Nasıl Satıcı Olunuyor? - Koniks.com

Demişler ki satıcı olunmaz, doğulur. Bu söz bana biraz arabesk gelse de doğruluk payı yok denemez. Kişinin hamurunda yok ise insan sevgisi, istediğiniz kadar gülsün yüzü, gözleri her şeyi ifade eder istemezse de...

Herkesin yaptığı şeyi yaparak, herkesin beklediğinin tersini düşünmek delilik olsa gerek. Çok değerli bilim adamı Albert Einstein’ın söylediği bir sözü çok beğeniyorum” Delilik; hep aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir” demiş. İşte hayatın ve satıcılığın özet felsefesi burada başlıyor.Hep aynı şeyleri yapmak,her gün aynı tarz giyinmek, hep aynı yemeği yemek, hep aynı tarz müziği dinlemek,hep aynı konulu filmler izlemek, her pazar günü yataktan geç kalkmak, hep aynı hep aynı... Hafta sonları hep aynı restorantta yemek yemek, hep aynı saatte uyanmak, hep aynı tarz hediyeyi sevdiğinize almak. Aynı saç şekli, aynı yüz ifadesi, aynı tarz kitaplar dergiler, aynı televizyon kanalı... Çoğaltmak mümkün ama ben artık içinize daral getirmek istemiyorum, ayrı birşeyler söylemek istiyorum. Aynı düşünerek, ayrıcalıklı satışlar yapamazsınız diyorum. Sizin gibi düşünen tonlarca fikir sahibinin olduğunu unutarak ,sanki sizin fikriniz çok özelmiş gibi sunmak, beklemediğiniz bir sonuç getirmeyecektir size. Aynı sonucu hep alacaksınız.

Nice üniversite sınıfları gördüm içleri boş, nice ünüversite mezunları gördüm onların da içleri boş. Boş sınıfları boş bırakan kişilerin fikirleri de bomboş. Ne amaçla o yolları teptiğini bilmek gerekiyor. Eğitim bilgi eksikliğini giderir, bilgisiz de doğru ve amaçlı düşünülmez. O halde bilgiyi almamız için okula gidiyoruz ifadesini baştan kabul etmemiz gerekiyor. Okul bize yeni bir karakter kazandırmaz, sadece karakterimizi şekillendirir , bilgilendirir, saygın bir şekle sokar. Aynı düşünmememiz için çeşitlilik sağlar.

Dün bir hedefimiz vardı. Eğitim hayatımızı bitirelim de bir an evvel iş hayatına atılalım diye. Hatta staj yaparken ben , çalışan kişilere çok özenirdim. Dört sene daha okuyacağım diye düşünür onlar gibi olmaya can atardım. Ne zaman ki üniversite yıllarımda parasız kaldığım ve hem çalışıp hem de okula gitme zorunluluğum doğduğu günler yaşamaya başladım, o zaman hayatın ne kadar zor bir o kadar da anlaşılmaz olduğu yüzüme sert bir rüzgar gibi çarpmıştı. Her sabah aynı saatte kalkıp ,aynı yoldan işyerine gitmek bir süre sonra hayatımı inanılaz monoton bir duruma sokmuştu. Üniversite kampüsünde bulunan kışbahçesinde bir kahve içebilmeyi ne çok isterdim. Arkadaşlarımın orada geçen anılarını dinlemek beni hiç eğlendirmez bilakis üzerdi... Ama zamanla bulunduğum duruma adapte olmuştum, aynı şeyleri düşünerek farklı sonuçlar beklememeye başlamıştım...Bilgisayar programcılığı yaptığım o yıllarda kararımı vermiştim. Ben satıcı doğmuştum ve bu yaptığım iş benim gerçek kimliğimle bağdaşmıyordu. Mutlaka satış ile ilgili bir bölümde çalışmalıydım diye karar almıştım...

Satıcı olmak için önce bedeninizi ve ruhunuzu negatif duygulardan, düşüncelerden arındırmanız gerekiyor. Hatta şu anda sosyetede bile moda olan ciddi tesislerde, çeşitli uzakdoğu sporları kullanılarak, bedeni ve ruhu pozitif enerji ile doldurmanın yolları aranıyor, bunun için de ciddi paralar harcanıyor. Aslında bu işin en basit ve ucuz yolu kitap okumaktan geçiyor. Bu işle ilgili yazılmış inanılmaz sürükleyici ve basit öğreti metodlarıyla beyninizde kalıcılık etkisi oluşturacak kitaplar var.Fakat işin en önemli kısmı kitap okumayı sevmek gerekiyor. Görev olarak yapılan hiç bir şey, size kalıcılık kazandırmaz ve çok çabuk sıkılmanıza neden olur.

Satıcılık demişken, satacağınız ürün konusunda gerekli bilgi eksikliklerini gidermeniz gerekiyor. Satış yapan kişi ,asla ve asla dur bir bakim”, “sanmıyorum” , “ olabilir de olmayabilir de” gibi iki ucu açık, kendinden emin olmayan sözcükler kullanmaz. Satıcı ürününe, firmasına , diline ve beynine hakim olmalıdır. Söyleyeceği ve yapacağı her hareket senkronize olmalıdır. Beyninin verdiği bir komutu ,mimiklerine yansıtabilmeli, eğer negatif bir komut ise bu, önce kalbine göndermeli orada gerekli yapısal değişime uğrattıktan sonra ağzından çıkarmalıdır. Boşuna dememiş atalarımız “ ağzından çıkanı kulağın duysun” diye.

Olaylara yaklaşımdaki pozitif açısını hiç kaybetmeden, yüzlerindeki mimik çizgilerine yansıtabilen, hatta kırışıklar oluşma pahasına da olsa kahkalar ile gülebilen kişidir gerçek satıcı. Kısacası müşterisi ile yer değiştirdiği vakit kendini kötü hissetmiyor vicdan azabı çekmiyor ise gerçekten satıcı olmuş demektir. Bunu düşünmeyenenlere ise halk dilinde “***” deniliyor.


Saygılarımla,