projelerini yaptı. 1939 yılında Afyon'da askerliğini yapmaktadır.1942 yılında askerliğini tatamladı.


1942 yılında eşi Rekifa hanım vefat etti. Bunun üzerine İzzet Baysal, işini tasfiye edip, 1943 yılında İstanbul'a gitti ve Karaköy'de Perşembe pazarında sıhhi tesisat ve hırdavat üzerine çalışan bir mağazayı satın aldı. Aynı zamanda kapı kilitleri imali için küçük bir atölye kurdu.


1950 yılında özel teşebbüsün ilk Mekanize Döküm Fabrikasını kurdu. Bu fabrikanın fikri temelinde dükkanında sattığı 'boru ekleme parçalarının' dışardan ithal edilmesine karşı duyduğu vatanseverlik hisleri egemendir. Bunun için iki kere Almanya'ya giderek konuyla ilgili teknolojiyi araştırmıştır.


Zor şartlarda kurduğu ve üretime geçirdiği fabrikasına yönelik ilk tepkiler hiç de hoş olmaz. Avrupa'da aynı üretimi yapan Kartel bu girişimi kösteklemek için elinden geleni yapar ve Türkiye'ye ithal ettiği mallarda % 40 indirim uygulamaya başlar.


Fakat tüm gücüyle direnen Baysal, 1970 yıllarda Avusturya, Almanya, Yunanistan ve Arap ülkelerine ihracata yapan bir fabrika durumuna gelecek olan fabrikasını ayakta tutmayı başarır.


1951 yılında 'İzzet Baysal Döküm Sanayii Müessesi adı altında üretime başlayan kuruluş, 1957 yılında bir aile şirketine dönüştürüldü ve adı da ' İzsal Döküm Sanayii A.Ş.' olarak değiştirildi.


1980 yılına kadar bilfiil çalışan İzzet Baysal, 1986 yılında ikinci eşi Nafize hanımı kaybettikten sonra İzzeü Baysal Vakfı'nı kurdu.


1994 yılında fabrikasını kiraya vererek, iş hayatından çekildi ve ve tüm çabasını İzzet Baysal vakfının hizmetlerine ayırdı. Baysal bu hizmetini ölüm tarihi olan 5 Mart 2000'e kadar sürdürdü.



Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:56:12  Alıntı
Mazhar Zorlu (1923 - .... )
23 Haziran 1923 yılında İzmir'de doğdu. İlkokul tahsilini İzmir'de, orta ve lise tahsilini İstanbul'da tamamladı. 1943 yılında, Hukuk Fakültesine girdi. Ancak II. Dünya Savaşı senelerinin getirdiği ağır ekonomik şartlar nedeni ile, ailesine bakmak mecburiyetinde kaldığı için öğrenimi yarım bırakıp iş hayatına atıldı.


Arı İnşaat şirketinde, Cumaovası havaalanı ve Ereğli liman şantiyesi inşaatında çalıştı. 1948 yılında kendi şirketini kurarak, Manisa-Akhisar yolu ve Manisa Zirai Donanım Kurumu bina inşaatlarını yaptı. 1950'lerde kurduğu ortaklık, İzmir Piyale Fabrikası, Varyant Yolu, Hal Binası, Tınaztepe Okulu, D.S.I. binaları Belediye Sarayı inşaatının ilk bölümünü, Alsancak Stadı, Güzelyalı Hava Eğitim Komutanlığı, İzmir Bergama yolu, D.S.I. ihaleleri ve çok sayıda konut yapımlarını gerçekleştirdi.

1958 yılında inşaat işlerinin yanısıra plastik sektörüne girdi. Türkiye'de boru ve profil dallarında birçok ilke imzasını attı.

Plastik sektöründe Ege Profil, Ege Pen, Ege Plast, Ege Yıldız, Mermerit, Necat Zorlu (KIBRIS), Templas (ALMANYA), Ege Herkül (KAZAKİSTAN), Ege Polimer Center (RUSYA), Rom Egeplast (ROMANYA), Ege Bahçesaray şirketlerini kurdu.


1980'li yıllardan sonra, hızlı bir gelişim gösteren Grup; tekstil, döküm mermer, turizm, ticaret, sigorta ve hizmet sektöründe birçok yeni şirket ile faaliyet alanını genişletti.


Grubun Almanya, Kazakistan, Rusya, Romanya ve Kuzey Kıbrıs'ta yatırımları bulunmaktadır. Tüm bu kurumlar, 1997 yılında Mazhar Zorlu Holding bünyesinde toplandı.

İş hayatı boyunca, vergi ödemede gerek şahsının, gerekse şirketlerinin üstün başarılarından dolayı altın, gümüş, bronz madalyalar ve belgeler ile ödüllendirildi. Şirketlerinin ihracattaki başarılarından dolayı da, değişik zamanlarda benzer madalyalar almaya aldı. Mazhar Zorlu, Milli Prodüktivite Merkezi tarafından yılın işadamı seçilmiştir. Mazhar Zorlu, ticari alandaki geniş ve çok yönlü çalışmalarını aynı şekilde sosyal yaşamda da pekiştirmiştir.


Sporla içiçe olan Mazhar Zorlu, Muhafız Gücü, Beylerbeyi ve Beykoz Kulüplerinde futbol oynadı, Altay Spor Klübü Başkanlığında bulundu. Onun döneminde Altay sporcu yetiştiren bir fabrika gibi idi. Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini yürüten Zorlu; Hasan Polat, Orhan Şeref Apak gibi dönemin efsane isimleri ile birlikte uzun yıllar Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundu. Zorlu ayrıca, İl Fakirleri Koruma ve Yardımlaşma Derneği Başkanlığı, Sosyal yardım Dernekleri, Rotary, ESİAD, TÜSİAD, Ticaret ve Sanayi Odaları gibi dernek ve kuruluşların yönetim kurullarında etkin görev aldı. Ayrıca birçok sosyal amaçlı Yardım Derneklerinin ve Eğitim ile ilgili vakıfların kurucusudur.


İzmir Avni Akyol Lisesinin yapımında katkıları bulunan Mazhar Zorlu'nun en son yaptırdığı, Mazhar Zorlu Anadolu Teknik ve Plastik Endüstri Meslek Lisesi, ülkemizde örnek teşkil edecek, Türkiye'nin ilk ve tek eğitim kurumu olarak 1998 yılı Eylül ayında açıldı.



Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:57:43  Alıntı
Tuncay Özilhan (1947 - .... )
9 Temmuz 1947 tarihinde Kayseri’de doğdu. İktisat Fakültesi ve Long İsland Üniversitesi İş İdaresi (MBA) bölümünü bitirdi.


Tuncay Özilhan, Anadolu Holding İcra Komitesi Başkanıdır. Anadolu Holding kurucusu İzzet Özilhan'ın oğludur. Üniversiteyi New York'ta bitirdi.


Kariyerine Anadolu Grubu'nda çalışarak başladı. Grubun çeşitli şirketlerinde çeşitli pozisyonlarda çalıştıktan sonra İcra Kurulu Başkanı oldu.


2001 yılı başından sonra bir dönem TÜSİAD Başkanlığı yaptı. TÜSİAD'ta daha önce çeşitli görevlerde bulunmuştu.


1997 yılında yılın işadamı ödülünü aldı. Özilhan aynı zamanda Efes Pilsen Spor Klübünün Başkanıdır. Evli ve 3 çocuğu var. İngilizce ve Fransızca biliyor.


Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
nellsanell
Üye

Toplam 347 yazı
13/03/2008 :  22:59:18  Alıntı
Cem Yılmaz (1973 - .... )
23 Nisan 1973'te İstanbul'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde okurken Leman Dergisinde karikatür çalışmalarına başladı. İlk stand-up gösterisini Leman Kültür'de, 1995'in Ağustos ayında gerçekleştirdi. 1995 Aralık'tan itibaren de Beşiktaş Kültür Merkezi bünyesi altında gösterilerine devam etmektedir. 2001 yılı sonuna kadar toplam gösteri sayısı 1200'ün üzerinde olup, bunların hemen hepsi kapalı gişe oyna****, kırılması güç bir rekorun da sahibi olmuştur. Türkiye'nin birçok ilinde sahnelediği gösterisini aynı zamanda Avrupa'nın önde gelen şehirlerinde ve de Amerika Birleşik Devletlerinde yine aynı başarı ile sahneye koymuştur.

Leman Dergisi'nde yayınlanan çalışmalarını "Karikatürler" isimli kitabında yayınladı. 1998 yılında Ömer Vargı'nın yönettiği "Herşey Çok Güzel Olacak" isimli sinema filminde Mazhar Alanson ile başrolü paylaştı. Bu filmi Türkiye ve Avrupa'da yaklaşık 1,800,000 kişi izledi. Reklam dünyasında da adından söz ettiren sanatçı , "Panasonic" reklamlarının radyo spotlarıyla iki yıl üst üste Kristal Elma ödülüne layık görüldü. Bu firmanın TV filmlerinin yanı sıra "Mavi Jeans" reklamlarında da oynamıştır. 2000 yılının Ocak ayından sonra gösterileri Star TV tarafından yayınlanmakta olup bunları "Gösteri" adlı kasette de Bay Müzik ile piyasaya sürmüştür. Askerlik görevini Temmuz 2001'de tamamlayan Cem Yılmaz, gösterilerine devam etmektedir. Özel bir şirket için hazırladığı reklamlar serisi ilgi görmüştür. Reklam ve gösteri çalışmalarına devam etmektedir.


Cem Yılmaz'ın Bazı Espirileri

* Mademki dünya bir hiç, gece de iç, gündüz de iç.
* Bende şeytan tüyü yok, epilasyonla aldırdım.
* **lık yapmayın, Hükümet rekabetten hoşlanmaz.
* Nefes kesen bir roman yazdım. Tüm okurlarım öldü.
* Hakan yarın ki maçta forma giyemeyecek... Çıplak oynayacak.
* Her aşk bitki isimleri ile başlar, hayvan isimleri ile biter.
* Oğlumun adını mafya koydum, artık ben de mafya babasıyım.
* Yazılıdan sıfır aldım ama, önemli olan katılmaktı.
* Eğer turist sezonundaysak, neden onları avlayamıyoruz?
* 1959'da içilen kahvelerin hatırı doldu, duyurulur.
* Şiddete karşı savaş açın, şiddet yanlılarını kurşunlayın.
* Ölüm korkusu sürekli değil, mezarda biten geçici bir duygudur.
* Adamın biri eczaneye sinek ilacı almaya gitmiş. Eczacı ona "sineğinizin nesi var acaba" demiş.
* Sık sık ameliyat olun, içiniz açılır.
* Sizde bit şampuanı var mı? Kirlendi hayvancıklar.
* Beşbinkere söyledim; abartmayı bırak.
* Bu tüp bebek hatalı; hep gaz kaçırıyor.
* Yes abicim. Türkçe eğitime benden de okey!
* Bir fil elektrik direğinden daha yükseğe zıplayabilir mi? Elektrik direği zıplayamaz ki...
* Selam! Ben Aydan Şener. Hadi yaa. Ben de dünyadan Neil Armstrong.
* Çocuğun biri bir gün kafasını ıslatmadan yıkamaya başlamış. Annesi de "oğlum hiç saç ıslatılmadan şampuanlanır mı?" deyince çocuk: ama anne bu şampuanda kuru saçlar için yazıyor.
* Temel Fransa'ya gitmiş. Tabelada Fransa yazıyormuş. O da " Aaaa... burayı da mı Sabancı aldı" demiş.
* Gençliğim acı veriyordu. Ameliyatla aldırdım.
* Ey yükselen yeni nesil! İn ulan aşağı!
* Son gülen sen olacaksın. Çünkü geç anlıyorsun
* İnsanlık bugün de para karşısında değer kaybetti.
* Karınızla aranızdaki ortak yan ne? Aynı günde evlendik.
* Hayatım boyunca kararsız biri oldum ama artık emin değilim.
* Karımı o kadar seviyorum ki eskimesin diye başkalarının karılarını kullanıyorum.
* Size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapın, çok zevkli.
* Demokrasi, seks gibidir. İyisi de, kötüsü de "iyi" dir.
* AIDS virusu de, Ebola virusu de maymun patentli. Maymundan gelip gelmediğimiz belli değil ama, Maymundan gideceğimiz kesin.
* Soğuk savaştan sıcak savaşa geçiverdik bir anda. Dünya çatlamasa bari.
* Asansor bozuk. En yakın asansör karşı binadadır.
* İçerken araba kullanmayın. Bir yere çarparsanız biranız dökülür.
* Yarın yapabileceğin bir şeyi, Asla bügünden yapma.
* Tanrım! Kendim için bir şey istemiyorum. Yalnızca anneme paralı ve güzel bir gelin nasip et!





Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Satış / Pazarlama
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

4.08 saniye.
23:16:37, 2 Mayıs 2024, Perşembe

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım