Baba'lar da birgün Oğul idi
Ahmet Şeşen
Gülen bir surat ve "Tıkkııııı ..!" sözcükleri ile kavuşmuştum ilk oyuncağıma. Tahtadan çekiç, tornavida gibi oyuncaklar yapmıştı Baba'm. Evin tamirat işlerini yaparken hayran hayran yanına oturduğumda, uzun uzun anlatırdı yapılması gerekenleri. Büyüdükçe ufak tefek işleri de bana yaptırır olmuştu, zımpara, çivi çakma gibi. "Tıkkııııı ..!" ile başlayan serüven, telden arabalara, çember çevirmek için biçimlenen demire, tahta kızaklara, tahta arabalara, kırmızı-lacivert iki renkli uçurtmalara dönüşmüştü yıllarla birlikte. Kuyruğunu beyaz yapardı Baba'm, bir de mektup gönderirdik her uçuruşumuzda.
Henüz annenin karnında, benim fikrimde bile yok iken alınmıştı ilk oyuncağın oğlum. Kırmızı bir Aşk Böceği. Aliağa'da bir oyuncakçı dükkanının vitrininde gördüğüm gibi satın almıştım o Matchbox marka Wolkswagen'i. Kız bile olsan, yine oynayacaktık hiç kuşkusuz bebek niyetine. Ultrason yeni çıkmış olsa da dokuz ay 10 gün beklemesini bilecek sabır vardı o zamanlar yüreğimizde. Gün geldi, yarım saati bile sabırsızlıkla geçirdiğimiz merak dolu günlerimiz bile oldu oğlum.
İlkokul arkadaşım İngiltere'den hediye getirdiğinde 2 katlı Matchbox otobüs oyuncağımı, sanırım 9 yaşında idim. İlkokul 5.sınıfı bitirene kadar sabırla beklediğim ilk bisikletim ise, Peugeot marka 2.el bir bisiklet idi. Gıcır gıcır parlatmış, tekerleklerinin akordunu yapmış, frenlerini ayarlamış, zincirlerini yağlamıştı Baba'm. Kiralık bisiklete para vermeyecektim artık, başkalarının bisikletlerine binebilmek için dil dökmek zorunda da değildim.
Dört tekerlekli ilk araban ve üç tekerlekli ilk bisikletinle nasıl keyifle oynardın evin arka bahçesinde 2-3 yaşlarında iken oğlum. Hele ilk 2 tekerlekli kırmızı bisikletini getirdiğimde yüzündeki mutluluk daha dün gibi hafızamda, olmadı resimlerde. Benim Peugeot ile çekilmiş bir mutluluk resmim olmasa da suratlarımızın aynı olduğuna eminim. Senin bisikletinde iç lastik vardı hatırlarsan, hani zırt pırt patlatıp bir karış surat ile gelirdin ya ! Belki Baba'm sana da anlatmıştır, onun zamanında dolma teker bisikletler var imiş. Onların bisikletini dolma teker olmamasına rağmen iç lastik bulamadıklarından gazete kağıtları doldurarak binerlermiş oğlum. Daha fazla oyuncağım olamadan büyümüştüm. Bir kısmını da kendimiz yapar olmuştuk zaten, tornet gibi. Misket, çelik-çomak, ip atlama, yakartop, mendil kapmaca, kukalı saklambaç gibi oyunlar yeterli olmuştu. Ne Ninja Kaplumbağaları ve aksesuarları ne de Lego oyuncakları peşinde koşmuştu Baba'm. Bir koli oyuncak çeyizim bile çıkmadı damat olup Baba ocağından giderken...
Sana belki de bir kamyonet gerekecek oğlum. Birlikte yaptığımız Lego'lar, Puzzle'lar, oynadığımız Matchbox arabalar, Kinder Suprize yumurtalarından çıkan ıvır kıvır, Roller patenlerin, Transformers'ların, bilgisayar araba yarışı için direksiyon-gaz pedalı derken kamyonet bile şüpheli diyebilirim yani ..! Sünger top ile oynadığımız koridor maçlarında ve/veya basketbol atışlarında hile yaptığımı itiraf ediyorum. Ne yapıp edip skoru 1 veya 2 farklı bir duruma getirirdim, zar zor da olsa beni yenebilmişsin diye. Sonra zaten bir çırpıda beni sollayıp serpildin ve ben artık tüm gücümle de olsa yenemez olmuştum, bunu da itiraf ediyorum oğlum.
Kısaca; Baba olmasını öğretmişti Baba'm. Ama ben de birgün senin gibi Oğul idim. Tıpkı; bütün Baba'ların birgün Oğul olduğu gibi.
Can Yücel Baba'dan tüm babalara armağan ediyorum yazımla birlikte :
Ben hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici, hep, hep acele işi
Çağın en güzel gözlü Maarif Müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a
Bi helallaşmak ister, diğ'mi oğluyla !
Tifo'yken başardım bu aşk oy'nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim