Çok Hata Yapmadan İnovasyon Olmaz - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Çok Hata Yapmadan İnovasyon Olmaz


dt_turan
Girişimci Editör

Toplam 544 yazı
16/04/2008 :  10:13:23 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Ralph Keyes ve Richard Farson, “The Innovation Paradox” (İnovasyon Paradoksu) isimli kitabın yazarları. Onlara göre inovatif bir şirket olmak için bu konuda oldukça fazla hata yapmak gerekiyor. Hatta onlar, piyasaya sürülen yeni inovatif ürünlerin yüzde 70’inin başarısız olmasının bir önemi olmadığını düşünüyor. İnovasyon çalışmalarının uzun dönemde sonuçlanmasının da problem yaratmadığı görüşündeler. Onlara göre önemli olan inovasyon konusunda kararlı ve tutarlı olmak. Keyes ve Farson, bunun için şirketlerin hataya tolerans göstermelerinin anahtar kural olduğunu düşünüyor. GE, 3M, Apple gibi şirketlerin de bu sayede başarıyı yakaladıklarına dikkat çekiyorlar.

Son yıllarda inovasyon herkesin gündeminde. Her kademede çalışan kişi için inovatif olmak büyük önem taşıyor. Şirketler ise inovatif çalışmalarını artırmanın yollarını arıyor, bu tarz ürünler ortaya çıkarmak için her geçen gün yatırımlarını artırıyorlar. “The Innovation Paradox” (İnovasyon Paradoksu) isimli kitabın yazarları Ralph Keyes ve Richard Farson’a göre bütün bunları başarmanın yolu, bol bol hata yapmaktan geçiyor. Hata yapma oranı yüksek olan şirketlerin yüzdesel olarak daha fazla inovatif ürün ortaya çıkardıklarını düşünen Keyes ve Farson, bu paradoksu yönetmenin verimli bir yolunun olmadığını söylüyorlar. Önemli olanın bu paradoksla yaşamayı öğrenmek olduğunu belirtiyorlar.

Ralph Keyes, bir adım daha ileri giderek, inovatif ürünlerin yaşam döngüsünün de daha uzun olduğu görüşüne katılmadığını söylüyor. “Bir ürünün yaşam döngüsünün süresini bilmek imkansız” diye konuşuyor. Çengelli iğne ve kağıt raptiyesi gibi ürünlerin yüzyıldan fazla süre yaşadığına, walkman gibi ürünlerin ise ömrünün daha kısa olduğuna dikkat çekiyor ve “Yine de bu ürünlerin her biri inovatif ürünler olarak tarihe geçti” diye konuşuyor.

Richard Farson ise inovatif çalışmaları belli bir çerçevenin içine oturtmamaktan yana. Ona göre, inovatif olmak, ne kadar fazla riski göze aldığınızla doğru orantılı. Geçmişin en büyük inovatif çalışmalarına imza atan Henry Ford ve Thomas Edison gibi liderlerin büyük başarısızlıkların sonucunda zafer elde ettiklerine dikkat çeken Farson, “Onlar nihai başarıya ulaşmanın yolunun başarısız olmaktan geçtiğini biliyorlardı. IBM’in kurucusu Tom Watson, IBM’i kurduğu ilk yıllarda, başarılı inovatif çalışmalara imza atmak için yapılan hataların oranını ikiye katlamak gerektiğini söylemişti. GE’nin efsanevi lideri Jack Welch ve onun yerini alan Jeffrey Immelt de aynı görüşü paylaşarak, günümüzün en önemli şirketlerinden birini yarattılar” diye konuşuyor.

Ralph Keyes ve Richard Farson’la inovasyon konusunda ortaya çıkan paradoksları, inovatif şirket olmanın yolunu ve bu konuda başarılı örnekleri konuştuk:

Kitabınızda, şirketlerin inovasyon çalışmaları yaparken pek çok paradoksla karşı karşıya kaldığını söylüyorsunuz. Bu paradoksları verimli bir şekilde yönetmenin yolu nedir peki?

R F: Paradoks yönetiminin sonucundan bir verim beklemek yanlış olur. Paradokslar genellikle çözümsüz şeylerdir. Önemli olan paradokslarla başa çıkmanın bir yolunu bulmaktır. Başa çıkmakla, problem çözmek arasında büyük fark var. Sonuçta, problem çözümünden büyük ihtimalle verim elde edilir. Fakat bir problemle başa çıkmak verim getirmez.
Ünlü yazar F. Scott Fitzgerald, iki muhalif düşünceyi kafasında tutup, bu muhalif düşüncelere işlerlik kazandıran zekanın birinci sınıf bir zeka olduğunu söylemiş. Yani bir şirket içinde de paradoksları kabul edip, bunlarla başa çıkmak önemli.

Yapılan bir araştırmaya göre günümüzde satılan ürünlerin yüzde 70’i, 2010 yılında piyasada olmayacak. Size göre inovatif çalışmalar ürünlerin yaşam döngüsünü uzatabilir mi?

R K: Bir ürünün yaşam döngüsünün süresini tahmin etmek imkansız. Çengelli iğne ve kâğıt raptiyesi gibi ürünlerin yüzyıldan fazla yaşadığını biliyoruz. Açıkçası bu ürünlerin sonsuza kadar da yaşayacaklarını tahmin ediyorum. Oysa walkman çok daha kısa süreli başarı yakaladı. Ama bu ürünlerin her birini inovatif ürün olarak adlandırıyoruz. Şu anda mevcut ve inovatif olarak görülen pek çok ürün ya da hizmetin bundan birkaç yıl sonra değişeceği bir gerçek.

Bundan birkaç yıl sonra bilgisayar teknolojilerinin bize sunacakları daha da fazla gelişecek. Ama bu şu anda sunulan ürünlerin daha az inovatif olduğu anlamını taşımıyor. Yani inovasyonla ürünlerin yaşam döngüsü arasında bir bağlantı yok. Ben zaten uzun yıllar piyasada kalan bir ürünün pazarı daraltabileceğini düşünüyorum. İnovasyon, hiç sonu gelmeyen trendler ya da ürünler yaratmak değildir. Sonuçta yapılan araştırmaların çoğu inovasyonun herhangi bir pazar, ürün ya da şirket için değil, yaşamın devamlılığı için gerekli olduğunu gösteriyor.

Şirketlerin inovasyon çalışmalarını hayata geçirirken nihai amaçları kârlılıklarında artış sağlamak. Bunu başarmak size göre nasıl mümkün?

RK: Ben inovasyonun sadece bir ürünü geliştirip onu iyi şekilde sunmakla ya da milyonlarca adet satmakla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bana göre kârlı sonuçlar getirmeyen pek çok çalışma şirketlere büyük katkı sağlayabiliyor. En azından bu tür çalışmaların inovasyon bazlı fayda sağladığını düşünüyorum. Ortaya çıkan her başarısızlık, şirketlerin gücünü artırır. Önemli olan risk alma beceresi gösterebilmek

* Yeni ürün sunumlarının şirket cirosu içindeki payı oldukça düşük. Yine de yatırımlar devam ediyor. Bu oran size göre ilerde artacak mı?

RF: Başarısızlıklar ya da cirosal anlamda hüsrana uğramak şirketleri denemekten vazgeçiremez. Sonuçta var olmak için denemeye devam etmek zorundalar. İlerde inovatif ürün sunumlarının ciro içindeki payı artar mı, bunu açıkçası bilmiyorum ama bildiğim bir şey var; şirketler sürekli yeni ve inovatif ürün sunmak için denemeye devam edecekler.

Bir şirketin inovatif bir şirket olması için neler yapması gerekiyor? Kültüründe ne tür değişimler yapmalı?

RF: Şirketlerin ilk olarak şirket sözlüklerinden başarı ve başarısızlık terimlerini çıkarmaları gerek. Daha sonra ise bütün alanlarda, risk almayı teşvik edici bazı düzenlemeler yapmaları faydalı olacaktır. Bir kişi, bir iş yaparken bunun sonucunda elde edeceği başarının keyfiyle kafasını meşgul ederse ya da başaramazsa başına geleceklerden endişe duyarsa o işe yeterince konsantre olamayabilir.

Şirketler genelde başarısızı cezalandıran, başarılıyı ise ödüllendiren bir kültüre sahipler. Bu, günümüz ortamında artık iyi bir uygulama değil. Bunun yerine hırsı, cesareti ve adanmışlığı ödüllendirmek gerek. Bu, yöneticilerin başarı ve başarısızlığa karşı bakış açılarını değiştirmeleri gerektiği anlamına geliyor. Başarı ve başarısızlığa her zamanki tepkiyi vermek inovasyon çalışmalarının çoğunun sonunun gelmemesine neden oluyor. Sadece başarıya odaklanırsanız, inovatif olamazsınız. Bugünün değişken ve sürekli dalgalanan ekonomisinde, hatalara saygı duymak, başarısızlığa belli oranda hoşgörü göstermek gerekiyor.

Başarısızlıktan korkmak doğal bir refleks değil mi peki? Başarısızlık hangi noktaya kadar yararlı görülebilecek bir şey?

RK: Tabii ki başarısızlıktan korkmak da oldukça doğal bir tepki. Önemli olan başarısızlığın ve hatta bundan korkmanın doğal olduğunun farkına varmak. Sonuçta korku, insanları motive eder, hatta daha fazla konsantre olmalarını sağlar. Kimi zaman da teşvik edici bir özelliği vardır. Sonuçta yeni bir iş ya da ürün yaratırken herkesin endişeleri vardır. Bu oldukça doğal bir tepkidir. Önemli olan bu endişelere göğüs germek ve bu endişeyle birlikte yeni bir şey yaratmanın heyecanına varabilmek. Girişimciler heyecanlı yaradılışlarıyla ün kazanmışlardır. Bana göre bugünün girişimcileri geçmişte dünyaya gelmiş olsalardı, kaşif, savaşçı ya da izci olurlardı. İş kuran çoğu kişi, yaptıkları hataları başarılarına ulaşmak için bir basamak olarak görür. Silikon Vadisi’nde sürekli olarak “başarısızlık burada hoşgörüyle karşılanır” denir. Dünyanın en inovatif insanlarından biri olan Bill Gates, kendisinde bulunan inovatif ruhun temelinde yatan gerçeği şu sözlerle açıklıyor: “Her şeyi denemek zorundasınız, çünkü inovasyonun arkasında yatan asıl büyük sır ne kadar hızlı düştüğünüzle ve başarısız olduğunuzla doğru orantılı.”

Peki şirketlerin hataya hoşgörülü bir yapıya kavuşmaları nasıl mümkün?

RK: İlk önce riskler konusunda gözü kara olmaları gerekiyor. Bunun yanında günümüz şirketlerinin çoğunun başarısızlıklara daha fazla hoşgörüyle yaklaşmaları için kültürlerini değiştirmeleri şart. Bu sayede daha fazla inovatif olmaları mümkün. Eski ve kökleşmiş yapıdan kurtulup, çalışanlarıyla işbirliği yapmaları inovasyonu artırıcı bir etken olacaktır. Çalışanları cesaretlendirmek burada anahtar nokta. Şirketlerin geçmişte ve hatta günümüzde sıklıkla kullandıkları başarı ve başarısızlık kriterlerine göre çalışanları yargılaması, inovasyonu öldürüyor.

Günümüzde inovasyon uzun soluklu bir uğraş olarak görülüyor. Özellikle CEO’ların çoğunun hisse sahiplerini kısa dönemde mutlu etmeleri gerektiğini düşünürsek, inovasyona olan ilginin devam edeceğini söylemek mümkün mü?

RF: Kapitalist ortamlarda, hissedar kuralı koyan kişidir. Bana göre önümüzdeki yıllarda daha fazla alt kademede çalışan iş sahibi olmaya başlayacak. Bu, oyunun kuralını biraz değiştirecektir. Yine de bir mucize beklemek yanlış olur. Sonuçta hissedarların gücü oldukça fazla. Fakat onlar da inovasyonun önemini anlamaya başlayacaklar, bu nedenle inovasyona olan ilgi artarak devam edecektir.

İnovatif bir çalışmanın başarıya dönüşmesi için gerekli olan ortalama minimum maksimum zaman nedir size göre? Ne kadar süre sonra bir çalışmadan sonuç alınmayacağını anlamak gerek?

RF: İnovasyona bir zaman çizelgesi uygulamak mümkün değil. Bunu yapmak zaten büyük sorunlara neden olabilir. iPod gibi bazı ürünler piyasaya kısa sürede sunulduğunu biliyoruz. PC’nin ortaya çıkışı ise biraz daha fazla zaman aldı. Bu konularda zorlama yapmanın ve zaman tabloları ortaya koymanın inovasyonu kötü etkileyeceğini düşünüyorum.

İnovatif bulduğunuz bazı ürün örnekleri verebilir misiniz?

RF: iPod tabii ki. Bu ürün Apple’ın açık inovasyona sahip ve hata yapmaya toleranslı yapısının en önemli göstergesi. Kimse, “iyi de müziği yanında taşınabilir ve görsel olarak oldukça farklı bir aletle dinlemenin nesi inovatif” demediği için bugün böyle bir ürün var.

Başarılı ve başarısız bulduğunuz şirket örnekleri hangileri peki?

RF: 3M., GE ve Apple bana göre günümüzün en inovatif şirketleri. Bu şirketlerin her biri kendi genlerinde inovasyon kültürünü oturmayı başarmış, aynı zamanda çalışanlarını da yeni fikirlerle ortaya çıkmaları konusunda cesaretlendirmiş örnekler. Sonuçta çalışanlar fikirleri işe yaramasa da bir ceza almayacaklarını bildikleri için bir adım öne çıkabiliyorlar.

Büyüme ve inovasyon arasında tersine bir ilişki olduğu söyleniyor. Siz buna katılıyor musunuz?

RK: İnovasyonu bir seçim olarak görmek mümkün değil. İnovasyon artık bir gereklilik. Gelişimin her aşamasında ihtiyaç duyulan bir şey. Kesin olarak söyleyebileceğim bir şey var; gelecekte inovasyona gerekli yatırımı yapmayan çok az şirket ayakta kalmayı başarabilecek. Buradaki en büyük sorun ise inovasyon tek bir departmanın işi değildir. Yani örneğin, inovatif bir ürün hayata geçirmeye karar verdiğinizde, pazarlama, üretim ve geliştirme departmanlarının da inovatif olmaları gerekir. Bunun da sürekliliğini sağlamak büyük önem taşıyor. Şirketler artık işleri eskisi gibi yönetip aynı şekilde büyüme kaydetmeyi bekleyemezler. Artık değişen ekonomi ve şartlar buna izin vermez.

Richard Farson
“Büyük Liderler Başarısızlığı Tadanlar Arasından Çıkar”

Başarısızlar Daha İyi İş Çıkarıyor
İş hayatında başarılı olarak adlandırılan insanların hiçbir zaman başarısızlıkla tanışmamış olduğunu düşünenler olabilir. Bu doğru bir kanı değil. Hatta kimi durumlarda tam tersi daha doğru diyebiliriz. Başarılı olmaya odaklanmış bir insanın, başarısızlığı hoşgörüyle karşılayanlar kadar iyi iş çıkarmadıkları bir gerçek.

Liderlerin Başarı Sırları
Geçmişte yaptıkları işlerle büyük inovatif çalışmalara imza atan kişilere bir bakın. Thomas Edison, Henry Ford gibi örneklerin her biri nihai başarıya ulaşmanın yolunun başarısız olmaktan geçtiğini biliyorlardı. IBM’in kurucusu Tom Watson, IBM’i kurduğu ilk yıllarda, başarılı inovatif çalışmalara imza atmak için yapılan hataların oranını ikiye katlamak gerektiğini söylemişti. GE’nin efsanevi lideri Jack Welch ve onun yerini alan Jeffrey Immelt de aynı görüşü paylaşarak günümüzün en önemli şirketlerinden birini yarattılar.

Sürekli Başarı Yakalamak En Zor
İŞ Sonuçta başarısızlık denemiş olduğunuzun, bazı hatalar yapsanız da yerinizde saymadığınızın en önemli göstergesi. İnovasyon konusunda önde gelen şirketler arasında yer alan 3M ve GE gibi şirketlerin pek çoğu, inovasyona bu şekilde yaklaştıkları için başarılılar. Başarılı olmak için, birilerinin başarısızlığını hoşgörüyle karşılamak gerekiyor. Başarıyı sürekli kılmak başarılı olmaktan çok daha zor.

İki Dev Şirketin Stratejisi
Bu konuda başarısızlığından ders çıkarmayı başarmış ve başaramamış iki örnek; IBM ve Xerox’tur. Birisi başarısızlığının külleri arasından yeniden yükselmeyi başardı. Diğeri ise başarısızlığının içinde büyük sorunlar yaşadı. IBM bilgi teknolojileri alanında pek çok son moda ve trend buluşları ardı ardına piyasaya sundu. Daha sonra geride kalmaya başladı, fakat farklı bir alana yönelerek yeniden başarıyı yakalamayı başardı. Xerox ise kârlı ve oldukça trend bir iş yaparken ürünlerini yenileyemediği için iflasın eşiğine geldi.

Ralph Keyes

Ürün Sunumlarının Çoğu Neden Başarısız?

Günümüzde yüzde 70 yeni ürün sunumunun başarısız olduğu biliniyor. Bu oranın bu kadar yüksek olmasını neye bağlıyorsunuz?

Aslında günümüzde insanların el attığı her şey yüksek bir başarısızlık oranına sahip. Biz hayatın içinde bunların çoğunu görmezden geliyoruz ya da bir şekilde üstünü kapatıyoruz.

Örneğin, yeni açılan 10 işin 8’i ilk yılında batıyor. Amerika’da evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor. Boşanma olmayanların çoğu da başarısız evlilikler olarak görülüyor. Yani insanlar uzun yıllardır başarısızlığı başarılardan daha fazla yaşıyor. Hatta bazen neyin başarı neyin başarısızlık olduğunu söylemek de oldukça zor. Sonuçta şu bilinen bir gerçek; mağlubiyet insanları zafere ***ürür. Zafer de kimi zaman mağlubiyetle sonuçlanabilir. Kendi hayatımıza bile şöyle bir baktığımızda bu gerçeği görüyoruz. Bazı durumlar oldukça büyük başarısızlık gibi gözükür, ama ilerleyen zamanlarda bu başarısızlığın büyük bir başarıya kapı açtığını görebiliriz. Zaten sürekli galibiyet ya da başarı da sıkıcı bir şey olurdu. O zaman kayıtsız, heyecansız ve başarısızlık konusunda takıntıları olan kişiler haline gelirdik. Yani başarı ve başarısızlık arasında ince bir çizgi var. Bu nedenle ürün sunumlarının yüzde 70’i başarısız gibi gözüküyor olabilir. Oysa bana göre bu yüzde 70 sayesinde başarılı yüzde 30’a sahibiz.

Ralph Keyes

“Herkes İnovatif Olmanın Yolunu Arıyor”
Şanslarını Denemek Zorundalar


Bugünlerde hemen hemen tüm şirketler inovatif olmanın bir yolunu arıyor. Bu, artık şirketlerin ve yöneticilerin bu konuda daha açık fikirli olduklarının bir göstergesi. Yani artık her bir şirket bu konuda şansını denemek zorunda olduğunun bilincinde.

Başarısızlık Korkusu Sorun Yaratıyor
Şirketlerin pek çoğu şanslarını denerken başarısız olabilir. Hatta piyasada oldukça garip durumlara da düşebilirler. Çoğu şirket başarısız olmadan inovatif olmak istiyor. Bu artık pek mümkün değil. Eğer başarısızlıktan bu kadar korkarsanız asla inovatif olamazsınız.

Korku İnovasyonu Öldürüyor
New Yorker dergisinde yayınlanan bir karikatürde, çalışan patronuna şöyle diyordu: “Tabii ki inovatif olabilirim. Siz bana bu konuda rehber olabilir misiniz, nasıl inovatif olayım?” Bu karikatür çalışanların bu konuda nasıl kendilerinden emin olmadıklarının bir göstergesi. Korkuyorlar ve başarısız olma korkusu, kötü görünme korkusu, işini kaybetme korkusu yüzünden inovatif olamıyorlar.

Çalışanları Cesaretlendirmek Gerek
Eğer şirketler şanslarını denedikleri için kimseyi cezalandırmayacakları konusunda güvence verirlerse, sorunun büyük bir kısmı çözülmüş olur. Apple’da pek çok yeni ve inovatif ürünü piyasaya süren David Levy’ye patronu, önerilerinin yüzde 80’inin başarısızlıkla sonuçlanabileceğini söylemiş. Bu ne kadar büyük bir güvence. Bu sayede Levy pek çok yeni ürene imza atabilmiş. Sonuçta Levy’nin patronu da onun yeni bir şeyler denemekten ancak böyle kaçmayacağını biliyordu.

Kaynak: Şeyma Öncel Bayıksel, Capital

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.13 saniye.
21:20:16, 16 Mayıs 2024, Perşembe

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım