İş Adamı Çıkaran Kasabalar Hakkında - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

İş Adamı Çıkaran Kasabalar Hakkında


cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
20/10/2004 :  12:18:46 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Haftalık para dergisinin "iş adamı çıkaran kasabalar" araştırmasını ismail arkadaşımız bilgilerimize sunmuş nasıl bir yorum getiriyorsunuz.

Nedersiniz arkadaşlar bundan sonraki hayatımızı bu kasabalardan birindemi geçirelim .
Yoksa bir şeyleri başarmak için yada şöyle söyleyeyim büyük bir iş adamı olmak için listede adı geçen iş adamlarını mı kopyalayalım. Sizce hangisi daha uygun veyahutta hangisini yapabiliriz. yeterki isteyelim...

Parmaklarına sağlık İSMAİL arkadaşım...







Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
21/10/2004 :  12:55:58  Alıntı
- Evet haklısın sevgili mim ciğim, fakat sadece adı geçen kasabalarda yaşayan insanlarmı zorda kaldılar ve imkansızlıklarla karşılaştılar. veyahut zorluklar ve imkansızlıklar karşısında
yalnızca bu kasabalarda yaşayan insanlarmı yaratıcı olmayı başarabiliyorlar?.
- Diğer bi satıda ise rahatı yerinde olan insalar hiçbir şey yapmazlar demişsin burada da sana katılmıyorum.
- Rahatı yerinde olan insalar birşeyler yaparlar zira yaptıkları işler pek bi işe yaramaz.
- Evet yerinde duran kendi sonunu hazırlar,
buna mukabil ne diyoruz, harekete devam.
- OSMANLI'yı (büyük imparatorluk dünyanın güç dengesi)yani bazen tarihi anımsamak bize büyük yararlar sağladığı gibi büyük dersler almamızıda sağlıyor.
- TARİHİMİZİ UNUTMAMAMIZ DİLEĞİ İLE SAĞLICAKLA KALIN

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
22/10/2004 :  14:30:29  Alıntı
Mesela Diyarbakır, Urfa, Batman, Kars, Ardahan vs,vs,vs aslında bu listeyi okadar çok uztabilirizki. şimdi bu kasabalarda yaşayan insanlar hiçmi yaşam şartlarının zorluklarlarıyla karşılaşmadılar yada karşılaştılar ama ( Kişisel gelişim, kişisel başarı ve buna benzer diğer konularda yazdığı kitaplarıyla Amerika' lı yazar Anthoniy ROBİNS'i bana göre neredeyse solda sıfır bırakan yazar Mümi SEKMA'nın dediğigi gibi ATALET içinde olan insanlar hiçbirşeyi başaramazlar. Zira bunu gözlemledim çok haklı)
hepside gerçekten "atalet" içindeydiler kocaman bir VE başaramadılar.
Aslında bunların hiçbiri değil bunlar sadece yorumlar. Onların ekonomileri, girişimci ruhları, yaşama istekleri, başarma düşünceleri, hayati anlamda gerçektende hep bi tehdit altında oldu.
SAYGILARIMLA GÜZEL KADEŞİM...











Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
23/10/2004 :  19:24:22  Alıntı


Evet enteresan olduğu kadar da çok ama çok hassas bölgeler buraları;
Evet sicili bozuk zira neden bozuk, kimler tarafından yapıldı, arkasında hangi güçler var. Bu bölgelerin T.C. de sicili bozuk olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinir. bu bölgeler de yaşanan karışıklığın arkasında kimler var bilmiyorum ama tahmin etmekte hiç güç değil. Aslına bakılırsa bu bölgelerde yaşayan insanlar ne bi paraya nede herhangibir güce sahip değiller. Hal böyle olunca parasız ve gücü olmayan insanlar devletin gözünde nasıl sicili bozuk oluyor. Neden 1980 önceleri ve sonraları dahil bu bölgeler PKK tarafın hep bi karışıklık içerisine sürüklendi? Bunu hepimiz tahmin edebiliriz. Sizce PKK nın arkasında sadece yurt dışında yaşayan kürtlermi var?.
Bİraz düşünelim ha.
Ordumuz yıllarca bu bölgelerde oyalandırıldı; Ve büyükbir ekonomik güç harcadı; Kendisini, teknolojisini yenileyecek azaman tanımadılar şimdiye kadar; Bu işin sadece tek tarafı daha bilmediğimiz bir çok yönü var.
kısacası bu bölgede yaşayan vatandaşlar dış güçler tarafından kasıtlı olarak devlete düşman edildi. Bizi yani Tükiye'yi hiç bir zaman olumlu anlamda yalnız bırakmadılar. Bizi suni gündemler yaratarak herzaman oyaladılar ve oyalamaya da devam edşyorlar. Ama bir gün mutlaka... amam mutlaka...








Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Levent
Üye

Toplam 488 yazı
23/10/2004 :  19:33:50  Alıntı
GENEL OLARAK KONUŞUYORUM VE TÜM DÜNYA DEVLETLERİNE YAZIYORUM


Halkını düşman olarak görme, çünkü o senin halkındır. Halk düşman olamaz. Halkı düşman olarak görenler, halkı vatan haini ilan edenler hiç bir maskenin, dinin, ideolojinin adına saklanmasın. HAlkın adına tek taraflı olarak konuşmayı bırakalım.

Dönelim Türkiye'ye. Çok çeşitli nedenlerden dolayı yıllardır halkı hor gör gören zihniyetler var oldu. Türkiye devletinin sahibi Türkiye halkıdır. Türkiye'de Türk olsun, Kürt olsun bunlar bu ülkenin halklarıdır. Hiç bir ulus dininden, dilinden, kimliğinden dolayı hor görülemez. Bu konuda iç mandacı anlayışları lanetlerim.Artık IMF'yi, A.B'yi bırakıp halkı kucaklasak diyorum? Artık demokrasi istiyorum.Bu arada şunu söylemem gerek Kemalist değilim, demokratım.
Her türlü mandacılığa karşıyım. Egemenlik milletindir. Egemenlik, A.B'ye, orduya ve IMF'ye devredilemez. Demokrasi mandacılığa karşı olmaktır.

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Danışmanlık
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
24/10/2004 :  08:25:53  Alıntı
Evet levent kardeşim bu yazdıkların da sana katılmamak mümkün değil zira gerçekler acıdır.
Umarım bundan sonraki yaşantımızda herşeyi daha farklı yaşanır görürüz....
SAYGILARIMLA...

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
24/10/2004 :  09:22:05  Alıntı
-"Ordumuz yıllarca bu bölgelerde oyalandırıldı"
-Odumuzu yıllarca oyalayanlar "O" nun gelişmesini güçlenmesini istemeyenlerdir.
-Bunlar kimler diyorsun!
-Biliçli şuru yerinde bir arkadaş olarak bunu tahmin etmekte zorlanmayacağını düşünüyprum.
-Kimlerdi icerdeki oyalayicilar ? Nerde oturuyorlar bu vatan hainlari biliyormusunuz...SiZiN TEPENiZDE !!!!

"PKK nın arkasında sadece yurt dışında yaşayan kürtlermi var?" diye soruyorsunuz.
Hadi ver cevabi nerede ?
Kimler ?
Tam gözünüzün önündeler ama görmüyüyorsunuz...

-Yine bu ülkenin güçlenmesini istemeyenler. dışarıdan destekleyenler ne içerideki taşaronları. Eğer türkiye ekonomik açıdan bağımsız ve hür bir ülke olsaydı şu an Ortadoğunun böylebir karmaşa içinde olacağınımı düşünüyorsun. Ortadoğuyu kan ***ürüyor Amerika istediği gibi Irak'a saldırabilirmiydi veyahut Rusya çevresindeki ülkelere şimdiki gibi baskı ve şiddet uygulaya bilirmiydi. Ya çine nedemeli
yanı başındaki Uygur Türklerini senelerdir baskı ve şiddetle esaretleri altında tutuyorlar.
-Bunların çözümü büyük oranda güçlü olmaktan buna mukabil demokrasiden gecer. KOCAMAN--KOCAMAN YAZIYORUM DEMOKRESİ VAR EVET DEMOKRSİ...ZİRA EKONOMİK AÇIDAN! VAR GERİSİNİ SEN DÜŞÜN GÜZEL DOSTUM..

-Kimlerdi disardan oyalayanlar ?
-Neden ?
Bu soruların cevabı yukarıdaki yazıda. düşünürsen bulmakta zorlanacağını sanmıyorum dostum...

"Bu terör icin büyük bir ekonomik güç harcandı" diyorsunuz.
Bu paralari icten ve distan yiyenler kimlerdir ?
-Bugün hala ekonominin %37 yedisi askeri harcamalara gidiyor. 1980 lerde bu oran 4 de 3 gibi büyük bir meblayla anılıyordu. eğer sen savaş halinde değilsen askeri harcamalara neden bukadar pay ayırıyorsun.
"bu bölgede yaşayan vatandaşlar dış güçler tarafından kasıtlı olarak devlete düşman edildiler" diyorsunuz.
Hangi dis gücler ?
Sadece dis güclerle bu isler olmaz, o halde Hangi ic gücler ?
-Evet bir vatandaşın devlete düşman edilmesi bukadar kolay olmasa gerek; zira eğer vatandaş cahilse "O" nu herşeye düşman edebilirsin...
Bizi yani Tükiye'yi hiç bir zaman olumlu anlamda yalnız bırakmadılar. Bizi suni gündemler yaratarak herzaman oyaladılar ve oyalamaya da devam ediyorlar." diyorsunuz.
Hangi dis gücler ?,
Hangi ic gücler ? sorularini neden yöneltmiyor ve cevaplamiyorsunuz ?
Biz diyorum çünki bu ülkede yaşıyor ve iyi yada kötü barınıyorsak bu ülkenin çıkarlarını düşünmeliyiz adilce gerektiği yerlerde dişe diş, göze göz sencede değilmi?
Şimdi suni gündemlerden birisini açıklayayım bu konuya iyi bakmaktan ziyade görmek hemde derin görmek gerekir.Baş örtüsü
Bu ülkenin kurtuluş savaşında başörtülü ninelerimiz, annelerimiz sıtrlarında top mermileri, su, erzak taşı****, ellerinde süngülerle arkalarına bakmadan askerlele birlikte savaşmadılarmı. Niçin cumhuriyetin ilk kurulduğu dönemlerde ve sonrasında böyle bir sorun yokken şimdi neden var hiç düşünmedinmi. bir düşün.
-Kendi evini düşün mahallende 10 komuşunuzdan 16 sı ailenizin mutlu yaşamını kıanıp babanın anneni aldattığını söylerse ne olur...
-Aynı şey bizde olsa bütün aile annemin yanında yer alır boşanmaları için ne gerekiyorsa yaparız...
Peki şimdi soruyorum sana benim bildiklerimden farklı hangi gerçekleri biliyorsun? Göz önünde olan hangi görmediğimiz gerçekler var.
Bu arada Levent' in yazısını dikkatle okuyalım...
















Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
25/10/2004 :  08:27:59  Alıntı
Bir şeylerin farkında olduğumuz kesin.
Cevabını bildiğin soruların, cevabını niçin veremediğini cevaplarsam, beni anlayacağını düşünüyorum.
Özgürlük istiyoruz ama bilidiğiniz özgürlüklerden değil bildiğim özgürlükleri istiyorum haykırıyorum ÖöZzGgÜüRrLlÜüKk ÖöZzGgÜüRrLlÜüKk ÖöZzGgÜüRrLlÜüKk diye görüyorsun ki sesim hep bi inişli çıkışlı...
"Bosluga bakmayi birakin da önünüze bakin. Suclular önünüzde duruyor." Diyorsun.
Evet belki boşluğa bakıyoruz bu boşluk okadar derin ve büyükki içine bir dalsan inan bana çıkamakta zorlanırsın. Belliki zaman zaman dalıyorsunda.
Dediğim gibi biz bahsettiğin o çok büyük boşluğa balkıyoruz ama zannettiğin zannın üzere boşlukta yürümüyoruz yürümeyede çalışmıyoruz görüyoruz, hemde gözlerimizi kocaman kocaman açarak taaa derinden...Zira...Akıl oyunları gibi...Gördüm - gördüm - gördümmmmmü aaacaaabaaa... Bana sana yine bana yine sana en sonda bana ayvallah... GÖRÜYORUM AMA BİRİLERİ ARKADAN PARMAKLARIMI TUTUYOR. TIK TIK TIKK TIIKK TTIIIKKK TTTITIIKTKTK TITITIKTKTITIKTKKKK...
mmmmmmmmmMMMMMMMMMMmmmmmmmmMMMMMMM...






Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
25/10/2004 :  22:03:28  Alıntı
Mademki geldik "Zurnaniin Zirrrt dedigi yere, adini da söyleyemiyorsak birilerinin, baslayalim, ictihadlari ile bu insanlari yad etmeye, yani ictihadlari ile desifre etmeye.. Diyorsun.
Zira buna gerek yok bence zaten bunları kendi içimizde yeterince deşifre ettiğimize inanıyorum şöyleki; arkadaşlarınla bu konmuları nekadar konuştun?. Ve nekadar tartıştın?. Kendini suçlu duruma düşürmeden...
Sonuç olarak sözlerin bittiği yerde resimlere gerek yok değilmi... Sağlıcakla

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
27/10/2004 :  10:08:12  Alıntı
İnançlarını gözden geçirsen iyi edersin. aynı zamanda yazdıklarımı bir daha okumanı tafsiye ederim unutmaki şaşı bakan insanlar asla baktıkları yere bakmazlar.


Evet bu bi doğru; PKK meselesi...PKK biterse MKK, MKK biterse TKK gelir ve oturur Türkiye´nin gündemine. Buda her nekadar bu ülkede yaşıyor ve ekmeğini yiyiyorlarsada o kesimi savunan insanların işine gelir...

Tamam bu ülkede terör üreten insanlar var ve bunun farkındayız ve tartışıyoruzda; zira kalkmış yad etmekten deşifre etmekten bahsediyorsun. Neyi deşifre edeceksin hadi; okadar etmek istiyorsan et ozaman da biz de görelim.Bilelim. bu ülkenin parasını yiyenler sadece terör üretenler değil daha öncede söyledim terörü destekleyenler de var işin içinde. şu an konuştuklarımız bi kısır dögüden başka birşey değil umarım bunun farkındasın. o nedenle diyiyorumki bunları aşalım artık. Her nekadar konuştuklarımız bi kelimeden ibaret olmasa da; (Bir kelimeyi gereğinden fazla söylediğin zaman) nalamını yitirmeye başlıyor, söyledğiğm gibi kısır döngü meselesi... Bir ata sözü vardır "DAĞ NEKADAR YÜKSEK OLSA YOL ONUN ÜSTÜNDEN GEÇER" konuşuyoruz ve aşıyoruz, irdeliyoruz ve düşüncelerimizi pekiştiriyoruz...

Hayata bir yerden başalmanın şimdi zamanı diyoruz ve başlıyoruz; Değilmi...

Hayattan kopmanın şimdi zamanı diyoruz; gözlerimizi kapamadan son hatırladımız bi köprü, bi bina, bi otoban veyahut birkaç metre ip oluyor; Öğle değilmi. devamı en alt satırda


Sizse takmissiniz kafanizi, PKK nedir, Kimdir, kim var arkasinda? diyerek.
Nedir Hizbullah ? Kim üretti Hizbullah´i ? Kim ***ürdü cukkalari, sizlere Hizbullah´i göstererek ?
Bak biraz daha iyi bak herhangibi takma yok öncelikle burayı düzeltelim, ha aynı zamanda şunuda söyleyeyim ortada gözle görülür elle tutulur bir olgu varki takma ihtiyacı duyuyorsun

Hizbullah kimdir?. Kimdir hizbullah?.

Sözlerin bittiğini de kabul etmiyorum artik.
Sözlerin bittiğini kabul etmiyorsan yalnız kalırsın ( karşılıklı tartışma ortamlarında her sözün bittiği bir yer vardır ) oturur kendi kendine konuşursun...

Resimlerle bazen konusmaninda, hukuki acidan gerekli olduguna inaniyorum.
Eğer sözlerle bir şeyler yapıla bilseydi, resimlere gerek kalmazdı. Zira herkes inandığını yaşar, sende resimlerle yaşarsın.


Sağlıcakla ve Akillica ol ve daha saglicakli ve akilli ol Türkiye....
Bu ülkede sağlıcaklı va akıllı olan binlerce yığın insan var. Bu konuda sana tafsiyem başkalarının sağlığından ve akıllılığından önce ken sağlığını ve akıllılığını düşünmen.

Ama sana hak veriyorum ( ah çatal olur efelerin yüreği) efelerin yüreği çatal olur.

Ve bu ülkede yüreği çatal olan binlerce yığın insan var...
Daha yazabilirim ama tekrar tekrar söylüyorum bir kelimeyi nekadar çok söylrersen okadar anlamsızlaşır; Yineliyorum konuştuklarımnızın bir kelimeden ibaret olmadığının son derece farkındayım vede bilincindeğim.

Aklını başına devşir ey güzel halkım..


























Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
29/10/2004 :  08:29:41  Alıntı
Konuya girmeye davet ettim sizleri ama olmadi ve olmuyor..

Neden olmuyor; Aslında oldu ama sanırım tatmin olamadın...

Neyse bir baska bahara diyelim ve rafa kaldiralim bu konuyu burada..

Rafa kaldırırken soru işaretleri(?????????????) bırakalım ilerleyen zamanlarda bi daha...

şaşı bakan insanlar asla baktıkları yere bakmazlar." haklisin. Benim gösterdigime siz, sizin gösterdiginize (göstermismiydiniz ? ) yere ben bakamadim.(Göstermek için çabaladım ama kendininkileri görmekte ısrar ettin!!!)

Evet bakamadık yada baktık ama göremedik çünki neden, kimse sana birşey göstermek için sonuna kadar uğraşmaz gösterir ve gider sen istersen görürsün... İstersen öğrenirsin... Kimse öğretmez de...

Yaziklar olsun sasilar Türkiye´sine !!!

Hayır yazıklar olmasın bu halkı bu şekilde itham edemezsin. Burada seni dostane bir şekilde yadırgıyorum...


Sağlıçakla ve sevgicekle bir başka bahara...


Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
cihansumul
Yeni Üye

Toplam 57 yazı
30/10/2004 :  09:01:41  Alıntı
küçük bir araştıma sonu ortaya çıkanlar
http://www.islamiyetgercekleri.org/hizbullah1.html (Mehmet Faraç, Cumhuriyet, 19.01.2000) adresinden alıntıdır.


Hizbullah İran askeri istihbaratının desteğiyle 1982 yılında Lübnan'da Şii bir İslam devleti kurmak amacıyla faaliyete geçti.

Örgüt İran ile bağlarını, Şii dünyasının lideri olan bu ülkenin İsrail işgaline karşı yürüttüğü mücadelesine verdiği destekle açıklarken İran Devrim Muhafızları'ndan aldığı desteği de gizlemiyor. Hizbullah'ın siyasi doktrini de Humeyni söylemi üzerine kurulu: 'Büyük Şeytan' la savaş...

Günümüzde Rus yapımı Katyuşa roketleriyle Güney Lübnan'daki İsrail mevzilerine saldırılar düzenleyen Hizbullah'ın, 70 binin üzerinde sempatizan kitlesi olduğu sanılıyor. Hizbullah, Güney Lübnan'da 4 binin üzerinde silahlı milis gücü ve dünya çapında eylemler düzenleyen yüzlerce teröristiyle, Lübnan'daki en güçlü örgüt konumunda.

Hizbullah'ın örgütsel yapısı, katı bir hiyerarşik düzen göstermiyor. 17 kişiden kurulu yüksek şûra kolektif liderlik kadrosunu oluşturuyor. Örgütün idari merkezleri de Lübnan'da Bekaa vadisinde yer alan eğitim kampları, Güney Lübnan'daki bölgesel üsler, Beyrut'un güney mahallelerinde yer alan eylem planlama bürosu ve Tahran'daki komuta merkezi olarak gösteriliyor.

Hizbullah'ı yaratan İran'ın yanı sıra Suriye, Libya ve Sudan'ın da örgütle ilişkileri olduğu biliniyor. Hizbullah tedhiş eylemlerini Kanada'dan Fildişi Sahili'ne Afganistan'dan İngiltere'ye dek yaymış durumda. Örgütün yaygın olarak eylemler düzenlediği bir diğer ülke de Türkiye. Hizbullah'ın uluslararası eylemlerinde, İran elçilik yetkililerinden destek aldığı savunuluyor.Hizbullah'ın, Filistin'de Hamas, Cezayir'de İslami Selamet Cephesi gibi köktendinci örgütlerle de bağlantısı bulunuyor.

İlk eylemler...

Yıl 1983... Kasımpaşalı Hizbullahçıların da aralarında bulunduğu bir grup, İstanbul'da Tekel büfelerinin de aralarında olduğu küçük soygun olaylarıyla eylemlere başladı. Örgütün ilk büyük eylemi bir yıl sonra Mecidiyeköy'de bir kuyumcu soygunu... Bir Hizbullahçı olay sırasında polisin elinden kaçamadı. Sonraları ''İslami Hareket'' olarak lanse edilecek bu yapılanmanın içinde örgütün lideri İrfan Çağırıcı ile kardeşi Rıdvan Çağırıcı da bulunuyor. Çağırıcı bir cami avlusunda sakladıkları silahları da polise gösteren kişi. O dönemde güvenlik birimleri 01. 11.1984 tarihli basın açıklamalarında olayı şöyle duyurdular:

''İstanbul ilinde bir kuyumcu soygununa müdahale eden güvenlik kuvvetleri ile sanıklar arasında çıkan çatışma neticesi, faillerinden biri olay yerinde yakalanmıştır. Şahsın yapılan sorgusunda, illegal Hizbullah örgütü mensubu olduğu, kuyumcuyu örgüt adına arkadaşlarıyla birlikte soymaya teşebbüs ettiği öğrenilmiştir. Genişletilen tahkikat sonucunda örgüt mensubu olduğu anlaşılan 13 kişi, 1 adet Sten makineli tabanca, 4 adet çeşitli çapta tabanca, bu tabancalara ait şarjörler, bine yakın mermi ve bol miktarda örgütsel dokümanlarla birlikta yakalanmışlardır. Sanıkların yapılan sorgusu ve ele geçen dokümanların değerlendirilmesiyle, 'mevcut anayasal düzenimizi yıkarak, yerine dini esasları temel alan bir şeriat devleti kurmayı amaç edindikleri, amaçlarını gerçekleştirmek için silahlı mücadeleyi örgütledikleri, 1983 yılında kurdukları Hizbullah Örgütü adına
çeşitli eylemlere karıştıkları' tespit edilmiştir. Soruşturma sonucunda, 1983-84 tarihleri arasında İstanbul'da bakkal, market ve oto gasplarından oluşan toplam 19 faili meçhul olayın, bu örgüt mensuplarınca gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Dar-ül Harp (Harp Hali) şartlarının Türkiye'de var olduğuna inanan örgüt mensupları, bu eylemlerini, Hz. Peygamberimizin döneminde Mekke'de müşriklere yönelik yapılan kervan gasplarını örnek alarak gerçekleştirdiklerini beyan etmişlerdir.''

Örgütün Teşkilat Genel Emiri'nin İrfan Çağırıcı , Askeri Kol Başkanı'nın Selim Gülcan , İçtimai Kol Başkanı'nın Nejat Atiker , İstihbarat Kol Başkanı'nın Mehmet Balmaz , Tebliğ Kol Başkanı'nın da Metin Torun olduğu belirlendi. Haklarında İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı 27 Aralık 1984 tarih ve 1984/732 esas, 1984/732 kayıtla dava açılan ve 1984/479 karar sayılı iddianamede adları geçen diğer militanlar da şöyle:

Rıdvan Çağırıcı, Ramazan Koyuncu, Selim Ayhan, Erdoğan Torun, Adil Ateş, Metin Sarıkaya, Ramazan Karakaya, Abdullah Bilen, Halit Tekin, Mehmet Kahveci, Mustafa Gülcan, Lütfü Esen.

Sanıkların bir bölümü gazeteci Çetin Emeç cinayetine de karıştıkları gerekçesiyle halen Bandırma Cezaevi'nde. Örgüt o dönemde büyük darbe yedi.

Bir başka gerekçe...

PKK'nin etkin olduğu yıllar... Köylerin basıldığı, kadın çocuk demeden yüzlerce insanın katledildiği dönem... Özellikle siyasilerin ''Bir avuç eşkıya'' diye yorumladığı PKK'lilerle güvenlik güçleri arasında amansız bir mücadelenin yaşandığı 1987 yılı...

Marksist örgüt PKK'nin bu eylemleri bölgedeki bazı kitabevlerinde İran modelinden etkilenerek fikir düzeyinde çalışmalar yapan bazı İslamcı grupların fitilini ateşlemeye yetti. Hareket, ''********* kâfir'' olarak adlandırılan PKK'lilerin kadın çocuk demeden yaptığı katliamlara bir tepki olarak büyüdü, bu fikir hareketi ileriki yıllarda tarihin en kanlı örgütlerinden birinin de oluşmasına yol açtı:

Hizbullah...

''Allah'ın Partisi-Allah'ın Askerleri'' anlamına gelen Hizbullahi yapılanmalara ilk kez Hüseyin Velioğlu'nun Diyarbakır'dan ayrılarak Batman'a gittiği 1987 yılında rastlanmaktadır. Velioğlu, Hizbullah'ın birlikte ilk tohumlarını attığı arkadaşı Fidan Güngör ve Mansur Güzelsoy'dan ''Silahlı mücadeleye karşı çıktıkları'' gerekçesiyle ayrıldı. Silahlı mücadeleye karşı çıkan Güngör, bunun gerekçelerini şöyle açıklamıştır:

''İslami hareketin ilk merhalesi az sayıda Müslümanın özel bir gayret sonucu eğitilmeleridir. Bunlar ileri dönemlerde öncü görevi üstlenecek kadrolardır. Hareketin daha ilk günlerinde işe oku**** başlanmasını istiyor rabbimiz... Bu şu anlama gelir: Çalışmalar, bilgilenmeyi, kültür edinmeyi ve buna dayalı olarak düşüncenin gelişmesini sağlamayı amaçlamaktadır...''

Velioğlu, Batman'da İlim Kitabevi'ni kurdu. İlimciler olarak adlandırılan Hizbullah'ın tehlikeli kanadının yapılanması burada sürdü.

1988'de taban kazanma faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Özellikle PKK ile mücadelenin sürdüğü bu dönemde Velioğlu ve grubu, dini düşünceleriyle ön plana çıkan kişileri çevresine aldı, lise öğrencileri ve gençliğin diğer kesimlerine el attı.

Akrabalık ve aşiret bağları örgütlenmeyi güçlendirdi. PKK terörü tırmanırken Hizbullah yapılanması önce Batman, ardından da Diyarbakır ve ilçelerinde hızlandı. ''Etki-tepki'' diye tanımlanan bu süreçte kendilerine bu adı vermeseler de Hizbullahçılar, PKK sempatizanlarıyla küçük sürtüşmelere girmekten kaçınmadı.

Güneydoğu'da 1991'den itibaren faili meçhul cinayetlere rastlanmaya başlandı. Diyarbakır'da, Mardin'de, Silvan'da, Gercüş'te, Nusaybin'de birileri günün herhangi bir saatinde sürekli tetiğe bastı.. Enselerinden Takarov marka tabancalarla kurşunlananlar da bölgelerinde solcu, yurtsever, Kürt aydını ya da laik kişilerdi.

PKK'nin yarattığı korku ve gerginlik faili meçhul cinayetlerin yarattığı kaosa terk etti yerini. PKK'li gruplar ve sempatizanları, yandaşlarını hedef alan bu saldırılarda hep aynı adresi gösterdi: Hizbulkontra...

Batman ve Diyarbakır'daki İslamcı gruplar Hizbulkontra suçlamasına tepki gösterdi. Hizbullah deyimine ise tepki vermediler.

Ancak Hizbullah, PKK'ye karşı bir güç olarak örgütlenmede zaman kaybetmedi. Temelleri 1980'li yıllarda atılan yapılanma kısa sürede bir örgütlenmeye dönüştü. Camiler örgütün toplantı alanları olarak kullanıldı. PKK ile mücadele içinde olan güvenlik güçleri ise uzun süre bu yapılanmayı bir tehlike olarak görmedi.

Örgütlenme

Resmi kaynaklara yansıyan bilgilere göre İlimciler ve Menzilciler olarak adlandırılan Hizbullah, ''Ulema'' (din adamları) önderliğinde örgütlendi. İki örgütün de birer ''genel emiri'' oldu. Örgütler siyasi ve dini ağırlık olmak üzere ikiye ayrıldı. Bu yapı
Menzilciler'de daha belirginleşti. Menzilciler'de Fidan Güngör ''siyasi'' , Molla Mansur Güzelsoy da ''dini'' lider olarak adlandırıldı. Örgüt yapısı da şöyle oluştu:

Şûra: Klasik partilerdeki merkez komite işlevini görür. Karar ve yürütme kurulunu denetler. Örgütün siyasi, askeri ve lojistik, basın yayın ve halkla ilişkiler gibi kol sorumluları şûra içindedir.

Şûra'nın görevleri: Eylem kararı almak. Hayata geçirilmesi yolunda fetva vermek. Yeni katılımların çalışma alanlarını belirlemek. Örgütlenme ve yapılanmayı gerçekleştirip örgüte yön vermek. Örgütü yönetmek ve denetlemek.

Şuranın altında siyasi ve askeri kanatlar yer alır:

Siyasi kanat: Ulema, Hizbullah ve İslam davasının propagandasını yapan elemanlardan oluşur. Bunlara tebliğci ya da davetçi denir. Siyasi kanadı birim mensuplarına genelde tebliğci, cami gruplarına ''seyda'' ve grup sorumlularına ''mele'' (molla) denir.

Siyasi kanat, belirlenen amaçlar doğrultusunda din temasını işler, dindar ve muhafazakâr kesimin şeriat özlemini körükler, dinsel adetler ile yerel gelenek ve göreneklere sahip çıkar.

Kuran kursları, dini nikâh, taziye, mevlüt gibi münasebetler, Hizbullah lehine başarıyla kullanılır. Cami ve mescitlerdeki kadrolu imamlara ek olarak medrese çıkışlı mollalar ile siyasi kanat elemanları işbirliği halinde çalışır.

Köylerde, ibadethanelerde, cemiyet ve cemaat toplantılarının yapıldığı mekânlarda hızlı bir yapılanma ve kadrolaşmaya gidilir.

Siyasi kanat her biri üç ile beş kişiyi kapsayan üç alt birimden oluşur:

Halk birimi: Cami, mescit, Kuran kursu, kahvehaneler, halkın toplandığı yerlerde veya özel münasebetlerin yapıldığı mekânlarda çalışır.

Ortaöğretim birimi: Ortaokul ve liselerde, yurtlar öğrenci evlerinde faaliyet gösterir, öğrenci sorunlarıyla ilgilenme, sınavlarda yardımcı olma, harçlık sağlama vaatleriyle öğrencilerle ilişkiye geçilir. Dinsel sohbet ve ibadet gibi yollarla eğitim verilir. Bu arada siyasi militanlarca da propaganda yapılır.

Yükseköğretim birimi: Üniversite ve yüksekokullardaki öğrenciler arasında çalışır. Bu iş için kampuslar, kantinler, kütüphaneler, öğrenci yurt ve evleri ve mescitler kullanılır.

İçtimai ve istihbarat kolu: Fiilen siyasi kanat çatısı altında çalışır. Görev alanları çok geçişli olmakla birlikte içtimai kol, örgütün cemiyet, cemaat, tarikat, özetle halkla ilişkiler birimi gibi çalışır. Daha ziyade örgüte mali destek sağlar.

Askeri kanat: Bu kanada ''cihat grubu'' da denilmektedir. Çünkü nihai amacı mevcut düzeni yıkmak için İslamda kutsal savaş anlamına gelen cihat ilan etmek, yani şiddet yoluyla iktidarı devirip yerine şeriat esasına dayalı bir İslam devleti kurmaktır. Bu amaçla elemanları askeri eğitimden geçirip vurucu timler oluşturup halkı düzene karşı ayaklandırır.

Hizbullah'ın askeri kanadına bağlı olarak faaliyet gösteren ''icra birimi'' kanlı olaylara imza atan grubu kapsamaktadır. Diğer bir adı ''eylem grubu'' olan bu yapılanma kendi arasında ''satırcılar'' , ''tetikçiler'' olarak iki alt kümeye ayrılır. Eylem kümesi şöyle oluşur:

Tetikçi: Bizzat eylemi yapar.

Yakın koruma: Eyleme fiilen karışmayıp, tetikçiye müdahale olması halinde duruma el ko**** onu yakından koruyup kollar.

Emniyet nöbetçisi: Eylem yerinden belli bir uzaklıkta bekleyip çevreyi gözetleyen tetikçiyle yakın korumayı kollar.

Hedef gösteren: Vurulması gereken hedefi gösteren, kılavuzluk eden kişi.

Örgütün icra birimi sorumlusu şûra tarafından alınan eylem kararını alt birimdeki hücrelerden birine aktarır. Eylemi yapacak hücrede en az iki kişi olması gerekmektedir.

İcra biriminin bir başka kolu olan sorgu ve infaz birimi ise örgüt aleyhinde faaliyette bulundukları saptanan kişileri sorgulanmak üzere kaçırıp bir yere ***ürme görevini üstlenir. Sorgu, bu birim üyeleriyle kaçırılan kişi hakkında istihbarat çalışması yapan siyasi kanat mensubu bir üyenin de katıldığı üç kişilik bir tim tarafından yapılır.

Sorgulanan kişi tövbe ederse serbest bırakılır. Tövbe etmediği takdirde kurtulma şansı çok azdır. Tövbe etsin ya da etmesin sorgulanan kişinin sesi banda kaydedilip bir üst birime aktarılır.

Şûranın alacağı karara uygun olarak sorgusu yapılana çeşitli cezalar verilir. Bu cezalar, para, evini yakma ve öldürme olabilir. Uygulamayı yine bu birim yapar.

Hizbullah örgütü bu yapı içinde kısa sürede başta Batman ve Diyarbakır olmak üzere Mardin, Bingöl, Siirt, Şanlıurfa ile ilçelerinin büyük bölümünde örgütlendi.

Örgütlenmeyi Menzilciler de İlimciler de aynı hızla sürdürdü. Bu süreçten sonra bu kentlerde iki gruba bağlı olarak yüzlerce tim oluştu. Gruplar daha sonra batıya kaydı.

Oluşumlarına ''Menzil cemaati'', ''Fecir cemaati'' ve ''Tevhidci grup'' adını veren Menzilciler, 1993 yılında Diyarbakır kent merkezinde yayımladıkları bir bildiride ''İslami Halk Hareketi'' adını kullandı.

Menzilciler Batman'da ''Fecir Grubu'' adı altında örgütlendi. Polis, örgütün dini liderini İhsan Yeşilırmak , siyasi liderini ise Giyasettun Uğur olarak belirledi. Bu iki kişi de daha sonra İlimciler tarafından öldürüldü. Hizbullah'ın en yoğun örgütlenmesi Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde gerçekleştirildi. Silvan, örgütün saldırıları nedeniyle korku kenti oldu.

Örgüt ilçe merkezi ile Yolaç Köyü'nü uzun süre karargâh olarak kullandı. Kuruluşunda iki kanattan militanların da bulunduğu Silvan Hizbullahı 1992'de İlimciler'in denetimine girdi. ''Mele Mehmet'' adlı bir kişinin önderliğinde yayıldı.

Önce PKK sonra laik cumhuriyet

Cumhuriyet, 20.01.2000

Güneydoğu'da tek hâkim güç olmak isteyen Hizbullah, bunun için önce PKK'yi temizleme kararı aldı. Ardından halkı devlete karşı ayaklandırarak şeriat devleti kurmayı planlıyordu

Hizbullah batıya açılmada muhafazakâr kesimin yoğun olduğu Bolu, Düzce ve Bursa'yı kullandı. Buradaki yapılanma aslında örgütün İstanbul'a açılmasında da etken oldu. 10 yıllık sürede 20 bin kişilik bir militan ve sempatizan ordusunu hazırlamayı başaran Hizbullah, artık ''Hizbulşeytan'' olarak tanımladığı hedeflere yönelme kararı aldı.


Eğer devamına bakmak istersen başlığın hemen altındaki adrese başvurabilirsin.


Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
07/02/2005 :  00:05:16  Alıntı
arkadaşlar bu örgütlerin altında dış ülkeler yatmakta ama adamların tek gayesi türkiyeyi oyalamak içeride destek verenler ise bu işi para için yapmaktadır

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
08/02/2005 :  03:12:38  Alıntı
Sevgili arkadaşım istihbaratın en önemli gayesi bir olayın arkasında kim vardır onu bulmaktır eğer birileri yoksa veya bulduklarından memnun degillerse onu kendi çıkarları için kullanırlar

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
08/02/2005 :  17:54:50  Alıntı
:)

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
09/02/2005 :  23:38:18  Alıntı
Selam arkadaşım ben bu tür şeyleri gerekli yerlerde ama gerekli kişilere her zamn çekinmeden söylerdim ama Kurtlar vadisi isimli bir dizi çıktıktan sonra herkes derin devleti konuşur oldu ve bu mevzular çoçukların ağızına kadar düştü ben bu diziyi ilk üç bölümünü izledim ve gerçeklerle alakası olmadığını anlayınca bıraktım daha sonra kardeşim için internetten indirip kayıt yaparken diğer bölümlerinide izledim ve değişen bir şey yok :)) eğer sende bu ağızla yazacaksan hiç yazma

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
16/02/2005 :  20:30:12  Alıntı
Ordamısın mim kardeş ????

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
17/02/2005 :  02:31:56  Alıntı
Tamam ben detaya girmek istiyorum olay , senin gördüğün ve herkese gösterilen , olayın dış yüzü ,ama içerisinde yani başka bir deyişle arka planında çok farklı işler dönmekte

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
17_january
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
17/02/2005 :  14:41:53  Alıntı
:)

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Esnaf
m.soker
Üye

Toplam 133 yazı
17/02/2005 :  15:17:47  Alıntı
Her ne şekilde olursa olsun yeşil veya değil bu ülkede icraatta bulunan üretim yapan yaptıklarını satıp ihraç edip bu ülkeye döviz getiren vergi ödeyen işyerinde binlerce kişi ye iş veren tüm işverenlere saygılar sevgiler onlara ihtiyacımız var.
Bu adamlar bu ülkeyi terk edip başka ülkelerdede yatırım yapabilirler yapmadılarsa tekrar teşekkürler.
Mesele şu ki; bu ülkede yaşamayı beğenmeyipte ülkeyi terk eden ve sonradan burada yaşayıp ticaret yapan bir yığın bürokrasi ve engelle mücadele edip para kazanan ve vergi veren insanları eleştirmek ne derece doğrudurki.
saygılarımla;
**SökeR**

Yerleşim : Türkiye / Adana  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
hamas
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
09/03/2006 :  19:50:42  Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - 17_january
Sevgili arkadaşım istihbaratın en önemli gayesi bir olayın arkasında kim vardır onu bulmaktır eğer birileri yoksa veya bulduklarından memnun degillerse onu kendi çıkarları için kullanırlar
şimdi evet Hizbullah olayı ilk başta 1980 lerde Hizbullah olarak çıkmadı ama Hizbullah mensuplarının çogu şia mehzebindeki vatandaşlarımızdı yani kendi tabirleriyle huseyni müslüman veya caferiler di.Bu zatlar İran tipi bir cumhuriyet savunucusu idiler ve bu İranın dikkatini çekti bunu kullandılar yardım ve yataklık yaptılar ama lübnan Hizbullahından farklı bir metodla neyse,
ikinci olarak bizim İran ile işbirligi yapmamızı istemiyen bazı devletcikler bu vatandaşlarımızı bizzat İrannın Kum şehrine ***ürdüler yani daha ilk baştan işin içindeydiler belkide velioğlu bile bu isteğe hizmet eden bir devletcik görevlisiydi , ve eylemler falan derken tanınmaya başladılar ve hizbullah adını kendilerine yakıştırdılar 15-16 sene öncei mizgina islami denga ümmete veya şehidler kervanı gibi yasaklanmış kasetlerinde kendilerine hizbullah diyorlardı yani kamuoyu onları Hizbullah olarak tanımadan önce ve evet doğrudur onlar bazı devletciklerin isteği üzerine pkk ya karşı kullanıldılar hatta daha 2000 yılında bile bulgaristandan hizbullaha silah geliyordu getiren ise bizzat devletcikti yani Hizbullah görevini yaptı tabii tam olarak bitmedi bitmezde her zaman hizbullahvari örgütlere bazı devletciklerin ihtiyacı olacaktır memleketimizde buarada kendi içindeki bir kısım gerçek hizbullahçı biji kürdistane islame davasına sarılmıştı ve buda görevini tamamlamış bir misyonun piyonlarına yakışmıyordu ve karşı devletciğin vezirinin dikkatini çekti bir kaç hamle yapıldı ve bir iki sene sonra şah mat oldu :))) aslında olmadı şah a şah çekilmeden oyun kitlendi ,çünkü ileride yeniden kullanılacaklar
Bu memlekette böl parçala yut olayı her zaman vardır pkk yı böldüler işe yaramadı hizbullahı böldüler işe yaramadı ama ne zamanki hadlerini aştılar o zaman oyun kitlendi:)yani işin içinde iş var onlar piyon bizim devletcikler vezir ama arka planda birde ŞAh var,her ne kadar bazıları kendilerini Şah zannetsede onlar vezirden yukarı çıkamazlar aslında onların piyon kadar değeri yoktur ama napalım oyunun kuralı bu :))

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Öğrenci
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

9.42 saniye.
15:45:58, 4 Mayıs 2024, Cumartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım