Suçluluk Senaryoları Ve Üzerimizdeki Etkileri - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Suçluluk Senaryoları Ve Üzerimizdeki Etkileri


ayan
Yeni Üye

Toplam 10 yazı
18/06/2007 :  15:21:03 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı



Hepimiz sabah kalktığımızda farklı tepkiler veririz ama bu tepkilerin gün boyu ters giden işlere veya gün boyu stresli bir baş ağrısına veya suçluluk sendromu ile sağa sola saldırmamıza sebep olduğunu düşünmeyiz.
Şimdi bir senaryo yazalım ve kendimiz oynayalım:

Bir sabah kalktınız banyoya gittiniz elinizi yüzünüzü yıkayıp birde duş alıp tıraş olacaksınız ve eşinizin hazırladığı kahvaltıyı alelacele yapıp giyinip hazırlanıp işe beklide sizin için ileride yönetim kadrosuna aday olacağınız göstergeyi sağlayacak bir toplantıya yetişeceksiniz.

Ama oda ne elinizi çeşmeye attınız sizi tüm yılanlığı ile bir tıss sesi karşıladı ve aklınızdan geçenlerin hepsini silerek bağırmaya başladınız ‘’bana hemen su bulun,, diye neyse eşiniz size elinizi yüzünüzü yıkayacak ve tıraş olacağınız adar suyu temin etti biraz sakinlediniz ve tıraşınızı olurken bir taraftan da günün plan ve programını düşünüyorsunuz.
Her şey normale döndüğüne göre birazdan giyinip dışarı kendinizi atacaksınız ve arabanıza atlayıp işe doğru yola çıkacaksınız ;

Ama birdenbire tıraş sonrası gömleğinizi her zamanki yerinde hazır olmadığını görüp tam her şey yolunda derken eşinizin istediğiniz gömleği ütülemediği belki de unutmuş olacağı fikrine kapılıyorsunuz.Birden bire soğuk sular beyninizden aşağı dökülmüşçesine kıpkırmızı olarak ve damarlarınızı çatlatacak kadar hırsla bağırıyorsunuz’’HANIMM !!,, Gömleğimi neden ütülemedin!!!
Tam o sırada eşiniz koşarak gelir ve tamda ağzından birkaç kelime çıkartacakken siz yeniden kükrersiniz ‘’birde üstüne üstlük konuşacak mısın,, diyerek hırsla hazırda olan diğer gömleklerden birini hızlıca giyersiniz ve eşiniz tam da küçük bir sesle’’ kahvaltı yapsaydın bari ,,diye söylemeye çalışırken yeni bir kükreme ile ceketinizi almak üzere dolabı açarsınız ve o anda dünyalar başınıza yıkılır çünkü istediğiniz gömlek aslanlar gibi ütülenmiş olarak karşınızda durmaktadır,anlarsınız ki eşiniz gömleğinizi ütülemiş ve dolabın diğer tarafına asmıştır….işte onda söyleyecek bir şey bulamazsınız ve hızla evden uzaklaşırsınız.
Ama yolda sizi suçluluk duygusu ve söyledikleriniz rahat bırakmaz kemirir durur işe gidersiniz üstüne üstlük kahvaltı yapacak vakit de kalmadığından aç bir şekilde işe gidersiniz ama artık işte değilsinizdir herkese günaydın derken bile yüzünüz kızarır söylenenleri anlamazsınız toplantıda veriminiz artık yerlerdedir,bir an önce eve gidip eşinizin gönlünü almak istersiniz.
Şimdi olayları biraz irdeleyelim bütün gününüzü zehir eden suçlu sizce kim:

-kesik olan su mu
-yoğun bir güne hazırlanıyor olmanız mı
-ön yargılı davranışınız mı
-yoksa eşiniz mi suçlu
Tabi ki suçlu sizsiniz olayları kavramadan dinlemeden araştırmadan peşin hükümlü olarak beyninizden verdiğiniz kararlarla kişileri yargıla**** hüküm giydirdiğiniz için. Halbuki olayları başa sarabilsek siz biraz daha sakin olabilseniz günün kötü gitmesi için gerekli şartlar oluşmayacağından bir dizi olumsuzluğu yaşamayacaksınız ve toplantıda gerekli sunumu yaparak başarılı bir şekilde çıkacaksınız .
Birçoğumuz gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından kurtulamıyoruz ama asıl sebebi aradığımızda kesinlikte kendimize bakmamız gerektiğini unutmamalıyız.
Peki bu işin sırrı nedir

Hayatın pek azı sizin başınıza gelenlerden oluşur.
Hayatın diğer büyük kısmına ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla ilgilidir.
Bazıları anlamsız şeyler söyler ve yaparlar.
İnsanlar hasta olurlar.
Sular kesilebilir.
Elektrikler kesilebilir.
Arabalar bozulurlar.
Uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler.
Trafikte kalabiliriz yollar tıkanabilir bir sürücü canımızı sıkabilir v.s.
Bu kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir ki kontrolümüz dışında gerçekleşen bu bölümün dışındaki büyük kısmı kendimiz belirleriz.

İsterseniz bu yazımızı gerçek bir hikaye ile noktalayalım ve kendi kendimize şunu söyleyelim:

Her günün başlangıcında kendimizi sadece ve sadece güzel bir güne ve işlerin olumlu taraflarına motive edelim hem kendimizi hem de çevremizi mutsuz edecek hareketlerden kaçınalım daima mutlu olun ve mutlu kalın.


Mustafa AYAN




Sevgi Uzerine



Mahkeme salonunda, seksen yaslarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı.
Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini.
ve bitkin bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:
"Anlat teyze," neden boşanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:
Bu adam 50 yıldır bezdirdi hayattan..." Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu,
mahkeme salonunda. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:
"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez.
50 yıl önceydi o çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı
tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim.
Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım.
Her gece güneş dogmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye.
50 yıl oldu,bu adam bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi.
Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatimi, umudumu, her şeyimi verdim.
Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini
yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye,
o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi.
Tane tane konuştu:
"Askerliğimi ReisiCumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım.
O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim.
Esimi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim.
İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu doktora ***ürdüm.
Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi.
Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. O Doktoru pek dinlemedi. Lafım geçmedi.
O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer",
dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını,
yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek, ben oldum sanki."
dedi adam.
"Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef,
gece sulanmayı sevmez, hakim bey. "..



Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Satış / Pazarlama
Ismail KIRTILLI

Yazar

Toplam 997 yazı
18/06/2007 :  15:32:12 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Elinize sağlık, mükemmel bir yazı, çok güzel bir hikaye.

Alıntı Yapılan Metin:
Her günün başlangıcında kendimizi sadece ve sadece güzel bir güne ve işlerin olumlu taraflarına motive edelim hem kendimizi hem de çevremizi mutsuz edecek hareketlerden kaçınalım daima mutlu olun ve mutlu kalın.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
dkocak
Üye

Toplam 161 yazı
18/06/2007 :  16:05:07  Alıntı
İnsanlar artık strese kanıksamışlar, sabah 9 akşam 5 iş hayatının içinde olanlar neredeyse işleri olmadığında, endişelenecek bir sorun olmadığında kendilerini rahatsız hisseder hale gelmişler. Mazoşist gibi gelebilir ama ben öyle olduğunu düşünüyorum.

Bunun hastalıklı bir durum olduğunu anlamak için bu alışkanlığı tamamen bırakmak gerek ama görüyorum ki artık insanların ellerinde blackberry'ler var, gece yatarken, tatilde her yerde iş yapıyorlar.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Turizm
zeynep_
Üye

Toplam 218 yazı
13/08/2007 :  21:15:08  Alıntı


Mükemmel bir hıkaye;pesın hükümler yapmadan durup dinlemeli herzaman;bıraz sabırın zararı yoktur.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Tekstil
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

2.58 saniye.
02:45:25, 7 Mayıs 2024, Salı

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım