Nasıl bir devlet istiyoruz? - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Nasıl bir devlet istiyoruz?


Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
01/08/2001 :  10:48:06   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Merhaba,

Bugünlerde moda, herkes devleti eleştiriyor. Maalesef eleştiriler yapıcı olmaktan ziyade yıkıcı. Problemi hep kendi dışımızda aramaya alışmışız. Yine öyle devam ediyoruz. Bol bol ahkam kesiyoruz.

Genelde biz mükemmeliz ama çevremizdekiler "kötü". Biz çok dürüstüz ama etrafımız "***" dolu. Biz herşeyin en doğrusunu yapıyoruz ama etrafımızdakiler yanlış yapıyor. Biz çok iyi dinliyoruz ama bizi dinlemiyorlar. Yeterince demokrasi olmadığından şikayetçiyiz ama etrafımıza hatta en yakınımızdaki ailemize ne kadar demokrasi veriyoruz?
Eleştiriye açık olduğumuz söylüyoruz ama eleştiri bizi hiddetlendiriyor...

Bu sorgulamaları arttırmak mümkün.

Türkiyede yaşamakta olduğumuz sorunlar zinciri televoleci ekonomistlerin ifade ettiği gibi sadece para politikaları ile çözülemez. Buz dağının altında kökleşmiş sosyolojik, psikolojik hatta antropolojik sorunlar var.

Peki şimdiye kadar bu sorunları neden çözemedik?

Albert Einstein bunu mükemmel bir şekilde cevaplıyor:

Alıntı Yapılan Metin:
Deliliğin bir diğer tanımı; aynı şeyleri yapmaya devam edip başka sonuçlar beklemektir


Biz problemi senelerce "para"da aradık. Zaten IMF ile imzaladığımız onlarca başarısız anlaşma bunun bir sonucu değil mi?

Vatandaşa, devlete, kamu hizmetine, kendimize, örnek alıyor gibi gözüktüğümüz batıya yeniden hiç bakmadığımız bir bakış açısından bakmaya ihtiyacımız var.

Bu platformda sizlerle "Nasıl devlet, nasıl bir Türkiye" yi tartışmak istiyorum. Belki birlikte yaratacağımız çözüm önerileri ülkemizin bir çıkış yolu bulmasında katma değer yaratabilir.


Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
06/08/2001 :  11:05:28 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
MERHABA,

Türkiye ilginç bir ülke. Şöyle bir etrafınıza bakın. Herkes sistemi eleştiriyor. Hem de ne eleştiri... Neredeyse dövüyor. Peki ya çözüm? Maalesef tam bir fiyasko. Bence eleştiriye etrafımızdan değil, bizzat kendimizden başlamalıyız.

Alıntı Yapılan Metin:
En büyük sorun,sorunun kendi dışımızda olduğunu zannetmemizdir.


Biz ulus olarak senelerdir sorunları kendi dışımızdakilerde aradık. Bence sorunun esas kökü kendimizde; medenileşememekte, kültürel yozlaşmada, eğitimsizlikte, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" felsefesinde, kısa vadeli küçük menfaatlerimiz için rahatlıkla feda edebildiğimiz kurumsal menfaatlerimizi normalleştiren ahlaki yaklaşımımızda, işi layıkıyla bitirmenin değil görkemli bir açılış yapmanın daha muteber olduğu zihniyetimizde, güzel şeyler yaparak ismimizi tarihe kazıtmak için pollitikaya girmek yerine daha geniş imtiyazlar elde etmek için politikaya girmeyi isteyişimizde, ağalık, babalık gibi çağdaş kölelik yaklaşımlarından bir türlü kurtulamayışımızda... Bu listeyi o kadar uzatabiliriz ki...


Eğer bu devlet için birşey yapmak istiyorsak lütfen kendimizi ve geçmişimizi acımasızca sorgulayalım. Acaba ben nerelerde hatalar yaptım? Gelecekte farkı yaratan olabilmek için neler yapmam lazım?

Bence bizim toplumda batıdan farklı olarak temel eksiğimiz "DÜRÜSTLÜK" . Bunun için sistematik eğitime ve bundan daha önemlisi çevremizdekilere örnek olabilecek bir düzene ihtiyacım var. Dürüstlükten bahseden, hele hele dürüstlük isteyen herkes önce kendi dürüst olmalı.

Amerika ve İngiltere'te üniversitelerde hocalar kopya çekmesinler diye öğrencinin başında durmuyor. Etkilenmemek elde değil. Bizim toplum için o kadar uzak bir ütopya ki...

Gelin birşeyleri değiştirelim ama önce kendimizi ve zihniyetimizi...

Güzel Günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Ismail KIRTILLI

Yazar

Toplam 997 yazı
07/08/2001 :  09:53:04 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Pazartesi günü ev faturalarını yatırmak için yaklaşık 1 saat sırada bakledim. Sonra ofise gelmeyi umuyodum, ama köprüden geçemedim. Meşhur bir gemi köprümümüzden geçecekmiş, bütün millet gemi görecez diye trafiği altüst etmişti. Orada da yaklaşık bir saat bekledim.

Devletle birlikte biz de değişmeliyiz sanırım.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
figen
Üye

Toplam 24 yazı
08/08/2001 :  13:34:16  Alıntı


devlet ve değişim...aslında hepimiz biliiyoruz değişimin önce bizden başlayacağını. biz değişmeden devlet değişmeyecektir. zaten toplum alarak hatta belki de olama**** en büyük sorunumuz değişimi yadsıyan, değişime direnen yapımızdır.

belki konuyla bağlantısız gelecek yazdıklarım ancak ben iyi yada kötü (ki istediğimiz anlayış değişikliği daha iyiye doğru) değişimin olabilmesi öncelikle dinamik bir toplum yapısını gerektirir. Türk toplumunun en büyük özelliklerinden birisi soprgulamanın ne olduğunu bilmemesidir. Sorgulamayan, sorgulayamadığı için öznelleşemeyen ve bireyleşemeyen insanlar topluluğu olarak bizler kendi doğrularımızı oluşturmadığımız, bakmak ve görmek arasındaki farkı anlamadığımız için değiştirmekten, konumuz içinde iyileştirmektenhde alabildiğine uzağız.

Bu konuda benim açımdan bakarsak daha iyi bir devlet için sorgu kültürü üzerine düşünmeliyiz öncelikle. Tarihi boyunca statik kalmış, tepkisizleşmiş, tepki duysa bile dile getirememiş topluluğumuz(!) acaba nasıl aktif, değişken, değiştirme, yıkma ve yeniden yapma gücüne sahip olur. Bizler nasıl harekete geçer, nasıl düşünmeye başlarız? Sogulamayla açılır her kapı...Varı yok, yoku var saymakla tarih yerinden oynatılmıştır. Susmakla sıranın bize gelmesini beklemektan ötede birşeydir bu...düşünmemek... aramamak...

Son soru: ateş nerede? yakan, yaktıkça, küle çevirdikçe değiştiren, değiştirdikçe alışmayı engelleyen, ve hep yeniyi deneyen ateş, bizim ateşimiz nerede?


Yerleşim : Türkiye / İstanbul
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
15/08/2001 :  08:19:43 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Figen Hanım'ın çok beğendiğim şu sorusuyla başlamak istiyorum:

Alıntı Yapılan Metin:
Ateş nerede? yakan, yaktıkça, küle çevirdikçe değiştiren, değiştirdikçe alışmayı engelleyen, ve hep yeniyi deneyen ateş, bizim ateşimiz nerede?


Ben de bu konuya yürekten katılıyorum. Artık farklı birşeyler, daha önce hiç yapmadığımız bir şeyler yapmalıyız. Bence bizler bu ateşi fark etmişiz. Öyle ki buralarda bu konulara yönelik tartışıyoruz, gündemi irdeliyoruz, düşünce üretiyoruz, kafamızdakileri diğerleri ile paylaşıyoruz. Sanırım bize ve içinde bulunduğumuz ortamda bu ateş biraz da olsa var. En azından şöyle bir bakın: Geçmişteki büyükler bizim şu anda yapmaya çalıştığımızı yapıyorlar mıydı?

Hayır...

Öyleyse biz birşeyleri farklı yapmayı deniyoruz. Bu halkalar ne kadar artarsa değişimi o kadar iyi gerçekleştirebiliriz.

Dünyadaki medeni gelişmenin özünde "sorgulama" var. Sorgulamak esasında aramaktir. Hatta sorgularken neyi aradığımızı da sorgularız. Sorgulamaya başlarken sonucu her zaman göremeyebilirsiniz. Sonuç bu sürecin içinde kendini zamanla gösterecektir. Sorgulamak organizasyonların beslenmesidir. Sorgulanmayan organizasyon aç kalır.

Biz toplum olarak sorgulanmaya sorgulanmaya bu hale geldik ve dibe vurmak üzereyiz.

Değişimin önündeki en büyük engel <div align="right" id="quote2"><table class="quote"><tr><td class="quotetd"><span class="quotetext">Alıntı Yapılan Metin:</span></td></tr><tr><td class="quotetd2"><span class="quotetext">"problemin kendi dışımızda olduğunu zannetmemizdir".</span></td></tr></table></div align="right" id="quote2">


Önce kabullenmeliyiz.,

Gerçekleri; bütün cıplaklığı ile kabullenmeliyiz,

Hatalarımızı, yetersizliklerimizi, bencilliklerimizi,

İnanmak istemediklerimizi görmeliyiz,

Yeni bakışlar geliştirmeli,

Eleştirileri hazmetmeyi öğrenmeli,

"Ben mükemmelim" sendromundan kurtulmalıyız.

Ancak o zaman farklı bir toplum yaratabiliriz.

Güzel Günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
17/08/2001 :  12:36:44 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Bizim ülke olarak devlet yönetiminde sınıfta kalmamızın temel sebebi; halka hizmet etmek için yapılanmak yerine halkın hizmet etmesi için yapılanmamızdadır. Dolayısla hakltan gelecek geri besleme bize çok fazla anlam taşımamaktadır.

Bu arada çarpıcı bir gerçek vardır. Biz yerimizde sayarken içinde ABD İngiltere ve Fransa'nın da olduğu birçok güçlü devlet , 1990'lı yıllarda kamuda ve devlet yapısında çok ciddi boyutlarda yeniden yapılanmalara gittiler.

ABD eski Başkanı B. Clinton 27 Ocak 2000'de yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında şöyle diyor:

"Biz devleti fırsat ve sorumluluğu vurgulayan düşünceler için bir katalizör haline dönüştürerek yeniden yarattık(yapılandırdık) ve insanlara problemlerini çözmek için ihtiyaç duydukları araçları verdik."

ABD hükümetinin misyonu: "Devleti daha iyi çalışır hale getirmek, düşük fiyat ve fırsatlarla, Amerikalıların dikkatini çeken sonuçlar elde etmek."

Kamuda Yeniden Yapılanmada başarı elde eden ülkelere bir göz attığımızda(ABD, Yeni Zellanda, Kanada, İngiltere,İsveç), öncelikle siyasi otoritenin kararlığı dikkat çekmektedir. Öyle bir kararlılık ki bunu başarmayı birinci öncelik olarak vatandaşlarına taahhüt etmektedirler. Kamudan yeniden yapılanması vatandaşa daha az harca**** daha iyi hizmet etmek ve vatandaşın memnuniyeti arttırıcı toplumsal refahı arttırmak olarak nitelendirmektedirler.” Daha iyi çalışan, daha az maliyetle işleri yapabilen ve yaptığı işlerle halkın somut olarak dikkatini çekebilen “ devleti yaratmak hedeflenmiştir.
Bu hedefi elde edebilmek için toplumun bütün sosyal paydaşları ile göül birliği amaçlanmıştır.Bizzat hükümeti yönetenler tarafından halka genel bir çağrıda bulunularak amaçlar ortaya konulmuş ve ülkede bu işi başarabilmek için değişik özel ve kamu kuruluşları ile sosyal komitelerden isimler istenmiştir. Bir süre sonra bu isimlerin bir çatı altında toplandığını görmekteyiz. Doğrudan hükümete bağlı bir birimle bütün yeniden yapılanma faaliyetleri yönlendirilmiş ve uygulama sonuçları değerlendirilerek daha iyiye gitmek için yollar araştırılmıştır.

Bir diğer dikkat çekici sonuç hükümetlerde şeffaf bir icraat politikası yürütülerek halk her aşamada düzenli olarak bilgilendirilerek yapılanlar ve henüz yapılanamayanlar hakkında güncel bilgi sahibi olması temin edilmiştir.

Kamuda her seviyede müşteriler belirlenmiş, müşteri memnuniyeti çerçevesinde hizmetler geliştirilmiştir.

Bürokrasi hissedilir bir şekilde azaltılmıştır.

Çalışanların eğitimine önem verilerek yetkinleştirilmesi sağlanmış, kariyer planlamaları şeffaflaştırılarak yükselmek için daha çok üretmenin yolları açılmıştır.

Kamunun her kesiminde performansın etkili bir şekilde ölçülmesini sağlayacak ve bunun finansal boyutları nı ortaya koyabilecek bir performans ölçüm sistemi geliştirilmiştir.

Bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak elektronik hükümete geçişte ciddi yolar alınmış, internet üzerinden her türlü vatandaşlık hizmetinin yapılmasını sağlayacak altyapılar hazırlanmış ve uygulamaya geçmiştir.

Sık sık vatandaş memnuniyeti ölçülerek sonuçların uygulamalara dönüştürülmesi temin edilmiştir.

Devlet bütün kurumları ile küçülmüştür. Bazın birimlerinde bu %10-20 seviyelerindeyken, bazı birimlerde ise %100’lere kadar çıkmış, bazı birimler ise artık misyonlarını tamamladıkları gerekçesiyle kapatılmıştır. ABD’de %20, Kanada’da %34, Yeni Zellenda’da %45 kamuda işgücü azalması meydana gelmiştir.

Kamu harcamalarında çok ciddi boyutlarda tasarruflar elde edilmiştir. ABD’de bu rakam milyar dolarlarla ifade edilmektedir.

Kamuda yeniden yapılanmayı gerçekleştiren ve bu konuya yönelik artık somut gelişmeler sağlayan ülkelere baktığımızda ortak ve ülkelere özel bazı göstergelerin olduğu tespit edilmiştir.

Genelde kabul gören ortak özelliklerin başında yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyun ülkelerde vatandaş memnuniyetinin oldukça düşük seviyelere inmesi gösterilebilir.
Örneğin ABD’de 1964 yılında vatandaşların federal hükümete güveni %76 seviyesindeyken, bu oran 1994 yılında %21 seviyelerine kadar inmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda ise 1998 yılında güven oranı %40’lara çıkarılabilmiştir.(Michigan Üniversitesi Araştırması). 1999 yılında yapılan anketlerde ise oranın %60’lara çıktığı görülebilmektedir.

Dünya başdöndürücü bir teknolojik yenilenme ile karşı karşıyadır. Teknolojinin hızla değiştiği ve kendini yenilediği yeni ekonomik düzende artık büyük devlete ihtiyaç yoktur. Ortak görülen problemlerden birisi kamudaki hantallığın artması olarak ifade edilebilir. Bir zamanlar yeterli gibi görülen işgücü, artık fazla gelmekte ve bu durum, verimliğinin önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Genellikle verimsizlik bariz bir şekilde göze batmaktadır. Devletin rutin olarak yerine getirdiği vatandaşlara yönelik prosedürlerde ikili kayıt dönemleri başlamıştır. Hem elektronik ortam kullanılmaya çalışılmakta hem de klasik prosedürler terk edilememektedir. İşte verimsizliğe yol açan temel sebeplerden birisi budur. Söz konusu bürokrasi, vatandaş memnuniyetini de düşürücü bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir diğer ortak özellik dış borçların ülkenin reel gelirleri üzerinde risk taşımaya başlamış olmasıdır. 1994 yılında ABD, 1990’larda Yeni Zellanda ve İngiltere’de dış borçlar ciddi bir seviyeye ulaşmıştır. Öyle ki artık ülke ekonomisi için tehdit olmaya başlamışlardır. Bu durumun istisna ülkesi Kanada’dır. Kanada’daki yeniden yapılanma faaliyetlerinin başlangıcı büyük yapısal problemlerden değil, dünyadaki küreselleşmenin bir sonucu olarak yarınlarda büyük ekonomik güç olma arzusundan kaynaklanmaktadır.

Yeniden yapılanmaya yönelik aşağıdan gelen baskılar, federal hükümetler tarafından reddedilemez bir zorunluluk haline gelmeye başlamıştır. Çünkü dünyadaki küreselleşme ve bunun yarattığı etkiler vatandaşları hükümetleri ve kamu hizmetlerini daha çok sorgular hale getirmiştir. Özellikle bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması ve medyanın daha çok insana ulaşması bu durumu artırıcı etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Küreselleşme ile ülkelerin ekonomileri birbirlerini daha çok etkiler hale gelmişlerdir. Devlet daha çok vatandaşa bizzat hizmeti veren pozisyonundan, bu hizmeti tanımlayan, geliştiren, standartlarını ortaya koyan ve kalitesini kontrol eden pozisyonuna yönelmiştir.

Kamuda yeniden yapılanmaya giden ülkelerin kamu çalışanlarında büyük bir verimsizlik ve performans eksikliği söz konusudur. Öyle ki işlerin gelişen durumlara göre standartlarının yenilenmeye, iş analizlerinin yeniden yapılmasına, bireysel performans ile kurumsal Performansın entegrasyonuna ihtiyaç duyulmuştur.

Ortak görülen özelliklerden birisi de kamudaki dikey hiyerarşinin verimliği ciddi anlamlarda tehdit edecek kadar artmasıdır. Hiyerarşi arttıkça problemlerin çözümlenmesinde ve projelerin sonuçlandırılmasında zorluklar yaşanmaya başlamış, bu durum da devletin etkili çalışmasına engel olmuştur.

Bu duruma genel olarak baktığımızda yapacak çok fazla işimiz olduğunu şöyleyebiliriz...

Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
17/08/2001 :  12:55:24 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Biz devlet olarak neredeyiz ve nereden başla**** neler yapmalıyız?


Devlet yönetindeki mükemmellik arayışında öncelikle sağlam temelli bir vizyona, misyona ve bu doğrultuda oluşturulmuş etkili bir yönetim felsefesine ihtiyaç vardır. İçinde olduğumuz girdaptan kurtuluşumuzun, kalite odaklı bir yönetim anlayışının devletin her kademesinde kurumsallaşmasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Bu da kamu yönetimi anlayışı ve şeklinde kökten değişiklilikler yapılmasını öngörmektedir.

Kamu yönetiminde mükemmellik; vatandaşlarına güven veren, vatandaş menuniyetini arttırmak için büyük bir gayret içinde olan ve bu gayreti vatandaş tarafından kabul gören, vatandaşın geleceğine umutla bakmasını sağlayacak, daha az kaynakla daha çok ve çeşitli hizmetlerin sunulabildiği ortamları yaratan bir yönetim anlayışı ve sisteminin kamuda hakim olması demektir.

Mükemmelliğe gerçekten erişmiş kuruluşlar paydaşları için olağanüstü sonuçlar yaratma ve bunları sürdürme becerisine sahip kuruluşlardır. Olağanüstü sonuçlar elde etmek yeterince zordur ama imkansız değildir. Kusursuz bir mal üretmekle, kusursuz bir hizmet üretmek arasındaki temel fark, insanın maldaki kusuru affedebileceği ama hizmetteki kusuru hiçbir zaman unutmayacağıdır. İşte bu noktadan hareketle devletin mevcut yapı içindeki düzenleyici rolü, şirketlerden çok daha karmaşık ve zordur. Devletin sunduğu bütün hizmetlerde koşulsuz vatandaş memnuniyetini hedeflemelidir. Daha az kaynakla daha çok hizmet üretebilmeli ve bu hizmetinin karşılığında vatandaşlarından her geçen gün daha çok destek alabilmelidir. Her ne kadar bu durum ulaşılması oldukça zor bir tatmin seviyesini hedefliyor gibi gözükmesine rağmen, yaşam kalitesine giden yolda bütün devletler için zorunluluk halini almıştır.

Kamu Yönetiminde elde edilecek kalitenin toplum bazındaki algılanılışı “Kamuda Kalite” olarak olacaktır. Kamu bir ülkedeki en büyük şirkettir. Ne kadar kaliteli yönetilirse elindeki geniş ve sınırsız kaynağı o kadar etkili kullanır, vatandaşlarına daha iyi hizmet edecek araçları geliştirir, sosyo-ekonomik ve politik alt sistemlerdeki ahengi tesis ederek yaşam kalitesini arttırır.Dolayısıyla Kamuda toplam kalite, toplumda demokrasiyi kökleştirmek, seffaf ve vatandaş odaklı dinamik bir yönetim sistemi oluşturarak iş mükemmeliğini hedeflemek için etkili bir araçtır.

Dünya başdöndürücü bir teknolojik yenilenme ile karşı karşıyadır. Teknolojinin hızla değiştiği ve kendini yenilediği yeni ekonomik düzende artık büyük devlete ihtiyaç yoktur. Kamuda yaşandığı kabul edilen verimsizliğin temel sebeplerinden birisi, “hantallığın artması” olarak ifade edilebilir. Bir zamanlar yeterli gibi görülen işgücü, artık fazla gelmekte ve bu durum, verimliğinin önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Genellikle verimsizlik bariz bir şekilde göze batmaktadır. Devletin rutin olarak yerine getirdiği vatandaşlara yönelik prosedürlerde ikili kayıt dönemleri başlamıştır. Hem elektronik ortam kullanılmaya çalışılmakta hem de klasik prosedürler terk edilememektedir. İşte verimsizliğe yol açan temel sebeplerden birisi budur. Söz konusu bürokrasi, vatandaş memnuniyetini de düşürücü bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dünyadaki küreselleşme ve bunun yarattığı etkiler vatandaşları hükümetleri ve kamu hizmetlerini daha çok sorgular hale getirmiştir. Özellikle bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması ve medyanın daha çok insana ulaşması bu durumu artırıcı etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Küreselleşme ile ülkelerin ekonomileri birbirlerini daha çok etkiler hale gelmişlerdir. Devlet daha çok vatandaşa bizzat hizmeti veren pozisyonundan, bu hizmeti tanımlayan, geliştiren, standartlarını ortaya koyan ve kalitesini kontrol eden pozisyonuna yönelmek zorundadır.

Kamuda yaşanılan sıkıntılardan birisi de genel olarak bağlı birimlerde ve çalışanlarında görülmekte olan verimsizlik ve performans eksikliğidir. Performans değerlendirme, organizasyonel etkinliğin ölçülmesinde öncelikle ihtiyaç duyulan süreçlerin başında yer alır. Kurumsal beklentiler ile bireyin yetenek ve yeterliliklerinin birleştirilmesinde aracıdır. Bu görevi çalışanların bilgi, beceri ve yeteneklerini içeren çalışma davranışlarını değerlendirerek yerine getirir. Kamunun performans yönetim sisteminin yeniden ele alınmaya ve iyi örnekleri yaygınlaştırarak yeniden yapılandırılmaya ihtiyacı vardır. Gelişen durumlara göre standartlarının yenilenmeye, iş analizlerinin yeniden yapılmasına, bireysel performans ile kurumsal performansın entegrasyonuna ihtiyaç vardır.

Toplam kalite, kamunun içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulup, yarınlara güvenle bakan bir toplum yaratılabilmesi için iyi bir araçtır.
Bu doğrultuda gerçekleştirilebilecek faaliyet şu şekilde sıralanabilir:

1. Öncelikle siyasi otoritenin “Kaliteli bir yönetim” için adanmışlığını topluma açıklaması,

2. Kamuda yeniden yapılanma faaliyetlerini yönlendirecek toplumun değişik kesimlerinden katılımcıların olduğu bir yönlendirme takımının oluşturulması,

3. Halkın beklentilerini almaya yönelik genel bir memnuniyet araştırmasının yapılması ve sonuçlarının halka duyurulması,

4. Yapılan stratejik plan doğrultusunda öncelikli işlerin belirlenmesi, mevcut kurumlarla gerçekleştirilemeyecek yeniden yapılanmalar için tamamen yeni kurumların kurulması,

5. Devletin yaptığı faaliyetlere yönelik benchmarklarla desteklenen bir iş envanteri çalışması yapılması,(Devletin yapmaya devam edeceği veya devredeceği işlerin belirlenmesi, devletin denetiminde 3ncü sahıslar tarafından sunulacak hizmetlerin standartlarının belirlenmesi)

6. Kamudaki personel politikasının kıdem odaklı olmaktan kurtarılıp performans odaklı hale getirilmesi,

7. Merkezi yönetim- yerel yönetimler arasındaki otorite, yetki ve toplumsal sorumluluk ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi,

8. Etkili bir performans yönetim sisteminin kurulması ( Mali+ kaynaklar+ beklentiler+ iş sonuçları) sonuçlarının denetlenmesi ve sorgulanması,

9. Etkili bir mali denetim sisteminin kurulması ve devlet harcamalarının kontrol edilmesi, bütün mali sistemin seffaf hale getirilmesi,

10. Her aşamada vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi ve vatandaşın gelişmeler konusunda sürekli bilgilendirilmesi,

11. Elde edilen tecrübelerin kurumlararasında süratle paylaştırılması,

12. Geleceğine umutla bakan dinamik kamu düzenin sürekliliğini sağlayacak tedbirlerin alınması.

13. Eğitime ana-baba eğitimi ile başlanması ve bu konuda araçlar geliştirilmesi,

14. Devletin bütün faaliyetlerinde “kalite”nin hedeflenmesi ve hizmetlerin sürekli iyileştirilmesi


Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
01/10/2001 :  23:04:54 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Şimdi sizlerle bir anonim hikayeyi paylaşmak istiyorum. Yılların yükseltemediğimiz yaşam kalitemizi neden yükseltemediğimiz konusunda bence çok temel bir ipucu veriyor:

Japon çocugun tek hayali çok ünlü bir karateci olmakti. Fakat
ailesi buna izin vermezdi. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol kolunu
kaybetti.
Ailesi çocugun moralinin çok kötü oldugunu görünce ona bir
karate hocasi tuttu. Hoca ilk dersinde çocuga karsisindakini sag koluyla tutup
üstünden savurmayi gösterdi. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün
derslerde hep ayni hareketi yapiyorlardi.
Çocuk bir gün hocasina "hocam ben çok s?k?ld?m, art?k baska
hareketlere geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu isi en
hizli yapan kisi olmadikça bitirmeyecegini söyledi. Çocuk o kadar
hizlanmisti ki, hocasini bile göz açip kapayincaya kadar yerden yere vuruyordu.
Bir gün hoca elinde bir kagitla geldi kagitta çocugun gençler
karate sampiyonasina katilabilecegi yaziyordu. Çocuk çok sasirdi.
Ertesi gün salonda ilk rakibinin karsisina çikacakken heyecanla hocasina
sordu, "hocam bu is nasil olur? Ben sadece tek hareket biliyorum kesin
kaybederim". Hocasi ise "sen sadece hareketi yap" cevabini
verdi.
Çocuk ringe çkti ve hareketiyle rakibini eledi. Hatta tek hareketle
finale kadar çikti.
Finalde karsisinda kendisinin iki kati birisi vardi. Önce çok
korktu ama gene bildigi hareketi yaparak son rakibini de yendi ve sampiyon
oldu.
Sevinçle hocasinin yanina kostu ve sordu "hocam nasil olur
anlamiyorum, sadece bir hareket biliyorum, tek kolluyum ve sampiyon oldum".
Hocasi çocuga bakti ve dedi ki, "senin yaptigin hareket karetedeki en
zor hareketlerden biridir. ..Ve bir tek savunmasi vardir o da,
rakibin sol kolunu tutmak".

Bizim ülkemiz denemeler ülkesi oldu.

Nasıl mı?

* Hangi ülkede eğitim sistemi daha ürününü almadan değişime uğruyor?
* Hangi ülkede aile içinde demokasi kavramı gelişmeden insanlar demokresiden bahsediyor?
* Hangi ülke IMF ile onlarca defa el sıkısmasına ve program uygulamasına ragmen enflasyonu bir türlü yenemedi?
* Hangi ülkede bir öncekilerin başladığı işi gelenler takip ettirmiyor?
* Hangi ülkede veri ödemek icin, yani devlete para vermek için saatlerce kuyrukta bekleyebiliyorsunuz?
* Hangi ülkede "devlet baba" kavramı var?
* Hangi ülkede devlet aldığı karrları bizzat kendi uygulamıyor?

......bunları yüzlerce arttırmamız mümkün.

Temel sorunumuz felsefede ve sistemde.

Felsefede çünkü ; yapmayı düşündüklerimizle icraatımız çatışıyor.

Sistemde çünkü ; en başarılı adamı kötü bir sistemin içine koyun, kazanan sistem olacaktır!..


Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
İsmail
Yazar

Toplam 81 yazı
03/10/2001 :  10:40:41  Alıntı
İki gündür bilgisayarın uğradığı kesintiler yüzünden yazdığım iki mesaj silinip gitti.Aksilik olmazsa bu başlık altında yazdığım3.mesajı okuma imkanınız olacak.
Nasıl bir devlet istiyoruz?sorusunun cevabını aramak yerine nasıl bir devlet istemiyoruz sorusunun elimizdeki donelerinden hareketle daha sağlıklı bir adım atabiliriz.Kendi problemlerimizin ve örneklerimizin somut cevaplarını ararsak, gerçekçi ve istikrarlı adımlarla kalıcı bir değişimi başarmış oluruz.
Kamu yönetiminin değişimini zorunlu kılan olumsuzluklar kendini daha çok hissettirmeye başladı.Toplumun refleksleri doğrudan tepki vererek yansımasa da ortadaki tablo yorumlandığı zaman çözümün aciliyeti ve köklü değişimlerin gerekliliği iyiden iyiye farkediliyor.Devlet organizasyonu içinde şematize edilmiş organ ve sorumlulara düşen,bu durumu anlamak ve değişimin öncüsü olmaya aday birer lider olmaktır.Daha hızlı yapılanmayı bu şekilde sağlayabiliriz.Aksi halde yine değişim yaşanacak, ancak uzun süre ve maliyete dönüşecek.
Toplumun her zaman farkedilemeyen veye yansıtmadığı sağduyusu,kendisine pahalıya mal olmuş bir deneyime sahiptir.Bu deneyimi doğru algılayıp sisteme dönüştürmek,modern devlet anlayışına taşımak elbetteki etkin ve yetkin olanların öncelikli görevidir.
Bizi değişime zorlayan etkenleri sıralarsak,
1-Vatandaşın taleplerini karşılayamayan bir yapı,
2-Şeffaf olmayan bir bütçe,
3-Kurumları önemseyen,bireyi ona benzetmeye çalışan anlayış,
4- Katılımcı olmayan,bireyin önceliklerine göre düzenlenmeyen yasalar,
5- Durumsal çözümlere ağırlık veren,politik tercihlerin egemen olduğu bir bürokrasi,
6-Kaynak yetersizliği,
7-Maliyeti yüksek kamu hizmetlerindeki yetersizlik,
8-Katılımcı demokrasiye geçememiş temsili demokrasi,
9-"Kendine özgü şartlarımızı var." mantığı ile değişime direnen statükocu yaklaşımlar,
10-21.yy'da eğitimi,sağlığı ve bilimsel gelişimi sağlayamayan bir sistem,
Bunun gibi maddeleri çoğaltabiliriz.acı deneyimlerin topluma kazandırdığı dinamizm ile değişime çok yakın bir noktadayız.Bunlar neler olmalı sorusunu bir sonraki mesajımıza bırakalım.







Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : İnş.Yük.Müh.
sloppyhead
Yeni Üye

Toplam 25 yazı
16/04/2002 :  00:09:16  Alıntı
herşeyden önce şeffaf bir hukuk devletine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

hukuk birçok şeyin çözümü olabilir, Türkiye ancak bu koşullarla belli bir ilerleme elde edebilir.

Yerleşim : Türkiye / İzmir  |  Meslek : Öğrenci
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

5.55 saniye.
14:18:19, 2 Mayıs 2024, Perşembe

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım