Kurumsallaşma Ama Kim İçin? - Koniks.com

İşletmenize bir devinim kazandırmak istiyorsunuz. Ama bunu nasıl yapacaksınız??? Her yerde KURUMSALLAŞMA kavramından bahsediliyor. Herkes çözümün kendisinde olduğunu iddia ediyor ve rekabette öne çıkabilmek için her kafadan ayrı bir çözüm vaadi çıkıyor. Acaba sizin çözümünüz gerçekten işletmenizi kurumsallaştırmak mı?

Öncelikle kurumsallaşmanın ne olduğunu, nasıl bir yapı arzettiğini biliyor muyuz? Gerçekten kurumsal bir firma olmaya mı ihtiyacımız var yoksa yönetim yapımızın elden geçmesi yeterli mi? Kurumsal bir yapıya sahip olmak özünde, işletmenin kendi çalışanlarınca ve tüm çevresince daima varolacağına yönelik bir inanç ve kitlelerin saygınlık duyması, işletmenin yöneticileri değişse bile devamlılığını sürdürebilmesidir. Oluşturulacak planlı, düzenli bir yönetim sistemi sonucunda, pazarlamadan imalata kadar saat gibi tıkır tıkır işleyen bir sistem olmalıdır işletme. Kurumsallaşma birkaç ayda kazanılacak bir imaj değildir. Birkaç danışman ile gerekirse yıllar sürecek çalışmalara adım atmak için öncelikle bu kararın getireceği maliyeti de göz önünde bulundurmak gereklidir.

Ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada binlerce KOBİ, yönetim eksikliklerinden dolayı ömrünü 5. yıla dahi ulaştıramamaktadır. Bunun temel sebebini ise yönetimin belli bir standarda oturmaması, kafadan alınan kararların iş süreçlerinde devamlı değişikliğe yol aşması sonucu, işletmenin dalgalı bir seyir izlemesi, devamlı olarak sorunlarla boğuşması oluşturur. Firmalara el yordamıyla değil planlı iş yapma becerilerinin sağlanması gereklidir.

Bir işletmenin kurumsallaştırılması hiçte sanıldığı kadar kolay bir süreç değildir. Yıllarca sürecek çalışmaların sonucu olarak bir işletme kültürü ve bakışı sağlamak teker teker tüm çalışanları ilgilendirir. Çalışanlarının tümü kaliteyi, organizasyonu, kurum kültürünü benimsemedikçe kurumsallaşmadan söz edilemez. Bu yüzden en alt kademedeki çalışanların bile yönetime katılımları sağlanmalıdır. Bunu, iyileştirme çabaları içerisinde bireysel veya grupsal öneri sistemiyle bile sağlayabiliriz. Unutulmamalıdır ki bir işi en iyi bilen, o işi yapandır. İşi yapanların tavsiyelerine mutlaka kulak verilmelidir.

Başka bir husus ise; bir işletmenin gerçek anlamda kurumsallaşmaya başlayabilmesi için öncelikle o işletmenin babadan oğula devrinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu önemsiz gibi görünen ayrıntı aslında olayın can damarını oluşturmaktadır. Çünkü birçok işletme, kurucusunun vefatı sonucu veya yönetiminin devri sonucu, varisler arasında paylaşılamamaktan veya çok başlı yönetim düzeni yüzünden dağılmaktadır.

Bunun yanısıra babadan çocuklara geçiş süreci işletmelerde birçok krize sebep olmaktadır. Özellikle üniversite okumuş ve geniş bir bakış açısına sahip fakat tecrübesiz, olası risklere önem vermeyen gençlerle, tırnaklarıyla kazı**** işletmelerini bugünlere getirmiş, yılların tecrübe ve birikimine sahip, değişimleri gereksiz riskler olarak gören babaları arasında yaşanan sorunlar şirketleri krize hatta dağılmaya kadar ***ürmektedir. Bu nedenle öncelikle şirket, geçiş aşamasına adım attıysa bu konuya eğilmek, eski ve yeni yöneticileri bu konuda bilinçlendirmek yönetimi geliştirme çalışmalarının en önemli aşamalarından biridir.

İşletme yöneticileri, yaşları ve eğitim seviyeleri ne olursa olsun eğitimlere daima açık olmalı, derneklerin, odaların, tuttukları danışmanların verdiği eğitilerden yararlanmaya çalışmalı, eğitimleri bir zorunluluk, üretimden çalınan bir zaman olarak görmemeliler.

Kurumsallaşma gibi uzun vadeli yolculuklara çıkmadan önce işletmenizi analiz edin. Yönetim sisteminizi elden geçirin. Neye ihtiyacınız var belirleyin. İşletme rayına oturmadan uzun yolculuklara çıkılmamalı. Sığ sularda yüzmeyi öğrenelim ki, açık denizlerde fırtınalara göğüs gerebilelim.

( Dünya Gazetesi'nde 17-08-2006'da yayınlanmıştır.)