Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız. Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
YORUM YAZILAN YAZI
hascence
13/04/2005 : 18:19:36 İş hayatında beden dilini etkili kullanabilmek için öncelikle şu noktalara dikkat etmek gerekiyor;
İş hayatı yaşamımızın önemli bir parçasıdır. Evlerimizden daha fazla zamanı iş yerlerimizde geçiriyoruz. Bu açıdan iş hayatında iletişimin iyi olması bizim duygusal ergonomimiz açısından önemlidir. İyi ilişkiler kuramadığımız ortamlarda kendimizi iyi hissetmeyiz. İş yerinde beden dili kullanımında ilişkiler mesafemize dikkat etmemizde yarar var. Bu şu anlama geliyor. Hepimizin görünmez sınırları vardır: Özel sınır, sosyal sınır, genel sınır gibi… İletişimde olduğumuz insanlara hangi mesafede yaklaşacağımıza dikkat etmemizde yarar var. Yani sınır ihlalleri hassas bir konudur. Buna bağlı olarak iletişimde olduğumuz kişilerle dokunarak konuşup konuşmama, gözlerine bakış süremiz de önemli sınırsal kurallardandır.
İş görüşmelerinde / toplantılarda karşı tarafa sinir, strese ve benzeri duyguları yansıtmamak için kişinin neler yapması ve ne tür davranışlar geliştirmesi konusunda şunlar önerilir.
Hepimiz iletişim sırasında karşı tarafta yarattığımız, yaratacağımız etkinin sorumluluğunu almak durumundayızdır. İnsanlar takdir edilmeyi, değerli olduğunu hissetmeyi ve varlığının tanınmasını isterler. Bunlardan birini hissetmeyince iletişim zarar görür. Görüşmeler, toplantılar sırasında karşımızdaki insanı dinlememek, bakışlarını konuşan insanın dışındaki şeylere yönlendirmek, başka şeylerle ilgilenmek karşımızdaki insanın kendini değersiz hissetmesine neden olacaktır. Dinlemek önemli bir unsurdur. Uzakdoğu’da dinleyen kimse konum olarak konuşan kişiden daha üstün tutulur. Karşımızdaki konuşurken onu anladığımıza dair mimik ve jestlerle karşılık vermek karşımızdakine, konuşmasına verdiğimiz değeri ortaya koyar. Dinlemek ve onu destekleyen anlıyorum davranışları karşımızdakinin kendini rahat hissetmesini sağlar. Dinleme konumunda vücudun kendini kapamaması (kolların bağlanmaması) karşımızdakinin konuyu özgürce açıklamasında önemli bir mesajdır.
Karşınızdaki kişinin bu tür duygularını anlayabilmek için jestlerindeki şu noktalara özellikle dikkat edilmesi gerekiyor.
Bir Uzakdoğu atasözünde denir ki; “İnsanlara değer verdiğinizi onları dinleyerek gösterin…” Dinleyen insan karşısındakine odaklanır. Bakışlarını başka yöne çevirmez. Gözlerini kaçırmaz. Gözleri ve kaşlarıyla ilgi mesajları verir. Kafasını sallar. Gülümseyerek ilgilendiğini, konuda olduğu mesajını verir. Gülümsemek iletişimdeki en kısa ve en net köprüdür.
İş görüşmelerinde adaylar mülakat yapan kişide iyi bir ilk izlenim oluşturabilmek için şunlara dikkat etmelilerdir.
İlk izlenim 30 saniye ve 60 saniye arasında oluşur ve uzunca bir süre bizi temsil eder. Hepimiz ilk izlenimlerimizde bizi gerçekten ifade etmek, gerçek bizi ortaya koymak konusunda çok başarılı değilizdir. Aslında çok neşeli bir insanken görüşme öncesinde yaşadığımız tatsız bir olay (Trafik kazasından son anda kurtulma, yolda biriyle tartışma vb.) o andaki psikolojimizi etkiler ve biz de o tatsızlıkla; soğuk, donuk bir insan ortaya koyarız ve karşımızdaki bizi öyle algılar. Unutulmaması gereken unsur; ilk izlenimlerimizde karakterimizin en güçlü ve bizi ifade eden yönünü ortaya koymamızdır (Neşeli kişilik, sosyal kişilik, iyi bir dinleyici vb.). İlk görüşmede eğer bizi en güçlü ifade eden o birkaç özelliği ortaya koyarsak iyi bir görüşme başlatmış oluruz ve öyle algılanırız.
www.insankaynaklari.com
SON 2 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
canberkxxx
19/03/2012 : 12:35:00 bu konuda kyk kariyer ve yaşam koçluğunun güzel bir eğitimine katılmıştım çok memnun kaldım herkese tavsiye ederim...
masal06
03/10/2009 : 18:15:44 Konuyu okuyunca aklıma bir fıkra geldi:)) Lütfen iyi okuyun komik bir fıkra:))
Alıntı Yapılan Metin:
Bundan birkaç yüzyıl önce Papa, bütün Yahudilerin Roma'yı terk etmelerine karar vermiş.
Doğal olarak da Yahudi toplumundan büyük tepki almış...
Bunun üzerine, papa ile Yahudi toplumunun önde gelen bir isminin konuyu karşılıklı müzakere etmeleri, hatta tartışmaları istenmiş.
TartışmayaYahudilerim önderi kazanırsa Yahudiler bölgede kalacak,
Papa kazanırsa dediği olacakmış...
Yahudiler kendilerini temsil etmek üzere Moiz'i seçmişler.
Ancak Moiz'in bir kusuru varmış:
Papanın dilini bilmiyormuş.Bunada bir çözüm bulunmuş.İşaretdilini kullanıp konuşmaya kara vermişler. Taraflar günlerce hazırlanmışlar.Nihayet tartışma günü gelmiş.
Papa ile Moiz karşılıklı oturmuşlar.Seyirciler nefeslerini bile tutup izlemeye başlamışlar.
Papa avucunu havaya kaldırıp parmakları ile üç işareti yapmak suretiyle, işaret dilini kullanarak, ilk sözü söylemiş..
Buna karşılık Moiz, tek parmağını göstermiş.
Papa parmaklarını salla**** başının etrafında çevirmiş...
Moiz parmağıyla toprağı işaret ederek oturduğu yeri göstermiş.
Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek çıkarınca,
Moiz de çantasından bir elma çıkarmış.
Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak, "Ben pes ediyorum" diye bağırmış,
"Yahudiler bölgede kalabilirler."
Tartışmala böylece sonuçlanmış.Olup bitenden bir şey anlamayan kardinaller hemen Papanın etrafını almışlar.Ne olup bittiğini, niçin pes ettiğini sormuşlar. Papa bitkin bir tavırla başını salla**** cevap vermiş:
"Bu Moiz çok yaman çıktı.Neden derseniz, ben önce üç parmağını gösterip kutsal üçlüyü, yani teslisi anlatmaya çalıştım;
buna karşılık olarak bana
tek parmağını gösterip her iki dinin de tek tanrısı olduğunu belirtti.
O zaman ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirmek sureti ile tanrının bizim etrafımızda olduğunu anlattım;
o ise oturduğu yeri işaret edip tanrının onların durduğu yer dahil her yerde olduğunu belirtti.
Ben kutsal ekmek çıkarıp tanrının bizim günahlarımızı bağışladığını belirtmeye çalışınca, o hemen çantasından bir elma çıkararak ilk günahı hatırlattı.
Anladım ki, adamın her şeye bir cevabı var.Son derece bilge ve hazırcevap bir rakip karşısında pes etmekten başka bir şey yapamazdım." -- Aynı anda kendi yandaşları da Moiz'in etrafını sarmış, ne söyleyip de Papaya pes ettirdiğini soruyorlardı...
Moiz son derece şaşkın bir vaziyette, kendi anladığını anlatmaya başladı:
"Efendi, Papa önce üç parmağını gösterip üç gün içinde bölgeyi terk etmemiz istedi.
Bende tek parmağımı göstererek tek bir Yahudinin bile bölgeden çıkmayacağını anlatmaya çalıştım...
Papa, tüm bölgeyi Yahudilerden temizleyeceklerini anlatmak için parmağını sallayıp başının üzerinde döndürdü;
buna karşılık ben oturduğum yeri işaret edip, hiç bir yere gitmeyeceğimizi, bölgede oturmaya devam edeceğimizi ifade ettim..."
"Peki sonra...?Sonra?" diye bağırdı kalabalık, merakla...
Moiz omuzlarını silkti:
"Valla, sonrasını ben de pek anlayamadım. Papa galiba biraz kızdı.Kızınca acıkmış olmalı ki çantasından bir ekmek parçası çıkardı. Ben de fırsattan istifade karnımı doyurayım dedim.Çantamdaki elmayı çıkardım. Hepsi bu! Papanın niçin pes ettiğini anlamış değilim." ...
1.19 saniye. 04:00:27, 10 Mayıs 2024, Cuma
Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.