Konut Kredisi İçin Doğru Zaman Mı? - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Konut Kredisi İçin Doğru Zaman Mı?


Ismail KIRTILLI
Yazar

Toplam 997 yazı
13/10/2009 :  09:58:48   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Konut kredileri daha aşağı düşer mi? Bankacılar, iktisatçılar ne diyor?

Bir yıl önce 120 ay vadeyle 100 bin lira konut kredisi alanın aylık taksiti yeni faizlerle 400 lira civarında düşüyor. Masraflar hariç tutulduğunda toplam borcunda ise 40 - 45 bin lira avantajı oluyor

Bankaların ipoteğe dayalı konut kredisi (mortgage) faizleri düşüyor. Her gün bir veya birkaç banka yeni faiz oranları açıklıyor. Faizler son bir yıl içinde aylık yüzde 2'lerden yüzde 1'lere doğru geldi. 120 ay vadede bile yüzde 1'in altında kredi veren var.

Mortgage kredilerini, yeni ve düşük faizli kredilerle değişmek tüketicinin yasal hakkı.

Birçok tüketicinin kafası şu sıralar 'Eski kredimi yeni krediyle değişsem mi? Taksitlerim ne kadar düşer? Kaç lira kârım olur? Biraz daha beklesem, acaba faizler daha da düşer mi?” gibi sorularla meşgul. Bu dizide işte bu soruların yanıtlarını bulacaksınız.

Yeni ev almak isteyenler için de önemli, değerlendirilmesi gereken gelişmeler var. Faizler düştükçe, krediler ucuzladıkça ev almak daha kolaylaşıyor. Kolaylaştıkça da talep artıyor... Peki bu talep artışı konut fiyatlarını yukarı çeker mi? Faizler biraz daha düşsün diye beklerken, bu kez konut çok fiyatları yukarı gittiği için zararlı çıkma ihtimali var mı?

En önemlisi faizlerin geleceği... Bankacılar, iktisatçılar ne diyor? Merkez Bankası'nın faiz indirimleri nereye kadar devam eder?

Konut üreticileri: Ev almanın zamanı

'Bankalar kredide damping yaptı'
Nazmi Durbakayım (Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı):


Kredi oranları bugünkü oranların altına düşmez. Çünkü bankalar bir nevi damping yaptılar. Kârdan fedakarlık ederek, belki de sıfır kârla kredi dağıtıyorlar. Bence tüketicilerin bu fırsatı değerlendirmesi, konut fiyatlarının olması gerekenin altında olduğu şu dönemde düşük kredi faizlerinden yararlanması gerekiyor. Kredi faizlerinin daha da düşmesini beklemek yersiz olur. 2006'da da kredi faizleri düştüğünde faizlerin daha da fazla düşeceği beklentisi doğmuştu ama faizler beklentinin aksine yükseldi. Üstelik 2006'da fiyatlar olması gerekenin
altında değildi.

'Faiz düşüşü fiyatları artırabilir'

Ali Dumankaya (Dumankaya İnşaat YK üyesi):
Normalde faiz düşünce konut fiyatları yükselir. Ancak şirketler en iyi fiyatı sunmaya çalışıyor. Yani faizlerin düşük, fiyatların yüzde 10-20 daha uygun. Bizim tavsiyemiz beklenmeden oturmak amacıyla ev alınması. Çünkü faizlerin daha da fazla düşmesi durumunda fiyatların artması kaçınılmaz. Fiyatların 2010'un ilk çeyreğine kadar bu seviyelerde kalmasını, bahar aylarıyla birlikte yükselmesini bekliyorum.

'Bence tüketici için 10 yılın fırsatı'

Süleyman Varlıbaş (Varyap Yönetim Kurulu Başkanı):
Faizler 2006'da bile bu seviyelere düşmemişti. Daha düşmesini beklemiyorum. Birkaç merkez bankası faiz artırımına gidebileceğini açıkladı. Faiz oranları her an yükselebilir. Bu dönemde girdi fiyatlarının düşük olması konut fiyatlarını da düşürüyor. Demir fiyatları 2 bin liradan 800 liraya geriledi. Beton fiyatları 2008'e göre yüzde 25-30 düştü. Konut stoku da fiyatların düşük olmasında rol oynuyor. Ama artan konut talebiyle birlikte fiyatlar da girdi fiyatarına paralel olarak artabilir. Bence almak isteyenlerin 10 yılda bir gelecek bu fırsattan söz istifade etmelerini öneririm.

Bankacılar ne diyor?

'Faizler çok yakında daha da aşağı gitmez'
Faik Açıkalın
(Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü):
Konut kredileri faiz oranlarının kısa dönemde çok daha aşağı gideceğini düşünmüyorum. Tüketici konut kredisi alırken, elbette konut fiyatlarını da iyi takip etmeli. Tek unsur kredi faizi değildir. TL faizlerde daha fazla düşüş olmaz çünkü mevduatın kısa vadeli olması nedeniyle bankalar vade uyumsuzluğuyla karşı karşıya kalıyor. Ancak Merkez Bankası ileride faiz düşürürse faizler biraz daha düşebilir. Tabii konut kredisi kullananların yenileme yaparken attığı taşın ürküttüğü kuşa değmesine bakması lazım. Hangi seviyelerden krediyi almış. Şimdi ne ödeyecek?

'Ev kredisi için çok doğru bir zaman'
Hakan Ateş
(Denizbank Genel Müdürü):
Rekabetle faizler belli bir seviyeye geldi. Yüzde birlere yakın olan faizlerin artık gideceği çok fazla marj kalmadığı düşüncesindeyim. En iyi borçlanan Hazine'nin faizi yüzde 8'lerde, bir yıl vade için. Ama konut kredisi alanlar 8 - 10 yıl vadeler için borçlanıyor. Dolayısıyla aylık yüzde bir faiz oranları iyi rakamdır. Bankaların döviz likiditeleri sınırlı, mevduatın vadesi kısa. Krizde iyileşmeler yaşanmaya başladığında faiz hadlerinin dünyada ve Türkiye'de nasıl bir trend izleyeceğini düşünmek gerekir. Tüketici açısından TL cinsinden ayda yüzde 1 maliyet ödemek çok makul.

'Ev fiyatına bakmak en doğrusu'
Hakan Eminsoy
(ING Bank Genel Müdürü):
Konut kredisi faizlerinde hareketlilik olduğunda benim vurgu yaptığım nokta ev fiyatlarıdır. Çünkü bu ikisi arasında bir kolerasyon var. Konut kredisi faizlerinin bir iki puan düşmesi çok önemli değil,
evin fiyatının ne olduğu önemli. Evin fiyatında büyük artış varsa faizdeki düşüş çok marjinal kalır. Tüketicilere konut kredisinde faiz yenilemek istediklerinde başta ödedikleri komisyonu dikkate almalarını öneririm. Bazen tüketici fırsattır diyerek yanlış hesap yapabiliyor. Bir bilene danışarak karar vermeleri doğru olur.

İktisatçılar ne diyor?

'Gayrimenkul yatırımı cazip hale geldi'
Mahfi Eğilmez (İktisatçı, Radikal yazarı):
Merkez'in faizi 25 baz puan daha indirmesini bekliyorum. Ancak, hükümetle işbirliği yapmadığı eleştirilerinin baskısı altında kalmamak için 50 baz puan da indirebilir. Faiz düştü, borsa çok yükseldi, altın çok değerlendi. Faiz yatırımcısı borsaya mı yönelecek, emlak mı alacak? Merkez'in faizi gösterge niteliği taşıdığından buradaki indirimin kredi faizlerine de yansıması beklenmeli. Ekonomide bir canlanma yoksa yatırım yapmanın bir anlamı olmayabilir. Hem konut fiyatlarının, hem faizlerin düşmesi nedeniyle gayrimenkul cazip bir yatırım haline geldi.

Faizler biraz daha düşebilir
Fatih Özatay ( İktisatçı):Merkez Bankası faiz politikasını enflasyona göre belirliyor. Bu açıdan faizlerin biraz daha düşmesi beklenmeli. Dünyada faiz seviyesi çok düştü. Faiz yıl sonunda yüzde 6.50 - 6.25'e gelebilir. İndirim bir-iki toplantı daha sürecek gibi görünüyor. Çünkü enflasyon açısından bir sakınca yok. Ancak bu seviye son düşük seviye olacak gibi. 2010 ortasından itibaren faiz artabilir. Bu tabi dünya ekonomilerin toparlanma hızına bağlı olacak. Eğer dünyada toparlanma beklenenden daha yavaş olursa durum farklılaşır.

Konut faizlerinde düşüş bekliyoruz
İnan Demir
(Finansbank Başekonomisti): Merkez Bankası'nın önümüzdeki üç aylık dönemde 25'er baz puanlık adımlarla faizi toplam 75 puan indirmesini, yıl sonunda faizin yüzde 6.50'ye gelmesini bekliyoruz. Tabi yüzde 6.50'ın altına gelme riski de var. Yüzde 6 ihtimal dahilinde. 2010'un ilk yarısı boyunca faizin en azından sabit kalmasını, artırımların yılın ikinci yarısında başlamasını bekliyoruz. Şu andaki düşük reel faiz ortamı gayrimenkul piyasasını da canlandıracaktır. Merkez'in olası 75 baz puanlık faiz indirimine paralel konut kredisi faizlerinde de bir düşüş bekliyoruz.

KREDİYİ NASIL DEĞİŞTİRİRSİNİZ?
- Konut kredilerini, daha ucuz faizli kredilerle yenilemek özellikle uzun vadede kârlı.
- 120 ay vade ile 100 bin lira kredi için geçen yıl en düşük faizde aylık taksit 1.880 liraya geliyordu.
- Aynı miktar aynı vade için bu yıl yüzde 0.99'dan kredi alıp taksiti 1.428 liraya düşürmek mümkün. Aylık kârınız 452 lira!
- Kendi bankanızın faizinden daha düşük faizle kredi veren banka varsa, kredinizi o bankada yenileyebilirsiniz.
- Dosya masrafı bankadan bankaya değişmekle birlikte ortalama 2 - 6 bin lira arasında değişiyor.
- Kalan kredi bakiyesi üzerinden yüzde 2 oranında erken ödeme cezası vereceksiniz.
- Dosya masrafı ve erken ödeme cezası dikkate alındığında dahi uzun vadeli kredilerde, refinansman (yeniden kredilendirme) yapan tüketici kârda olabiliyor.






Kaynak: Fehim Genç, Esra Özsümer, Kadife Şahin/Songül hatısaru/Milliyet

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
13/10/2009 :  12:43:34  Alıntı
Bu cazip faiz indirimi ile 2nci kez karşılaşıyoruz,emlak sektöründe iken bunun gibi gayrimenkul alanlara bu geçici bir şey bu fırsatı iyi değerlendirin demiştik ilkinde,sözümüzü tutanlar kazandı...Bende paranın değerli, olduğu bir ülkede daha fazla bir indirim beklemiyorum,talebin artması ile artacak konut fiyatlarını görmeden elimizi çabuk tutmakta fayda var,mortgate sisteminde zaten yüzde 1in altına inmeden faizler cazip değildir ..Bu durum faizde kazanç ama asıl kazanç alırken kazanmaktır..Bu yüzden de eski binalardan,kuru apartman dairelerinden değil de trendi olan siteleden alım yapmak,daha doygunluğu uğramamış yerlerden arsa,konut,dükkan almak daha akıllıca,zira kiralarda anormal inişlerin ve çıkışların olduğu bir dönemdeyiz...Kriz zamanları kayıplar konuşulur hep ama madolyonun bir de diğer yönü var kazananlar,yaklaşık iki yıldır sektörde fiyatlar ya dondu,yada inmişken çok cazip kredi seçenekleri varken ,gayrimenkul tabi ki hak ettiği yerde en iyi yatırım aracı olarak duruyor..Gerçi işin ilginç yanı dış alıcı gurbetçi kesimi bunu fırsata çevirken iç tüketimin hala düşünmesi komik bir hal alıyor..Bencede şimdi her türlü hayali gerçekleştirmek için en iyi zaman,ama lütfen biraz daha titiz olalım,biraz daha bilgili insanlardan danışmanlık alalım..Zira bu sektör eline geçen tek fırsatı kullanmak isteyen insanlarla dolu,eğer akıllı bir yatırım yaparsanız bir araba parası bile cebinize kalması mümkün...Saygılarımla..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
metinmetin
Üye

Toplam 390 yazı
13/10/2009 :  20:20:45  Alıntı
Ocağa kadar 120 ayda 0.85-0.90 arası bekliyorum.Merkez bankası indirimleri sürecek görünüyor ve indirimlerde devam edecektir.Şu ana kadar hedeflerim tuttu ve hala gayrimenkul fiyatlarında artış olmadı.Bunda medyanın açılım ve ermenistan gibi konulardan dolayı bu konuyu çok işlememesi var ve tabiki krizin azda olsa etkileri.2005 döneminde en iyi banka(Anadolu bank)0.99 verirken bi dolu dosya masrafı alıyordu ki bu orana bile mükemmel gözüyle bakıyorduk ve banka ortalaması 1.07 idi.Bugün TEB 120 aya .95 veriyor ve dosya masrafıda makul.120 milyarlık bir eve 80-90 kredi kullansanız.1.500 ytl nin baya altında kalıyorki oldukça iyi bir oran.
Şu dönemde tortu diyebileceğim makul fiyatlılar gitmeye başlayacak ki bayramdan beri soran gelen olmaya başladı.Arkasından kiracısı çıkan kim uğraşacak kiracıyla satsakmı acaba diyecek ve önceki fiyatlara %10-30 arası bir fiyat ekleyip sunacak.Sonrasında 2006-2009 arası bekleyen yavaşlayan projelrde biten-bitmek üzere olan dairelerini teslim alan yatırımcılar satmaya karar verecekler.
Yatırım aracı olarak düşünüyorsanız ve imkanınızda varsa 150.000 geçmeyen bir ev alın.50 nakit 100 kredi oranında düşünürsek aylık ödemeniz 1450-1480 civarında olacaktır.Kiraya verip ortalamada 600 alırsanız 1000 liradan daha az bir rakamla para biriktirmiş gibi olabilirsiniz.Tavsiye ederim.
metinmetin

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Emlakçı
metinmetin
Üye

Toplam 390 yazı
13/10/2009 :  20:29:05  Alıntı


Bütün yatırımlar risk içerir.Bu tarz bir konut alımı bence yatırımdan çok birikimdir.Doğru analiz ve hesap kitapla mağdur ve pişman etmez.
metinmetin

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Emlakçı
huyhuyhuy
Üye

Toplam 2981 yazı
13/10/2009 :  22:32:50 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
70 li ve 80 li yıllarda , konut alan hiç bir hesap yapmadan alsa en kötü tercihi yapsa bile zarar etmezdi .

Bunda en önemli faktör , enflasyon yüzünden fiatlar , o kadar çabuk yükseliyordu ki , borç bittiğinde faiz ile birlikte ödenen para çoktan çıkmış , ve iyi bir miktar kar bile edilmişti. ,

Ozamanlar esnaf arasında , taksitle versinler boğaz köprüsünü bile alırım denilirdi.
Bu gerçek bir arz ve talebin ortaya çıkardığı bir fiat değildi . Enflasyon yanılması kar ediyoruz gibi görünürdü .

Şimdilerde ise , artık gerçek talep i etkileyip fiat oluşturacak başka etkenlerde var.
Yani demem odur ki fiatı , arz talep dengesi ve faiz ilavesi fiatı olışturmakta yeterli değil.
Buna, fiatı oluşturan diğer faktörlerin, neler olduğunun doğru tespiti çok etkilidir.
Ve ileride bu fiat tespitinde ,bu gün geçerli olan faktörlerin trendin devam edip etmeyeceği çok önemli bir hale gelivermiştir.
( Bir ara istanbul, sahillerinde yazlık almak çok moda idi ve alan mutlaka kar ederdi .Ama . BİTTİ . O günlerde alınan fiatların çok altında bu gün fiatları )
aynı şey , bir çok yer içinde geçerlidir.
Önümüzde ki günlerde nerelerde gayri menkul fiatları artacak nereler popüler olacak . Doğru tespit gerek .

[3, üncü boğaz köprüsünün güzergahı , gibi]

Bu konuya , sadece bankacılık sektörü ile dar bir çerçeveden bakışın, eksik bir bakış olduğuna değinmek için biraz bakmak lazım demek için girdim .

Her yatırım , gibi gayri menkul yatırımında da ileri ki yıllara , yapılacak, projeksiyonun isabetliliği oranında kazanç sağlıyacaktır . Diye düşünüyorum .
ismail karagülle

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : İmalat
Bartoloucci
Üye

Toplam 1347 yazı
13/10/2009 :  22:48:31  Alıntı
ev satışlarında hala hareket yok. faiz indirimi sadece mevcut borcu olanları güncellemeye yaradı.zaten birçoğu da aynı bankadan güncellediğinden cepten yediler..
ev fiyatları çok düşmesine rağmen hala fahiş fiyatlarda. maloluş/ satış fiyatı hala orantısı hala alıcının aleyhine..
Satılık Ziftin Olsun,

Selanik'ten Kel Gelir




Yerleşim : Türkiye / Özel  |  Meslek : Diğer
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  14:19:07  Alıntı
Bu arada bazı arkadaşlara döviz üzerinden yada sabit olmayan kredilerden uzak durmalarını önemle rica ederim,zira onun çok acı tecrübeerini yaşamış bulunmaktayız,Toki kredilerini de başta ki cazibesi güzel ama sabit kredi olmaması ucu açık olması ilerde bence çok ciddi yaralara yol açabilir,ihtiyatı seven alım gücü düşük olan arkadaşlarımıza duyurulur..Kaybedilen her kuruş milli servettir..Allah hepimize hayırlar versin..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  14:23:08  Alıntı
Sayın deploy İstanbul ve İzmir illerimizde yüzde 5 gibi düşüşler doğrudur ama diğer tüm illerimiz de hatta bazılarında yüzde 64 lere varan artışlar vardır..Obiraz da çok ca yeni proje ve beklenen hedflere ulaşılamamasının getirdiği bir şey,ha emlak işi ile uğraşan bende memnunmuyum derseniz değilim,ama tapu dairesi çok kalabalık maalesef..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
Bartoloucci
Üye

Toplam 1347 yazı
15/10/2009 :  22:27:29  Alıntı
Dünya ne çekiyorsa bu emlak merakından çekmedi mi son krizde ? Türk bankalarının da kaşıntısı var sanırım.
Satılık Ziftin Olsun,

Selanik'ten Kel Gelir




Yerleşim : Türkiye / Özel  |  Meslek : Diğer
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  23:26:51  Alıntı
Paranın Zalim Efendileri Hedge Fonları


Dünya bir süredir hedge fonla oturup hedge fonla kalkıyor. Yatırım enstrümanlarını yüksek kâr elde etmek uğruna altüst etmekten çekinmeyen bu fonlar için `piyasanın çekirge sürüleri` ya da `köpekbalıkları` benzetmesi yapılıyor.


Hedge, `yüksek riskli yatırım fonları` şeklinde tercüme edilse de aslında riski çok seviyor. Başında iyi eğitim almış, kârlılığı artıracak her yolu mubah sayan, alacağı primi yüksek tutmak için agresif hareketler sergileyen yöneticiler yer alıyor. Diğer fonlar gibi sınırlamalara tabi olmadan portföyünü oluşturup yönetebildikleri için daha fazla risk üstlenebiliyorlar. ABD ve Avrupa ülkelerindeki düzenleyici kurumlar klasik yatırım fonlarına uyguladığı denetlemeleri hedge için yapamıyor. Ham petrolün varil fiyatının 120 dolara fırlamasından altının onsunun 1.000 dolara tırmanmasına kadar uzanan bir dizi olayı tetiklediği ileri sürülen fonların şimdiki hedefi ise gıda ürünleri. 2,1 trilyon dolara hükmeden bu fonlar, pirincin uluslararası piyasalardaki fiyatının 300 dolardan 1.000 dolara çıkmasına sebep oldu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO)`ne göre fonların yaptığı büyük hacimli alımlar yüzünden tahıl, süt ürünleri, et, şeker ve yağ fiyatları bir yılda yüzde 57 arttı. Zaman, 1997 Asya krizi ve 1998 yılında Rusya`yı iflasın eşiğine getiren bunalımın müsebbibi olarak da gösterilen hedge fonları ma-saya yatırdı.


Dünya piyasalarını kasıp kavurdular şimdi de fakirin sofrasına el uzattılar


"... Bunlar (hedge fonlar) çekirge sürüleri gibi hareket edip Alman sanayiini, şirketlerini ve istihdamını yiyip bitiriyorlar." Bu sözler Almanya Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı Franz Müntefering`e ait. Alman Borsası`nı yönetirken hedge fonların baskısı yüzünden istifa etmek zorunda kalan Werner Seifer`ın bu konudaki yaklaşımı ise daha sert: "Bu fonlar Alman ekonomisinin kalbine kadar iniyor ve parçalıyorlar."


Almanya`nın, yani dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin bürokratlarını endişeye sevk eden hedge fonlar, son dönemde meydana gelen tüm fiyat hareketlerinin kaynağı olarak gösteriliyor. Ham petrolün varil fiyatının 120 dolara fırlamasından altının onsunun 1.000 dolara tırmanmasına kadar uzanan bir dizi olayı tetiklediği ileri sürülen bu fonların son dönemdeki hedefi ise gıda ürünleri. 2,1 trilyon dolara hükmeden bu fonlar o denli güçlü ki, çok değil, bundan birkaç ay öncesine kadar tonu 300 dolar civarında olan pirincin uluslararası piyasalardaki fiyatının 1.000 doları bulmasına sebep olabiliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)`ne göre bu fonların yaptığı büyük hacimli alımlardan ötürü tahıl, süt ürünleri, et, şeker ve yağ fiyatları Mart 2008`de bir yıl önceye göre yüzde 57 arttı.


Hedge fonların günah defterinde yazılı olanlar sadece bununla sınırlı değil elbette. 1997 Asya Krizi ile 1998`de Rusya`yı iflasın eşiğine getiren bunalımın altında da onların imzasının olduğu düşünülüyor. Tıpkı bir dönem Asya ve Avrupa steplerine sinen `Moğol korkusu` gibi kendilerinden önce ölümcül şöhretlere ulaşan bu fonlar, tabii olarak artık uluslararası toplantıların da ana gündem maddesini oluşturuyor. Avrupa Merkez Bankası`nın geçen yıl yayımlanan `Finansal İstikrar Raporu`nda, dünya ekonomisinin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikelerden birisi olarak tanımlandılar. Yine geçen yıl düzenlenen G-7 Zirvesi`nin gündeminde baş sıraya oturmayı başaran `hedge fonlar`, gizemli yapıları ve inanılmaz hareket kabiliyetleriyle artık sadece ekonomi bürokratlarının değil, devlet başkanlarının da korkulu rüyası haline geliyor. Hakkında bu kadar çok şey söylenen hedge fonlarla alakalı cevap bekleyen çok sayıda soru var. Bu soruların ilki ve de en önemlisi "Nedir bu hedge fonlar?" olurken ikinci olarak "Bu fonları kimler yönetmektedir?" sorusu akla gelmektedir. Ve tüm bunlardan daha da önemlisi "Bu fonların amacı nedir?"


Riski seven zenginlerin tercihi


Bütün bu sorulara cevap verebilmek için önce `hedge fonları` tanımlamak gerekiyor. Piyasa uzmanları tarafından, "Genel anlamda hem kısa hem de uzun vadeli pozisyon alarak ve çeşitli enstrümanları kullanarak yüksek getiri sağlamayı taahhüt eden fonlar." olarak tanımlanıyorlar. Adını `hedge` kelimesinden, yani `riskten korunmak`tan alan bu fonların izlediği yatırım stratejisi ise adıyla çelişen bir görüntü çiziyor. Sermaye Piyasası Kurulu(SPK) uzmanlarının Türkçeye, `yüksek riskli yatırım fonu` olarak çevirdiği bu fonlar, gerek kuruluş, gerek işleyiş ve gerekse para kazanma yöntemleriyle bilinen fonlardan oldukça farklı. Genelde 1 milyon doların üzerinde parası olan yatırımcıları kabul eden bu fonlara para yatırmak için belirli bir gelir düzeyinin üzerinde olma şartı aranıyor. Tıpkı bankalar gibi kendilerine emanet edilen paraları kullanarak yatırımcılara yüksek getiri sağlamayı taahhüt ediyorlar. Yatırılan paranın bir süre (en az bir yıl) içeride tutulmasını zorunlu kılıyorlar. Yüksek kazanç sağlamayı vaat eden bu fonlara asgari anaparanın yüzde 1`i düzeyinde komisyon ödeniyor. Yani 1 milyon dolar yatıran bir yatırımcı, bu paranın 10 bin dolarını peşinen fon yöneticilerinin hesabına yatırıyor.


İkinci olarak, bu fonların büyük bir bölümü `vergi cennetleri` olarak bilinen Cayman Adaları, Bermuda, Chanel Adaları, Bahamalar, Lüksemburg gibi ülkelerde kurulduğu için off-shore bankacılıkta olduğu gibi kazancın vergilendirilmesi noktasında da ciddi avantajlar sunuyor. Üçüncüsü bu fonlarda hesabı bulunan müşteriler genelde özel insanlardır. Bundan ötürü fonlar çoğu zaman gizemli bir yapıya sahiptir. Yani bu fonlarda kimin parasının olduğu çoğu zaman cevap aranmayan bir sorudur. Dünyadaki tüm piyasaları yakından izleyen ve tüm piyasalarda boy gösterebilen bu fonların aslında çok fazla personeli yoktur. Ortalama 10 kişinin çalıştığı bu fonların kurulması, çok fazla tecrübe de gerektirmiyor. Dolayısıyla bir hedge fonun başarısı önemli ölçüde yöneticisinin bilgi, beceri ve tecrübesine bağlı. Fon yöneticilerinin büyük bir bölümü gelirlerini aldıkları kâr paylarından sağladıkları için şirketlerin kârlılıkları hayati öneme sahip. Bu yüzden normal yatırım fonlarının almak istemeyecekleri riskleri almaktan asla çekinmemektedirler.


Ellerinde 2,1 trilyon dolar var


Bugün fonların denetimi altındaki para miktarının 2,1 trilyon dolara ulaşması, piyasadaki etkilerinin daha çok hissedilmesine sebep oluyor. Bu durum onları hem belirsizlik kaynağı, hem de finansal yatırımcıların rehberi haline getiriyor. Diğer yatırımcılar açısından da kılavuz haline gelen bu fonların küresel finansal mimarideki rollerinin artması ekonomi kurmaylarını düşündürüyor. Bir bankacı, tedirginliğin sebeplerini şu sözlerle izah ediyor: "Hedge fonların kural dışı çalışmaları ve şeffaf olmamaları bunları yönetenlere, gerçek varlıklarının çok üzerinde alım satım yapma, sınırsız borçlanma ve riske girme imkânı veriyor. Yine bu fonların hem spekülasyon hem de manipülasyona dönük hamleleri faiz, döviz gibi unsurlarda ani fiyat hareketlerinin yaşanmasına neden oluyor. Spekülasyon ileriyi görmektir. İleride olacakları tahmin ederek risk almaktır. Manipülasyon ise ileride olacaklara yön vermektir. Yani ileride olacakları, menfaat sağlamak için zorla değiştirmektir. Fiyat dalgalanmalarının arkasında ise önemli oranda manipülasyon yatmaktadır. Merkez, hedge fonlara karşı döviz rezervini fazla tutuyor


Merkez bankalarının kâbusu haline geldi


Eski Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner, hedge fonların birçok merkez bankası başkanı için artık bir kâbus haline gelmeye başladığını ifade ediyor. "Bu fonların yüksek hareket kabiliyetleri, merkez bankası başkanlarını tedirgin ediyor." diyen deneyimli bankacının tespitleri şöyle: "Bugün sıcak para adını verdiğimiz yatırımların büyük bir bölümünü hedge fonlar oluşturmaktadır. Bu yüzden malî piyasalarında büyük miktarda hedge fon bulunan ülkeler, ister istemez muhtemel çıkışlara karşı kasalarında yüksek düzeyde döviz rezervi tutuyorlar. Bugün IMF ile yürütülen programın görünmeyen ayaklarından birisi de budur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, muhtemel bir çıkışın önüne geçebilmek için yüksek düzeyde döviz rezervi bulundurmaktadır." Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin`in tespiti de bu yönde: "Bu fonlar köpekbalıklarına benziyorlar. Köpekbalıkları hareket etmediklerinde nasıl dibe çöküyorlarsa bunlar da güçlerini hareketlerinden alıyorlar. Bu yüzden kolay çıkış yapabileceklerine inandıkları borsa ve devlet kâğıtlarını tercih ediyorlar." Merkez Bankası`nın elinde bulunan araçların bu fonların ani çıkışlarını önleme noktasında yetersiz kalabileceği uyarısında bulunan Bilgin, bu konuda uluslararası bir alarm mekanizması kurulmasını öneriyor.


Fazla getiri elde etmek için fiyatları suni olarak yükseltiyorlar


Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Vildan Serin, hedge fonların 1990`lardan sonra hız kazanan malî küreselleşmenin bir ürünü olduğunu ifade ediyor. Serin, 1990`lardan itibaren finansal küreselleşmenin hız kazanması ve paranın dolaşım hızının artmasının, bu fonlara ilgiyi artırdığı görüşünde: "Bu dönemde Batı piyasalarının ciddi anlamda istikrara kavuşması ve getirilerin düşmesi, fon sayısının patlamasına sebep oldu. Batılı zenginlerin, riskli ama getirisi çok yüksek bu fonlara akın etmesiyle hedge fonların hem büyüklükleri hem de kontrol ettikleri miktarlar artmaya başladı. Bu da ortaya yeni bir sorun çıkardı. Rekabetin artmasıyla birlikte fon toplamak giderek zorlaştı ve hedge fonları yöneten büyük oyuncular, yüksek getiri vaadini karşılayabilmek için spekülasyondan manipülasyona kaymaya başladı." Serin`in açıklamalarını rakamlar da teyit ediyor. Büyümesi ve gelişmesi özellikle 1990 sonrasında hız kazanan hedge fonların bu tarihte toplam büyüklüğü sadece 39 milyar dolardı. Bu rakam beş yıl sonra 186 milyar dolara ulaştı. 2000 yılına gelindiğinde ise 491 milyar dolara fırlayan fonların, 2005 sonunda ulaştığı büyüklük ise 1 trilyon 105 milyar dolar. Zira yine 1990 yılında 610 olan fon sayısı kötü yönetildiği için batan yüzlerce fona rağmen 1995`te 2 bin 383`e fırlamıştı. Finansal piyasalarda ciddi dalgalanmaların yaşandığı 90`larda kurulan fonların büyük bölümü tasfiye olmasına rağmen, yeni fonların kurulması sayesinde 2000 yılına gelindiğinde fon sayısı 3 bin 873`e yükseldi. Hedge Fund Research tarafından hazırlanan raporlara göre, 2005 sonu itibarıyla dünya üzerinde 8 bin 661 fon faaliyetteydi. Bu rakam, geçen yıl sonu itibarıyla ise 9 bin 500`e ulaştı.


Hedge Fund Intelligence`ın 2007 Ocak verilerine göre, son yıllarda bireysel ve kurumsal yatırımcılar arasında daha popüler hale gelen bu fonların büyüklüğü önceki yıla göre yüzde 30 artarak 2.08 trilyon dolara ulaştı. Fon sayısı aynı dönemde 10 bin 500 olduğu tahmin ediliyor. KPMG Peat Marwick ve RR Capital Management Corp. tarafından yapılan analizlere göre önümüzdeki 7 yıl içinde fon sayısı 25 bine ulaşırken, toplam fon büyüklüğü de 6 trilyon doları aşacak.



http://www.tumgazeteler.com/?a=2852318

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  23:38:11  Alıntı
HEDGE FONLARI PİYASALARI ELİNDE TUTUYOR
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin tüm dünyada 1 trilyon dolara yakın bir varlığı yöneten hedge fonlarla ilgili bir düzenleme yapılması gerektiğinin altını çizdi.

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin tüm dünyada 1 trilyon dolara yakın bir varlığı yöneten hedge fonlarla ilgili bir düzenleme yapılmaması durumunda merkez bankaları ve bankacılık otoritelerinin piyasaları yönlendirme güçlerini kaybedeceklerini söyledi. http://www.mortgagebankasi.com/hedge-fonlari-piyasalari-elinde-tutuyor-29.html


Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bir global takip ve düzenleme yapılmaması halinde hedge fonlar nedeniyle dünyadaki merkez bankaları ve bankacılık otoritelerinin bir süre sonra piyasaları yönlendirmede güçlerini kaybedeceklerini söyledi. Bilgin, hedge fonların, haklarında detaylı bilginin hiç olmadığı veya çok zor bilgi edinilen, şeffaflığın çok az olduğu, sınırlı düzenlemelere tabii, genelde off-shore'larda faaliyet gösteren, aza razı olmayan hep daha çok kâr hırsıyla çalışan, hatta varlık ve öz kaynak oranının otuzda birlere ulaştığı, genelde ileri matematiksel teknikler ve finansal mühendislik ürünlerin kullanıldığı fonlar olarak tanımladı. Active Academy tarafından düzenlenen “Risk Yönetimi Zirvesi”nde yaptığı konuşmada Bilgin, bu fonların uymakta oldukları düzenlemelerin sınırlı olduğu, mali tablo yayınlama yükümlülüklerinin ya sınırlı ya da hiç bulunmadığı ve yüksek kaldıraç oranlarıyla çalıştıkları özelliklerine yer verildiğini anlattı.

HEDGE FONLARDA GÜVERCİN ÜRKEKLİĞİ VAR

Bilgin, portföy çeşitlemesi için sistematik olmayan riski en aza çekmek amacıyla bu fonların kullanılabileceğini belirterek, "Ancak hedge fonların özellikleri ve ürkeklikleri riski artırmaktadır. Bugün hayatında hiç gitmediği, belki haritada dahi yerini gösteremediği bir ülkeye hedge fonlar aracılığıyla yatırım yapan, gelişmiş ülkelerin modern ve çok katlı binalarındaki genç ve hırslı fon yöneticilerinin hırsı ve bu hırsın yarattığı Yeni Camii önündeki güvercinlere benzer tedirginlik, bir bilgisayar tuşuna basmakla ülkelerin kaderini etkileyebilmektedir" diye konuştu.

1992 yılında 880 olan hedge fonların 2005 Haziran'ında 8 bin 50 adede, büyüklüğünün ise 35 milyar dolardan 934 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Bilgin, bunun yüzde 44'ünün bireysel yatırımcılara, yüzde 24'ünün ikincil fonlara, yüzde 15'inin şirketlere, yüzde 9'unun emeklilik fonlarına, yüzde 9'unun da hayır kurumlarına ait olduğunu, diğer bir istatistiki bilgiye göre de yüzde 64'ünün off-shore merkezlerde olduğunu ifade etti.

FİNANSALLAŞMAYLA RİSKLER BULAŞICI HALE GELDİ

Bilgin, 1980'li yıllardan başla**** dünyanın finansallaşma kavramıyla tanıştığını ve Anglo Sakson ülkelerinden yayılan bu kavrama göre şirketlerin ağırlıklı olarak mal piyasalarından değil finansal piyasalardan gelen işaretlere göre yönetildiğini, bugün bir şirketin değerinin muhasebe kârından çok borsadaki riskine göre belirlendiğine dikkat çekti. Bilgin, "Piyasalar, mal değil finans piyasalarının güdümünde işlemektedir. Bu değişimdir ki global riskleri daha bulaşıcı hale getirmiştir. Baş rolde ise türev ürünler, emeklilik fonları, yatırım fonları ve hepsini bir şemsiye altında tutan hedge fonlar gelmektedir. Amaç, mal piyasalarındaki uzun vadeli karlılık değil para akımlarına dayanan kısa vadeli getiri isteğidir" dedi. Bilgin, Uzak Doğu, ve Rusya'daki kriz, Türkiye'de yaşanan dalgalanmalar, Arjantin ve belki de geçen hafta sonu yaşanan Şanghay'dan başlayan dalgalanmaların da bir anlamda mal piyasalarının finans piyasalarından kopması sonucu oluşan balonların küçük ya da büyük bir infilakla patlaması olduğunu ileri sürdü.

BİRİNCİ DERECEDE RİSK FAİZ

Bilgin, bankacılıkta birinci derece riskin, faiz riski ve bunun banka bilançolarında yarattığı domino etkisi olduğunu söyledi. Bilgin, "Bankacılığımızda birinci derecede önemli olan risk, faiz riskidir. Önceki dönemlerden farklı olarak bankalarımızda kur riski değil faiz riski ve bunun yarattığı banka bilanço kalemlerindeki domino etkisi önem kazanmaktadır" dedi. Türkiye'de bankaların risk algılama ve risk kültürüne yaklaşımlarının kendilerini sevindirdiğine dikkat çeken Bilgin, sistemdeki en önemli risklerin kredi artış hızına bağlı olarak geri dönmeme olasılığı, faiz ve likidite riski, yönetim, yönetici ve bağlı olarak sahiplik riski, aracılık faaliyetlerinden doğan haksız rekabet ve mevzuat riski olduğunu söyledi. Yerli ve yabancı bankalar arasındaki haksız rekabet riskine de dikkat çeken Bilgin, aracılık maliyetlerinin haksız rekabeti önleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini yineledi. BDDK'nın 360 milyar dolar büyüklük ve teknik personel başına yaklaşık 1 milyar dolarlık meblağ ve sorumlulukla uğraşan, bu anlamda Türkiye'nin en büyük kurumu olduğunu belirten Bilgin, "Bu kuruma lütfen sahip çıkın. 7 senede 70 senelik hatıra ve yoğunluğa sahip bu kurumun, ülke bankacılığı ve makro ekonomik risk yönetimi açısından başarısı hepinizin başarısıdır" dedi.

DALGALANMA GEÇEN YILA BENZEMİYOR

Dalgalanmayı önlemenin sadece Türkiye gibi gelişen ülkelerin sorunu olmadığını belirten Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince, dünyanın çalkantılardan daha az etkilenecek bir düzeni kurması gerektiğini söyledi. Özince, finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmanın geçen yıl mayıs-haziran aylarında yaşanan dalgalanmaya benzemediğini, bunun da dalganın başında görüldüğünü vurguladı. Merkez Bankası'nda bir faiz artırımı beklentisi oluşabilir mi? yönündeki bir soruya ise Özince, "Hayır, şu an itibarıyla böyle bir şey görünmüyor. Durulmakta olduğu görünüyor. Ama tabi gerekirse sayın başkan bunu yapacağını da söyledi" yanıtını verdi.

MORTGAGE'DA PATLAMA ORTAMI YOK

Risk Yönetimi Zirvesi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, uzun vadeli, uygun faizli kaynak olmadıkça bankacılık sektörünün 1 aylık, 3 aylık mevduatla 10 yıllık, 20 yıllık kredi veremeyeceğini belirterek, "Vermesini de beklememek lazım, verirse de bunun yaratacağı risklerin yine bankacılık sektörüne ve gerektiğinde de vergi mükellefine yansıyabileceğini düşünmek lazım" dedi. Özince, konut kredilerinde faizin bankacılık sektörü için muhakkak bir risk olacağını, en önemli şeyin Türkiye'deki dalgalanmaların, faiz dalgalanmalarının azalması ve reel faizin düşmesi olduğunu vurguladı. Özince, "Türk bankacılık sektörünün önündeki en önemli risk, faiz riski mi?”' sorusu üzerine, "Kredi riskinde oldukça ciddi bir toparlanma oldu. Faiz riski, en önemli risk. Risk olması demek kötü bir şeye işaret etmiyor. Yani mevcut risklerin, finansal risklerin arasında en önde geleni" diye konuştu.

Konut finansmanıyla ilgili yasanın, bir düzenleme olduğunu, her yasal düzenlemenin her konudaki olumluluğu getirmediğini vurgulayan Özince, trafikle ilgili çok yasa bulunmasına karşın birçok sıkıntı olduğunu veya trafiğin fevkalade işlemeyebildiğini söyledi. "Mortgage şu anda böyle büyük bir patlamayla gelişeceği bir ortam yok kanaatindeyim" diyen Özince, bunun olumsuz bir ifade olmadığını, ağır ağır büyüyeceğini söyledi. Özince, yinede yüzyılın olayı olarak tanımladığı mortgage sisteminin, şartlar olumlu geliştiğinde sektörü katlayacağını, Türkiye'ye, Türk vatandaşına da her yönden çok büyük yararlar getireceğini ve birçok olumlu etkisi olacağını söyledi


Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  23:52:41  Alıntı
Sayın deploy,olayın ve yaşadığımız kriz in tek sorumlusu bu fonlar ve aç gözlü ,prim için alınmayacak riskleri alan bankacılık sistemidir,tabii işin birde denetlemesi işi var ama bırakınız geçsinler serbest piyasa ekonomisi para gelsinde nerden gelirse gelsin zihniyeti,doğrudan gayrimenkülle alakası yoktur...Bu fonların geçmişte yediğimiz kazıklar bankacılık sisteminde ki düzenleme il ülkemizde etkisi az olmuş bankacılık sisteminin devletçe desteklenmediği ender ülkelerden biriyiz,bizim sıkıntımız likitesizlik bir nevi kansızlık ve borçlanmadır..Bu hedge fonlarının mucidi de gülmeyin ama şarkıcı David BOWİE dir..Onun da yine gayrimenkülle uzaktan yakından bir alakası yoktur.Bu kriz aslında şimdi çektiğimiz sıkıntılara kamuflaj olmuştur,ülkemiz bu kriz olmasada 2001 derviş ekonomilerinden beri her hangi bir düzenleme içine girmediğinden o zamanın şartları ile bu zamanın şartlarının değişmesinden dolayı yine sıkıntı çekecekti,bunun belirtileri ciroların düşmeye başlaması kriz den 1yıl evvel başlamıştı,tabii o zaman medya ile iktidarın arası iyi olduğundan malum sebeblerden maalesef hiç dile getirilmedi,anlıyacağınız aslında bu kriz birilerinin imdadına yetişti,birilerini de batırdı...Ama dediğim gibi bu yaşanan sürecin sorumlusu da gayrimenkul sektörü değildir.Şu an faizlerin düşmesi fiyatların belli fiyatlarda donması bazı yerlerde düşmesi en iyi yatırım ibresini gayrimenkul yapmıştır..Ha faizlerde yükselsin fiyatlar da öyle alım yapacam diyen arkadaşlarımıza da tek diyeceğimiz siz bilirsinizden başka bir şey değil,malum serbest piyasa ekonomisi,bakın en son uzmanın yazdığı bir patlama olmayacı idi ama maalesef o patlama korkuç oldu ticaretin böyle de bir riski var,gülü seven dikenine katlanır mış..Saygılarımla..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
15/10/2009 :  23:57:39  Alıntı
BURDA DA TAZE BİR BAŞKA HABER VAR-Hedge fonlar iyidir
Michael Hirsh

Geçen yıl ekonomik yıkımın günahını hedge fonlar üstlendi; oysa yaygın olarak düşünülenin aksine üstlendikleri rol daha az tehlikeliydi. Tabii ki pek çok fon, pazarın çöküşüyle battı. Chicago gözlem firması Hedge Fund Research'e göre 2008'de toplam 6.845 fondan 1.471'i kayda geçirildi. Ama hükümet tek bir tanesini bile kurtaramadı. Kapitalizmin şöyle işlemesi beklenir: Beceriksizler kepenklerini indirir, akıllılarsa voliyi vurur. Hedge fon endüstrisi toplamda kayda değer bir dayanıklılık gösterdi. 2009'un ilk iki ayında yüzde 12'den fazla kazanç getirdi. Wall Street'te çok sıkıntı yaratan şirketler hedge fonlar değil, hedge fonlar gibi hareket eden yatırım bankaları ve sigorta şirketleriydi. Bunlar, başkalarının parasıyla birçok riskli mülkiyet ticareti yaptı ve başarısız oldu. Grant's Interest Rate Observer'dan Dan Gertner, "Açıkçası hedge fon endüstrisi kendini çok iyi akladı; yatırım bankalarından çok daha iyi" diyor. Wall Street'in en başarılı uzun dönem örneği Brown Brothers Harriman veya Goldman Sachs gibi, şirketlerin, mal sahibinin kendi sermayesine para yatırdığı şirketlerdir. Böyle bir yapı dikkatli risk değerlendirmesi sağlar. Aynı şekilde, birçok hedge fon yöneticisi kendi fonlarına yatırılmış pek çok net değere sahiptir. Eski Fed Başkanı Paul Volcker federal olarak sigortalanmış bankaların mülkiyet ticareti yapmalarının engellenmesini önerdi. Belki de sadece hedge fonlar geleceğin büyük risk alıcıları olma hakkını kazandı.
http://www.newsweek.com.tr/haberler/detay/32077/Bilmeniz-gereken-17-sey

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
metinmetin
Üye

Toplam 390 yazı
16/10/2009 :  23:21:28  Alıntı
Sayın METTİN bu yaz ortası devlet şahıslara dövizle borçlanmayı kaldırmıştır bilginiz olsun diye yazıyorum.Sayın Deploy dünyadaki konut krizinin bizde olması biraz zor.2005-2008 dönemi istatistiklerinde 100 evden 17 sinde kredi kullanılmış ve buda tamamı için değil ihtiyacı kadar yani maksimum kredi derdine girilmemiş.Türk bankalarında sorunlu kredi oranları nakit kredilerde % 5 lerden biraz fazla iken konutta % 2 civarı.Basitçe 1000 evden 170 i kredi ile satılmış ve bu 170 daireden de 3 ü sorunlu yani piyasada dönen ve ekonomide ciddi bir yer tutan konut konusunda 1000 evden 3 ü sorunlu ve hala halk senetle,takasla,koop.le yada farklı ödeme yöntemleri ile sorununu çözebiliyorsa dünyadaki krizle aynı kefeye koymamak lazım.
metinmetin

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Emlakçı
METTİN
Üye

Toplam 2311 yazı
17/10/2009 :  00:04:10  Alıntı
O konuyu atlamışım, bilgi için teşekkürler,zaten açılan kredilerde geri dönüşümü olmayanların dünya ortalaması bildiğime göre yüzde3 tü..Zaten bankacılar daha kredi açarken bu yüzdeyi bilirler,onu da küçük dilimler halinde kalan 97 ye bölüştürürler ,sistem aslında olduğu gibi işliyor,şu an için de her hangi bir risk yok..Geçenlerde de İşBankası bazı rakamlar vermişti oran yüzde 2 ile 5 arası idi aynı metinmetin arkadaşımızın bahsettiği gibi..

Yerleşim : Türkiye / Antalya  |  Meslek : Satış / Pazarlama
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

6.84 saniye.
02:07:28, 5 Mayıs 2024, Pazar

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım