Türkiye ve Güney Afrika İkili İlişkileri Türkiye 1990’ların ikinci yarısından itibaren ortaya koyduğu Afrika’ya Açılım Eylem Planı ile Afrika ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini teşvik edecek kapsamlı bir siyasi diyalog geliştirmeyi arzulamaktadır. Bu diyaloğun geliştirilmesinde karşılıklı üst düzey ziyaretler gerçekleştirilmesi ve siyasi istişare mekanizmalarının oluşturulması ana unsurlardır.
Ticaret İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde ticari göstergeler mevcut potansiyeli yansıtmamaktadır. Türk ihracatçılarının genel olarak G. Afrika’nın yüksek koruma duvarlarından şikayetçi oldukları ve bazı firmaların bu duvarı doğrudan yatırım yaparak aşma yoluna gittikleri gözlemlenmektedir.
Yatırımlar G. Afrika’da gümrük vergilerinin yüksekliği bazı Türk firmalarını bu ülkede yerleşik faaliyet göstermeye sevketmiştir. Zorlu Grubu Pretoria yakınlarında 8000 metrekare alan üzerine kurduğu fabrikada Korteks markasıyla perde üretmektedir. Uludağ tekstil ve Sesli Battaniye’nin G. Afrika’da faaliyetleri vardır. Özkar İnşaat ve Sanayi Ticaret yönetim danışmanlığı ve müşavirlik hizmetleri vermektedir. Western Cape Eyaleti’nde Cankurtaran Holding Conti markasıyla elektrikli süpürge, Ahlesa ise battaniye üretmektedirler. Türkiye’de ise 2003 Haziran itibariyle kayıtlı sadece bir tek Guney Afrika firmasi vardır. Kayra Yayıncılık Dağıtım Pazarlama Ticaret Ltd. firması 2000 yılında İçel’de 108 milyar TL. sermayeyle kurulmuştur ve ticaret alanında faaliyet göstermektedir. Ayrıca elektrikli ev aletleri, tekstil, turizm, ticaret ve gıda sektörlerinde çeşitli Türk firmaları Güney Afrika pazarında faaliyet göstermektedir. Bu yatırımların toplam değeri 60 milyon dolar civarındadır.
Fırsatlar Güney Afrika Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri geliştirmeye yönelik çeşitli alanlar mevcuttur. Ülkenin gelişmekte olan dinamikleri çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Sektörel olarak örneğin gıda ve lokanta zincirleri G. Afrika’da gelişmiş bir pazardır ve Türk damak tadının bölgeye ihraç potansiyeli bulunmaktadır. Ayrıca G. Afrika’da bol miktarda ham deri bulunmaktadır ancak deri tabakhaneleri gelişmiş değildir. Türk firmaları deri tabaklama deneyimleriyle bu potansiyeli değerlendirebilirler.
Bunların yanısıra, G. Afrika üretim makina ve ekipmanlar ile kimyasallar (çoklukla mineral yakıtlar ve sanayi kimyasalları) sektörlerinde büyük miktarlarda ithalat yapmaktadır. Ayrıca mücevherat, tekstil, bağcılık, kurutulmuş meyve, devekuşu yetiştiriciliği, turizm, taşıma endüstrisi (motorlu araçlar ve yedek parçaları), metal fabrikasyonu (özellikle alüminyum ve paslanmaz çelik), cam ve cam ürünleri, ecza malzemeleri, elektronik endüstrisi, kağıt ve kağıt ürünleri, baskı, ahşap ve ahşap ürünler, yün işleme, tıbbi malzeme, plastik ürünleri, kozmetikler ve sağlık ürünleri, ev aletleri alanlarında ticaret ve yatırım fırsatlarının olduğuna inanılmaktadır. Ayrıca G. Afrika’da her yıl Nisan ve Kasım aylarında Johannesburg’da yapılan Rand Easter Show ve Saitex olarak bilinen uluslararası fuarlar işadamları için uygun iş zemini oluşturmaktadır.
Türkiye’de pazar olanakları geniş olan Güney Afrika ürünleri: ilaçlar, gübreler, azot, fosfor, potasyum gibi bitki besin maddelerinden üçünü birden içeren mineral veya kimyasal gübreler, digmonyum fosfat, haşarat öldürücüler, tabaklanmış ham deri ve köseleler, tomruk, odun hamuru, sıvanmamış kağıt ve karton, beyazlatılmamış kraft kağıt ve kartonları, demir veya alaşımsız çelikten yassı hadde ürünleri ve paslanmaz çelikten yassı hadde mamulleridir.
Öneriler Türk firmalarının G. Afrika piyasasında kısa dönemli değil en az 10 yıllık bir strateji izlemeleri ve uzun vadeli planlamalarla pazarda sağlam bir yer edinmeleri önerilmektedir. Ayrıca, son dönemde güvenliği tehdit eden gelişmeler nedeniyle ülkeden kaçma eğiliminde olan beyaz kökenli sermayenin İstanbul’a çekilmesi de hedeflenmelidir. Güney yarıkürenin kalkınmışlığın çeşitli evrelerindeki Avustralya, Okyanusya, Afrika, Mercosur gibi pazarlarına hitap etmek için elverişli bir konumda olan G. Afrika, hem büyük ölçekli firmalar hem de KOBİ’ler tarafından incelenmesi gereken fırsatlar sunmaktadır.
Güney Afrika’da birçok köklü firmanın uluslararası ticaret deneyimi ve etik kavramı oturmuştur. Ancak ticarete yeni atılan firmalarla zaman zaman sorunlar yaşanabilmektedir. Bu nedenle bir Güney Afrika firması ile ciddi bir ticari ilişkiye girmeden önce bu ülkenin Büyükelçiliği ile temas kurularak ilgili firmanın kayıtlı ve faal olup olmadığının araştırılması tavsiye edilmektedir.
Anlaşmalar Güney Afrika Cumhuriyeti ile Türkiye arasında yürürlükte olan ve imzalanması beklenen çeşitli anlaşmalar bulunmaktadır. Bunlardan Haziran 2000 tarihinde imzalanan Yatırımların Karşılıklı Korunması ve Teşviki Anlaşması’na göre her 2 ülke diğer ülke yatırımcılarına yatırım yapmak için uygun koşullar yaratacak, bu koşullar kendi yatırımcıları ya da üçüncü ülke yatırımcılarına sağlanan koşullardan daha az elverişli olmayacaktır. Her bir taraf iç hukukuna uygun olarak yatırım yapan tarafın nitelikli idari ve teknik personel ve bunların ailesinin, ülkesine girişi, ikameti, çalışması ve seyahati ile ilgili taleplerini lehte değerlendirecektir. Yatırımlar ancak kamu yararı için ve o günkü piyasa değeri üzerinden etkin bir tazminat ödemek koşuluyla kamulaştırılabilecek, bu tazminat serbestçe istenilen yere transfer edilebilecektir. Yatırımların savaş, ayaklanma, iç karışıklık gibi olaylar nedeniyle zarar görmesi durumunda, söz konusu zararların karşılanması bakımından ilgili ülke kendi yatırımcısı ya da üçüncü ülke yatırımcılarına gösterdiği muameleden daha elverişli olanı tatbik edecektir. Gelirler, yatırımın satışı veya tasfiyesinden elde edilen meblağlar, tazminatlar, yatırımla ilgili kredilerin ana para ve faiz ödemeleri, çalışanların maaş, ücret ve diğer gelirleri, yatırım uyuşmazlığından kaynaklanan ödemeler gibi transferler içeriye ve dışarıya serbestçe transfer edilebilecektir. Uyuşmazlıklar iyi niyet yoluyla çözümlenecektir. Ancak yazılı bildirimden sonra 6 ay içinde çözümlenemezse, yatırımcı uluslararası tahkime gidebilecek ve tahkim kararı kesin ve bağlayıcı olacaktır.
Güney Afrika Cumhuriyeti ve Türkiye 23 Haziran 2000 tarihinde “Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması”nın maddelerinde mutabık kalmışlardır ancak anlaşma halen imzalanmış değildir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında imzalanması beklenen bu anlaşmayla hedeflenen; her iki ülkenin karşılıklı ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirmek ve gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları, izin ve lisansları ile ilgili karşılıklı “Ayrıcalıklı Ülke Statüsü” sağlamaktır. Aynı şekilde bu ziyaret sırasında “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması”nın da imzalanması beklenmektedir.
Kaynak: deik.org.tr