Zihin, yapısını tam olarak bilmediğimiz bir sır olabilir, ama kesin olarak bildiğimiz bir şey varsa, o da zihnin sürekli saldırı altında olduğudur.
Konumlandırma: Zihinleri Fethetme Savaşı’nda, Amerika’nın dünyanın ilk “aşırı iletişimli” toplumu haline gelmiş olması olgusu bilinen bir gerçek. Kitle iletişim biçimlerindeki büyük patlamanın ve bunun sonucu olarak iletişim hacmindeki artışın, insanların kendilerine sunulan enformasyonu almaya da göz ardı etme tarzı üzerinde son derece öneli etkileri olmuştur. Aşırı iletişim, hem insanlar arası iletişimi, hem de insanları etkileme tarzını tamamıyla değiştirmiştir.
Ne demeli? Benim 70’li yıllarda “aşırı yük” olarak gördüğüm şey, şimdi 90’lı yıllarda bakıldığında, meğer sadece ısınma hareketleriymiş. Sorunun hangi noktalara ulaştığını gösteren bazı istatistikler aktaralım: Son 30 yılda, daha önceki 5.000 yılda üretildiğinden daha fazla enformasyon üretilmiştir. Tüm basılı bilginin toplamı, dört-beş yılda bir iki katına çıkmaktadır. New York Times’ın bir hafta sonu nüshası, 17. yüzyıl İngiltere’sinde ortalama bir insanın bütün yaşamı boyunca karşılaşabileceğinden daha fazla enformasyon içermektedir. Dünyada her gün 4.000’den fazla kitap basılmaktadır. Ofis çalışanları kişi başına yılda ortalama 125 kilo kağıt kullanmaktadır. Bu rakam, 10 yıl önce tüketilen miktarın 2 katıdır.
Herhalde Dikkatinizi Çekmiştir: Bütün bu istatistikler basılı iletişim biçimiyle ilgilidir. Aşırı iletişimli toplumumuzdaki iletişimin elektronik yönü ne durumda acaba?
Elektronik Aşırı İletişimDünyanın neresine giderseniz, gidin, uydular yeryüzünün her köşesine sonu gelmez mesajlar göndermektedir. İngiltere’de bir çocuk 18 yaşına geldiğinde, 140.000 televizyon reklamı görmüş olmaktadır.
Reklam mesajları açısından bakıldığında, 11 Avrupa ülkesinde 1992’de 3 milyonun üzerinde televizyon reklamı yayınlanmıştır. Bu arada, ABD’ye dönersek, aşırı iletişimin elektronik yönü daha da yoğun bir görünüm sunmaktadır. Uzmanlar bize 50 televizyon kanalının zamanla 500’e çıkacağını söylüyor. Bu kadar çok kanalı izleyebileceğinizi tasavvur edebiliyor musunuz? Tam izlemek için bir program bulduğunuzda, bir bakacaksınız programın sonuna yetişmişsiniz?
Bütün bunların yan etkisini en olumsuz şekliyle yaşayanlardan biri de ünlü Fransız kafeleridir; New York Times’a göre bunların birçoğu kapanmak zorunda kalmaktadır. Bir kafe sahibi şöyle yakınıyordu: “Parisliler giderek Amerikalılarla benziyorlar. Acele içindeler. Oturup huzur içinde bir şey yemek yerine, yanlarında ***ürebilecekleri yiyecekler satın alıp gidiyorlar. Geceleri de televizyonun başına koşuyorlar.”
Tabii, bir de bilgisayarlar ve fiber optik kablolar, CDROM’lar ya da başka yollarla evinize muazzam boyutlarda enformasyon iletmeyi vaat eden, herkesin öve öve bitiremediği ünlü enformasyon otoyolu var (1975 yılında, yalnızca 300 hat üzeri veri tabanı vardı. Şimdi ise milyarlarca enformasyon parçacığı içeren 7.900 veritabanı içinde yitip gidebilirsiniz). Söylenenler gerçekleşirse, yakında bazı insanlar ansiklofobi (elektronik bir ansiklopedi içinde hapsolup kalma korkusu) tedavisi görmek zorunda kaldığında şaşırmamanız gerekecektir.
Kaynak:Jack Trout’un “Yeniden Konumlandırma” adlı kitabından alınmıştır.