Öğrenen Organizasyonlar - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Öğrenen Organizasyonlar


deniz
Üye

Toplam 19 yazı
05/04/2001 :  11:26:20 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


ÖĞRENEN ORGANİZASYONLAR II.
· Beşinci disiplin Peter Senge
· Öğrenmeme hastalığı
· Birlikte yaşama kültürü
· Merkezi yönetim anlayışının ve yetki devrini gerçekleştirmemenin sonuçları

I.ÖĞRENMEME HASTALIKLARI

· Yönetim uzmanları, şirketlerin hastalıklarını teşhis etmediğini ve dolayısıyla bir türlü tedaviye geçilemediğini düşünüyor
· Olduğu gibi değil, görmek istediği gibi algılar. Böyle bir işletmenin patronuna şirkette sorunlar olduğunu söylemek boş bir çabadır.
· Sorunu görüp de görmeme
· Bilgileri paylaşmama, işletme içinde enformasyon ve bililer kişisel olarak saklandığı zaman, bu bilgilerin organizasyonun amaçlarının başarılmasına uzun vadede katkısı olmayacaktır. Yapılan işler pazara ilişkin bilgiler, teknik bilgiler, müşteriler hakkında notlar herkesin erişebileceği bir ortamda tutulmaz ve bilgi paylaşılmazsa organizasyon ileride zor durumda kalabilir. İşletmelerde her gün binlerce fırsat fark edilemediği için değerlendirilmeden kaybolup gitmektedir.
· İlişkilendirememe ; yapılan görüşme ve faaliyetlerin birbirleriyle ilişkilendirmek, çalışanlarla farklı senaryolar içinde, olayların arasındaki bağlantıları kuracak mekanizmalar göstermek. Yaptığımız eylemlerin ikinci ve üçüncü aşamadaki sonuçlarını göremediğimiz için kısa vadeli sonuçlara dönük eylemlere girişiriz. Eylemleri, görüşmeleri ve bilgileri ilişkilendirip büyük resmi göremediğimiz sürece, inanılmaz başarılar elde etme imkanı varken tesadüfi eylemler ve ilişkilendirilmemiş olaylar silsilesi içinde kalırız.
· Ders almama ; sorunu kabul etmeme, sorunu görüp de görmeme, b,lgiyi paylaşmama, ilişkilendirememe gibi öğrenme hastalıklarının tedavi edilmemesinden kaynaklanan bir de ders almama hastalığı. Sorun ortaya çıkmadan önce müdahale etmek ya da sorun üreten ortamın yapısını değiştirerek sorunların ürememesini sağlamak.
· Bilgi Üretilmesini Engelleme; ben bilirim sendromu eğer yönetici bilmiyorsa işletme için olumsuz sonuçlara yol açar ki genellikle yöneticinin her şeyi en iyi şekilde bilmesi mümkün değildir. Yöneticinin işinin her şeyi bilmek değil, amaçlara ulaşılmadı için insanların, kaynakların ve bilginin organize edilmesine fırsat yaratmak olduğunudur.
· Sorunlarla kişileri karşılaştırma; işletme içinde probleme yol açanlar bulunur, cezalandırılır bazen de işten atılır ve bu şekilde konu kapatılır. Esas olan problem ortaya çıkaran sebeplerin neler olduğudur ve bunun tekrarlanmasının nasıl engellenebileceğidir. Bu durumun herhangi bir ciddi başarı sonrasında karşılaşılan durumdan farkı yoktur. Kim başardı başaran ödüllendirilir ve konu kapanır. Başarıyı ortaya çılaran sebep ve makanizmalardan ziyade gözler başarının berraklaştığu kişide odaklanır. Halbuki başarıyı yaygınlaştırmak ve başarının tekrarlanmasın sağlayhabilmek için başarının arkasındaki sebepleri ve koşulları anlamak gereklidir.
· Mimariyi ve Sistemi Anlamamak;
· Geçmişin Başarılarına sığınma; öğrenmenin olmadığı bir ortamda başarı gecikir.
· Eğitimle Öğrenmemeyi Garantileme

ÖĞRENME NEDİR?

Bir deneyim ya da denemenin/bilginin sonucunda davranışlarda meydana gelen sürdürülebilir be kalıcı değişikliklerdir.
Yaratıcılığı öldürenler
· Daha önce denedik olmadı
· Çık zaman alır
· Çıl masraflı olur
· Yeni sistemler gerektirir
· Hiçbir zaman onaylanmaz
· Neden bana bir yazı ile bildir miyorsun
· O konuda bir makale yaz
· Bu taslak bir öneri
· Bunu burada yapamazsın, bizim tarzımız değil
· ……..Bey bunu beğenmez
· doğru olabilir ama
· şu anda zamanımız yok, çok meşgulüz
· belki sonra
· bütçede yok

ÖĞRENME SANATI yeni bir buluşun meydana gelmesine yardım etme sanatıdır.
Yaratıcılığı Geliştirenler
· başka düşünceler var mı?
· Bize uygun seçenekleri gözden geçirelim
· Daha başka hangi bilgileri alabiliriz
· Eğer olmazsa
· Nasıl geliştirebiliriz
· Başka kim katkıda bulunabilir
· Neden hep böyle yapıyoruz
· Düşünceni biraz daha açıklayabilir misin?
· Daha başka nasıl yapalım
· Demek istediğim öyle mi
· ……konusunda yardıma ihtiyacım var
· teşekkür ederim
· büyük fikir

II-BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ

· Birlikte yaşama kültürü, karşısındakini önkoşulsuz ve önyargısız dinleyebilme, saygı duyma, sorulana ya da söylenene birlikte yaşamanın rutinleri olan selam verme ve hatır sorma gibi eylemleri de içermektedir.
· Birlikte yaşama kültürü, kişinin, etkileşim içinde olduğu insanları ve onların düşüncelerini süratli bir şekilde kafasında daha önce açılmış dosyalara kategorize ve klasifiya etmeden önce, anlamak ve öğrenmek için dinlemeyi ve soru sormayı içermektedir. Gerektiğinde , bu yeni bir şey diyerek, insanın kafasında yeti dosyalar açabilme yetisini de kapsamaktadır.
· İnsanların kendimizsen farklı düşünebileceklerini ve düşüncelerinin mutlaka yanlış olmak zorunda olmadığını kabul etmektir
· Aynı gemide giderken birbirimizle kavga etmenin ve birbirimizin kutusunu kazmanın gemiyi batıracağını bilmektir.
· Ortak başarı başarısızlıkların paylaşımı
· Ortaya çıkan ilk problemde kişileri suçlamak yerine , bir araya gelip problemin sebeplerini araştırmak, probleme ve çözüme benim katkım nedir diye sormaktır.
· Eleştirilere açık olmak ve bu eleştirileri gelişme ve değişim için fırsat olarak görmek ve kullanmaktır.

Kendini tanıyamayan insanların başkalarını tanıyabilme olasılığı oldukça azdır.

BASİTLİĞİ ARAYIN VE ONDAN ŞÜPHE EDİN

ÖĞRENME NASIL ÖĞRENİLİR

1. Meselenin bütün parçaları üzerinden çabukça birkaç kere geçin, ta ki hepsi birden bir tek tablo halinde kafanızda birleşsin
2. Hükmü sonraya bırakın. Aklınıza gelen ilk fikrin etkisi altında da kalmayın.
3. Meseleyi teşkil eden kısımların yerlerini değiştirin.
4. Eğer işin içinden bir türlü çıkamıyorsanız, yeni bir yaklaşma yolu deneyin. Meseleyi başka bir açıdan görmeye çalışın.
5. Sıkışıp kalmışsanız ileriye gidemiyorsanız, her şeyi olduğu gibi bırakın ve dinlenin
6. Meseleyi başkaları ile tartışın ve onların fikrini alın.

Öğrenmeyi Engelleyen Dört Şey

1. Dogmalar, peşin hükümler, batıl inançlar
2. Propaganda, düşünme tembelliğinden faydalanma
3. Hislere zincirinin halkalarının kopması, sonuna kadar gidip mantıki sonuçları kabul etmemek

DÜŞÜNCE KABİLİYETİNİ ÖLDÜREN EN BÜYÜK DÜŞMAN ALIŞKANLIKLARDIR

Başarıya adım adım…

En önemli 6 kelime:Evet ben hata yaptığımı kabul ediyorum
Aferin iyi bir iş yaptınız
Bu hususta düşünceleriniz nelerdir
Eğer izin verirseniz
Teşekkür ederim
Ben
Siz

III. MERKEZİ GÜÇ

Fanusta yaşayan bir yöneticiyle takım çalışması yapabilmek çoğu zaman imkansızdır. Yönetici yetkiye devretmediği için, daha önce kendiliğinden, içi ayna olan cam bir fanus içinde yaşamaya başlamıştır.
Unorganized manager çalışanlarının kabiliyetlerini geliştirmek, potansiyellerini ortaya çıkarmak için bu işlere zaman ayıramaz. Çoğu zaman hiçbir çalışanı, iş konusunda cesaretlendiremediği için de çevresindekilerden de girişimci ve istekli bir hareket gelmeyebilir.




DÜŞÜNCE KABİLİYETİ EGZERSİZLE GELİŞİR VE GENELLİKLE SANILDIĞININ AKSİNE İNSANLARIN OLGUNLUK ÇAĞLARINDA GENÇLİKLERİNDEN DAHA KUVVETLİDİR.



Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : İşletmenlik
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
09/04/2001 :  18:48:21 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Kuşkusuz "öğrenmeyi öğrenme" 20nci yy.ın son 10 yılının üzerinde en çok konuşulan ve teori üretilen konularından birisiydi. Senge 1993'te SMR dergisinde bunu yayınladığında bu düşüncenin çığır açacağının farkındaydı.

Artık değişimin çok süratli yaşandığı 21nci yüzyılın şu günlerinde insanoğlu "ÖĞRENMEYİ UNUTMA"nın "öğrenmeyi öğrenmek"ten çok daha zor olduğu gerçeğini kabul etti.

Yarın var olmaya devam edecek olan kurumlar rakiplerinden daha çabuk unutabilenler olacaklardır.

AKIN ARSLAN

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Ismail KIRTILLI

Yazar

Toplam 997 yazı
10/04/2001 :  00:43:35 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
unutmaktan kasıt nedir?
sanırım değişime çok hızlı ayak uydurabilmek ,yoksa yanılıyor muyum?

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
10/04/2001 :  09:06:20 Yazarın websitesine git Website   Alıntı


"UNUTMAK" Sanki biraz bizi tırmalıyor değil mi?
Kuşkusuz "EVET".

Paradigmalara saldıran herşey bizi tırmalar. Ama ancak alışık olduklarımızı terk edebilirsek yenileri keşfedebiliriz.

Sana bu PROBLEMİ bilgisayar yaşadığımız sorunlardan birini örnek vererek açıklamak istiyorum. Örneğin bilgisayarındaki işletim sistemin Windows Me olsun. Bazı program install'larından sonra sisteminde kilitlenmeler meydana gelmeye başladı. Bir yerlerde çatışmalar oluyor. Ne yaparsın?

Bu kararı vermek kolay değil. Özellikle içinde çok fazla program ve özel bilgilerin varsa. Önce birtakım ara çözümler ile sonuç almaya çalışırsın. Ben buna patching(yamama) diyorum. Bunla çözemezsen sistemi üzerine yeniden yüklersin.

Peki sorun yine çözülmezse?
O zaman son çare FORMAT çeker ve sistemi ve herşeyi yeniden yüklersin. İşte sorun şimdi çözülmüştür. Çünkü sen üzerine yükleme yaparken bazı köklü ve gizli sorunları yok edemezsin. FORMAT sana sıfır yeni bir zemin hazırlar.

İşte insanlar da kafalarına ve organizasyonlarına ihtiyaç olduğunda çabucak format çekebilmek zorundadırlar.

Değişimin çok hızlı olması, zamana karşı tahammülü azaltmıştır.

Unutmamamız gereken bir DİĞER konu, bugünün problemlerinin dünün çözümlerinden meydana gelmiş olmasıdır.

Geçen sefer ifade ettiğim sözü size şu versiyonla da transfer edebilirim:

YARIN VAR OLACAKLAR, RAKİPLERİNE GÖRE FARKLI YARATABİLENLER OLACAKLARDIR.


Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
12/04/2001 :  09:56:38 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Deniz Merhaba,

Senden yazdıklarım hakkında yorumlarını bekliyorum.
(Herkes bekliyor....)

Bu konuda başka katkısı olan var mı?

AKIN ARSLAN

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
deniz
Üye

Toplam 19 yazı
20/04/2001 :  13:36:44  Alıntı
Merhaba Arslan Bey,
Rahatsizligimdan oturu yorumunuzu yeni okumak kismet oldu.


Formatlamak ve her seye sifirdan baslamak, verdiginiz ormek gercekten cok guzel ve anlasilir. Sorun bence programin yetersiz oldugunu anlayabilmek, program yetersiz gelir ama neyse idare eder de dnilebilir. Bu sekliyle de benim isimi gorur. Boyle dusunmekle kisi ileride karsilasacagi problemleri onemsemeden ilerler, daha sonra, problem cikinca sorunu baskalarinda arar

Farketmek gercekten cok onemli aksaklıgı farketmek ve zaman gecirmeden cozmek. Peki yonetici aksakligi goremiyorsa ya da gormek istemiyorsa bunun cozumu nasıl olacak?.

Yenilenmemiz gerekli bunun farkindayiz ama yonlendiren bir organizasyon kuran yok, ne yapmali bos durmaktansa kendimizden basliyalim diyerek masamizdan basladik ilk once, sonra calisma arkadaslarimiz, sonra musteriler, ama nereye kadar gider ki, illede bir engel karsimiza cikmaz mi?…

Ilk once bunun gerekliligine inanmasi gereken yonetici diye dusunuyorum, ama sirf etrafa uyum saglamak prestij icin duyulmus programlari gorunurde uygulamak degil, ben bir programda olusturulmus bircok formu degil bana bir seyler katacak gercekten ilerliyorum ogreniyorum diyebilecegim bir programi tercih ederdim. Uygulanan formlar gereksiz demiyorum tabiiki islerin denetimi ve aksamadan gitmesi icin cok yardimci oluyorlar ama baska, surekli baska diyorum ama bulamiyorum onumda bir suru form var o kadar. ben uygulanan bir programin en alttan en ust seviyeye kadar herkesi etkilemesi ve tam bir butunluk icinde olmasi, kisacasi bana birseyler vermesini bekliyorum. Bana bir seyler veren beni gercekten egiten bir program, calistigim yere de mutlaka fayda sagliyacaktir. Isveren calisanlari icin egitime acik olmali, sonucta egitim de bir yatirim degil mi?

Bir isletme icin cok iyi programlar uygulanabilir, ama sadece calisanin bunu tek basine yeterince yapabilecegine inanmiyorum. Mutlaka isverenin tam bir organizasyon yapisi kurup uygulanacak programi takip ve verimini kontrol calismasi yapmasi gerekir.

Peki bunu geregini yoneticiye nasil duyuracagiz?

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : İşletmenlik
dogan
Üye

Toplam 49 yazı
21/09/2001 :  09:41:55  Alıntı
Öğrenen organizasyonlar,

Öğrenen bir organizasyon olabilmek… Günümüz dünyasının en önemli ideali bunu başaran şirketler ve devletler gelişken ve farkı büyütürken diğerleri sadece izlerler. Unutmak evet ama ben bu noktada sizlere biryerde katılmıyorum. Format atarak kurtulduğumuz sorunlar nelerdir ve niye yaşadık neden çözemedik? Bu soruların cevapları sanırım en temel öğrenmeme paradigmamız. Değişim mühendisli denilen kavram tam bu temel üzerine dayanıyor eğer biryerde temel sistem ile ilintili problemler varsa sistemi yık ve yeniden yap. Birçok kez işe yararken birçok kezde malesef işe yaramıyor. Öğrenen organizasyon olmak bu noktada karşımıza çıkıyor işte. Geçmişinden ve hatalarından ders alan ve nedenlerini ama gerçek nedenlerini öğrenen sadece semptomlarla yetinmeyen bir örgüt olabilmek. Başımız ağırdığında ağrı kesici içersek sorunu çözmeyiz sadece erteleriz işte bu sorunlar öyle birhale gelirki zamanla ameliyat kaçınılmaz olur ve her operasyon bir iz bırakır. Öğrenen organizasyonlar ilginçtir en çok hata yapan ve en çok ders alan şirketlerdir. Bunu yaparkende sürekli değişirler. Eğer herkesten önce düşünür hareket eder ve hata yaparsan herkesten önce doğruyu da bulursun. Korkusuzca düşünen ve uygulayan şirketler başarılı olabilme şansına sahip oluyorlar. Ama sadece denemek yeterli olmuyor nmalesef ders almak genel kuralları ve başarı kriterlerini tanımlayabilmek te bir diğer gereklilik. Bunları başaran örgütler başarılı ve güçlü olabiliyorlar. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Önce iyi bir hafıza yaratmalıyız her zaman ulaşabileceğimiz görebileceğimiz bir hafıza. Ardından sadece verilerle konuşan ölçülebilir kriterlerle çalışan ve her şeyi ölçülebilir hale getiren bir sistem yaratmalıyız. Sonrada bu bilgileri kullanabilecek analiz edecek ve uygulayacak bir kadro ve sistem. Sonuç ve çözüm üretmek ana görev olursa ardından çok şey gelecektir. Bu tür orgnizasyonlar gerçek anlamda başarıyı yakalamaktadır. En iyi örnek ise Toyota olarak görünmekte. Neden Toyota derseniz sürekli öğrenen hatalarından ders alan ve sürekli her alanda gelişen bir dev. Gelecekte varlığını sürdüreceğine kesin gözüyle bakılan 30 devden ikincisi ve şu anda dünyanın en iyi organizasyonu. Peter Senge in kitabında biraz ticari kaygılarla bunu az anlaşılır hale getirdiğini düşünüyorum. ABD kökenli olanlar genellikle bu işlerden iyi danışmanlık ücretleri aldıkları için biraz karmaşık yazmayı severler. QFD kavramınıda böyle içinden çıkılmaz hale getirmadilermi zaten. Öğrenmenin birinci kuralı basit ama düzenli bir ortam yaratmaktır. Zorlaştırdıkça uzmanlara ve onların fenomenlerine esir olursunuz. İnsan temelli ama insana mahkum olmayan sistemler kurmak bir çok zor bile olsa doğru.


__________________
Dogan Atik

Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Master Black Belt
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
26/09/2001 :  21:56:50 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,


Peter Senge ile olgunluk dönemini yaşayan öğrenen organizasyon öğretisi hayatımıza yeni bir bakış getirdi. Artık sadece kişiler değil, organizasyonlar da öğrenmeliydi. Sürekli öğrenebilme, sürdürülebilir bir başarı için vazgeçilmez bir paradigma halini aldı. Zamanla Senge'nin bu kuramına katkılar gelmeye başladıkça kuram kendi içinde de gelişme fırsatı buldu.

Senge'nin bu kuramı geliştirmesinde en büyük katkılardan birisi Royal DutchSHELL'in efsanevi yöneticlerinden Arie de Geus'tur. Arie onlarca yıl boyunca kendi şirketinde ve başka şirketlerde uzun ömürlü olmanın yollarını SHELL bünyesinde kurduğu yönetim ve liderlik laboratuarında araştırmıştır. Sonuçlar Senge'yi oldukça etkilemiştir. Bir tarafta 200 yıl yaşayabilen şirketler varken FORTUNE 500 listesine giren şirketlerin çoğu 10 sene sonra listeden uzaklaşmışlardır.

Arie de Geus bu tecrübelerini 1997 yılında yayınladığı "yaşayan şirket" adlı kitabında yayınlamıştır.

Sürdürülebilir başarıyı sonsuz kılmanın acaba bir yolu var mı? En azından bu arayışın olduğunun en büyük göstergesi teorilerdeki sürekli gelişme. Bir arayış var. Bir gün DRUCKER'e bir konferans sonrası soruyorlar: "Hocam, yönetim teorilerindeki gelişmenin sonu ne olacak, sürekli yeni teori çıkıyor, acaba bunun bir sonu var mı?"

DRUCKER hafif gülümsüyor ve "Bu bir arayış, dünyanın en mükemmel sistemi olan "insan"ın kendisinin arayışı, ne zaman ki insan gibi çalışan bir sistem yaratılır o zaman bunun tadı çıkarılır" diyor.

Aslında Arie de "yaşayan şirket"te bir organizasyonun nasıl insan gibi canlı bir varlık haline getirilebileceğini tartışıyor.

Bütün bu arayışlar "öğrenen organizasyon" yaklaşımında bizleri bir üst seviyeye çıkarıyor.

Artık öğrenmeyi öğrenme yetmiyor, hızlı değişimin içinde öğrendiklerini unutabilmek, belki öğrenmeyi öğrenmenin dahi önüne geçiyor, çünkü unutmadan yenisini öğrenemiyorsunuz.

Yeni Yaklaşım;

Öğrenmeyi öğrenmek,

Öğrendiklerini unutmayı öğrenmek,

Ve yeniden öğrenmek,



Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
M. Orhun Eskici

Yazar

Toplam 175 yazı
30/09/2001 :  02:09:41 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Biz Karadenizliler bu yeni yaklaşımı yıllardır başarıyla uyguluyoruz:

"Yeni birşey öğreniyoruz, aradan bir saat geçiyor, bakıyorum ki hicbir şey hatırlamıyorum, Yani unutmuşum. Birseyi bir saatten çok aklımda tutamıyorum. "


Demek ki başarımızın sırrı buymuş"

Akın'cığın sağol, yüregime su serptin

MOE

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Ekonomist
dogan
Üye

Toplam 49 yazı
01/10/2001 :  09:46:01  Alıntı
Merhabalar,

Unutmak konusunda ben biraz karamsar bakıyorum. Çünkü unutan insanlar,örgütler, toplumlar hep kaos yaşamışlardır tıpkı Ying-Yang gibi. Bu nedenle utumamak hemde asla unutmamak gerek diye düşünüyorum özellikle de başarısızlıkları ve sorunları. Bu unutma hastalığı diye tanımlayabileceğimiz dalga yüzünden dünya hep aynı tarihi yaşamıyormu. Aynı topraklarda aynı veya özde aynı nedenlerle savaş ardından barış ve bir süre sonra yine aynı nedenlerle savaş ve aynı şekilde barış sonra yine… Devlet kur, sonra çökert ders aldığını düşünerek yeniden kur sonra yeniden çökert. Adı ne bunun; balık hafızası galiba. İşte bu yüzden unutmayan organizasyonlar yaşar diğerleri aynı açmazları benzer biçimlerde yaşar durur. Türkiyede ve ABD de toplam Kalite yada Sürekli Gelişme neden birtürlü birkaç istisna dışında başarılı olamıyor. Ödüllü şirketler ilk krizde havlu atıp birlerce insanı işten çıkarıyor. Öğrenmiyoruz sadece yaşıyoruz. Daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz. Krizden çıkmak ve birdaha girmemek de ancak böyle mümkün olabilir. Şimdi biraz geriye gidelim ve genel bir perspektiften bakalım. Türkiye özellikle son yirmi yıldır. Düzenli olarak siyasi ve ekonomik kriz yaşıyor. Bunlar yaklaşık 5 yılda bir bizi vuruyor. Ne yapıyoruz… hiçbirşey çözüm birşekilde ortaya çıkıyor ve genelde de amerika yeniden keşfediliyor. Temelde hep aynı hiç değişmeyen bir git-gel. Bıktığımız asla dediğimiz politikacıları yine gidip çuvalla oy veriyoruz. Ürettiğimizden fazla tükettiğimiz için toplumsal bir kriz dalgası yaıyoruz sürekli olarak. Bence unutmayalım hem de hiç.

Yıllardır ABD ve Türkiye de bu şirketler içinde böyle sürekli olarak aynı krizleri yaşayıp benzer çözümleri kendileri buluyorlar. Bir çok ABD şirketi belki 20 yıldır TKY yi oturtmaya çalışıyor 4-5 yılda bir yani bir isimle ivme vermeye çalışıyor. Her seferinde de aynı açmazda batıyor. Türkiyede de benzer şeyler sürüp gidiyor. Balık hafızalı toplumlar ve örgütler haline geliyoruz. Yanlışlarımızı, kabuslarımızı unutmadığımız sürece ayakta kalır gelişiriz. Öğrenen organizasyon olabilmenin de yolu ne öğrendiğini unutmamaktan geçer. Kötü de olsa her deneyim birşeyler öğretir.

İnsan hafızası sınırsız değildir. Bu yüzden bir noktada sonra yeni bilgiler için unutması gerekir. Ama örgütler sınırsız hafızaya sahiptirler. Günümüz dünyasında artık tüm bilgiye sahip olmak ve öğrenilenleri örgüt hafızasında erişilir olarak tutmaktır aslolan. Bu nedenledirki bizler yani çalışan ve düşünen insanlar işlerimizde her yeni adımda geçmişin deneyimlerini incelemk ve sonuçlar çıkararak bu çizgide hareket etmek zorundayız.

Unutursak tıpkı bir balık gibi küçük bir akvaryumda yaşarken kendimizi okyanuste sanarız. İkifarklı görüş ve iki farklı yaklaşımı birlikte paylaşarak yeni farklı değerler yaratma şansına sahip olduğumuz bir platform yarattık. Bence en güzeli bu.


__________________
Dogan Atik

Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Master Black Belt
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
03/10/2001 :  00:46:45 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Aslında Doğan Bey'in benden farklı düşündüğünü zannetmiyorum. Sanırım olaya biraz daha gerçekçi ve uygulanabilirlik açısından bakıyor. Yaşadığımız ülke bizi paradigmalarımızın içine hapsetti. Dünyada enflasyonla onlarca yıl yaşayan başka bir toplum yok. Bizim için normal hale geldi. Sürekli öğrenmekten bahsediyoruz ama temel eğitimde, okulda ortalama 4 yıl tutabildiğiniz bir nesil ile neyi, nasıl, neden öğreneceksiniz? Aslında sorulması gereken o kadar soru var ki? Zorunlu eğitimi 8 yıla çıkarmak için bir tomar gürültü koparıldı, peki çıktı da ne oldu? Bir şeyler değişti mi?Sonuç : Ortalama bir çocuk yaklaşık 4 yıl okulda tutulabiliyor!.. Sonuca odaklanmak yetmiyor, süreci garanti altına alamamışız ki...

Değişimin en önemli aracı eğitim. Geçmişte bildiklerimizi bir kenara bırakmalıyız. Bizim windows artık iflah olmuyor. Yeniden yüklüyorsunuz ama hemen teklemeye başlıyor. Çözüm formatlamada...Sonra yeniden yüklersiniz...

Çok zor olduğunu, insanın doğasını zorladığını ben de biliyorum ama bildiğim bir gerçek daha var: Dünyada en çok buna ihtiyacı olan toplum da belki biziz. Yıllardık yaklaşımlarımız bizi sonuca ***ürememiş, poltikalar hep fiyasko ile sonuçlanmış. Biz ne yapıyoruz? Aynı adamlar, aynı yaklaşımlarla aynı suyu içerek, sürekli kostüm değiştirerek mucize bekliyoruz
Einstein buna "delilik" diyor.

ÇÖZÜM :

Unutmayı denemek, neyi mi?

* Düşünce tarzımızı,
* Geçmişteki tecrübelerimizi,
* Reflekslerimizi,
* Doğru bildiklerimizi,
* Bizi yönetenleri,
* İş yapma sekillerimizi,
* Çevremize bakışımızı,
* İnsanlardan beklentilerimizi,
* Gelecek endişelerimizi,
* Kurumlarımızı,
* Korkularımızı,

Unutmak zorundayız. Ancak o zaman yukarıdaki herşeyi yeniden düşünüp yeni baştan yaratma şansına sahip olabiliriz.

Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
dogan
Üye

Toplam 49 yazı
03/10/2001 :  09:07:30  Alıntı
Merhabalar,

Akın Bey ile aynı noktalara farklı yerlerden gitmeye çalışıyoruz aslında. Ama zaten güzel olanda bu böylece girmediğimiz yollarıda öğrenme şansına sahip oluyoruz. Eğitim konusundaki görüşlerinize aynen katılıyorum. Ben artık ona eğitim demeye utanıyorum. Kısaca kötürüm bir öğretim desek daha doğru olacak. Ne ilk sekizi ne son dördü hep bir açmazda gerilen yönelimler. Anlamsız paradigmalar içinde sıkışıp kalmışız. 30,000 öğretmen açığı var diyoruz (son ne kadar bilmiyorum). Ama sevgili öğretmenlerimizi ayda 300 milyon gibi bir paraya yarım gün ve 8 ay çalıştırıyoruz. Toplamda normal çalışma saatleri içinde 3-4 ay arası bir çalışma o da en iyimseri. Bu durumda maaş geliyor 900 milyona (hiç te fena değil). Ama başta bunu düzelterek başlasak branş öğretmenlerini yeterli biçimde düzenlesek çok iyi olacak. Atamızın mesleği en kutsal görev artık istenmeyen meslek oldu. Doğru dürüst tam gün çalışan tatilleri biz sıradan insanlar gibi olan üreten düşünen. Ayın sonunu dert etmeyen bir öğretmen nesli bunu çözer sanırım.
İşte ben bunları benzeri şeyleri unutmayalım kulağımıza küpe olsun diyorum. Yoksa köhne düşünce tarzlarını, statikocu bakış açısını, öğrenmek çabasından kaçan yaklaşımları,… vb. Bir çok saplantıyı hemen unutalım ve bir dahada asla hatırlamayalım. Şu televizyon denen afyon aslında bu konuda bize iyilik ediyor. Aynı filmleri programları ve aynı yüzleri önümüze koyup duruyor. Bizde herhalde iyi unutuyoruzki aynı reyting le seyrediyoruz. Keşke unutmasakta seyretmesek ama olsun buda bir ders. Biz yeni nesil galibe neyi unutup neyi unutmamamız gerektiğini pek bilemiyoruz. Bunu öğrenerek başlasak iyi olacak.
Daha iyi ve mutlu günlere ulaşmak için tüm çabamız. O zaman Ecinlilerden bir küçük pasajla bitirmek istiyorum.

“ Tüm insanlar mutlu olduğunda zaman duracak ve Melek Apocaliypse’i ilan edecek” bir an önce kıyametin gelmesi dileği ile.

Hoşçakalın.

Not: Apocaliypse = kıyamet





__________________
Dogan Atik

Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : Master Black Belt
İsmail
Yazar

Toplam 81 yazı
06/10/2001 :  12:13:07  Alıntı
Öğrenen organizasyonlar,öncelikle anlaşıldığı gibi organizasyonel yapının sistematik öğrenme modelleri geliştirmesidir.Beyin,heyecan ve tarafların katılımı ile vizyon,misyon ve temel değerlerini belirlemiş organizasyonlar inançlarıyla bütünleşmiş amaçlarına kilitlenebilirler.

Bir organizasyonun amaç birliği sağlaması için harcanacak çabalardan kısa sürede sonuç beklemeksizin, oluşan enerjiyi düşünce sistematiğine dönüştürmek gerekir.
Çünkü atacağımız her adımın anlaşılır ve besleyici olup ortak hafızaya mal olması buna bağlı.Organizasyonların yapılanma süreçlerinde "şirketin ruhu ve vicdanı"diyebileceğimiz bu kritik ve farkedilemeyecek kadar gizemli bir kararlılığı yaşatamazsa düşünce sistematiği varedilemez.Bu, bir şirketin değişmez çekirdek ideolojisidir.Buna göre stratejilerde ve süreçlerde güncelleme ve yenileme daha kolay ve sağlıklı olur.

Bundan sonraki aşama,sistemli düşünmedir.Organizasyonun ihtiyaçlarına uygun modeller geliştirme,üretken düşünceleri cesaretlendirme,yeni çözümleri önemseme,bireysellikten uzak kollektif inanca ve kararlılığa yönelme gibi süreçleri hızlandıran bir eşiği yakalamış oluruz.

Öğrenmek,eğitim ve tamamlayıcı disiplinlerle beraber incelenip başlıbaşına değer oluşturmalıdır.Öğrenmenin felsefesini öğrenip,rota ona göre belirlenmelidir.Neden öğrenmek istediğimizi,öğrenmenin sınırları ve düzeyi,öğrenileni uygulama ortamları ile bunları nasıl yapacağımız konusunda yaklaşımlarımızı netleştirip organizasyonun yaşayan değeri yapılmalıdır.

Yukarıda çok özet olarak değindiğimiz düşünce mimarisi ile temelini atacağımız bir altyapı üzerine öğrenen organizasyonlar inşa edilebilir.Organizasyonlar ile öğrenmenin, kendi süreçlerinde yapılandırılıp ayrı bir buluşma ve amaç birliği etrafında entegre olmaları bütünsel resmi oluşturur.
Öğrenen organizasyonların bu öğretilerle beraber;niyet ,paylaşım,içtenlik,özveri,sistemin başarısına güvenmek ve ortak heyecanın mutluluğuna inanmakla ivme kazanır..Sonrası bildiğimiz süreçler,teknikler ve araçlarla gelişir,büyür ve başarır..başarır..başarır..

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : İnş.Yük.Müh.
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
07/10/2001 :  13:00:57 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,

Şimdiye kadar sizlerle öğrenen organizasyonun ne demek olduğunu, öğrenmeyi öğrenme ve unutma kavramlarını irdeledik, düşüncelerimizi ortaya koyduk.

Ben noktadan konuyu bir başka boyuta taşımak istiyorum. Bu kültürün organizasonda kimlik bulabilmesi ve dinamik bir platformda kurumsallaşabilmesi için nereden, nasıl başlamak lazım? Neler yapmak gerekiyor? Bireysel ve kurumların yetkinliklerini nasıl sürekli olarak geliştirebileceğiz?

Vizyon ve misyon hep arka arkaya zikrediliyor. Acaba bu çok doğru bir yaşlaşım mı? Stratejinin yeri neresi? Ayakta kalabilmek için "stratejik farkı yaratmak" size neyi ifade ediyor, çoğunluğa neyi ifade etmesi gerekiyor? "Business Design" ile gerek stratejinin, gerekse "öğrenmeyi öğrenme yaklaşımlarının içindeki görüntüsü nasıl? Kurumlar nasıl "değer göçü" gerçekleştrebilirler? Bunun için belirli formatlara uygun öğrenen örgütler acaba yeterli olabilir mi?

Kurumların karşı karşıya oldukları en büyük problem olan "geçmişten kurtulmada yeteneksizlik"ten nasıl kurtulacağız?

Zihnimi kurcalayan, adeta kemiren, sizinle paylaşmak istediğim o kadar çok soru var ki?


Biraz düşünelim ve başlayalım...

Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Akın Arslan
Üye

Toplam 320 yazı
08/10/2001 :  01:43:56 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Merhaba,


Stephen Covey ve Roger Merrill "First Things First"(öncelikli şeyler önce) adlı kitabında diyor ki;

Alıntı Yapılan Metin:
Değişimin yönü, daha kısa sürede daha çok şey yapmaktan; önemli şeyleri etkili, dengeli ve sinerji yaratarak yapmaya doğrudur. Bu yaşamaya, sevmeye, öğrenmeye ve bir miras burakmaya bütüncül, entegre ve uyumlu bir yaşlaşımdır.


Neyin önemli olduğu ve önceliklerin nasıl sıralandırılabileceğine yönelik hayatımıza yön veren bazı temel kavramları sizlerle tartışıp olgunlaştırmak sanırım hepimiz açısından çok öğretici olacaktır.

Bu maksatla, sürekli öğrenen bir kültürün yaratılmasındaki kilometre taşları olan kavramları sizinle tartışmak için forumda "İş dünyası" başlığı altında "Düşünelim, Tartışalım, Birlikte Öğrenelim..." başlıklı bir forum açtım.

aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

http://www.koniks.com/topic.asp?TOPIC_ID=397

Güzel günlere,

Akın Arslan

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
İsmail
Yazar

Toplam 81 yazı
09/10/2001 :  16:20:03  Alıntı
Yönlendirme yapılan "Düşünelim..Tartışalım..Birlikte öğrenelim " forum konusu ile birlikte, öğrenen organizasyonlar başlığı yönlenerek devam edeceğe benziyor.Detaylandırılan ve dallanan her başlık yeni bir kıvılcım ve farkedişin başlangıcı olabilir.Konular, farklı boyutlarda ve bakış açıları ile bütünleyici ve resmin karelerini tamamlamaya dönük güzel çabalara dönüşüyor.Bu anlamda arkadaşları kutluyorum.

Kendimizi olabildiğince rahat ifade etmemiz,kavramların kargaşaya dönüşmeden anlaşılır olmasını sağlamamız ve zamanla daha iyi yeşereceğine inandığım hafıza tohumunun ekim alanında çalıştığımıza inaniyorum.

Öğrenen organizasyonlara esin kaynağı olabilecek öğreten organizmalarla da ilgilenmemiz gerekecek.İnsan ve sistem bağlamında yararlanabileceğimiz değerler bütünü, organizmalar ve organizasyonlar arasındaki ilişkide saklıdır.Bu bakışın ipuçlarını yakalarsak, bize "öğretici" olabilecek yeni yaklaşımlarla tanışırız.

Güneş sistemi merkezli bir liderlik ve onun çekim alanında yörüngelere oturmuş gezegenlerle; kendi iç hareketinde bağımsız ve yörüngenin akışı içinde bağımlı ve her iki hareketinde de oluşturduğu aktivite ile yatay bir organizasyonun çok güzel ve anlamlı örneği değil mi?

Organizmalarla sistemler arasında kurulan köprüler ile birlikte,insanlarla mekenizasyonlar arasında da tatlı ve anlamlı geçişlere fırsat doğmuştur.Sibernetik biliminin son çeyrek yüzyılda elde ettiği kazanımlar ile benzeri çalışmaların artması, gelecekteki yapılanmaları daha da güçlendirmiştir.

Öğrenilecek çok şey var.Her canlı veya cansız varlık bir organizasyonun veya sistemin tasarımına katkıda bulunabilecek donanımlara sahiptir.Aradaki ilişkiyi kurabilecek araştırmalarla yeni sentezlere ve ekolojik dengeye ulaşabiliriz. Evren işletmesi içinde var olan sistemi kopyalama gücümüz bu gün çok daha kolay.Öğrenebileceğimiz o kadar çok organizma varki...

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : İnş.Yük.Müh.
onurergun
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
02/05/2005 :  21:11:09  Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - mimmanagement
KI

"Artık değişimin çok süratli yaşandığı 21nci yüzyılın şu günlerinde insanoğlu "ÖĞRENMEYİ UNUTMA"nın "öğrenmeyi öğrenmek"ten çok daha zor olduğu gerçeğini kabul etti." tespitinin, kisisel bir tespit oldugunu zannediyorum.
Verilen Format örnegi dahi, yanlis..
Caddelerin, sokaklarin, binalarin, kanelerin isimleri karma-karis olmus ise, yeni bir düzen getirilir. Buna da (bir elektronik hafiza üzerinde yapiliyorsa) formatlama denir.
Bilgileri, sistematik bir düzende kullanabilmek icin, sistematik bir sekilde, yerli-yerine oturtmak gerekir. Bunun icin de bir yol haritasi (format) gerekir.
Silinip atilan sistem degildir. Bilgilerdir. Bilgiler; gereksinimlerine göre, kullanilirlar veyahutta atilirlar. Bilgiler, isimizi gören alet-edevatlardir.
Sistem ortada dururken (format ile eski sistemi yani formati silersiniz ve yeni formati yüklersiniz. Eski Format ile yeni Format arasinda, sistem yönünden hicbir fark yoktur.)alet.edevatlari silmek, neyi degistir ki ?
Eski tas-eski hamam...
Bilgi islem aygiti üzerinde bu konuyu islememiz de büyük yarar vardir, cünkü bu aygit, insanin bilgi-islem ve prozessing yapisini kopyelemistir ve birbirlerine cok benzerler.
Kafasi dolu bir insan, nasil sacmalamaya baslarsa Bilgi islem cihazi da sacmalamaya baslar. Bu nedenledir ki, arada-sirada bir beyin temizleme gerekir. Kullanilmayan, bos yere yer tutan bilgileri atmak ve yer genisletmek icin (scandisk gibi) atilan bilgiler, o an gerekmiyen bilgilerdir. Bu demek degildir ki, bu bilgiler atiliyor. Arsivleniyor, cd ler üzerinde...
Bu acikligi getirdikten sonra, asil konumuza "ögrenen sistemler, baska bir acilimla "ögrenen organizasyonlar" konusuna girelim.
KI
Künstlische Intelligenz= sun´i inteligenz
nasil ki, insanlar ögrenebiliyor, Bilgi islem Cihazlari da ögrenirler.
ör: BiC (bilgi islem cihazi) ile cevreyi algilamak, algilamalari islemek ve buna göre, karar vermek mümkündür.
80.000 adet yumurta tavugu, bir BIC tarafindan yönetilmistir.
Tavuk cok su icerse+karni sürerse+yumurta vermezse = kümesten atilir - bantla satis kafeslerine gönderilir. Bu bir ögrenen organizasyondur ve 1975 yilinda tarafimdan Diploma calismasi olarak, 1.5 yilda Stuttgart´ta gerceklestirilmistir.
Bu konu, basli-basina bir konu ve burada teknik yönlerine girmeyi yeglemiyorum.
Ögrenmek icin, unutmak gerekli degildir ve bu bilimin, kültürün tabiatina aykiridir.
Speziallesme git-gide arttigi icin, kendine gerekli olmayan bilgileri, insanlar ve organizasyonlar BIC lerinden ve beyinlerinden silip-atarlar. Silip-Atma sözcügü yanlistir. Hicbirsey silip atilamaz. Sadece bir kenara konulurlar.
BIC lerde undelet ile silmis oldugunuz bilgileri tekrar canlandirabildiginiz gibi, motivasyonlarla da insanlara eski bilgilerini cagristirip, canlandiabilirsiniz.
Formatlama; insanlarda mümkün degildir. Bu "belleg kaybi" denen olgudur ve bir hastaliktir. Bilincli bir sekilde bu, insanlarda becerilemez. Becerilebilinse idi, Sosyalizm, dinler atilip beyinlere naksedilebilirdi.
Meseleyi yanlis anlamayalim
IT..IT..IT.....





Yerleşim : Türkiye / Denizli  |  Meslek : Öğrenci
dj_serseri
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
19/03/2006 :  01:03:31  Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - İsmail
Yönlendirme yapılan "Düşünelim..Tartışalım..Birlikte öğrenelim " forum konusu ile birlikte, öğrenen organizasyonlar başlığı yönlenerek devam edeceğe benziyor.Detaylandırılan ve dallanan her başlık yeni bir kıvılcım ve farkedişin başlangıcı olabilir.Konular, farklı boyutlarda ve bakış açıları ile bütünleyici ve resmin karelerini tamamlamaya dönük güzel çabalara dönüşüyor.Bu anlamda arkadaşları kutluyorum.

Kendimizi olabildiğince rahat ifade etmemiz,kavramların kargaşaya dönüşmeden anlaşılır olmasını sağlamamız ve zamanla daha iyi yeşereceğine inandığım hafıza tohumunun ekim alanında çalıştığımıza inaniyorum.

Öğrenen organizasyonlara esin kaynağı olabilecek öğreten organizmalarla da ilgilenmemiz gerekecek.İnsan ve sistem bağlamında yararlanabileceğimiz değerler bütünü, organizmalar ve organizasyonlar arasındaki ilişkide saklıdır.Bu bakışın ipuçlarını yakalarsak, bize "öğretici" olabilecek yeni yaklaşımlarla tanışırız.

Güneş sistemi merkezli bir liderlik ve onun çekim alanında yörüngelere oturmuş gezegenlerle; kendi iç hareketinde bağımsız ve yörüngenin akışı içinde bağımlı ve her iki hareketinde de oluşturduğu aktivite ile yatay bir organizasyonun çok güzel ve anlamlı örneği değil mi?

Organizmalarla sistemler arasında kurulan köprüler ile birlikte,insanlarla mekenizasyonlar arasında da tatlı ve anlamlı geçişlere fırsat doğmuştur.Sibernetik biliminin son çeyrek yüzyılda elde ettiği kazanımlar ile benzeri çalışmaların artması, gelecekteki yapılanmaları daha da güçlendirmiştir.

Öğrenilecek çok şey var.Her canlı veya cansız varlık bir organizasyonun veya sistemin tasarımına katkıda bulunabilecek donanımlara sahiptir.Aradaki ilişkiyi kurabilecek araştırmalarla yeni sentezlere ve ekolojik dengeye ulaşabiliriz. Evren işletmesi içinde var olan sistemi kopyalama gücümüz bu gün çok daha kolay.Öğrenebileceğimiz o kadar çok organizma varki...
mui

Yerleşim : Türkiye / Bursa  |  Meslek : Asker
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

9.24 saniye.
15:59:08, 4 Mayıs 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım