Üye Toplam 110 yazı |
|
hascence Üye Toplam 1122 yazı | Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt | Meslek : Bankacılık-Finans |
homer Üye Toplam 110 yazı | 17/09/2004 : 09:23:33 Alıntı
Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : İthalat / İhracat |
Kenan Kablan Üye Toplam 1236 yazı | Gözbebekleri. İşin sırrı gözbebekleri. İkili ilişkilerde herkesin beklentisi karşısındakinin kendisi ile ilgilenmesidir. Eğer karşınızdaki insana karşı ilgiliyseniz gözbebekleriniz büyür. İstisnasız herkes gözbebekleri büyük olan birini sevimli, canayakın, samimi ve ilgili bulur. Loş ortamlarda tanışan insanların arasında dostluğun veya aşkın hızla gelişmesindeki sır da burada yatar. Şeytan tüyü meselesi bundan ibarettir. Gerisi tamamen dolgu malzemesi. Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : Danışmanlık |
dilek Yeni Üye Toplam 11 yazı | 17/09/2004 : 13:32:49 Alıntı
bir bankanın müşteri hizmetlerini aradığınızda karşınızda yaşama sevincini size aksettiren insanların konuşmasından kaçımız etkilenmiyoruz?? sempati budur... kenan kablan a aslında bi noktada katılmış da oluyorum belki.. çünkü onun da bahsettiği empati... sempati mutlu bir insana imrenmek olabilir... ama empati ağlayan bir insanla oturup ağlamaktır... yani empatide gözler birbirine bakar, duygular birbirine hitap eder... anlatmak istediklerimi anlatabilmişimdir umarım... belki homer ın yazdıklarına tam bi cevap olmamış olabilir... ama düşününce kendimi bu naktada buldum.. belki diyceksiniz şeytan tüyü yazdıklarımın neresinde... zaten bu tür insanlar yani sempati duyulan insanlar müşteriş ilişkilerinde başarılı olmuyorlar mı? özellikle bu insanlar yüzlerce veya binlerce insan arasından seçilmiyorlar mı? işte bu noktada sempati ve empati işin içine giriyor... yorumuma getireceğiniz yorumları bekliyorum... Yerleşim : Türkiye | Meslek : Kamu sektörü |
dilek Yeni Üye Toplam 11 yazı | 17/09/2004 : 13:44:01 Alıntı
aslında bi bakıma sempati duyulan insanlar empati de yapıyorlar... kendilerinden etkilenmemiz işçin kendilerini bizim yerimize koyuyorlar.... ve konferansların tamamı böyle başlıyor belki de... yani konuşmacı kendini kürsüden çok konferansı dinleyenler arasında görüyor.. bir an düşündüm de aslında sempati ile empati birbirinden ayrılmaz bir ikili... ikisini ayrı düşünmekten kaynaklanıyor belki de hatalarımız,yanlışlarımız,bakış açımız.... bu konu detaylı bi şekilde tartışılması gereken bi konu diye düşünüyorum... zamanınız varsa bu konuyu uzun uzun tartışalım... çünkü ben de bir idari bilimler mezunu olarak kendimi bir kaç defa stres mülakatının içinde buldum.. bunların birinde evet başarılı oldum.. fakat bu konuya açıklık getirisek empatiyi doğru zmanda ve doğru şekilde nasıl kullanmamız gerektiği konusunda daha aydınlatıcı bilgiler edinebiliriz... Yerleşim : Türkiye | Meslek : Kamu sektörü |
homer Üye Toplam 110 yazı | 17/09/2004 : 14:26:11 Alıntı
Görüşleriniz için teşekkürler. Gözbebeği hususuna daha çok dikkat edeceğim.Belkide hepimiz gözlükleri çıkarmalıyız.. Konferanslarda empati kurulduğunu sanmıyorum çünkü insanların beklentileri çok farklı.Herkes farklı bir gözle size bakıyor,Ortak olan ise "etkilendiğimiz şeyler" Görsel ve işitsel algılarımız şaşırtılan yöne kayıp tüm ilgimizi yönlendiriyor. Bir diğer husus ise yaydığımız magnetik dalgalar.Bazı insanlar varlıklarıyla bizleri huzursuz ederken bazıları yaydıkları pozitif enerji ile bulundukları yerdeki herkesi etkiler. Temelde yukarıdakilerin hepsini ise hayata bakışımız bazen rol yeteneğimiz belirler. Mülakatlarda stres daha fazla olduğu için kendimizi yansıtmakta,yaydığımız enerjinin dalga boyunda,gözbebeğimizde istemediğimiz etkiler işimizi dahada zorlaştırır. Selamlar. Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : İthalat / İhracat |
hascence Üye Toplam 1122 yazı | Gerçekten arkadaşlar bu mülakat olayı çok farklı birşey. Ben normalde konuşkan, soğuk kanlı, canlı, insanları etlileyebilen bir insanken, bir mülakata girdiğimde donup kalıyorum, kalp çarpıntım yan odalardan duyuluyor ve bir sürü saçmalayıp odadan çıkıyorum. Mülakatlarda bu durumun ortadan kalkması için bir çözüm yolu bilen varsa lütfen yazsın. Çünkü çok yıprandım. Okul hayatında başarılı bir insandım, kendime çok güveniyordum ancak şimdi iş hayatına hiç giremiyecekmişim gibi hisler doğuyor içime. Tavsiyelerinizi bekliyorum. Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt | Meslek : Bankacılık-Finans |
Kenan Kablan Üye Toplam 1236 yazı | -Görüşmeye gitmeden önce başvurduğun firma hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi edinmeye çalış. Unutma insan bilmediğinden korkar. -Kendi amaç ve hedeflerini çok iyi belirle. Unutma nereye gideceğini bilmeyen, hiç bir yere ulaşamaz. -Kendi becerilerinin farkına var. Zayıf ve güçlü yönlerini daha iyi anlamaya çalış. Unutma insanın 4 bölgesi vardır: 1- Kendin hakkında senin ve seni tanıyanların bildiklerini, 2- Kendin hakkında senin bildiğin fakat diğerlerinin bilmediğini, 3- Kendin hakkında diğerlerinin bildiği fakat senin bilmediğini, 4- Kendin hakkında hem başkalarının hem de senin bilmediklerini içeren bölgeler. 1 numara için fazla rahatsızlık duyulmaz. Fakat 2 numaralı bölge insanın en sıkıntılı olduğu bölgedir. Bu bölgenin kapsadığı olumlu yönleri diğerlerine anlatmaya çalışmak, olumsuzlukların başkaları tarafından farkedilmesini engellemek için çaba harcamak sahip olunan enerjinin büyük bir kısmını harcar. Oysa enerjinin çoğunluğu 3. ve 4. bölgelerin keşfi için harcanabilse kendini tanıma, doğru ifade edebilme adına çok daha fazla yol katedilebilir. -Onlar sana bakıyorlarsa sen de onlara bak! Bir çok insan başkaları tarafından incelendiğini hissettiğinde veya düşündüğünde kendisine karşı başkaları gibi davranmaya başlar. Yani o da kendini incelemeye başlar! Bu durumda işe başvuran ve değerlendiren olarak iki taraf kalmaz. Sen de karşı tarafa geçmiş olursun. Daha firmanın dış kapısından içeri girdiğin anda onları incelemeye başlayabilirsin. Unutma, onların incelenecek yönleri senden daha fazla ve daha ortada. -Çevrene ve görüşmeyi yaptığın kişiye karşı ilgili ol. Gerçekten ilgili olduktan sonra göz temasında bulunmayı ihmal etme. Toplu iğne başı kadar küçülmüş gözbebekleri ile bakarsan karşındaki insan senin için iyi şeyler hissetmez. Başarılar, Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : Danışmanlık |
Kenan Kablan Üye Toplam 1236 yazı | Sevgili dilek, Samimi ve sıcak yorumun çok hoşuma gitti. Konuşma, zeka, cesaret, duygusallık, dış görünüş, para, makam veya başka şeyler... Bunları iyi-kötü diye ayırmıyorum. Bunlardan biri mutlaka sizi etkileyen obje veya olgudur. İnsanlar ihtiyaç, eksikliklik hissi veya taleplerine göre karşısındakinde var olan bir özelliği üstün tutarlar. Ama bu kişiden kişiye değişir. Yani siz konuşmalardan etkilenirsiniz bir başkası hiç konuşmayan birinden. Biri ses tonundan etkilenir diğeri konuşmanın içeriğinden. Tüm bunlar kişiden kişiye değişen beğeni yargılarıdır. Bizim irdelediğimiz konu ise "Şeytan Tüyü" kavramı. Yani 'ortada belirgin bir sebep yokken' neden bazı insanlar 'herkes' tarafından daha çok sevilip, o kişiye karşı daha çok ilgi gösteriliyor konusu. Siz 20 dakikalık bir görüşmede veya samimi bir davette, bir arkadaş toplantısında henüz müthiş empatinizi ve sempatinizi göstermeye fırsat bulamamışken bakarsınız birileri işi kapıvermiş veya mıknatıs gibi çevresine 30 kişiyi çekivermiş. Loş ortamların neden daha romantik bulunduğunu açıklayabilir misiniz? Beğendiğiniz kişiyi daha zor gördüğünüz için değil herhalde :))) Sevgiler, Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : Danışmanlık |
erkansuder Yeni Üye Toplam 9 yazı | 18/09/2004 : 11:32:32 Alıntı
Sn. Mimmanagement bu durumu çok güzel açıklamış. Kendini çok iyi tanıyan artı ve eksilerini bilen insan. Bazı durumlarda sadece çok bilgili, çok dürüst, sıcakkanlı olmanız yetmez. Çünkü insanlar nereden bilecekler sizin gerçekten ideal bir insan olduğunuzu. Dikkat etmişimdir birçok kişi bir çok konuda çok bilgili olduğunu zanneder ve yorumlar yaparlar. Ama karşısındaki kişileri bir türlü inandıramazlar. Neden çünkü pozitif iletişim karşınızdakinde uyandırdığınız olumlu etkidir. Bunu beceremezler. Dolayısyla kendini iyi tanımayan, kendine güvenmeyen insan kendisini nasıl karşı tarafa kabul ettirebilir. Gelelim şeytan tüyü meselesine; Bu tarz insanlar tam bir iletişim uzmanıdır. Başarılı iletişim; karşılıklı ilişkilerdeki sen ve beni, biz ve onları sadece biz yapabilmektir. Yani uzlaşmaktır. Bu sayılan özellikleri birarada barındıran kişiler karizmatik, vazgeçilemez, savşçı, kendini çok iyi tanıyan ve daima öncü, saygı duyulan kişilerdir. Kendinizi çok iyi tanıyın, miskin ve suskun olmayın. Kendi moralinizi kendiniz yönetin. Şu cümleler çok hoşuma gitmekte. "Üşenme, erteleme, vazgeçme." "Sen istemediğin sürece kimse seni üzemez." Konu oldukça çaplı bir konu olduğundan. daha yazılacak çok şey var. Bazı yetenEkler doğuştan olabileceği gibi sonradan da kazanılabilir. Şeytan tüyü kendinizi farkettiğiniz anda sonradan da çıkar. Selamlar. Yerleşim : Türkiye / İstanbul | Meslek : Pazarlama Uzmanı |
|
| ||||
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz. | ||||
© 2000-2024 Koniks.com İletişim || Kullanım Şartları | Kurallar | Sitenin Kullanımı | Gizlilik | Yardım |