Yaşam - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Yaşam


m.soker
Üye

Toplam 133 yazı
28/01/2005 :  21:51:40 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Son yıllardaki iklim değişiklikleri küresel ısınma,buzulların erimesi ve son olarak depremlerin artmış olması acaba bizi kaygılandırmıyormu? Acaba hayata biraz kayıtsız kalmıyor muyuz? Ne dersiniz; önümüzdeki en fazla elli yıl için, çokmu uzun acaba?Ya sonrası için bir fikriniz varmı? Cevap olarak kim yarına sağ çıkacağımızı bilebilir gibi basit ve ucuz bir cevapla geçiştir melimiyiz,yoksa kyoto protokol üne uymalı uymayanlara yaptırım mı uygulanmalı?
Bizim için değilse bile geleceğimiz olan çocuklarımız için birşeyler yapmamız gerekiyor
lütfen çabuk olalım gecikiyoruz.
**SökeR**

Yerleşim : Türkiye / Adana  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Levent
Üye

Toplam 488 yazı
28/01/2005 :  22:12:38  Alıntı
Bu konuyu oldukça önemli buluyorum. KApitalizmin ve cunta anlayışları ile artık dünyanın yönetilmeyeceği ortada. Şu haberi aynen veriyorum:

"İklimler şaşırdı

Karlı dünya:
Fırtına ve çığlar nedeniyle Almanya'nın birçok bölgesinde ulaşım aksadı. İsviçre'nin Cenevre kentinde hava trafiği durdu. ABD de kar altında. New York'taki Özgürlük heykelinin etrafında buz parçaları yüzüyor...

BM 'İklim Değişikliği Raporu'nu hazırlayan 100 uzmandan biri olan Prof. Dr. İncecik'e göre dünya felakete sürükleniyor. İncecik, 'Türkiye'nin şansı okyanuslara açık olmaması' diyor




İSTANBUL - Yaklaşık 20 yıldır 'küresel ısınma' ve 'iklim değişikliği' dünya gündeminden inmiyor. 'Sanayi Devrimi'nden bu yana hızla artan atmosferdeki karbondioksit miktarı 'sera etkisi' yaparak yerkürenin ısınmasına yol açıyor. Bu ısınma dünya ikliminin değişmesine, kutuplarındaki buzların erimesine ve büyük fırtınaların yaşanmasına neden oluyor. BM Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve BM Çevre Programı (UNEP), sürekli olarak Hükümetlerarası İklim Değişikliği (IPCC) başlığı altında toplantılar düzenleyerek, bilim adamlarına raporlar hazırlatıyor. WHO ve UNEP'in 'Ozon Tabakasının İklim Değişikliğine Etkisi Raporu'nu hazırlayan dünyadaki 100 bilim adamından biri de İTÜ Meteoroloji Mühendisiliği Bölümü'nden Prof. Dr. Selahattin İncecik. İncecik, dünyayı bekleyen tehlikeler hakkında Radikal'e konuştu.
'İklim değişikliği' nedir?
Öncelikle, iklim ve hava olaylarının ne olduğuna bakalım. Çünkü, ikisi birbirinden çok farklı. Hava olayları, içinde yaşadığımız ortamda her an değişen atmosferik olaylardır. Eğer siz, bu hava olaylarının uzun dönemlere ait istatistiğini yapmaya kalkarsanız, elde edeceğiniz sonuç iklimdir.
Ne kadarlık bir zaman dilimi bu?
En az 30 yıl. Hava olayları da bir önceki günden veya daha önceki günlerden farklı özellikler gösteriyor. Daha uzun yıllara bakıldığında, çok daha çarpıcı şeyler çıkıyor.
Ne gibi çarpıcı şeyler?
İklim milyonlarca yıldan bu yana değişmiş ama özellikle 'Sanayi Devrimi'nden önce ve sonra diye baktığımızda, çok çarpıcı şeyler ortaya çıkabiliyor. Üretim mekanizmaları devreye girince ve çevre kavramı olmayınca, insanlar üretimle beraber üretimi sağlamak için doğaya ait her şeyi kullanmaya başlamış. 2. Dünya Savaşı'ndan sonrasıyla şimdikini kıyasladığınızda nüfus iki kat artarken, enerji kullanımı dört kat artmış. Bu gidişat insanoğlunun ve yerküredeki yaşamın giderek kötüleşmesine yol açacak.
Küresel ısınma nasıl oluşuyor?
Küresel ısınmayı meydana getiren sera gazlarını bir ortamda korumaya kalkar ve zorlarsanız, orada sıcaklığı artırırsınız. Bunu atmosferde düşündüğünüzde o 'sera etkisi' dediğimiz olayı yapan da karbondioksitin emilimi. Sadece yüzeydeki sıcaklık artıyor ama bu arada başka şeyler de oluyor.
Neler oluyor?
Atmosferin iki önemli tabakası var. Birisi 'troposfer' dediğimiz ve yeryüzünden 10-11 kilometrelere kadar çıkan tabaka. Stratosfer tabakası da troposferin hemen üzerindeki 45-50 kilometreye kadar olan ikinci bir katman. Bu iki katman içerisindeki sıcaklığın düşey yapısına baktığınızda, sıcaklık troposferde yükseldikçe azalıyor. Sebebi de arzın emilimi. Kilometrede 10 derece kadar azalıyor. Daha sonra stratosferde yükseliyor.
Neden böyle?
Bunun nedeni de ozon emilimi. Ozon her yerde var ama 23-24 kilometre yükseklerde en yüksek seviyede bulunuyor. Bu da stratosferin aşağı yukarı ortalarına denk geliyor. Ozon, ültraviyole (morötesi) ışınları filtre ediyor. Aslında güneş radyasyonunu filtre ediyor. Ozon sorunu da bu değerdeki azalmanın farkına varılmasıyla ortaya çıktı. Bugün ozon tabakasını incelten gazların kullanımının yasaklanması ve onların yerine ikame edilen ozona zarar vermeyen yeni gazlarla, bu azaltılmaya çalışılıyor.
Buna neden olan kloroflorokarbon gazları her yerde kullanılıyor ama?
Öyle bir sektör var ki, soğutucular, otomobil klimaları, yangın söndürücüleri, itici sprey bantlar, temizleyiciler, köpükler, tıbbi aerosoller, medikal ortamda ve elektronik ortamda kullanılan temizleyeciler de yaşamımıza girmiş vaziyette. Buzdolaplarından bazılarında kloroflorokarbon gazı var.
Küresel ısınmaya dönersek, neden karbondioksit belirleyici?
Çünkü en yüksek ve etkin emilimi o yapıyor. Endüstrileşmeye yönelme nedeniyle de üretim için kömürü, petrolü yakmak zorundayız. Bunun sonucunda da atmosfere bir şeyler gönderiyoruz. Karbondioksitin atmosferdeki bugünkü yapısına baktığınızda, zaten esas sebebi anlıyorsunuz. 1958'de karbondioksit bir metreküp havada 315 ppm (milyonda bir) iken, 2004'te 379 ppm. İşin ilginci, ilk yıllarda yılda 1 ppm kadar artış varken 2003-2004 artışı 3 ppm.
Neden son yıllardaki artış hızlı?
Bazı araştırmacılar, bunun Çin'de son yıllarda anormal bir endüstriyel artıştan kaynaklandığını öne sürüyor. Hatta Hindistan'da da var. Dünya karbondioksit üretimini sıraya koyduğunuzda, ABD başı çekiyor. Üretimin yüzde 24-25'inden onlar sorumlu ama arkasından diğerleri geliyor.
Yüzde 19 ile Rusya ikinci sırada...
Yanılmıyorsam öyle ama size başka rakamlar vermek istiyorum. Örneğin, ABD dünya nüfusunun yüzde 4'üne sahip ancak karbondioksit üretiminin yüzde 25'ni sağlıyor. Britanya yüzde 3 üretiyor. Hindistan, nüfusu 15 kat fazla olmasına rağmen üretimi hemen hemen Britanya'yla aynı. Bir de şöyle düşünün, Ortalama bir Amerikalı yılda 6 ton, bir İngiliz 3 ton, bir Çinli 0.7 ton, bir Hintli 0.25 ton karbondioksit üretiyor.
Bunun iklime olan etkisi nedir?
Diyelim ki yeryüzündeki ortalama sıcaklık 15 derece ve bu 18 oldu. Bu değişirken, stratosferi de değiştiriyor. IPCC 2001 raporunda yer alan bu yüzyılda 4.5 derecelik bir artış bekleniyor. Hatta bunun için 2050 yılına kadar deniyor. Ama biz, 2003'te çok büyük olaylar yaşadık. 2004 daha da ilginç oldu. En yüksek insan kayıplarının ve en fazla maddi zarar bu iki yılda meydana geldi. Daha önce dört-beş yılda meydana gelen olaylar giderek bir yılda olmaya başladı.
Bu, atmosferik olayları nasıl tetikler?
Sizin de bildiğiniz gibi alçak ve yüksek basınç diye iki kavram var. Bir de TV'lerde cephe sistemlerinden bahsedilir. Havada basınç yükseldiğinde, bir çökme hissedersiniz. Eğer alçak basınç ve ona bağlı cephe sistemi varsa, orada aktif hava olayları var demektir. Fırtına, yağış gelir, rüzgâr yönleri değişir. Bu basınç merkezleri arasındaki denge ve değişiklik çok farklı hava olaylarına yol açıyor. İşte bu alçak basınç merkezleri, iklim değişikliği nedeniyle yer değiştiriyor. Kilometrelerce olan değişim, çok önemli sonuçlar doğurabiliyor.
Nasıl sonuçlar doğuruyor?
Bunu kontrol eden diğer basınç merkezlerini de düşünün, o zaman sizin beklediğiniz yağış gelmiyor. Örneğin Antalya anormal bir yağış alıyor da siz alamıyorsunuz. Bu sistemler, daha büyük ölçekte Amerika'daki büyük fırtınaları veya Uzak Doğu'daki tayfunları yaratıyor. Bizim şansımız, okyanuslara açık olmamamız. Bu karışık mekanizma nedeniyle sıcaklık artıyor.
Bir anlamda Akdeniz Bölgemiz ekvatoryal bir iklime mi kayıyor?
Evet, hatta Karadeniz Bölgesi'nde Akdeniz iklimi yaşanacak. Bazı hayvanlar göç edecek, bitki örtüsü değişecek. Her canlı yeni iklime adapte olmak için, ya konumunu değiştirecek ya da kendi içinde bir değişime uğrayacak. 2100 yılına gelindiğinde, dünyada bir yüzyıl öncesinden çok daha büyük değişimler olacağı gün gibi açık. Yeryüzündeki sıcaklık arttıkça buzullar da eriyor. Bunun sonucunda deniz seviyesinin yükselmesi bekleniyor. Okyanuslardaki ada devletlerin sulara gömüleceği ve Hollanda'nın büyük bir bölümünün sular altında kalacağı gibi, birçok yerde ciddi sorunlar yaşanacak. Çünkü, 'sera etkisi', 'küresel ısınma' ve 'iklim değişimi' birbirini tetikliyor.
Bunu önlemek için ne yapılmalı?
Aslında bir tek şey var. Fosil yakıtlardan uzaklaşacaksınız. Otomobilinizde benzin, evinizde doğalgaz yakıyorsunuz ve ikisi de fosil yakıt. Aslında 'Doğalgaz çevre dostu' derler ya değildir. Ben otobüslerin yeşile boyandığını görüyorum ve gülüyorum. Kandırmaca... Öncelikle karbondioksit artışını durdurmak, sonra da indirmemiz gerekiyor.
Ne yakacağız?
Yapılacak şey, karbondioksit çıkışına yol açan tüm kaynakları kontrol altına almak, daha az fosil yakıt kullanmak, alternatif enerji kaynaklarını devreye sokmak.
Yılda ortalama atmosfere ne kadar ton karbondioksit salınıyor?
Yılda 21 milyar ton. Giderek de artıyor. " KAynak: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=141365
Her türlü mandacılığa karşıyım. Egemenlik milletindir. Egemenlik, A.B'ye, orduya ve IMF'ye devredilemez. Demokrasi mandacılığa karşı olmaktır.

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Danışmanlık
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
29/01/2005 :  01:00:57 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Arkadaşlar açılan konu güzel fakat bundan böyle içerik ile ilgili başlık altına konu eklemeye özen gösterelim lütfen.

Örneğin bu konu "Diğer Konular" altında tartışılabilirdi bence.
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

2.14 saniye.
03:07:01, 25 Nisan 2024, Perşembe

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım