Toplumsal yaklaşımlarımızdan biri de her hatayı bir suçlama fırsatı olarak görmemiz. Dolayısı ile hataları saklamak, hatanın kusurunu birilerinin üstüne atmak ve her hata ile ilgili bir suçlu aramak içgüdüsel bir yaklaşım haline geliyor. Oysa, her hata altın değerinde bir öğrenme fırsatıdır. Korkarak, sakla**** veya başkalarını suçla**** bu önemli öğrenme fırsatını kaçırıyoruz.
Örneğin, ülkemizde henüz girişim sermayesi ("venture capital") kurumlarının gelişememesinin önündeki en önemli engellerden biri başarısız örneklerden korkulması. Oysa, risk almadan ve hata yapmadan yenilikçi ve değer yaratıcı faaliyetler geliştirmek güç. Girişim sermayesi kurumlarının geliştiği ülkelerde ilginç girişimcilik tecrübesi kazanmış olanların, bu girişimlerde başarısız bile olsalar, tekrardan girişim sermayesi bulma olasılıkları artıyor!
Günümüzde rekabette başarılı olmanın yolu bilgiye ve öğrenmeye dayanıyor. En etkin öğrenme ise yaşa****, hatalardan ders alarak gerçekleşiyor. Kurumsal yaratıcılık düzeyini yükseltmek isteyenler belirli sınırlar dahilinde hata yapılmasını ve hatalardan ders alınmasını teşvik ediyorlar.
Yeterince küçük hatalar yapmayan organizasyonlar, yeterince risk alma**** ve öğrenme yeteneklerini sınırla**** büyük hata yapmış oluyorlar. Burada "küçük hata" ile ifade etmeye çalıştığım kavram belli hipotezlerin sınırlı maliyetle test edilmesini göze almak ve bunun sonuçlarına katlanmak, "büyük hata" ise öğrenmeye kaynak ayırmamak ve fırsatları kaçırarak ödenen bedeldir.
Yaratıcılığı teşvik etmek ve hatalardan ders almak için organizasyonların yapabilecekleri var: (1) Fikirleri test etmek ve deneyler yapmak için elverişli bir ortam yaratmak ve kaynak ayırmak. (2) Hataların bir an önce ortaya çıkarılmasını teşvik etmek. Bazı kuruluşlar hatalarını çalışma arkadaşlarıyla paylaşanlara bu hatalar için ödül bile veriyorlar. (3) Hataların detaylı analizinin yapılmasını, kök nedenlerin bulunmasını teşvik etmek ve kaynak ayırmak. (4) Hataların tekrarını önleyecek sistem yatırımlarını yapmak.
Böyle bir ortam geliştirebilmek için liderlere önemli görevler düşüyor. Liderler hatalara suçlama yerine yapıcı eleştiriyle yanıt verilmesini sağlamalı. Ayrıca, kurumda güven duygusunun gelişebilmesi için öncelikle, kendi hatalarını ve bunlardan çıkardıkları dersleri paylaşmalı, bunu ortak bir öğrenme sürecine dönüştürmeli, buna olanak verecek şeffaf bir ortam yaratmalı. Liderlerin kurumdan başarısızlık korkusunu silmeleri öğrenme ve gelişmeye büyük bir ivme kazandırıyor. Belki hepsinden önemlisi kurum kültürünün "hatadan korkarak iş yapmama" anlayışından "kazanmak için hesaplı deneyler yapma" anlayışına yönelmesini sağlıyor.
Edison''''un ampulü bulmak için binlerce başarısız deney yaptığını ve her birisini bir öğrenme fırsatı olarak görerek motivasyonunu yitirmediğini hatırlamalıyız. Kazanmak için denemek gerektiğini ve her deneyimden öğrenerek gelişmek için karşılıklı güven ve paylaşımın gerektiğini unutmamalıyız.
Kaynak: Yılmaz Argüden, Dünya Gazetesi