İyi şirket, hem de topluma yarar sağlayandır.. - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

İyi şirket, hem de topluma yarar sağlayandır..


mozsarac
Üye

Toplam 419 yazı
27/01/2006 :  17:08:16   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


İyi şirket, hem kâr eden hem de topluma yarar sağlayandır[/size=5]23.01.2006 / Hasan Ersel / Analiz

Diyelim ki bir şirket ürünü için garanti versin ve sözünde de dursun. Bunun sonucunda da kârı artsın. Bu eylemi aynı anda, şirketler kesimine olan güveni de güçlendirmiş olacağı için bir toplumsal katkı sağlayacak, böylelikle toplumsal sorumluluğunun bir boyutunu da yerine getirmiş olacaktır.

“Şirketlerin kurumsal toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeleri için neler yapmaları istenmelidir?” Böyle bir soruya Türkiye’de insanlar nasıl yanıt verirlerdi? Çevremdeki insanlara bu soruyu yönelttiğimde aldığım yanıt daha çok “kendi işlerini düzgün ve dürüst yapsınlar yeter” biçiminde. Bundan 36 yıl önce ise ünlü Amerikalı iktisatçı Milton Friedman şirketlerin toplumsal sorumluluğa ilişkin olarak şöyle bir yargıya varmıştı:
“Rekabetçi ortamı oluşturun, hile ve dolandırıcılığı yok edin ya da hiç olmazsa piyasaların işlemesini engelleyecek düzeye düşürün ve gerisine de karışmayın… Çünkü bu koşullarda şirketin kârını gözeten, yani şirket ortaklarına karşı sorumluluğunu yerine getiren, bir şirket yönetimi toplumsal sorumluluğunu da yerine getirmiş olacaktır.” (Milton Friedman: The Social Responsibility of Business is to Increase Profits, The New York Times Magazine, 13 Eyltl, 1970)
İlk bakışta birbirine benzeyen bu iki yanıt arasında aslında önemli bir fark var. Friedman’ın yanıtı onun piyasa mekanizmasına duyduğu (bence aşırı) güvenin mantıksal sonucu iken Türk insanının yanıtının arkasında ise kuşku ve güvensizlik saklı. Bunun nedeni belki de henüz rekabetçi ortamın yararlarını tam olarak algılayabileceğimiz bir piyasa düzeni yaratamamış olmamız. Friedman’ın ortadan kaldırılmasını istediği “hile ve dolandırıcılıktan” şikayet etmeyi haklı gösterecek pek çok olay ise belleklerimizde yer etmiş durumda.
Ama Friedman’a bir kez daha dönelim. O rekabetçi piyasa mekanizması varsa şirketlerin kurumsal toplumsal sorumluluklarını zaten yerine getireceğini ileri sürüyor. Acaba öyle mi?

Kâr etmek, iyilik yapmak
İktisatta şirket (firma) denildiğinde kâr elde etmek amacıyla mal ya da hizmet üreten bir kurum anlaşılır. Bu çerçeve içinde bir şirket ile ilişkili beş grup insan düşünülebilir. Şirketin ortakları, yöneticileri, çalışanları, tedarikçiler ve müşterileri. Şirket yöneticileri, şirket ortakları adına hareket eden profesyonel bilgilerini onların çıkarlarını korumak için kullanan kişilerdir. Görevleri şirketin kârını en çoklayacak faaliyetleri belirlemek, şirketi buna göre yönlendirmektir. Şirket çalışanlarından farkları sorumluluklarının doğrudan şirket ortaklarına karşı olmasıdır. Bunun dışında onlar da şirket çalışanları gibi şirketle ilişkileri girdi piyasalarından birisi olan emek piyasası yoluyla olmaktadır. Tedarikçiler ile müşterilerin şirketle olan ilişkileri de mal piyasası yoluyla olmaktadır. Şirketin başarısı ise kârlılığı ile ölçülür, bu da kendisini şirketin değerinde gösterir. Bu da sermaye piyasasına yansır. Dolayısıyla şirket ile ortaklar arasındaki ilişkiler de piyasa içinde kapsanmış olmaktadır.
İşte bu noktada Friedman’ın görüşü önem kazanmaktadır. Bir şirketin toplumla olan tüm ilişkileri piyasalar üzerinden tanımlandığına göre toplumsal sorumluluğu da üretime katkısı ile ölçülebilir. Eğer piyasalar rekabetçi ve sağlıklı çalışıyorsa, şirketin topluma verdiğinin karşılığı değerine yansıyacaktır. Bir şirketin toplumsal sorumluluğunu yerine getirip getirmediğini anlamak için başka bir şeye bakmaya gerek yoktur. Ulaşılan bu sonucun güçlü bir mantığı olduğu ve iktisatta yaygın olarak bilinen geleneksel firma kuramı ve rekabetçi piyasa modeline uygunluğu açık.
Ancak dikkat ederseniz bu anlatılandan bir şirketin insanlar arası ilişkiler kurmasının faaliyette bulunmasının ayrılmaz bir paçası olduğu da ortaya çıkıyor. Bu bağlamda bir şirket, çalışanlarının dönemsel sağlık denetiminden geçmesini üstlenebilir; ürettiği malın olası kusurlarına karşı garanti verebilir, mali tablolarını saydam bir biçimde açıklayabilir, yaptığı üretimin doğurduğu kirlenmeye karşı önlemler alır. Ya da bunların tersini yapar. Bir şirketin bu konularda aldığı tutum sadece doğrudan ilişkili olduğu insanları değil, şirketin varlığından haberdar herkesi, dolayısıyla ortamı, az ya da çok, etkiler. Yani iktisattaki teknik deyimiyle, bir şirket faaliyet gösterdiği sürece bir başkalarına dışsal yarar (ya zarar) sağlamaktan kaçınamaz.

İktisadi bir sorun
İşte burada bir iktisadi sorun çıkıyor. Piyasa mekanizması dışsallık yaratan üretim faaliyetlerinin toplumun çıkarına uygun olarak çalışmasını kolaylıkla sağlayamıyor. Bir şirket, başkalarına sağladığı bu tür yararları fiyatlayıp satamaz, buna karşılık başkalarına bu tür zarar verirse bu da ona fatura edemez. Sonuçta olumsuz dışsallık (sözgelimi kirlenme) yaratan üretim toplumun istediğinden fazla, olumlu dışsallık (güven ortamını yaratma) sağlayan üretim ise toplumun istediğinden daha az olabilir.
İşte bu durumda toplumun bu türlü etkilerden yararlanma ya da kendini koruma konusunda bir söz hakkı olmalıdır. Bu söz hakkı bazen yasalar yoluyla gündeme getirilebilir. Sözgelimi "kirlenmeyi engelleyecek önlemlerin alınması" gibi. Ancak bir firmayı olumlu dışsallık sağlamaya özendirecek önlemler almak biraz daha zordur. Vergi özendirimleri yoluyla bir firmayı kârının bir kısmını sanat faaliyetlerine ayırmayı ikna etmek bir dereceye kadar olanaklıdır. Ama, vergi özendirimlerinin toplumsal açıdan anlamlı olabilmesi için bundan yararlananların temel amacının "vergi özendiriminden yararlanmak olamaması" gerekir. Başka bir deyişle sanata hiç değer vermeyen ortakları olan bir firma yönetiminin, sırf vergi özendiriminden yararlanmak için sanat faaliyeti yapıyormuş gibi davranması durumunda sanatın bundan yarardan çok zarar görmesi olasılığı çok daha yüksektir.
İşte bu noktada akla bir başka soru gelmektedir. Şirketlerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmek için yaptıkları onların kârlarını düşürürse ne olacak? Şirketlerin yatırımlarının önemli bir kaynağının dağıtılmamış kârlar olduğu göz önünde tutulursa, böyle bir durumda topluma bir yönden katkı yapmanın bedeli başka yönden yapılan katkıyı (üretim, istihdam artışı) yapamamak demektir. Dolayısıyla, bir şirketin kârından fedakârlık yaparak toplumsal sorumluluk üstelenmesinin istenmesi pek de anlamlı değildir.

Dört ayrı durum
Bir şirketin kâr ile toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi mantıksal açıdan dört biçimde ortaya çıkabilir.

Bu dört duruma kısaca göz atalım:
(1)Basit bir örnek: Bir şirket ürünü için garanti versin ve sözünde de dursun. Bunun sonucunda da kârı artsın. Bu eylemi aynı anda, şirketler kesimine olan güveni de güçlendirmiş olacağı için bir toplumsal katkı sağlayacak, böylelikle toplumsal sorumluluğunun bir boyutunu da yerine getirmiş olacaktır.
(2) Bir şirketin kârlı olmasına karşın çevre kirlenmesine yol açmamak için hiç bir çaba göstermediğini düşünelim. Bu durumda toplumsal sorumluluğunu yerine getirmemiş olacaktır. Bu tür zararların önemli olduğu durumlarda, kamu müdahalesi gerekir (çevre kirlenmesinin denetimi gibi).
(3) Eğer şirketin erdemli bir davranışı (örneğin eğitime katkıda bulunması) kârını düşürüyorsa, bu topluma kendi faaliyeti nedeniyle yaptığı katkısını azaltmak karşılığında oluyor demektir. Bunun sürdürülemez olduğu açıktır. Ancak geçici olarak böyle bir sonucun ortaya çıkmasına yol açan kararlar söz konusu olabilir. O zaman da yönetişim ilkeleri içinde ortakların yönetim tarafından bilgilendirilmesi, şirketin yaşama gücünün zedelenmemesinin sağlanması gerekir.
(4) Sorumsuzluk, ancak cezalandırılabilir.

Yerleşim : Türkiye / Gaziantep  |  Meslek : Muhasebe
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

0.97 saniye.
15:43:56, 20 Nisan 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım