Mükemmel İnsanlarız - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Mükemmel İnsanlarız


umut sengul
Üye

Toplam 2356 yazı
27/09/2009 :  13:48:37   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Sony Eurasia Genel Müdürü Mohsen Noohi güler yüzlü ve esprili bir yönetici. İlk işe başladığı şirkette yani, Sony’de çalışıyor hâlâ. Ama aynı masada yıllar boyunca çalışan ve durağan hayatı seven insanlardan sanmayın onu. Aksine son derece heyecanlı ve dinamik. Çalışanlarının da böyle olmasını istiyor. Geçtiğimiz 28 yıl zarfında Sony için farklı ülkelerde, birçok farklı görevde bulunmuş. Çok hareketli bir iş yaşamı olmuş. Zorluklara meydan okumayı seviyor. 2002 yılında, Sony için pek de önemli bir pazar olmayan ve krizden yeni çıkmış Sony Türkiye’nin genel müdürü olmak istediğini söylemiş. Yaklaşık 5 yıldır genel müdürlüğünü yaptığı şirketi, Sony içerisinde üst sıraları taşımış ve iki de ödül kazandırmış.

1979’dan bu yana Sony’de çalışıyorsunuz. Sony’yle nasıl tanıştınız?
MBA’imi bitirmiştim ve kendimi geliştirmenin yollarını arıyordum. Ya doktora yapacak ya da bir işe girecektim. O zamanlar İngiltere’de, doktora dereceniz varsa iş bulmak çok zordu. Çünkü insanlar fazla akademik olduğunuzu düşünürdü. Bu nedenle 3 farklı şirkete başvurdum. Bir tanesi küçük bir aile şirketiydi, diğerleri ise Sony ve Procter&Gamble’dı (P&G). Aile şirketiyle görüşmeye gittiğimde çok muhafazakar olduklarını gördüm. Küçük gölde büyük balık olabilirim diye düşünmüştüm. Ama büyük değişiklikler yapmak istemiyorlardı. Bu nedenle benim için fazla ilgi çekici değildi. Sony o zamanlar küçük ama niş bir şirketti. Büyüyordu. P&G görüştüğüm sanırım dünyada da - en büyük şirketti. Onlarla 8 görüşme yaptım. Sonunda Sony’de çalışmaya karar verdim. Çünkü Sony’nin operasyon şekli düşünceme daha uygundu. Kendi yolunuzu bulmanıza imkan tanıyordu. P&G’nin yılların deneyimiyle oluşturduğu belirli kuralları vardı. Sony ise çok taze ve yeniydi. Sony’nin İngiltere’deki genel müdürü “İnsanların kendileri olmasını ve Sony’ye kendi yollarıyla değer katlamasını istiyoruz” demişti. Ben de bir şeyi her zaman kendi stilimde yapmak isterim.

Sony’deki ilk göreviniz neydi?
Sony İngiltere’deki ilk mezun stajyerdim. Ve hâlâ buradayım. (Gülüyor) Biliyorsunuz birçok şirket üniversitelere gider ve öğrencilerle anlaşır. Ama o zamanlar Sony İngiltere oldukça küçüktü. İlk defa bir mezun stajyer programı uygulamak istediler. Sonra bunu her yıl yaptılar.

Sony için iyi bir referans olmuşsunuz…
İyi olup olmadığımı bilmiyorum ama hâlâ buradayım.

Bu kadar uzun süre Sony için çalışmanızı sağlayan nedir?
Sony tek bir şirket değil. Birçok farklı ürün kategorisi var. Profesyonel pazarı da, B2B pazarını da, hızlı tüketim malları pazarını da deneyimleyebilirsiniz. Çok geniş bir ürün ve müşteri kitlesi var. Tek bir şirket içinde olsanız da her zaman büyüyebilirsiniz. Bu nedenle her 2-2,5 yılda farklı bir iş yaptım, çok farklı deneyimler yaşadım.

Türkiye’ye gelmeyi siz istemişsiniz. Neden Türkiye’yi tercih ettiniz?
O zamanlar Türkiye küçük bir operasyondu. Ama ben çok daha fazlasını yapabileceğimizi düşündüm. Türkiye’nin büyük bir nüfusu ve büyük bir lokasyonu var. Jeopolitik olarak önemli. Ülkenin büyük bir kısmı 30 yaşın altında. Bu nedenle çok dinamik bir ülke. Ayrıca çok da güzel bir ülke. İran kökenliyim; insanlar kökenime çok yakın. Bu nedenle kültürel bazı unsurlar ailem için çok daha kolay olacaktı. İngiltere ve Almanya’da da zorluk çekmedik ama size kendi kökeninizi hatırlatan bir yerde bulunmak güzel. Yani birçok neden vardı ama öncelikle Türkiye’de fırsatlar çoktu. Kolay olmayacağını biliyordum ama mümkün olduğunu da biliyordum

Siz genel müdür olduktan sonra Sony Eurasia’da neler değişti?
Bildiğiniz gibi 2001 yılında Türkiye’de kriz oldu. Türkiye’ye geldiğim 2002 yılında bu hissiyat hâlâ canlıydı. Birçok insan geleceğin ne olacağını bilmiyordu. Bu nedenle motivasyon yüksek değildi. Satışlarımız düşük, maliyetlerimiz yüksekti. Pazardaki varlığımız da geniş değildi. Yalnızca 300 satış noktamız vardı. Her şeyi değiştirmeliydik. Öncelikle insanların motivasyonu üzerinde çalışmaya başladık. Her şeyin çok daha iyi olabileceği umudunu verdik insanlara. Satış ve pazarlama departmanlarıyla bire bir çalıştım. Geldiğimde 20 Sony Center vardı; şimdi 80 tane var. 300 kadar satış noktasında Sony satılıyordu. Şimdi bunların sayısı bin 500’den fazla. Her şeyi değiştirdik ama çalışanlarımızı değil. Yeni operasyon şeklimizde onları daha profesyonel hale getirdik. Artık çalışamayacak bazı insanlar şirketten ayrıldı. Biz de daha kalifiye ve motivasyonu daha yüksek yeni insanları işe aldık. Çalışanlarımızla çok gurur duyuyoruz. 2004’te ve 2005’te Sony Avrupa’daki En İyi Şirket ödülünü kazandık. Ve bu yıl sıralamadaki yerimizi 18’den 10’a yükselttik. İşimizi büyüttük, daha önemli hale geldik ve operasyonumuz Avrupa’da saygı gördü. Bu nedenle çalışanlarımızın hepsi çok mutlu. Bu arada biz hâlâ finansal yıl olarak 2006’dayız. Yani yine bazı ödüller kazanabiliriz.

Sony Eurasia’nın İK yaklaşımından bahseder misiniz?
Öncelikle rakamlarımızı sürekli artırıyoruz. Büyüyoruz çünkü her ürüne, şehre, kanala gereken dikkati verdiğimizden emin olmak istiyoruz. Şirketin iki bölümü var. Bir tanesi satış ve pazarlama şirketi. Diğeri ise İstanbul Geliştirme Merkezi. Burası web tasarımı yapan, BT mühendislerinin bulunduğu bir yer. Şu anda orada 52 kişi çalışıyor. İstanbul’dan tüm Sony Avrupa’nın web tasarımını yapıyorlar. Bu bölüm çok hızlı büyüyor çünkü çok fazla iş geliyor. Satış ve pazarlama operasyonumuz da büyüyor. Bizim politikamız, güzel davranış sahibi insanları bir araya toplamak. Eğer davranışları iyiyse öğrenebilirler, deneyim kazanabilirler. İnsanların doğru motivasyona, düşünce ve davranış şekline sahip olduğunu bilmek bizim için çok önemli. Benim aradığım bu.
Sony’nin Türkiye’de İstanbul Geliştirme Merkezi dışında bir ar-ge departmanı var mı?
Ürünler için yok. Yalnızca web tasarımı için var.

Türk insanının teknolojiye bakış açısı hakkındaki gözlemleriniz neler?
Öncelikle çok fazla genç insan olduğu için, tüketici daha modern ve yüksek teknoloji ürünler arıyor. Türkiye’deki insanlar teknolojiyi anlama konusunda çok gelişkin. Tabii ki gelir seviyesi Avrupa’nın geri kalanı gibi yüksek değil; bu nedenle herkes istediği her şeyi alamıyor. Ama işe girdiklerinde ya da daha iyi bir işe geçtiklerinde istediklerini ürünleri alabilirler. Ayrıca şu çok açık ki, Türk insanı markalarla çok ilgili. Bir markanın güvenliğini istiyorlar. Bir markanın renklerini giymeyi seviyorlar. Bu Sony için iyi; çünkü Sony Türkiye’de çok güvenilir bir marka ve onu seviyorlar.

Türkler teknolojiyi marka için tüketiyor denebilir mi?
Hayır, bence yaşam tarzı nedeniyle tüketiyor. Ama marka onları mutlu ediyor ve doğru ürünü seçtiklerinden emin olmalarını sağlıyor.

Sony genel merkezi Türkiye pazarını nasıl görüyor?
Başlangıçta yüksek bir beklentileri yoktu. Ama şimdi çok yüksek. Rusya’dan hızlı büyüyoruz. Gelecek 3 yılda, muhtemelen Türkiye’deki en büyük 50 şirket arasında olacağız. Bunun anlamı, bizim işimiz Sony için önemli olmaya devam edecek. Sony, Türkiye operasyonuna gerçekten büyük saygı duyuyor.

Yani beklentileri yükselttiniz…
Beklentileri yükselttik çünkü mükemmel insanlarız. Japonya’dan ve Avrupa’dan sürekli ziyaretçilerimiz oluyor. Neden başarılı olduğumuzu görmek için geliyorlar ve görüyorlar ki biz mükemmel insanlarız.

Kendinizi nasıl bir yönetici olarak görüyorsunuz?
Bütün İK konularıyla ilgileniyorum. Çünkü insanlara inanıyorum. Her zaman bireyleri düşünüyorum, takımları değil. Bireylere ve gruplar içerisinde nasıl davrandıklarına bakıyorum. Eğer bireysel yetenekleri yüksekse, gruplar içerisinde de çalışabilirler. Böylece grup dinamiği, grup performansını bireysel performanstan da yüksek yapar. Bazen grup performansı iyi olsa da bireyler grup içinde saklanıyor ya da uyuyor olabilir. Bireylerin yüksek niteliklere ve motivasyona sahip olduğundan, kimsenin uyumadığından, herkesin yüksek nitelikle çalıştığından ve bir araya geldiklerinde daha da güçlü olduklarından emin olmalıyız.

Uzun saatler boyunca çalışmaya mı, kısa ama verimli çalışmaya mı
inanıyorsunuz? Günde ne kadar çalışırsınız?

Ne kadar ihtiyaç duyuyorsam o kadar çalışıyorum. Bazen haftasonları da çalışıyorum. Ama bir şeyi gerçekleştirmek için stres altında olduğumdan değil, çalışmak benim için tenis oynamak gibi olduğundan. Eğer pratik yapmazsanız büyük maçları kazanamazsınız. Bu heyecanla ilgili, çok çalışmakla değil. Eğer işinizi gerçekten seviyorsanız, ki ben işimi çok seviyorum ve çalışanlarımın da sevmesini istiyorum, o zaman çalışmak tarif edildiği gibi olmuyor. Evde, yaptığım işle ilgili çocuklarımın fikirlerini soruyorum. Bazen kızımdan iyi bir yanıt alıyorum. Yani çalışırken çocuklarınızla eğlenebilirsiniz de. Kendinizi kilitleyip yalnızca bilgisayarla çalışamazsınız.

İş dışında neler yaparsınız?
Çocuklarımla çok oynarım. Kızım 9, oğlum 5 yaşında. Şu anda çok güçlü bir rekabet duygusu geliştiriyorlar. Her şeyde kazanmak istiyorlar. Bu nedenle öğrenmek istedikleri her şeyi öğretiyorum. Ama temelde sürekli birbirleriyle kavga ediyorlar. Onlara kazanmak için kavga etmenin değil, bir şeyde iyi olmanın önemli olduğunu öğretmeye çalışıyorum. Bu, şirketimizde de sahip olmak istediğimiz bir özellik. Kazanmak iyi olduğunuzu göstermez, yalnızca kazandığınızı gösterir. Haftasonlarım çocuklarım ve arkadaşlarımla tenis oyna****, yüzerek, oku****, çocuklarımla çizgi film izleyerek, oğlumla PlayStation oynayıp gol atmanın önemli olduğunu anlaması için gol atmasına izin vererek geçiyor. Bu nedenle pazartesileri geldiğimde bitkin oluyorum. Tüm hafta dinlenip, haftasonuma geri dönüyorum.

Geçtiğimiz ay Koç Üniversitesi’nde düzenlenen Marketing Challenge 2007’de Sony’nin Türkiye’deki yükselişinin konu alındığı bir vaka yarışması yapıldı. Üniversitelerle bu tür organizasyonlar düzenlemeye devam edecek misiniz?
Öncelikle Koç Üniversitesi’nin Sony Türkiye’yle ilgili bir vaka yarışması yapmasından çok mutlu olduk. Çünkü başladığımızda çok büyük bir zorluğumuz vardı ama çalışanlarımız problemleri çözdü. Şimdi çok güçlü bir pozisyondayız. Bu üniversiteliler için iyi bir deneyimdi. Biliyorsunuz bu yarışmaya Amerika’dan, Almanya’dan, Finlandiya’dan üniversiteler davetliydi. Hepsiyle konuştum. Böyle ilginç bir vaka çalışması yapmaktan heyecan duyuyorlardı. Sanırım bu, Türk öğrencilerinin eğitimine katılmak için iyi bir yol. Bu nedenle bu tür aktivitelere katılmak için çok hevesliyim. Bunu farklı şekillerde yapacağız.

Mükemmel İnsanlarız
Mohsen NOOHI
Sony Eurasia Genel Müdürü

Kaynak: Milliyet İnsan Kaynakları Gazetesi

Yerleşim : Belçika / Limburg  |  Meslek : İthalat / İhracat
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.06 saniye.
11:03:27, 18 Mayıs 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım