‘Başarı ayrıntılarda gizlidir…’ Bu söz iş hayatında ne kadar çok sık telaffuz edilir değil mi? Kendi iş hayatınızı şöyle bir gözden geçirecek olursanız, çoğu zaman, ayrıntılarla geçen zamanın, nasıl bir fark yaratabildiğini gördüğünüz oldu mu? Yönetim dünyasının duayenlerinden Jeffrey J Fox da yaptığı çalışmalarda bu konuya fazlasıyla zaman ayıranlardan biri. “Zirvenin Yolu” isimli kitabında da iş hayatında zirveyi hedefleyenlere, kendi deyimiyle “yemek sofrasında” edinilmiş derslerden ipuçları veriyor. Fox’un “sofra” ile kastettiği ise; evde, sokakta, aile yaşamında, alışverişte vb. kısacası hayatın içinde öğrenilen ayrıntılar!
İşte Jefry J. Fox’tan, iş dünyasında zirveye çıkmak için yemek sofrasında öğrenilmiş dersler…
Hem İçerde Hem Dışarıda OlunŞirket içinde, iş arkadaşlarınıza çalışırken “içerideki adam” olursunuz. Şirket dışında, müşterilerle, distribütörlerle, bayilerle, hissedarlarla, toptancılarla, medyayla vb. görüşürken ise “dışarıdaki adam… İçerideki adam olarak, ılımlı, alçakgönüllü, uyumlu, nazik, sakin, kontrollü (kontrolcü değil), sorgulayan, araştıran ve yardımsever bir kişi olmalısınız. İş arkadaşlarınızı saymalı, takdir etmeli ve onlara bol bol teşekkür etmelisiniz. Dışarıdaki adam olarak ise adeta şirketinizin bayrağını dalgalandıran bir fanatik olmalısınız. Şirketinizin, ürünlerinizin, hizmetlerinizin ve değerlerinizin reklamını yapmalısınız. Onu pazarlayan, yorulmak bilmez, korkusuz, hevesli ve olumlu bir kişi olmalısınız. Satış yapmalı, iş bağlamalı, yatırımcıları çekmeli, müşteri bulmalı ve onları elinizde tutmalı, etkili insanları etkilemelisiniz. Bir lider, hem “içerideki adam” hem de “dışarıdaki adam” olmayı başardığında öncülük yapabilir ve insanları motive eder. Kişinin işi, pozisyonu ve kıdemi ne olursa olsun, şirketi için hem içeride hem de dışarıda çaba sarf edebilir. Gayret göstermek için beklerseniz, bütün meslek yaşamınız boyunca bekleyebilirsiniz...
Generallerinizi Kantin Sorumlusu Yapmayınİyi bir kumandan, en başarılı generalini düşmanla savaşmaya göndermek yerine kantin veya levazım sorumlusu yapar mı? Bütün şirketlerde, sorunu çözebilecek, elinden bir şeyler gelebilecek, meseleyi sonuçlandıracak kişiye başvurmaya dair sonu gelmez bir dürtü ve tartışılmaz bir gereksinim vardır. Çok başarılı bir müşteri hizmetleri elemanından, "müşterilerin sesi" konulu bir piyasa araştırmasını yürütmesi istenir; bu da onu müşterilerin sorunlarını gidermekten alıkoyar. Müthiş bir satıcıdan, ödenmemiş büyük senetlerin toplanmasına yardımcı olması istenir; bu da onu şirkete yeni müşteriler kazandırmaktan, yeni anlaşmalar bağlamaktan, şirkete para kazandırmaktan alıkoyar.
Öfkenizi Kontrol EdinÖfkenizi kontrol altında tutun. Kendinizden emin görünün. Dostlar, iş arkadaşları, yatırımcılar ve ortaklar, soğukkanlılığını koruyan kişilerle iş yapmak ister; öfkeden köpüren ve bağırıp çağıran kişilerle değil. Suçlamak anlamsız bir eylemdir. Eğer bir insan hata yaptıysa, bunu kasten yapmamıştır. Öncelikle durumu düzeltin ve ardından bu olayın bir daha tekrarlanmaması için ne gerekiyorsa yapın. Kimse şikayet eden, sızlanan ve bahaneler uyduran kişileri sevmez. Kimse şikayetçilerle birlikte çalışmak ve iş yapmak istemez. Sürekli şikayet edenler tüketicidir. İnsanın enerjisini, zamanını ve keyfini tüketirler. Bir sorun hakkında şikayet etmeyin. Sorunu giderecek bir şeyler yapın.
Nazik Olunİş arkadaşınıza bağırmayın. Gün gelir, o sizin patronunuz olur. Kendinizi methetmeyin ve böbürlenmeyin. Bugün kaybeden yarın kazanabilir, sizi geride bırakabilir. İnsanları aşağılamayın. Bir gün onlar size tepeden bakabilir. Tarih, yeni yükselenleri hafife alan ama sonradan onlar tarafından ezilen piyasa liderleriyle doludur. Tatlı dilli olun, sert sözler sarf etmeyin. Ne kadar öfkeli olursanız olun, sebebiniz ne olursa olsun, pozisyonunuz ne kadar yüksek olursa olsun, nazik olun. Nazik olun çünkü sözlerinizi yutmak zorunda kalabilirsiniz.
Müşteriler Olmadan İş OlmazSatış elemanı, pazarlayıcı, üretici, yatırımcı olarak ben, müşterinin yerinde olsaydım, neden benimle iş yapardım? Müşteriyi tanımak, piyasayı bilmek, rekabeti bilmek, kendinizi tanımak, müşterinin yerinde olsaydınız neden sizinle iş yapacağınızı veya sizden satın alacağınızı bilmek. İşte iş dünyasındaki en önemli mesele budur. Bu soruyu gerçeklere dayanarak, dürüst ve tarafsız bir şekilde yanıtlayabilmeniz gerekir. Kendinizi müşterinin yerine koyup neden sizden satın alacağınızı on kelimeyle ifade edebilirseniz, belki müşteri sizi dinler.
Satış Ekibinin Gözünden BakınZeki bir satış elemanı işe yarayan ve yaramayan şeyleri, müşterileri çeken ve tutan şeyleri, müşterileri çekip tutmayı başaramayan şeyleri bilir. Her iyi satış elemanının şirket yönetmesi ya da üst düzey yöneticiler arasında yer alması şart değildir. Ancak üst düzey yönetimde yer alan her kişi, satış savaşında birkaç madalya kazanmalıdır. Herkes satış tecrübesine sahip olmalıdır. Kurumda çalışan herkes, işini satış elemanının gözünden görmelidir. Şirketinizi, müşterilerinizi politikalarınızı, ürünlerinizi, fiyatlarınızı, satış elemanının gözünden görürseniz, ışığı görmüş olursunuz.
Moda Sözcükler KullanmayınAnlamsız sözcükler söylemeyin ve yazmayın. Örneğin "ağırlıklı" kelimesini söylemeyin ve yazmayın. "Yeniden projelendirmek", "iç kaynak kullanımı", "önemli bir atılım", "sinerji" gibi ifadeleri ve "resmi şirket politikalarını yansıtan" ya da "resmi şirket politikalarını yansıtmayan" diğer ıvır zıvır lafları kullanmayın. Bu kelimeleri yasaklayın. Kelime dağarcığınızdan çıkarın. İş dünyasına özgü moda sözcükler kullanmayın. Onları icat etmeyi tercih edin. İş dünyasına özgü moda sözcükler yaratmak kolaydır. Aykırı düşünün yeter; “kalıpların dışına çıkın”. Jargonlardan da uzak durun. Şirketinizde çalışmayan kişilerle, örneğin müşterilerle iletişim kurarken jargonlardan uzak durun. "Kes ve Yapıştır" bilgisayarcılara başka, sanatçılara başka, kiremitçilere başka, ilkokul öğretmenlerine başka anlamlar ifade eder.
Eleman Seçimine Dikkatİş hayatında başarılı olmanın kilit noktası işe iyi elemanlar almak ve onları elde tutmaktan geçer. İyi bir elemanı beklenmedik bir şekilde kaybetmenin bedeli ağırdır. Fakat işe uygun olmayan bir elemanı almanın bedeli de ağırdır. Beklenmedik istifalar ve yanlış işe alımlar, gizli zararlara neden olabilir. Eleman aranıyor ilanları vermek, mülakat yapmak, test etmek, özgeçmişleri kontrol etmek, eğitim vermek, boşu boşuna ödenen maaşlar, avukat masrafları, istihdam ücretleri, iş kazası teminatı, işyerinde moral düşüşü, yönetim kurulunun boşa harcadığı zaman ve kaybedilen gelirler...
Doğru Kararlar AlınAlacağınız kararın doğuracağı sonuçların bir nebze de olsa geri döndürülebilir olup olmadığını belirleyin. Eğer kararınızın doğuracağı sonuçlar geri döndürülebilirse, değiştirilebilirse ve daimi değilse, o zaman kararınızı alın. Karar almak için tam olarak ne kadar zamanınız olduğunu belirleyin. Karar almak için ister 100 gününüz olsun, ister 100 saniyeniz, elinizdeki zamanın yüzde 90’ını düşünmeye ve gözden geçirmeye ayırın. Karar almadan önce bilmeniz gereken verileri belirleyin ve karar almanız gereken an gelene kadar, veri toplamaya, düşünmeye, planlamaya devam edin. Karar alma konusunda kesin olan gerçeklerden biri, asla tüm verilere sahip olamayacağınızdır. Veri yetersizliği kararsızlık için bahane olamaz. Karar aldıktan sonra kararınız hakkında tereddütlere düşmeyin. Haklı olduğunuzu düşünenlerden veya yanıldığınızı düşünenlerden etkilenmeyin. Verilerden etkilenin. Ancak, kararınıza saplanıp kalmayın da. Eğer yeni veriler, yeni gereksinimler ortaya çıkarsa, dürüst, objektif ve gerçekçi bir biçimde kararınızı yeniden düşünmeli, tekrar gözden geçirmelisiniz.
Evinizde Yemeğe Davet Edeceğiniz Kişileri İşe AlınŞirket ile aile arasında birçok benzerlik bulunuyor. Her iki yapının da benzer DNA’ları, ortak kimyaları vardır. Kendi içlerinde tartışabilirler ama insanların önünde ‘aileye karşı konuşmazlar. İyi kurumlarda çalışan iyi insanlar, iş arkadaşlarının fikirlerini önemser ve bu fikirlere saygı duyar. Aynısı aileler için de geçerlidir. Aile fertleri, diğer aile fertlerinin ne düşündüğünü önemser.. Önemserler çünkü birbirlerine benzerler, ortak değer yargıları vardır. İyi bir ailede öğrenilen değer yargıları, hayata ilişkin verilen bütün kararları şekillendirir. İşe alım sürecinde kendinize şunu sormalısınız: ‘Bu insanı ailemle birlikte yemeğe davet eder miydim?’ Eğer beyninizin derinliklerinde, ailenizin o kişiden hoşlanmayacağını seziyorsanız, mutlaka işi ağırdan·alın. Özellikle de aileniz, insanlara kucak açan, onları hoş karşılayan fertlerden meydana geliyorsa. Ailenizin değer yargıları ve kaygıları, aynı zamanda sizin değer yargılarınız ve kaygılarınızdır. Aile değerleriniz, insanları iyi yönetici, iyi eleman, iyi iş arkadaşı, iyi tedarikçi, iyi ortak olarak değerlendirmenizde etkilidir. İşe başvuran adayı eve yemeğe getirmek konusunda isteksizseniz onu davet etmeyin ve işe almayın.
Müşterilerinize Özel Olduklarını HissettirinEvinize gelen konuklara nasıl davranıyorsanız, işyerinizi ziyaret eden müşterilere, diğer bir deyişle konuklara da öyle davranmalısınız. Müşterilerin tercih hakkı vardır. Müşteriler sizi tercih ettiklerinde, doğru tercihi yapmış olduklarını onlara asla unutturmayın. Müşterinin, üzerine titrenen bir ünlü gibi hissetmesini sağlayın. İşyerinizi bir müşteri gibi ziyaret edin. Deneyimlerinizi bir müşteri gibi tartın. Size bir konuk gibi mi davranılıyor? Müşterinin istediği hiçbir şey sorun değildir. Müşteri talebi, onun sizinle iş yapmayı tercih ederek doğru tercihi yapmış olduğunu kanıtlamak için bir fırsattır.
Sahaya ÇıkınZirveye dört duvar arasında, masa başında çalışarak ulaşılamaz. Zirveyi hedefleyen bir yönetici mutlaka sahaya çıkmalıdır. Saha ise “müşterilerle görüşmek, tesisleri ziyaret etmek, tedarikçileri teftiş etmek, teknik sorunları gidermek, tohum ekmek, ekinleri biçmek, piyasa araştırması yapmak, mağaza denetimleri yapmak, rafları doldurmak, rakipleri araştırmak, petrol bulmak için sondaj yapmak, bir davayı savunmak, bir baca inşa etmek, ek bölümü kaldırmak, kapıları açmak, işe başvuran adayla mülakat yapmak, hisse senedi alım satımı yapmak ve bir satış gerçekleştirmektir. Para dışarıda, ofisin dışında kazandır. Dışarıda fikirlerle, ilham kaynaklarıyla, gerçeklerle, ezgilerle ve fırsatlarla dolu bir dünya vardır. Dışarıdaki dünya çamurludur, zalimdir, çetindir, heyecan vericidir, korkutucudur. Dışarıda çalışmak başarının garantisi değildir ama kesin olan bir şey vardır: eğer avcı mağarasından çıkmazsa, avını yakalayamaz.”
Dakik OlunGeç kalırsanız, sizin için çok geç olabilir. Sürekli geç kalan biri olarak tanınmak, daha fazla sorumluluk ve daha büyük işler alma ihtimalini düşürür. Geç kalmak disiplin yetersizliğine, planlama yetersizliğine ve başkalarının programlarına karşı duyarlı olma yetersizliğine işaret eder. Kurumlarda insanlar insanlara bel bağlar ve geç kalan biri güvenilmezdir. Geç kalmak stresi ve gerilimi artırır. Bir dakika geç kalmaktansa, bir saat erken çıkmak daha iyidir.
Kendinize GüveninOfiste, mağazada, fabrikada veya sahada çalışmaya gittiğiniz her gün, kendinize güvenerek hareket edin. Müşterinizin işyerine gittiğinizde kendinize güvenerek hareket edin. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranın. Kibirli olmayın. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranmak, oranın sahibinin bütün endişelerini paylaşmak ve bu endişelere bağlı olarak harekete geçmek anlamına gelir. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranırsanız, belki gerçekten oranın sahibi olursunuz...
Suçlu Aramak Yerine Çözüm ÜretinZaman zamana hataların zirve yolculuğunu sekteye uğratabilir. Hata kimden kaynaklanırsa kaynaklansın, ne kadar büyük olursa olsun, yapılamayacak tek şey, olmuş bir şeyin etkileri Bu tür felaket zamanlarında suçlu aramak yerine çözüm üretmek gerekir. Zamanı geri döndüremezsiniz. Zaten olmuş bir şeyi önleyemezsiniz. Geçmişi değiştiremezsiniz. Ne kadar isteseniz de olayı yok sayamaz, hayıflanarak bir yere varamazsınız. Aynı zamanda işi bırakamazsınız da. Karşı hamlede bulunmalısınız. Sorunlarınız için sızlanarak vakit kaybetmeyin. İlla suçlamalarda bulunacak veya kendi kendinizi yiyip bitirecekseniz, bunu çok ama çok sonraya bırakın. Düşünmeye başlayın. Kafa yorun. Hasar tespiti yapın. Ardından karşı hamleler yapmaya başlayın, çalışmaya başlayın. Olaydan etkilenen kişileri arayın. Onlara eylem planınız anlatın. Yardım isteyin. Yeni zaman planlaması, yeni şartlar ve koşullar isteyin. Her gün mutlaka işin bir kısmını halledin. Donup kalmayın. Kabuğunuza çekilmeyin. Kendinize acımayın.
Kaynak: KobiFinans Dergisi 21. Sayı