Topkapı'da hemen surların dışında eskiden bit pazarı vardı. Merkez Efendi Camii'nin hemen yanında. Kaldırıldı. Tam orada şimdi İstanbul Fetih Müzesi var.
Sanıyorum 8 köşeli gösterişsiz bir bina.
Müze deyince ne yalan söyleyeyim, benim gözümde de birkaç savaş malzemesi, birkaç tablo vardır, diye geçmiş, doğrusu ilgimi çekmemişti. Bir arkadaşım telefon etti, ısrarla çağırdı. Binbir dereden su getirmeme rağmen atlatamadım. Çıkıp gittim.
Topkapı metro durağında karşıladı beni. Ben, sıcak havada oraya kadar gitmenin zahmetiyle burnumdan soluyorum, oysa, şaşıracağımı söyleyerek kolumdan adeta sürüklüyor.
Camlı, klasik bir kapı. Mermer giriş... Hiçbir özelliği yok... Merdivenleri tırmanıyoruz, dar bir koridor... Ve...
Aman Allah'ım! Gerçekten aman Allah'ım!... Tahayyül bile edemeyeceğim bir atmosferdeyim... Resmen ***laşıyorum... Cidden aklım filan karışıyor, bambaşka dünyaya, 1453 senesinin 29 Mayıs gününe birebir gidiyorum.
Dünyanın en büyük panoramik müzesi imiş meğer. Hem de 360 derece...Ne yana bakarsanız bakın savaştasınız. Her şey üç boyutlu... Tepenizden gülleler surları dövüyor, atlar kişneyerek üstünüze geliyor. Savaşın ortasındasınız şaka değil... Değerli dostum Haşim Vatandaş'ın, Türk çizgi film sektörüne getirdiği yeniliği biliyordum ama, hayalinin bu kadar sınırsız olduğunu aklıma getirmemiştim. Haşim, müzeyi anlatırken, 2 yabancı televizyon kanalı gelip, çekip yaptılar, Haşim'le röportaj yaptılar. Güya hemen görüp çıkacak olan ben, tam 4 saat ayrılamadım.
Darısı Çanakkale Savaşı'na Haşim kardeşim...
Türkiye'de seni kimse bilmese de dünyada ilksin ve teksin; dünya senin hakkını veriyor, bizzat tanık oldum buna.
İstanbul'daki arkadaşların iki eli kanda da olsa bu müzeyi görmeleri gerek...