BAŞARI ANALİZİ
SORU:
Sizden istediğim iki kişinin kişilikleri ve nasıl çok başarılı duruma geldikleri; Barış Manço ve Beyazıt Öztürk. (metin K.)
Başarılı insanlar iki ana imaj kalıbından birini kullanır: ideal biriyim ve sizden biriyim
İdeal biriyim imajını seçenlere örnek Ajda Pekkan’dır. Hiçbir zaman halka “ben de sizdenim” diye görünmeye çalışmaz. Tek hedefi “bir kadının olabileceği en güzel hali yakalamaktır” Bunu yapabilmenin yolunun, sıradan insanlara “sevimlilik yapmak” almadığına inanıyor ve o bir “superstar” Yani o bir “yıldız”: gökte ve uzakta. Pek “yaklaşılabilir” değil ve gücünü, gizemini biraz da erişilmezliğine, uzaklığına borçlu.
İkinci kalıbın tipik örneği İbrahim Tatlıses. Tatlıses, Pekkan’ın aksine hep “sizden biriyim” rolünü oynar. İki milyon dolarlık villada yaşar ama yine de aylık yüz dolarlık maaşla yaşayan inşaat işçisine “ben de senin gibiyim” mesajı verir. Halka yakın olmak bu grubun temel stratejisidir. Gerçekte halkla falan işleri pek yoktur ama “imaj stratejileri” gereği, inşaat işçisi hayranıymışlar gibi konuşurlar.
Dikkat ederseniz hem İ.Tatlıses hem de A. Pekkan bu toplumun en başarılı sanatçıları. İkisi de “bir numara” durumunda. Demek ki iki imaj kalıbıyla da zirveye çıkılabiliyor.
Beyaz, sizden biriyim kalıbına uyduğu için “tuttu” Beyaz’ın ana imaj stratejisi “mahallenin iyi aile çocuğu” konseptiydi. Her ne kadar gündelik yaşantısında diğer starlardan bir farkı yoksa da, halk bu imajı “yuttu”.
Okan Bayülgen ise, tam tersi, mahallenin, pislik ve fırlama çocuğunu oynadı. O da tuttu. Gördüğünüz gibi her imajın tersi de tutuyor.
Bir de benim benimsediğim ve “kendim için” geliştirdiğim konsept var: üretken biriyim!
İdeal biriyim de, sizden biriyim de bir rol. Sıkı maskeler altında yaşamayı gerektiriyor. Oysa kimseye kendini beğendirme kaygısı taşımadan hareket edenlerin de bir imaj kalıbı olmalı.
Buna “üretken biriyim” imajı diyebilirim. Bunun örneği Sezen Aksu. Sezen, ne İBO gibi “sizden biriyim” numaraları yapar, ne de AJDA gibi “ideal biriyim” kasılmaları. O “içten biriyim” dir. O zeka, üretmek ve yaratmak demektir.
Ajda da İbo da üretken değil yorumcudur. Beyin değil sesten ibaret kariyerleri vardır. Ses Allah vergisidir ama zeka kulun geliştirdiği, yeteneğine “kendisinden kattığı” bir şeydir. Ajda da İbo da Allahın verdiği, ses yeteneğine, kendilerinden pek bir şey katmamışlar diye düşünüyorum.
Türk halkı iki tipi tutuyor:
1. Kendinden olan ama kendisi gibi olmayanı.
2. Kendinden olmayan ama kendisi gibi olanı.
Barış Manço Türk milletindendi ama ortalama Türk erkeğinin tersine, parmakları yüzüklü, saçları aslan yelesi şeklindeydi. Toplum ara mahallede gördüğü, uzun saçlıyı dövecek durumdayken, Barış Manço konuşmasıyla kitleleri şaşırttı. Dışı farklıydı ama içi “Türktü” Manço, ortalama bir Türk için, içi komşusuna, dışı amerikan metalcilerine benzeyen biriydi. Kısacası kendinden biriydi ama kendisi gibi değildi. Türk halkı bu nedenle Barış Manço’yu “tuttu”
Kendinden olmayan ama kendisi gibi olanı da Türk halkı “tutuyor”. Örneğin IMF Türkiye masasının eski şefi Cotarelli, kendisi bir yabancıydı ama konuşması ve elinde Galatasaray bayrağıyla sokakta koşması “bizden” olan davranışlarıydı. Bu nedenle onu Türkler çok sevmiş, “sıcak” bulmuştu.
Kompela diye ”zenci” yabancı futbolcu vardı. Bu kişi Türk halkı için zenciliği ve yabancılığı nedeniyle “kendisinden olmayan” biriydi ama Antep’te futbolcuyken Müslüm Gürses dinleyip, “olum” deyip, küfür etmeyi öğrenince birden “bizden olmayan ama bizim gibi olan” kategorisine girdi ve çok benimsendi. TV sunucusu bile oldu.
Bunlar imaj kategorileri. O kategoriye uyarsanız, sizi de benimserler.
mümin sakman