Büyük kafaların büyük hedefleri vardır, küçük kafaların ise sadece arzuları. Küçük kafalar talihsizliklere boyun eğer, büyük kafalar ise talihsizliklerin üstünde yükselir” der Washing Irving. Hal böyle olunca büyük Türkiye hedefini belirlemek düşünülemez. Nitekim hayatın birçok alanında hedefler belirlendiği gibi ticari alanda da somut hedefleri var artık Türkiye’nin.
Daha birkaç yıl öncesine kadar 10 milyar dolar ihracat rakamlarını büyük bir gelişme olarak köşe yazarları gazetelerindeki köşelerinde, yorumcular da televizyon ekranlarında ifade ederken, şimdilerde ise 100 milyar dolar rakamına yaklaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Yine yakın zaman için bu rakamı 500 milyar dolara çıkartma öngörüldüğünü işin yetkilileri telaffuz etmeye başladılar. Cumhuriyetimizin 100. yaşında yani 2023 yılında 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ulaşılacağı konuşuluyor.
Ve yine düne kadar kişi başına düşen milli gelirin 5 bin doları aşağı yukarı bundan 4-5 yıl önce büyük bir ekonomik kriz yaşayan Türkiye’nin insanları dile getirmiyordu. 1-2 yıl sonra kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolar olarak hedeflendiğini görüyoruz. Bu ve buna benzer ekonomik hedefler, Türkiye’nin geleceği ve büyük Türkiye için gerekli. Hedeflerde de samimi olunup gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra, bu hedeflere ulaşmak mümkün. Önemli olan hedefi olan bir Türkiye oluştura-bilmektir.
Hedefi olan bir Türkiye’yi hiç şüphesiz bu ülkenin insanları meydana getirecek. İcranın başında olan siyasiler gerekli kararlara imza atarken sivil toplum örgütleri de bu kararların şekillenmesine, güzelleşmesine katkıda bulunacak. İşte bu çerçevede derneğimizin de üyesi olduğu TUSKON; Afrika, Avrasya, Pasifik ve yeniden Afrika zirveleriyle, hedefi olan Türkiye’ye büyük katkıda bulundu. Çok sayıda ikili görüşmeler sonrasında milyar dolar nispetinde iş bağlantıları yapıldı. Hem Türkiye kazandı hem de bu organizasyona katılan ülkeler. Sömürme zihniyetinden uzak, tamamen karşılıklı menfaatler doğrultusunda hareket edilen bu faaliyetler, Büyük Türkiye için olmazsa olmazlardan.
Büyük Türkiye’nin hedefi olur da bu ülkenin evladı olan işadamlarının hedefi olmaz mı? Zaten bu görüşmelerin amacı da yeni pazarlar oluşturmak. Bunun için de karşılıklı güven şart. Karşılıklı menfaat de… Bunların sağlanması için de TUSKON’un organize ettiği programlara paralel, bu organizasyonlara katılan ülkelerin bürokratları ve işadamlarını TUSKON’a bağlı olan dernekler tarafından İstanbul’un gezdirilmesi, özel ikramlar ve görüşmeler sonrasında güven oluşturuluyor. Sonrasında iade-i ziyaretle güven iyice pekiştiriliyor. Zaten demiyorlar mı ünlü markaların sahipleri;
“ticarette önce güven!”diye… İşte bu sağlanıyor. Şunu temin ederim ki bu organizasyonlar devam ettiği sürece, bir başka ifadeyle hedefi olan işadamlarımız ve hedefi olan Türkiye var olduğu müddetçe hiçbir güç Büyük Türkiye’yi yolundan çeviremez.