İnovasyon Ve Telekom: Yeni Bir " Şöhretler Salonu" - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

İnovasyon Ve Telekom: Yeni Bir " Şöhretler Salonu"


akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
30/08/2009 :  18:23:59   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Telekom alanındaki bu inovatif faaliyetler tüm sektörlerde farklılaşmış ve artı-değerli iş süreçlerini doğurdu. Yönetim eskiden statik, lineer ve organizasyonel bir süreçken, artık dinamik, non-lineer ve asenkron, ancak hepsinden önemlisi işlevsel bir süreç haline geldi. Mekanik yapılanma olarak da bilinen konvansiyonel yönetim süreci oldukça statükocu bir hiyerarşiden oluşmaktaydı.


Son günlerin en gözde sektörlerinden biri telekomünikasyon; yani kısaca telekom. Sektörü bu kadar albenili yapan noktaysa, inovasyon olgusuyla güçlü ilişkisi. Telekom adeta inovasyon kavramıyla iç içe geçmiş durumda. İnovasyonsuz bir telekom düşünmek imkansız. İşin ilginç yanı, telekomsuz inovasyonu hayal etmeye çalışmak da bir hayli zorluyor insanı. Bunun nedenleri, belki de, her iki olgunun yarattığı, “zaman sıkışması” olarak da nitelendirilebilecek bir toplumsal etkide saklı.


Telekom araçlarından posta, 4 bin yılı aşkın süredir kullanılıyor. Gazetenin ömrü bunun neredeyse yarısı kadar olmasına karşın, etkisi postayla karşılaştırılamayacak ölçüde yüksek. Postadan çıkanlar, toplumsal hayatımızı gazetede çıkan bir haber kadar etkilemiyor. Dahası posta ve gazeteye kıyasla, telefon kullanılmaya başlayalı şunun şurasında sadece 150 yıl oldu; ama gelen bir telefon artık bırakın toplumsal hayatı, özel hayatımızı bile etkiliyor. Cep telefonlarını ise Türkiye’de sadece 10 yıldır kullanıyoruz; ama toplumsal hayatı veya özel hayatımızı bir yana koyun, günlük hayatımızı ve işlerimizi bile artık bunlara göre yapar olduk. Kısacası, telekom araçları geliştikçe etkileri giderek hızlanıyor; yani zaman sıkışıyor.


Şekil 1. Telekomünikasyon Araçları Zaman-Çizgisi

Telekom alanında yaşanan bu “zaman sıkışması”nın temel nedeni, akademisyen ve yazar Everett Rogers’ın ortaya koyduğu gibi, bu araçların yol açtıkları inovatif etkinin giderek daha hızlı yayılması. İnovatif etkinin bu yayılımı, telekom araçlarının inovasyon olgusuyla etkileşimli toplumsal etkisini ortaya çıkartıyor: telekom araçları, inovatif şekilde geliştikçe, ortaya koydukları inovatif etki artıyor; bu etki de telekom araçlarının etkisinin yayılımını hızlandırıyor. Sonuçta, telekom araçlarının etkisinin yayılımı arttıkça, bu araçlar inovatifleşiyor. Bu etkileşim sonucunda da, ortaya çıkan sonsuz döngü, sosyolojik açıdan derinlemesine incelenmesi gereken toplumsal bir zaman sıkışmasına yol açıyor. Toplum ve toplumsal yaşam hızla dönüşüyor, toplumsal yaşam dönüştükçe, telekom araçlarının etkisi giderek daha da büyük bir ivmeyle hızlanıyor.


Her şey bu hale nasıl geldi?

Aslına bakarsanız dün olup biten her şey, bugün olanların habercisi gibiydi. Önce birileri mağaraların duvarlarına resimler çizdi; bu resimleri başkaları stilize edip resim-yazısına (piktogram) diğerleri de daha kavramsal simgelere (ideogram) çevirdi. Sonunda harfler ortaya çıktı ve toplum ikiye bölündü: okuyup yazabilenler ve diğerleri. Okuyup-yazabilen ayrıcalıklı grup, yeni sınıfları oluşturdu; bunlar da kendi aralarında bölünüp mücadeleye başladılar. Söz yerini yazıya bıraktı ve işin içine devingen harflerle yazıyı ve bilgiyi hızla çoğaltabilen matbaa makineleri girdi. Sınıfsal mücadele tarihte eşi benzeri görülmeyecek biçimde yoğunlaştı. Aydınlanmanın eşlik ettiği Sanayi Devrimi’yle birlikte de patladı. Bilgi arzı, talebi doğurdu; talep de arzı destekledi.


Enerjinin buhar gücüyle iletimini temel alan mekaniğin, yerini elektrik enerjisine bırakmasıyla tablo yine değişti: Tarihte ilk defa, ses gerçek-zamanlı olarak senkronik biçimde iletilebilir oldu, sesi görüntü izledi. Yazı yerini tekrar söze terk etti. Ama her şey burada bitmedi. Zira sesi ve görüntüyü elektronik sinyallere dönüştürebilen insan zekası, görüntü ve sesi kodlamayı da başarınca, ortaya bilgi sayabilen acayip bir cihaz çıktı. Sonra da, bunlar birbirine bağlandı. Sonra o bağlantılar da, birbirine bağlandı. Sonra da, her şey birbirine bağlandı. Ortaya küresel bir ağ çıktı ve bu ağ, sununda her şeyi değiştirdi. Sonuçta, yazı yerini sözden geri alırken, ortaya ABD’li sosyolog Richard Florida’nın “yaratıcı sınıf – creative class” olarak tanımladığı yeni bir sınıf çıktı. Günümüzde yaşanan tüm inovatif değişim ve gelişmeler bu sınıfın eseri.


Peki, bugün neler oluyor?

Florida’nın yaratıcı sınıfının ortaya çıkarttığı en inovatif telekom aracı – bugün için – mobil araçlarla bütünleşmiş sosyal ağlar gibi görünüyor. 2009 ABD Başkanlık Yarışı çerçevesinde YouTube üzerinde gerçekleşen Obama-McCain tartışması, birçok şeyi kökünden değiştirmiş görünüyor. Tartışmayı internetten takip eden gençler ve çocuklar, e-postalarla ana-babalarını, MMS’lerle de nine ve dedelerini etkilemeyi başardılar. Yaratıcı sınıf, Facebook’la kendi sosyal alanını, Monster.com ve LinkedIn’le kendilerine ait yeni bir iş dünyasını ve nihayet YouTube ve Twitter’la da, yeni bir haberleşme mekanizmasını ortaya koydu. Bu mekanizma o kadar etkin ve etkiliydi ki, Schipol’de düşen TK-1951 sefer sayılı THY uçağının haberlerini bütün ajanslardan önce Twitter ve diğer sosyal ağlar duyurunca, CNN bu yeni gazetecilik anlayışını haber yapmak zorunda kaldı. Zira kaza yerinden geçenler hemen kamerası ve internet bağlantısı olan cep telefonlarına davranmışlar ve kazayı tüm dünyaya habercilerden bile önce duyurmuşlardı.


İnovasyon açısından Telekom

Telekom alanındaki bu inovatif faaliyetler tüm sektörlerde farklılaşmış ve artı-değerli iş süreçlerini doğurdu. Yönetim eskiden statik, lineer ve organizasyonel bir süreçken, artık dinamik, non-lineer ve asenkron, ancak hepsinden önemlisi işlevsel bir süreç haline geldi. Mekanik yapılanma olarak da bilinen konvansiyonel yönetim süreci oldukça statükocu bir hiyerarşiden oluşmaktaydı. Bunun sonucunda ortaya çıkan statik yapı, tepede mutlak bir erkin sahibi olan yöneticilerin buyruğunda çalışan “elemanlardan” oluşuyordu. Bu statik yapı oldukça hantal, içine kapalı ve eleştiriden uzak duran, kurumsal atalete açık bir yapıydı. Telekom araçlarının getirdiği inovatif yaklaşımla, bu statik yapı yerini dinamik bir yapıya bıraktı.


Organik yapılanma olarak da adlandırılan, günümüzün modern yönetim sürecinde, artık hiyerarşilerin fazla da bir önemi kalmadı. Malcolm Gladwell’in bize gösterdiği gibi, artık kimi şirketlerde görev tanımları ve yönetici/eleman ayrımı da kullanılmıyor; sadece yapılacak iş, hedefler ve üstlenilen sorumluluklar tanımlanıyor. Ortada ne hiyerarşik buyruk mekanizmaları var, ne de buyruğun kendisi. Bunun yerine işlevsel telekom mekanizmaları süreci ayakta tutuyor. Bilgi ve iletişim teknolojileri tabanlı bu inovatif telekom çözümlerinde işi kişiler değil sistem takip ediyor. Böylelikle, insan sermayesine yaratıcılığını sonuna kadar kullanma olanağı sağlanmış oluyor. Mekanik yapılanmadaki “eleman” böylece organik yapılanmada bireye dönüşümünü tamamlıyor ve “birey” artık sürecin merkezine oturtuluyor.


Mekanik yapılanmanın çok sevdiği etkinlik, zaman yönetimi, maliyet liderliği ve verimlilik gibi kavramlar atıllaşarak rafa kalkarken, yazar David Allen’in “Getting Things Done – GTD” (işleri halletmek) yaklaşımıyla üretkenlik, yaratıcılık ve inovatif düşünce organik yaklaşımın günlük hayatımızdaki yansımalarını ortaya çıkartıyordu.


Tamamen dış dünyayla iletişime açık, eleştiriyi yönetsel sürecin bir destek süreci olarak yapılandırmış bu yaklaşımda ataletin “a”sını bulmak mümkün değil, zira ataleti yaratacak insan kaynaklı sorunlar neredeyse yok edilmiş durumda. Sürecin en önemli girdisinin bilgi olduğu bu yaklaşımda, konvansiyonel yönetim süreçlerinin aksine, lineer ve organizasyonel yapılanmaya hiç ihtiyaç yok, çünkü telekom araçlarının işlevselleştirdiği bilgi asenkron ve non-lineer bir akışla işe yön veriyor, işlevsellik böyle sağlanıyor.


Uzmanlar değil kullanıcılar söz sahibi

Üretim süreci de, bundan pek farklı değil. Modern üretim sürecinde, üretimin temel girdisi olarak bilgi olgusunun tanımlamasından sonra, telekom araçlarının önemi daha da artmış oldu. Dahası Manuel Castells’in tanımladığı modern üretim ilişkileri ve biçimlerinde, bilgi artık anahtar rol oynuyor. Pazardan, tüketiciden, iş ortaklarından, dağıtım ağından, tedarikçilerden, hatta rakiplerden; kısacası tüm dış paydaşlardan telekom araçları üzerinden toplanan bilgi artık üretim sürecinin ayrılmaz bir parçası halini aldı. “Talep-üzerine üretim” (on-demand production) olarak adlandırılan yeni iş modellerinde, arz, talebin mikro-ölçekli değişimlerine göre özelleştirilmiş olarak (ad hoc) süratle yeniden biçimlendirilebiliyor. Telekom araçları olmadan bunlar sadece bilim-kurgu eserlerine konu olan hayallerdi.


İnovatif telekom araçlarının, iş süreçlerinde yarattığı en büyük değişim, belki de bu günlerden pazarlama alanında yaşanıyor. Zira mekanik yaklaşımın alfa-nümerik pazarlama şablonları (4P, 3C, vb.) da atıllaşarak işlevsizleşmiş durumda. Bunun en büyük nedeni, inovatif telekom çözümleriyle birlikte, pazarlamanın bir süreç olarak üretim, ürün tasarımı ve dağıtım süreçleriyle iç-içe geçmiş olması.


Müşteri deneyimi, ilk nesil telekom araçlarıyla ortaya çıkan Müşteri İlişkileri Yönetimi sistemleriyle zaten saptanarak ölçümlenebilir hale geldi. Ancak yeni nesil telekom araçlarıyla birlikte, müşterinin (tüketici, son kullanıcı, iş ortağı, paydaş, ne derseniz deyin) süreçle etkileşimi arttı, hatta müşteri sürecin bir parçası haline geldi. Konvansiyonel mekanik pazarlama anlayışında pazarlama iletişimi tüm bütünleşikliğine karşın tek yönlüydü, marka bilinirliği adeta kutsaldı, müşteriler demografik ölçütlere göre gruplanır ve bunlarla kurulacak iletişimin içeriğini pazarlamacılar denetlerdi ve sonuçta yayılım rastlantısal olurdu. İnovatif telekom araçlarına dayalı organik pazarlama yaklaşımındaysa, marka artık diyalog olarak görülmektedir; artık marka değerini müşteriler belirliyor ve bu müşteriler davranışlarına göre gruplanıyor, dolayısıyla diyalogu oluşturan içerik artık hem işletme hem de müşteri kaynaklı ve buna bağlı olarak da, yayılım artık içeriğin yani diyalogun kendisine bağlı. Dahası eskiden uzman görüşü önemliyken, artık Amazon’daki sıradan kullanıcıların yorumlarına bakıyoruz. Buna koşut olarak da, üretimimizi ve ürünlerimizin tasarımını bu yorum, ihtiyaç ve önerilere göre konumlandırabiliyoruz.


Mekanik Pazarlama Organik (inovatif) Pazarlama
Tek yönlü iletişim Marka diyalogdur
Markanın bilinirliği kutsaldı Marka değerini müşteriler belirliyor
Müşteriler demografik gruplanırdı Müşteriler davranışa göre gruplanıyor
İçeriği pazarlamacılar denetlerdi İşletme + müşteri kaynaklı içerik
Yayılım rastlantısaldı Yayılım içeriğe bağlı
Michelin Guide: Uzman görüşü Amazon: Kullanıcı görüşü
Yayıncılar kanalları denetlerdi Yayıncılar ilişkiler kuruyor
Hiyerarşik strateji Aşağıdan yukarıya strateji
Bilgi hiyerarşisi İsteğe bağlı (on-demand) bilgi
Maliyet çok önemliydi – CPM Büyüme için yatırım – Ölçümlenir ROI
Tablo 1. Değişen Pazarlama Anlayışı


Konunun geleceğinde neler yatıyor?

1995’te Sun Microsystems, Java programlama dilinin lansmanında “The network is your computer – Ağ artık bilgisayarınızdır” vizyonunu ortaya koyarken aslında bugün yaşadıklarımızın müjdesini veriyor gibiydi. Yeni nesil telekom araçlarıyla artık tüm telekom altyapısı, güresel bir ağ sistemi olarak yeni nesil tüketicinin bir uzantısı haline geldi. İnsanlar artık ‘Homo Sapiens 2.0’ kavramını tartışmaya başladılar. Öyle ya, eskiden sadece bir takım simgeleri okuyup-yazabilen yani bir sınıf oluştururken, artık bir tür iletişim üssü haline gelen ellerimizdeki acayip cihazlarla yeni bir sınıflar-üstü kültür yaratmaya başladık. Bu kültürde üretim biçim ve ilişkileri yeniden tanımlanıyor, iş modelleri işlevsellik ve yapısallık kazanıyor, kısacası her şey dönüşüyor.


Açık inovasyon (open innovation) anlayışıyla birleşen bu yönelim ortaya Clay Shirky’nin “Here Comes Everybody: The Power of Organizing Without Organizations” (2008) adlı kitabında ortaya koyduğu “crowdsourcing – kitle istihdamı” kavramı çıkmış oldu.


Kendisini açık kaynak kodlu işletim sistemleri, yazılımlar ve CreativeCommons ile ScienceCommons vb. açık telif hakkı lisanslama yöntemleriyle gösteren bu inovatif yaklaşım, telekom araçlarına da yeni bir bakış getirdi. Örneğin yazılım sektörü, kendisini yazılım üreten ve satan bir sanayi kolu olmaktan, üretilmiş yazılımlar üzerinden hizmet satan bir sektöre dönüştürmeye başladı. CloudComputing adı verilen bu inovatif yaklaşım, kendini Internet üzerinde web 2.0 servisleri ile iPhone vb. yeni nesil inovatif telekom araçlarındaki artı değerli açık kaynak kodlu veya lisanslı yazılımlarla hizmet tedarikçiliği olarak göstermeye başladı bile.


Google Documents vb. alternatif ofis yazılımlarını halihazırda bedava olarak internet üzerinden kullanabildiğimiz şu günlerde, gelişmiş ofis yazılımlarının da internet sürümlerinin hazırlandığı haberleri artık bizleri şaşırtmıyor. Bu alandaki diğer bir ilginç gelişme de, örneğin bilişim devlerinden IBM’in web 2.0 teknolojilerinden faydalanarak, uzun süre alan ürün tasarımı ve test süreçlerini hızlandırmaya yönelik olarak geliştirdiği “inovasyon fabrikası” çözümü.


Gelelim yazının başlığındaki “Hall of Fame” yani “şöhretler salonu” kavramına. Bilişim, robotik ve telekom alanında başta BlackBerry örneği olmak üzere birçok inovasyonun beşiği olan Kanada, özellikle telekom alanındaki inovatif Kanada şirketlerine yönelik olarak açıyor bu yarışmayı. Amaç ülkenin telekom alanındaki liderliğini, gelecekte de garanti altına almak. Bunun için dünyanın dört bir yanından inovatif telekom projelerine çağrı yapılıyor. Görünüşte Kanada merkezli olan yarışma, tüm dünyanın küresel bir köy haline geldiği bugünlerde aslında tam anlamıyla uluslararası bir oluşum. Türkiye’den de katılımcıların olduğu bu yarışma aslında bize inovasyon kavramının telekom sektörü açısından geleceğinin de bir projeksiyonunu sağlıyor.

Alıntı: bilgi.com
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

1.08 saniye.
20:59:55, 5 Mayıs 2024, Pazar

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım