Hayallerinizi Bırakmayın. . . - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Hayallerinizi Bırakmayın. . .


mozsarac
Üye

Toplam 419 yazı
21/02/2007 :  11:55:53   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


HAYALLERİNİZİ BIRAKMAYIN

(ÇÜNKÜ ONLAR ASLA BIRAKMAZLAR…)




İnsanın içini ısıtacak kadar güzel bir ocak ayı…

Saat 08:21.

Her zaman olduğu gibi birazdan müdür çağıracak ve günlük olağan fırçasını yiyecekti. Acaba bugünün konusu ne olabilirdi? Aslında insan sataşmak istedikten sonra belli bir konun olup olmaması o kadar da önemli değildi… bugüne kadar o kadar saçma şeyler yüzünden müdürünün uyarılarına maruz kalmıştı ki…

Derin bir iç çekti, masasından kalktı, pencerenin yanına gitti ve gözlerini kamaştıran güneşe inat pencereden görünen kocaman ve birkaç çalı çırpının bulunduğu araziye uzun uzun baktı.

İstediği hayat böyle miydi? Bu maddi yönden kendisini rahat hissettirdiği için bir fırsat mı yoksa monotn bir hayatın başlangıcı olduğu için bir engel miydi?

Başlayalı kaç ay olmuştu? Neredeyse bir yıla yakın… bu süre içerisinde çoğu zaman kendini bu konularda sorgularken yakalıyordu. Aslında işe ilk girdiği gün eve ağla**** gitmesi ve böyle bir işte çalışmak istememesini söylemesi bu günlerin nasıl olacağına dair ip uçları veriyordu.

Ekonomik krizle çalkalanan bir ülkede, insanların bir lokma ekmek için saatlerce alın terlerini döktüğü bu ülkede, asgari ücretten kat kat fazlasını alan, evine servisle gidip gelen, yemeğini bile irketten yiyen bir insanın işten ayrılması elbette ki akıl dışı görünüyordu. Kimilerine göre ise tam bir delilik!

Hedefleri, hayalleri, planları olmasaydı bu işyerinde kalmak için sağlam bir bahane olurdu. Ama o her sabah saat altı buçukta servisi beklerken içinden de “Şimdi kendi ofisime gidiyor olmayı ne kadar isterdim” diye geçiriyordu.

Bu muydu istediği hayat? Bilmiyordu… Aslında biliyordu da kendi hayalleriyle çevresindekilerle maddi sıkıntılar arasında kalıyordu. Hani sorarlar ya, şimdi şu kadar paran olsa, kimse de ne yapacağına karışmasa ne yapardın diye.. işte bu sorunun cevabı hiç düşünmeden tek kelimeyle cevaplardı: İstifa!

Çevresinin baskısını, işi bırakma çağrılarını anlayışla karşılıyordu aslında. İmkanları iyi olan bir işi olunca kimse onun bu güzel imkanlardan vazgeçmesini istemiyordu. Kendi iyiliği için.

Herkes, herşeyi onun iyiliği için düşünyordu. Bunu biliyordu. Ama birşeyi gözden kaçırıyorlardı…

Ruhunu…

Bu düşüncelerin arasından kurtulmak istercesine tekrar masasına döndü.

“Hadi canım, o kadar da kötü olamaz” diye gülümseyerek söylendi. Burda çok kaliteli insanlarla tanışmıştı. Bilgi ve deneyim açısından da çok şey öğrenmişti. Cebine giren para borçlarını kapatmaya yetiyordu. Çoğu insanın harıl harıl çalığtığı bir saatte mesaisi bitiyordu ve hava kararmadan evinde oluyordu. Hem evlendikten sonra bu tarz bir işinin olması onu çok rahatlatacaktı.


Hayır, diye iç çekti yeniden. Bunların olması onu yeterince mutlu etmiyordu. Bir şeyler eksikti… iki yıl öncesini hatırladı.

Şehir şehir geziyordu. Para yönünden tatmin olamasa bile günü keyifli geçiyordu.

Artık anlamıştı. Hayatın gerçekleriyle hayalleri arasında sıkışıp kalmıştı işte. İkisine de ihtiyacı vardı. Ama ikisi de ayrı yerlerdeydi.

Ne kalacak gücü ne de kalkıp gidecek cesareti vardı…

Çekmecesini açtı. Eskiden birlikte çalıştığı arkadaşının yazdığı kitabı eline aldı. O hedeflerine doğru yürüyordu. Şimdi kim bilir nerdeydi… Planlarını gerçekleştirmek için kimlerle görüşüyordu?

Hayat zalim değildi. Herkese istediği işi, istediği eşi seçme lüksü verilmişti. O da seçmişti. Zaten sorun seçimler değil o seçime zorlayan etkenlerdi.

Kendi kendine tekrarladığı bahaneleri bu sefer söylemek istemiyordu. Kendine karşı biraz dürüst olması gerekiyordu artık.

Ne istiyordu?

Akıp giden zamana inat kafasına bir zamanlar yer eden vizyona doğru yürümeyi mi?

Yoksa…

Yoksa, arkasına sığındığı birkaç bahanenin arkasına saklanmayı mı?

Doğru, bu memleketin acı gerçeği, ekonomik zorlukları, bir çok insan için engel daha açık söylemek gerekirse ilerleyememenin verdiği ezikliğin üstünü örten okkalı bir bahaneydi. Onun için de böyle olmasından korkuyordu bir zamanlar. Şimdi ise…

Bu korkuyu yaşıyor.

Kalmak ya da gitmk. İşte bütün mesele bu!

İki yıl içerisinde yaşadığı keyifli anlar, elde ettiği başarılar, gezdiği şehirler, hazırladığı ve insanlarla paylaştığı projeler… hepsi bir adım geride kaldı. Ya da ileride mi halen?

Bir şeyler yapmalıydı.

Bu düşünceler derya denizdi….

İşte müdürü de içerden sesleniyordu… “Allah’ım bugün de dayanma gücü ver” diye içinden geçirdi ve müdürün odasına girdi.

Müdürün “Bunları senin iyiliğin için söylüyorum…” diye başlayan cümlesi onu bambaşka düşüncelere ***ürdü.

Hayatında kaç kişi onun iyiliğini gerçekten düşünmüştü?

Dinliyormuş görüntüsü vermek için her birkaç saniyede bir başını öne doğru salla**** oaylıyormuş görüntüsü verdi. Elleri önünde birleşik, ufak tefek bir sandalyenin içine gömülmüş bir şekilde, gözleri iyi ayağının tam ortasına odaklanmış halde müdrünü dinledi. Dinledi…

Konuşma devam ederken müdürünün söylediği bir cümle onu beyninden çarpılmışa çevirdi. Kendisinin ne kadar verimsiz, az motivansyonlu, işini takip etmeyen, mesai saatlerinde başka işlerle uğraşan biri olduğunu (!) müdürü hep söylemişti. Ama ilk defa saygı sınırlarını bu kadar zorlamıştı.

Hışımla baını kaldırdı. Cevap vermek istedi…

“Seni duymak istemiyorum, bana kendini savunma, sus ve dinle!”

Bu itham karşısında sinirlerine hakim olamadı.

Gözleri dolmuştu ama dudakları titrediği için konuşamıyordu da...

Gerçekten doğru yerde miydi? Gerçekten doğru işi mi yapıyordu?

Ayağa kalktı. Derin bir nefes aldı ve: “Kendimi savunmak istiyorum.” dedi.

Cümlenin sonunu bile beklemeyen müdürü de ayağa kalktı ve bağırmaya başladı:

“Burada kimse senden memnun değil. Kendine çeki düzen ver artık. Özel sorunların beni ilgilendirmez. Doğru dürüst çalış!”

Neler duyuyordu böyle. Arkadaşlarının memnun olmadığından bahsediyordu. Oysa daha bir hafta önce müdürünün olmadığı bir vakit arkadalarıyla toplantı yaptı. Onların görüşlerini, önerilerini, eleştirilerini, herşeyi sormuştu. Büyük sorunları zaten yoktu. Ufak tefek olanları da masada çözmüşlerdi. Hem toplantı hem sohbet havasında işlerinin başına dönmüşlerdi.

Şimdi ise, daha bir hafta önce hiçbir şikayeti bulunmayan arkadaşlarının kendisinden ve yaptığı işlerden memnun olmadığını anlatıyordu müdürü.

Bu sözlerden sonra kapıdan dışarı çıktı. Ağla**** arkadaşlarına seslendi. Hem sinirden hem de üzüntüsünden dolayı bir yandan ağlıyor, diğer yandan arkadaşlarına soruyordu: “Benden memnun değil misiniz?”

Onu ağlatan şeyi tam olarak kendisi de çözemiyordu. Müdürünün söyledikleri mi, zaten olmak istemediği bir yerde olmanın verdiği acı mı, yanlış karar vermeini pişmanlığı mı?

Arkadaşlarının cevaplarını bekleyemeden kendini dışarı attı. Çevresinde kendisine şaşkınlıkla bakan gözlere aldırmadan, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Arkadaşları gelip sakinleştirdiler onu. Gerçekten de hepsi çok özel insanlardı onun için. Çalıştığı dönem boyunca desteklerini ve sohbetlerini esirgememişlerdi ondan.

Şimdi de hepsi birden gelip haklı olduğunu, müdürün davranışının yanlış olduğunu söylemişlerdi. Gerçekten arkadaşlarının hepsi çok iyidi. Ama her gülün içinde bir diken bulunur derler ya. Bu sefer diken olan en baştakiydi… müdürü…

Bu bir rüya olsaydı ve uyansaydı keşke…

Üzerinde sanki tonlarca yüklü bir ağırlık vardı. Bu bir.. evet, bu bir işkenceydi.

Tekrardan kendini toparlarladı ofisine çıktı.

İnsanlar merakla yüzündeki ifadeyi takip ediyolardı. Bundan sonraki adımı ne olacaktı acaba. Bunu kendisi bile bilmiyordu.

Kararlıydı. Ya bu masadan kalkıp sonunu bilmediği bir maceranın içine atacaktı ya da kalıp şamaroğlu muamelesi görecekti. Yıllarca…

Kızaran burnu ve gözlerine aldırı etmeden masasından kalktı, müdürünün odasına gitti. Kapının önünde öylece kaldı.

Müdürü “Ne var?” diye sorunca cevapsız öylece baktı. Önce ilgisiz olan müdür bilgisayardan başını çevirdi ve ona baktı. Dikkatini çekmişti onun bu kadar uzun ve tepkisiz kalışı.

Kısa ve öz şekilde:

“Hak ettiğinizden daha iyi bir ekiple çalışıyorsunuz. Burnunuz havada ve kibirlisiniz. Ama sakın unutmayın ki, en yukarda Allah var!”

Muhtemelen ne saçmaladı bu adam diye düşünmüştü. Önemli de değildi zaten.

Masasına döndü, çantasını aldı, arkadaşlarına iyi akşamlar dileyip çıktı.

Bu kadar tatsızlığa rağmen içinde garip bir huzur vardı. Bunun nedenini ise çok iyi biliyordu. Kendi kendine söylendi: “onun kör olması benim değerimi azaltmaz”

Kapıdan çıkarken son kez dönüp masasına baktı. İçi rahattı çünkü yarın onu bu ofiste bekleyen bir şey vardı.

Hayallerine gitmek için aldığı bileti… Yani istifa mektubu…

Özge BAYRAM

Yerleşim : Türkiye / Gaziantep  |  Meslek : Muhasebe
karabak3@hotmai
l.com

Yeni Üye

Toplam 1 yazı
22/02/2007 :  12:13:09 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
öncelıkle cok calısmamız gerekıyor neden dersenız cunku dıger ulkeleerden cok gerıdeyız teknolojı bakımından ama akıl yonunden bırıncıyız ama bellı edemıyoruz
ahmet

Yerleşim : Türkiye / Malatya  |  Meslek : Öğrenci
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.84 saniye.
05:19:05, 13 Mayıs 2024, Pazartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım