BİL(GE)Gİ’ NİN SERENCAMI...
Hayat çizgimim üzerinde yalpalaya yalpalaya yol alıyorum. Düşmemek için hayalimdeki tutuncaklara tutunuyorum. Beynimde yollar çiziyorum geniş ve dar. Yollarda bir sürü, anlamsız da olsa, yön gösteren levhalar. Her beş yüz adıma bir çeşme yerleştiriyorum. Çift başlı bataryalar takıyorum; sağı çevirince ab-ı hayat, solu çevirince zehir-i mar akmakta. Suların renkleri, tatları, kokuları aynı, hiçbir uyarı levhası asmıyorum; düşünsünler bana ne.
Devam ediyorum yoluma. Beynimi ve yüreğimi parçalıyorum. Yolda bulunan evsiz kedilere ve aç köpekçiklere yüreğimin yarısını sunuyorum. Köşe başındaki servi ağacına beynimi asıyorum; en yüksek yerine. Herkes görsün diye beynimdeki tüm ateş böceklerine emir veriyorum; geceleri yansın gündüzleri ötüşsünler diye; istiyorum ki herkes görsün. Farkındalığımın tadına varayım, toplananlara yüreğimin yarısını sunayım, bir sır vereyim insanlığa. Yalnızlık için, yalnızlığı dahi yalnızlığa mahkum etsinler. Halk içinde ama halksız olsunlar. İçlerine bir yolculuk yapsınlar; helezonlar benliklerine, benciliklerine şekil versin, kemirsin beyinlerini düşünce kurtçukları.
Yolun yarısına varıyorum. Bir tabela beliriyor karanlığın içinden, nurdan bir tabela. Eğer takip edilirse bir bilgeye ***üreceğini fısıldıyor kulağıma. Takibe koyuluyorum. Yol kesintilere uğruyor ara sıra; yolumu bitiştiriyorum gül dikenleriyle birbirine. Ceylanlardan ödünç aldığım misk ile pansuman yapıyorum yolun yaralı yerlerine. Yolun sonunda karanlığın içinden bir pir- i fani beliriyor. Hayatın anlamını soruyorum kendisine; kendisini uçurumdan aşağı atıyor. İşte; bu diyor, geriye kalan sahipsiz yüreği. Yüreğini ödünç alarak yola devam ediyorum. Bilgenin yüreğinin sıcaklığı yakıyor beni. Yok olmamak için buza çeviriyorum göğsümü. Yola devam ediyorum, yanan bir yürek buzdan bir göğüsle. Yolun sağında, ağlar bir halde Buda’yı görüyorum. Sebebini soruyorum yüce bilgeye:
- Bütün putları kırmama rağmen en büyük put yaptılar beni.
Kendisinden beynini ödünç istiyorum. İstendik bir gülümsemeyle, tüm yüreğiyle uzatıyor bana koca beynini koca bilge… Bir nasihat dileniyorum kendisinden
— Putları kırmaya karar verirsen eğer, kendi putunla başla. Deyip yok oluyor tarihin karanlığında aydınlık bilge. Yola devam ediyorum. Anka beliriyor yolun kenarında, masallarla örülmüş kafes içinde, tahammülü yok belli bu duruma özgürlük simgesinin. Çalı çırpı topluyor; kendini yakmak için olsa gerek. Bu duruma dayanamıyor yüreğim, buzdan göğsüm erimeye başlıyor. Yok olmamak için uzaklaşıyorum oradan. Ardımdan iç yakıcı nağmeleri takip ediyor beni Anka’nın…
Ve yeniden diriliş…….
Kaynak:
http://serdarkaya49.blogcu.com/Deneme/