Koniks.com - İş Fikirleri Düşünce Havuzu

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol
 Ana Sayfa
 Forumlar
 İş Dünyası Ve Ekonomi
 İnovasyon, Yeni Trendler Ve Çözümler
 e-şirket olmak ne anlama geliyor?
Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız.
Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
 Yorum gönder
Kullanıcı adı:
Şifre:
Biçim:KalınİtalikAltı çiziliÜstü çizili Sola hizalaOrtalaSağa hizala Düz çizgiResim hizalaAlıntı ekleListe ekle
Mesaj İkonları:              
             
 


 
   

YORUM YAZILAN YAZI
kaymazme 21/03/2002 : 12:22:01
E-dönüşüm için dört ana hedef aşağıdaki gibi:

  1. Çalışanlara her zaman erişime açık bilgi sunmak
  2. Çalışanların verimlilik ve etkinliklerini arttırmak
  3. Maliyetleri azaltmak
  4. Standartizasyonu sağlamak


Bunlar ne anlama geliyor?
Bunları kobiler uyguluyabilir mi yoksa 2 numara büyük mü gelir?
SON 30 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
ridvan 05/06/2007 : 22:28:19
Merhabalar.. Öncelikle seviyeyi koruduğunuz için ayrı ayrı hepinize minnet ve şükranlarımı sunmak isterim. İnanın birçok forum sitesine üyeyim ama 5-6ncı yorumdan sonra konu düzeltilmesi zor holigan vari yönlere çekiliyor.(Yeni bir üye olarak teşekkür etmek istedim.)

Türkiye'mizi diğer ülkelerle karşılaştırırken birkaç ufak noktayı atlamamamız gerektiğini düşünüyorum. Acizane fikrimi beyan edeyim müsadenizle. Ben yaklaşık 15 yıldır bilgisayarla tanışık vaziyetteyim. 15 yıl öncesinde hayran kaldığım 386sx bilgisayarım halen durur. 15 yıl önce Amerikada veya Avrupa ülkelerinde teknoloji ne seviyedeydi bilemiyorum ancak Türkiye'mizden ileri olduğuna eminim. İnternet kullanımından bahsediyoruz ki ağır aksak hizmeti sunulan dial-up bağlantıdan son 5 yıl içinde daha üst seviyelerde sunulan yüksek hızlı bağlantılara yeni geçtiğimizi söylesem sanırım bi yanlışlık olmaz. Ki bunu ifade etmemdeki amaç yurttaşlarımızın yeniliklere ne kadar açık olduğunu, yeni teknolojileri ne kadar çabuk kavradığını açık bir şekilde göstermektedir kanaatinde olmamdır.

Levent hocamın kaynağıyla birlikte ifade ettiği kısımda gelişmiş ülkelerdeki %70 lik oran hayranlık veren bir orandır ki Türkiye'mizin %70 lere ne zaman varacağını kestirmek oldukça zordur taktir edersinizki. Ancak "Gelişmiş Ülkeleri" örnek olarak verirken herkesin ortaya attığı gerçeki üzülerek bende kullanacağım ki o da kişi başına düşen gelir seviyesi düşünüldüğünde bence ülkemizde %7,5 lik oran bile hayranlık vericidir. Böylesine istikrarsız ve risklerin ne olduğu bile bilinemeyen ekonomik bir ortamda Türk Telekom'umuz(!) abone sayısına şükretmelidir diye düşünüyorum.

E-şirketten buralara kadar gelmiş muhabbet her satırını özenle okudum. Biz ki eğitim seviyesi belli olan bir ülkeyiz. Şayet e-şirket in faydalarını zararlarını tartışacaksak - ki bir iki arkadaşımız yazısında çok güzel anlatmış benim bilgim ve tecrübem yetmez inanın yorum yapmaya ellerine sağlık - öncelikle bilgisayarın ve internetin %7,5 lik oran içinde yüzde kaçının bu amaca uygun olarak değerlendirildiğini tespitle işe başla**** yatırım maliyetlerine katlanılabileceğini bir düşünmemiz lazım. Diyeceksiniz ki ne alakası var.. Müsadenizle nerden bu kanıya vardığımı kendi çalıştığım şirketimden örnekle açıklayayım..

Eğitim sektöründe hizmet veren bir şirket bünyesinde idareci olarak çalışıyorum. Biraz bilgisayar bilgim var diye şirket içi VPN yönetimi ve diğer ağ sistemleriyle kullanıcıların takip işinide bana verdiler. 185 kişilik bir kadromuz var ve 185 kişi içinden 50 bilemediniz 60 tanesi bilgisayarla haşır neşir durumda. Bilgisayar kullanıcılarının %90 ının yaptığı işi size söyleyeyim; sabah gazete okumak, öğlen chat veya msn e takılmak, akşam saatlerinde de bu gece tv de ne var diye tv sayfalarını gezmek. İnanın bunları yazarken utanıyorum ama eğitim seviyesinin çok yüksek olduğu bir kurum olmamıza rağmen malesef ama malesef bilgisayar kullanımımız bu şekilde. E-şirket uygulaması basit dosya paylaşımıysa şayet onu çok güzel yapıyoruz. Yok şirket içi kadrolar/departmanlar arası bilgi akış hızının mükemmeliğiyse o da çok iyi durumda. Veya bilginin her departmanda rahatlıkla elde edilmesiyse (kendi departmanı ve işleri ile ilgili) bu da tamam. Kurumsal kimliğinizin dışarıya internet vasıtasıyla beyanı ise tamam.. Ama mental anlamda bilgisayar kullanımının şirket işleri için daha etkin ve seviyeli kullanımın sağla**** internet ortamına entegrasyonu anlamında bakarsak olaya bence burada bir tek etken vardır ki o da kullanıcı tabanlı bilinçlenmenin sağlanmasıdır. Bu forumda böyle bir konu için en azından küçücükte olsa bir fikri olan insan bu yazdıklarıma güler geçer diye düşünüyorum bilmiyorum yanılıyormuyum ama benim karşılaştığım durum böyleyken aklımdan başka birşey geçmiyor inanın..

Diyeceksiniz ki interneti kısıtlama falan filan bir sürü yöntem var.. İnanın biliyorum hepsini ama benim demek istediğim %90 ının üniversite mezunu olduğu kariyer planları yaptığını düşününce insanda ne tedbir ne kısıtlama anlamında iştah kalmıyor..

Acizane fikir beyan ettim sıktıysam özür dilerim.. Görüşmek üzere..
Kenan Kablan 28/10/2004 : 19:16:35
Anladım. Lotus Notes diğer e-şirket yazılımları gibi bir yazılım. Çok farklı olacağını sanmıyorum. Tek farkı yazılımı sunarken ihtiyaç duyacağınız donanımı da paket içine alarak farklı bir sunuş yapıyor olması.
Kriterler yazıların içinde parça parça bahsedildi aslına bakarsan. Ben bir daha tekrar etmeye çalışayım.

Size yazılımı ve desteği sağlayacak firmanın sektörünüzde tecrübeli olması,
Yazılımın geliştirilebilirliği konusunda gerçek güvence vermesi,
Firma organizasyonunun e-dönüşüm için yeterli alt yapıya sahip olması veya o noktaya getirilmesi.

Bunlar temel kriterler. Bunların dışında maliyet unsurunu göz önünde bulundurmakta fayda var.

Çok yakından bildiğim çok şubeli bir factoring firması e-dönüşümü sadece 1 adet programcı ile zamana yaygın bir plan içinde gerçekleştiriyor şu anda. Donanım maliyetleri+1 personel maaşı. Her an mesai saatleri içinde (hatta zaman zaman dışında)teknik destek imkanı... Akıllıca değil mi? Gerçi bazı sakıncaları var ama 2 yıldır (-ki son 1 yıl ciddi çalışmalar başladı) gayet güzel ve verim alabilecek şekilde ilerliyorlar.

Senin de belirtiğin gibi bold, e-dönüşüm herhangi bir ofis programını alıp kullanmaya başlamak demek değil. Firmanın baştan sona çehresini ve işleyişini değiştiren bir uygulama.

Düşüncelerini, yorumlarını bekliyorum.

Selam.
bold20 28/10/2004 : 15:19:15
Lotus Notes Nedir ?
Lotus Notes Takım çalışması uygulamalarının geliştirilip yaygın olarak kullanılabileceği istemci-sunucu (Client-Server) platformudur. Lotus Notes her gün yapılan işlerin süresini kısaltarak, kalitesini arttırıp grup halinde çalışanların performansını yükseltir.
Lotus Notes bunun için gerekli olan yeni teknolojiyi kendi içinde birleştirir. Uygulama yaratma alanında, stratejik iş uygulamaları geliştirmek için en etkin platformu sunar. Şablon ve örnek uygulamalar yardımıyla organizasyonların iş akışını yeniden düzenlemede en etkin çözümleri oluşturur. Lotus Notes Organizasyonların hızlı karar almalarını ve hızlı hareket etmelerini sağlar. Proje takibi, iş takibi, elektronik posta grup konferansı gibi bir çok uygulamalar Notes ile hazır gelir. Ancak Notes'un asıl gücü bu hazır uygulamaların yanı sıra, kuruluşların iş tanımlamasına göre uygulamalar geliştirmelerini sağlamasından kaynaklanır. Departman bazında geliştirilen ve yerleştirilen uygulamalarda Lotus Notes'un yatırımı karşılama oranı %200'den fazladır. Lotus Notes , masaüstü ve ofis yazılımları ile bütünleşmesi ve geniş donanım destek portföyü ile bütünleşmeyi kolaylaştıran ortamını sunmaktadır. Organizasyon açısından bakıldığında, Notes; masaüstü yazılımlarını, işlem ağını ve operasyonel sistemleri bütünleştirerek stratejik bilgi tabanlı uygulamalar sağlar.

Lotus Notes’un İçeriği
(*) SERVER :
· Lotus Notes Server (Geliştirilen uygulamaların çalıştırıldığı ve yönetiminin yapıldığı server)
· Lotus Notes Domino Server (Internet WEB Server ; Uygulamaları dinamik HTML çevrimi yaparak internet kullanımına açan Server)
· Lotus Notes Mail Server (Elektronik Posta kullanımı ve Internet Mail (SMTP Gateway) Server’ı)

(*) CLIENT :
· Lotus Notes (Uygulama Çalıştırma , Mail Alanı)
· Lotus Notes Designer (Uygulama Geliştirme Alanı)
· Lotus Notes Administrator(Yönetim)

Lotus Notes ve Uyumluluk
(*) Lotus Notes Server’in Desteklediği İşletim Sistemleri ;
Microsoft 2000/2003 ; Microsoft NT Server (Intel ve Alpha) ; IBM OS/2 ; IBM AIX;
AS/400 ; Solaris (SPARC ve Intel) ; HP-UX , Linux (Red Hat , Suse,Turbolinux)

(*) Lotus Notes Client’ın Desteklediği İşletim Sistemleri ;
Microsoft Windows 95/98/2000/2003/XP ; Microsoft NT Workstation (Intel ve Alpha) ;
Apple Macintosh OS ; IBM OS/2 ; IBM AIX ; Sun Solaris ; HP-UX

(*) Desteklenen Network Protokolleri ;
NetBIOS/NetBEUI ; IPX/SPX ; SPXII ; TCP/IP ; Apple Talk; VINES ; X.PC ;X.25 ;SNA ; ISDN

saygılar
Kenan Kablan 27/10/2004 : 16:41:02
lotus notes'i bilmiyorum biraz açıklar mısın bold20?
bold20 27/10/2004 : 08:23:00
su an da globallesen sirketlerde e dönüsümü uygulayan veya gelistiren en iyi diyebilecegimiz bir program varmi . varsa bunu nasil anlayabilir veya açiklayabiliriz. ayrica bunu bireysel ve kurumsal olarak sirkete isleye bilir miyiz. ben arastirma sonucu intranet tabanli web ve lotus notes arasin da kaldim. olaya birde burdan bakmayi deneyelim ne dersiniz.bence bilgi kültürünü sirkete olusturmadan e dönüşüme geçmek hiç mantikli degil.
saygilar
iyi günler koniksçiler
Kenan Kablan 27/10/2004 : 02:47:33
Hepimizin içinde öyle yoğun bir ateş var ki...
Ah bu ateşi dev yangınlara dönüştürecek ortamları bir bulabilsek...
Ateşimizi içimizde saklayalım derken bazen böyle uslübu tutuşturup birbirimiz yakıyoruz.
Hangimiz sonra dönüp: "Niyetim küle çevirmek değildi" demiyoruz ki?
Biz de yaktıysak kusura bakılmaya...
Levent 26/10/2004 : 18:43:02
Sayın Kenan Kablan'a önce verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederim. Bir kere kimseye yalan söylediğini iddia edecek konumda değilim. Bu bakımdan dolayı, eğer böyle bir iddia da bulunduysam özür dilerim.
Bardağın dolu tarafı kadar boş tarafını da görelim demek istedim. Amacım kimseyi incitip, ukalalık taslamak değildi.
Türkiye'nin her şeye rağmen büyük beyinlere sahip olduğunu görüyorum. Ve bu büyük beyinlere saygı duyduğumu da belirtmek isterim.
Anladığım kadarıyla Sayın Kablan bu konuda uzun yılllar çalışmış ve deneyimli bir insan. Zaten bu konuda daha çok o ve Sayın Mim konuştu; ben sadece olaya farklı bir açıdan yaklaşmak istemiştim. Konunun dışında olduğumu söylemiştim. Ayrıca çok bilmediğim konularda çok yorum yapmak istemem. Niyetim farklı bir eksen yakalamak, bildiğim bazı şeyleri dile getirmekti. Ama sanırım işin dozu kaçmış. Herkes yanılabilir, ben de yanılabilirim. Burada uslubumla yanıldığımı kabul ediyorum.
Bu bakımdan Sayın Kablan olsun Sayın Mim olsun tüm deneyimlere, bilgilere her zaman ihtiyacımız olacaktır. O yüzden arkadaşlar lütfen bana darılmayın.

Selamlar.
Kenan Kablan 26/10/2004 : 04:46:00
Ayrı telden çalıp farklı iddialarda bulunmak mümkün. Keskin ve kesin bir bakış açısı ortaya koymaktansa flu ve daha genel konuşarak hem Türkiye'yi beceriksizlikle suçlamak hem de benim yalan söylediğimi iddia etmek sonuç getirmez.
Net olarak ne demek istediğimi, örneklerle gösterdim. Sevgili levent, verdiğim ABD'de sanal mağaza deneyi örneğine dikkat ettiysen PC ve internetin yaygın kullanılması gelişmişlik göstergesi DEĞİLDİR. Kapitalist aldatmacasını yutmayacak kadar uyanık olduğunu düşünüyordum, yanılmışım.
Bunun en az %10 olması gerekirdi diyorsun. Neye göre %10 olması gerekirdi? Türkiye'yi pazar olarak görenlerin hayalini burada tekrarlayan bir papağan olmaktansa biraz olsun beynimizi kullanmalıyız. Hindistan'ı incele. Yakında microsoft hindistanlı bir firma tarafından satın alınacak diyor futuristler. Yazılım konusunda dünyanın bir numarası Hindistan ve öyle 'yaygın kullanıcı' profilinden filan söz etmek mümkün değil. Kore, Hong Kong veya Kanada'nın yanında adı bile okunmaz Hindistan'ın.
İnternetin yaygın olarak kullanılması demek bilgiden yaygın faydalanmak demek değildir. Bilgi internet oltasının yemidir. Paranın Efendilerinin (MOM) "yeni pazar oluşturalım, sonrada onları ekonomik yönden sömürelim" hayallerinin bir ürünüdür internetin yaygın kullanımının teşviki. Şimdi yalın akıl düşünelim ne işe yarar internetin yaygın kullanımı? Firmalar için bir haberleşme (veri iletim) biçimi olmaktan başka ne işe yarar? Boşta kalan bazı arkadaşların yaptığı gibi forumlara sürekli yorum göndermeye mi yarar? Bilgi her zaman vardı. Tarihe bir bak bilgiyi yaygın kullananlar değil, bilgiyi doğru kullananlar kazanır. 600 yıl tarihe hükmetmiş Osmanlı Devletinin topraklarında hangi bilgi yaygın kullanılıyordu sanıyorsun? yok böyle bir şey. ABD'ye gidenler bilir. Belkide dünyanın en "dünyadan bi haber" milleti yaşar ABD'de. Bilmezler, öğrenmezler, düşünmezler. ABD şu anda dünyaya hükmediyor. Fakat sanma ki halkı çok bilgilidir. Emin ol dünyada en kafasız nüfus yoğunluğuna ABD ve Japonya'da rastlarsın. Bunun yanında en kafalılara da yine bu ülkelerde rastlarsın.

Ne yazık ki bundan 10-15 yıl öncesine kadar Ege kıyılarında aşk filmi çekmek isteyen yönetmenlerimizin "Askeri Güvenlik" nedeniyle engellendiği bir ülkede yaşıyoruz. Aynı kafa yapısının uzantıları devam ediyor. Başta ABD olmak üzere benzer ülkeler bir tavuk gibi minicik bir yumurta çıkarana kadar ortalığı ayağa kaldırır, tellal tutup bağırtır, oysa biz koskoca tay doğururuz da 'gık'ımız bile çıkmaz. Türkiye'de mikroişlemci ve mikrodenetleyici üretiliyor. İleri teknolojiler ile kıyaslandığında çok ahım-şahım bir ürün değil belki ve maliyeti çok yüksek ama şu anda görev yapan bir çok suni peykte kullanılan 4 MHz hızında 8 bitlik 8080 işlemciler olduğunu düşünürsek ürettiğimiz chipler iş görebilecek durumda.
Gerçi donanımdan çok yazılımın daha önemli olduğunu kabul etmek durumundayız. Yaşı müsait olanlar hatırlar; Falkland Savaşında İngiltere sürekli kaybediyordu. Sonra ne oldu da Arjantin pes etti? Arjantin uçaklarında kullanılan radar sisteminin yazılımı Fransa tarafından üretilmişti. İngiltere (miktarını hatırlayamadığım) yüksek bir bedel karşılığında gizlice bu yazılımın kaynak kodlarını Fransa'dan satın alarak Arjantin savaş uçaklarına karşı yeni bir sistem geliştirdi. Bunun üzerine sürekli uçak kaybetmeye başlayan Arjantin pes etmek ve adaları İngiltere'ye bırakmak zorunda kaldı. Haritada incelerseniz Falkland Adaları İngiltere için dünyanın öbür ucu sayılırken Arjantin'in burnunun dibi.

Son olarak diyeceğim yorum yaparken sağduyuyu elden bırakmayalım. Başka yazılardan rahatsızlık duyup burada o rahatsızlığı ortaya çıkarmayalım. Bırakınız bu konu başlığını, koniks'in hiç bir yerinde "Türkiye bu konularda iddialıdır" denmedi. Ben de bu ifadeye şaşırıyorum.
Levent 25/10/2004 : 15:51:15
Bu konuyu ne biçimde değerlendirdiğinize, ele aldığınıza bağlı olarak değişir. Ülkenin bilgisayar, internet vb konularında geliştiğinden söz ediyorsak kişi başına düşen bilgisayar ve internet kullanımınında insanlara sunduğunuz hizmet vb önemli olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bakış açımda bir yanlışlık olduğunu sanmıyorum. İnternet ile tarım teknolojileri birebir aynı şeyler değil. İnternet bilgi ile ilgili, bilgi toplumu olmakla ilgili. Okuma yazmayı ele alalım, bir kaç kişi okuma yazma bilse olur mu? O zaman kaldırın okulları, ne gerek var eğitime filan. Amerika ve benzeri bir çok ülke okullara ücretsiz internet sağlamakla uğraşıyor o zaman ne gerek var bunlara? Kişi başına düşen internet kullanımı internet bankacılığı ve e-ticaret için önemlidir ve bunun neden önemli olduğunu saatlerce anlatmama gerek var mı?
Şu olabilir: bir ülke belli konularda epey gelişmiş olabilir. Örneğin Sovyetler Birliği gibi uzaya araç gönderebilir, olağanüstü büyük bilimsel çalışmalar yapabilir. Ama bu çalışmaların hiç biri halka yansımadıysa sonuçlarda ortada; uzatmaya gerek yok.
Türkiye'nin bu konularda büyük bir kapasitesi filan olamaz.(Şu anda baktığı mantık açısından söylüyorum yoksa Türkiye'nin olağanüstü potansiyeli var.) Çünkü ülkenin yaklaşımı belli. Doğrusu Türkiye'nin mikro işlem, chip geliştirmeyle çok ilgili olduğunu hiç bir yerde duymadım. Hızlı ve küçük mikro chip üretip bu konuda yarışmak, uluslarası şirkletlere meydan okumak şimdilik Türkiye'nin harcı filan değil. Başkaların on yıl önce ürettiğini üretmek ise iş değil, çünkü olağanüstü gelişen bir teknolojiden söz ediyoruz. Elin geçmişte ürettiklerinin patentini satın alabilirsin ama önemli olan onunla yaraşabiliyor musunuz? Yoksa patentini al, demode olmuş şeyi gel burada üret, teknoloji üretme sonra gel burada yuttur ne kadar çok araştıyoruz filan diye. Çok ciddi ve iddialı biçimde araştırma yapmak için olağanüstü büyük bütçeler gerekir ve o paranın milyonda biri bile Türkiye'de yok. Bunun için bütçen de ne kadar kaynak ayırdın ve elin oğlunun ne kadar milyarlarca dolar harcadığını biliyor musun? İntel bile mikro işlemci geliştirme konusunda yalnız kaldığı için kendi bütçesine güvenemediği için başka büyük oyuncularla ortak çalışıyor. Bu işler öyle kolay değil. Üstelik bu konuda Türkiye'de yeterince yetişmiş elaman filan yok. En başta çalışma alanı yok. Tübitak ise bu konularda ancak yorum yapabilir veya bazı ufak tefek çalışmalar yapabilir. Bunun dışında bir şey beklemiyorum. Çünkü ARGE'ye ayırdığın ücret belli, araştırmacı sayın belli. Bu bakımdan Türkiye'ye düşen rol taşeron olmaktan öte geçmez. İntelin Türkiye'de bir mikro işlem fabrikası var sanırım ondan söz ediliyor ama dediğim gibi Türkiye'in rolü belli taşeronluk.Bu bakımdan Türkiye'nin bu konularda iddialı olduğunu şaşırarak öğreniyorum çünkü bunları bugüne dek hiç bir yerde okumadım, duymadım ve görmedim.
Ayrıca bizim değerli beyimlerimiz burada değil genelde A.B.D' de çalışır. Sanırım bunu da bilmeyen pek yok.

Not: "Türk Telekom'nun açıkladığı 700.000 civarında para ödeyen dial-up kullanıcı sayısına, kurumlarından internete bağlanan kişiler ve internete açılan şirket sayısı eklendiğinde 5 milyon civarı yani yaklaşık %7.5 oranında bir kullanıcı tahmin ediliyor ki bu sayının bugün 10 milyondan aşağı olmaması gerekirdi. Gelişmiş ülkelerde bu oran %70'lere varmaktadır." Kaynak: http://www.yorumcu.com/altan/int1.asp
Kenan Kablan 25/10/2004 : 07:53:56
Yapay Zeka konusuna gelelim.
Yapay zeka bilgisayarlardan çok önce ortaya atılmış bir fikirdir. 13. yy Eb-Ül-İz'e kadar dayanır. (Yalnış bilgi vermek istemiyorum. Şu an kaynakları gözden geçirme imkanım yok. Daha sonraki yazılarda eksikleri tamamlamayı varsa yanlışları düzeltmeyi umuyorum)İnsan gibi düşünen, insan gibi öğrenen, insan gibi davranan bir makinadan bahsedilmeden çok önce kendi kendine bir takım işleri yapabilen makinelerin şemalarını çizmiş Eb-Ül-İz, çizmekle de kalmamış bazılarını yapıp çalıştırmayı başarmıştır. Günümüzde Yapay Zeka olarak adlandırılan bu kavram henüz bu ismi almadan önce "kendi kendine öğrenen, öğrendiklerini uygulayabilen, insan gibi davranan bir makina" olarak çok yönlü tartışmalara ve tezlere konu olmuştur.

60-70'li yıllardan sona bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler Yapay Zeka hayaline bu yeni hesap makineleri ile ulaşma konusunda heyecanları arttırmıştır. Sizinle konuşup sorularınıza cevap veren, söylediklerinizi öğrenen ve bildiğim kadarıyla daha sonra sizi tanıyabilen ALICE'i saymazsak YZ çalışmaları daha çok Uzman Sistemler adıyla karşımıza çıkmaktadır.

YZ halen bir ütopyadır. Ulaşılmış ciddi bir nokta mevcut değildir. ALICE ve benzerleri veya Uzman Sistemler gerçek anlamda YZ değil sadece YZ öykünmeleridir.
Kenan Kablan 25/10/2004 : 06:15:17
Baştan bu yana belirli konular üzerinde konuşulan ve yorumlanan yazılar Levent'in yazısı ile farklı bir boyut kazandı. Teşekkürler.
Levent'in ortaya koyduğu mantık ile bakarsak bir ülkenin örneğin tarımda ileri teknolojiyi 'kullanıyor' olması için herkesin çiftçi olması gerekiyor. Bu doğru bir mantık mı?
Ben Türkiye ileri teknolojiyi 'yaygın olarak kullanıyor' demedim. Bir kaç kişinin özel yazılımlar hazırla**** yurt dışına satmalarını da ileri ülkeler ile aynı teknolojiyi 'kullanıyoruz'a örnek olarak gösterdim.
Mikro işlemci geliştirme ve üretme teknolojisine sahip kaç ülke var dünyada? Ben söyleyeyim; bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ve üstelik onlardan biri de Türkiye.
O beğenmediğiniz askeri harcamaların bir kısmı ile askeri amaçlar için kullanılan %100 Türk yapımı mikroişlemciler, beğenmediğiniz TÜBİTAK tarafından üretiliyor. Kritik silahlarda ve savunma sistemlerinde yine %100 yerli yazılımlarla birlikte kullanılıyor bu işlemciler. (Belki Mim'in katkısı vardır bu chiplerin üretimi konusunda, bilmiyorum.)

İstatistikleri bilmiyorum fakat ABD'nin internet kullanıcı sayısı, kişi başına PC sayısı açısından TR'yi epey bir katlayacağından eminim. Geçenlerde bir araştırma yapıldı ABD'de. Detayları aklımda kalmadı. Belli bir yaş ve eğitim seviyesinin üstünde kişilerden seçilen deneklerin %30'unun gösterilen sanal mağazadan sipariş vererek hiç bir ürün almayı beceremeden siteden çıktıkları sonucu çok çarpıcıydı bence. Baştan belirttiğim gibi bu sonuç Levent'in ileri sürdüğü mantığın çok geçerli olmayacağına da işaret ediyor gibi ne dersiniz?
Levent 24/10/2004 : 13:53:20
Konuya çok ilgili olmadığım için yorum yapmadım ama Türkiye'nin bilgisayar ve internet konularında hayli ileride olduğunu şaşırarak öğrenmiş bulunuyorum. Bildiğim kadarıyla kişi başına internete bağlanma ve bu hizmeti sunma bakımından sonlardayız. Kişi başına düşen bilgisayar sayısı da ortada. Üç beş kişi program yapıyorsa, bir şey biliyorsa Türkiye çok gelişmiş mi oluyor?
Sayın Mim demiş olduğun konulardan yeterince söz etmiştik konuyu burada açmanı anlamış değilim. Rekabete karşı olan yok, karşı olduğum dinin insanların sömürülmesi için kullanılmasıdır. Konuyu farklı patformlara çekmenin anlamı yok.
bold20 24/10/2004 : 11:03:59
beyler yapay zeka bildiginiz gibi ne uzman sistemler ne de bir başka yapay zeka biçimi bu dogru tahmini çıkaramamıştır. aslına bakarsanız arabanın yağını değiştirebilen bir bilgisayar bile yapılamamıştır. Yapay zeka sistemlerinin sınırlı başarıları insan bilğisinin nekadar zenğin ,ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha görmemizi ve onu daha da taktir etmemizi sağlamıştır.
Kenan Kablan 05/10/2004 : 01:07:32
Ayrıca bahsettiğin doğrudan telefon numarası ile bir PC'ye bağlanma tekniği senin sandığın kadar güvenli bir metod değil. CCC'yi biliyorsan ben sana 414 grubunu da hatırlatmak isterim. 80'lerin başında en büyüğü 14 yaşındaki bir grup çocuk senin bahsettiğin bağlantı tekniği ile -ki o zamanlar tek bağlantı yolu buydu- dalga geçiyorlardı. İstedikleri bilgisayarın içinde gezinebiliyorlardı.
Korktuğun için uzak durduğun bir sistemde gelişemezsin. Ben ilk virüs darbemi Dungeon ile 1988 veya 89 yılında (yılı tam hatırlamıyorum) yemiştim. Daha sonra cascade ile yüzlerce ProfessionalWrite dosyamın ruhuna fatiha okumak zorunda kaldım. O zamanlar birbirene virüs bulaşır diye disketleri bile yan yana koymazdı bilgisayar sahipleri. Tehlikesiz olduğunu anlatamazdık hiç kimseye. Ya şimdi? İnternete açık portlardan bir saldırı veya virüslü bir e-mail geliyor. O esnada ne ile uğraşıyorsam bir saniye bile ara vermeden devam ediyorum. Çünkü virüslerin vereceği zararı veya davetsiz misafirin ulaşabileceği bilgiyi kendim kontrol edebiliyorum. Saldırgan virüsün önceliği benim için şu anda 3ncü 5inci sırada önemli.
Şimdi bilgisayarla yeni tanışanlarda da 17-18 yıl önceki korkak kullanıcıların hali var. Eee ne demiştik İNSAN BİLMEDİĞİNDEN KORKAR. Öyleyse öğrenelim, tedbir alacak kadar bilgilenelim ve korkumuzu fobi düzeyine getirmeyelim.
Kenan Kablan 05/10/2004 : 00:34:43
Veya finansal imkanların varsa kendi sanal ağını oluşturmak için kendi serverını kur. Kurulum dahil tüm giderleri ile birlikte sana ilk yıl maliyeti 30 bin usd yi bulmaz bile. Hatta istersen Linux ile bir çok lisanslama ücretinden de kurtulabilirsin. Tabi bu işler için donanım, network ve programcılık konusunda bilgisi olan bir elemana ihtiyacın olacak. Ayrıca istersen dışarıdan danışmanlık verecek bir firma ile yıllık sözleşme yaparsan daha iyi olur.

Bildiğim kadarıyla Hacı Sabancı öldürülmedi. Sen Özdemir Sabancı mı demek istedin acaba?
Kenan Kablan 04/10/2004 : 15:09:52
Her 'koçlar' bildiğin Koç değildir.

Dediğin gibi bir durumda hatta ülke bazında 60 araçlık mobil satış ağı için dahi VPN kullanırım. 486DX2 lerle bile kullanabileceğiniz minimum teknolojik alt yapı gerektiren iyi bi şey VPN.

Diğer hususlar bu konunun dışında sanırım.
Kenan Kablan 04/10/2004 : 06:58:33
VPN'i incelemeni tavsiye ederim. Telefon maliyetlerini düşüreceği gibi iş verimini de yükseltir. O saydığın programlar bitware vs gibi hakikaten 'tarih' oldu. Yazılım altyapıları hem bu tür bağlantı için çok uygun değil hem de asıl amaçlarında kullanılırken bile çok problemliler. Neydi o karakter seti uyumsuzluğundan çektiğim kardeşim. Chyenne firması bile bu problemleri ortadan kaldıran yeni versiyonlarını çıkarmaktansa programların dağıtımını durdurmayı tercih etti.
128 bit şifreleme ile veri aktarımı sağlanan ve internet üzerinde oluşturulan sanal özel ağa VPN bir şekilde (şifre **lığı vesair) girsen bile verileri çözümlemen en iyi ihtimalle ve en mükemmel sistemle yaklaşık 60 yılını alır. İnternet'e güvensiz diyorsun ama VPN'leri pek bilmediğin anlaşılıyor.
Türkiye'de RAMS var hatırladığım. Almanya'daki bir çok Türk ve Alman Firmasına VPN hizmeti veriyor. Bağlantıya geç, kullanmaya başla. 20 sene öncesi artık tarih oldu. Türkiye avrupadan 40 sene geri imiş ama sen bizden bile 20 sene gerisin be mim! Silkin kendine gel. Yeni teknolojileri kullan artık. Öcü değil ya bunlar.:)
Kenan Kablan 03/10/2004 : 14:10:32
Şimdi anladım PCanywhere miydi neydi o programın adı. iki bilgisayar telefon ile haberleşebiliyordu o sistemde. Fakat aynı anda bir başka yerdeki üçüncü bir kişi aynı bilgisayara bağlanamıyor değilmi? mesela siz türkiyeden almanyadaki ofis bilgisayarınıza telefon aracılığı ile bağlanıyorsunuz (tabi bu arada uluslararası telefon görüşme ücreti ödemek durumundasınız) fakat aynı anda mesela suudi arabistandan bir üçüncü kişi yetkisi olsa bile almanyadaki ofis bilgisayarınıza bağlanamıyor. ancak siz bağlantınızı bitirdiğinizde diğer bir uzak bilgisayar almanyaya bağlantı yapabiliyor. Eskiden beri kullanılan sistem bu olsa gerek. doğru mu?
Kenan Kablan 03/10/2004 : 00:00:13
Bu konu herkes için gerekli ve önemli bir konu. gelecek tahmini yaparak kendimizi geliştirmeliyiz diyen genç arkadaşlar; hadi bizden geçti diyelim fakat sizin geleceğinizle ilgili planlama yapmanız gerekmiyor mu? Planlarınızın içinde, mesleğiniz ve beceriniz ne olursa olsun eğer e-yapı yoksa gelecekte SİZ DE YOKSUNUZ demektir. Abartmıyorum. Gerçek bu.

Mim senle kelimeler üzerinde tam anlaşamıyoruz. Ben internet diyorum, sen hayır internet üzerinde çalışmaz diyorsun. ve ekliyorsun biz telefon bağlantısı ile yapıyoruz. yani bu ne demek oluyor. tamam türkiye 40 yıl geri, hadi 40'ta benden 80 yıl geri. dünya çok ileri diyelim bizim şu anda ileri dünyaya internetle bağlanmamız ve en son güncel bilgiyi almamız mümkün. buradan biliyoruz ki BİZ EĞER İNTERNET YAZILIM VE DONANIM TEKNOLOJİSİ KONUSUNDA DÜNYA İLE AYNI SEVİYEDE OLMASAYDIK AMERİKADAKİ VEYA AVRUPADAKİ HERHANGİ BİR SERVERA BAĞLANIP BİLGİ ÇEKEMEZDİK.
Siz internet değil diyorsunuz ama telefon ile on-line bağlandığınız zaman TCP/IP protokollerinden başka bir bağlantı protokolü mü kullanıyorsunuz ki? client/server mantığının dışında çalışan bir sistemden mi bahsediyorsun ben seni anlamadım. ister telefon ile bir servera bağlan istersen belli bir ip üzerinden internet omurgasını kullan değişen bir şey yok. aynı protokolü kullanıyorsun demektir. sadece 1.sinde maliyet internet omurgası kullanılmadığı için 10-100 kat kadar artar.

wordstar piyasaya 1979 yılında çıktı nasıl olur da 1975 (yazım hatası yüzünden 1875 olmuş yukarıda) yılında wordstar kullanılarak çeviri programı yapılabiliyor? sonra wordstar bir programlama dili değilki sadece bir kelime işlem programı. kelime işlem programı ile kodlarını yazıp -ki wordstar yapı olarak buna pek uygun değildir. kullananlar bilir- bu kodları başka bir derleyici ile program (.exe veya .com) haline getirmek de mümkün fakat herhangi bir dil derleyicinin zaten kendine ait bir dil editörü de var. hem kullanımı daha kolay hem de bu iş için yapılmış. Anlayamıyorum ki....

1976 yılında iki bilgisayarın arasındaki ilk bağlantıdan söz ediyorsun ve burada çıkan sorunu bir türkün çözdüğünü söylüyorsun (gerçi doğrusunu söylemek gerekirse yazının tamamı çok kopuk kopuk olduğu için hiç bir yerini tam anlayamadım) eğer doğru anlamış isem gereksiz yere "amrikayı yeniden keşfetmeye çalışmışsınız" çünkü başarılı ilk bağlantı 1973’te Xerox'tan Bob ?? (soyadını hatırlayamadım) tarafından Ethernet sistemi ile sorunsuz olarak sağlandı.

1975 yılında KIS adlı işletim sistemini yazıp Türkiye'de pazarlamaya çalışan Türk, bilmiyor muydu 1975'te türkiyede bilgisayarın sadece bir kaç devlet kurumunda hesaplama amaçlı kullanılan bir makina olarak kullanıldığını. Üstelik Türkiyeye bilgisayar 1980 yılından sonra girmeye başlamıştır. bundan 5-7 yıl önce bilgisayarın olmadığı bir diyarda işletim sistemi satmaya çalışmak ne akla hizmettir? yine anlamadım hakkaten.

Benim yukarıda söylediklerim boş laf. bunlara takılmak istemiyorum sen öyle diyorsun ben farklı biliyorum. Sen de ben de bildiklerimizi söyledik. Bu konuyu uzatmadan e-şirket konusuna dönelim:

"Lexware; fatura, Muhasebe Maas gibi, tüm modulleri tek-tek te sunuyor, entegre olarakta sunuluyor. Benim zikrettigim entegre program; senin söylediklerinin hepsini iceriyor ama bana göre daha cok eksikleri var."

Şimdi fatura, muhasebe, maaş gibi modulleri olan veya bunları entegre çalıştırabilen LKS ETA MIKRO gibi bir sürü program var. onlar ayrı. Lexware diye bahsettiğin programın sayfasında anlattığı özellikler neler. ve ne diye lexware ile bu kadar uğraşıyoruz onu da anlamadım? (bu son soru kendime)

Konuyu netleştirmek (netleştirmeye çalışmak) adına:

ERP: Kurumsal Kaynak Planlama
CRM: Müşteri İlişkileri Yönetimi
SCM: Tedarik Zinciri Yönetimi
HCM: İnsan Kaynakları Yön.
WFC: İş Akış Yönetimi
DOC: Belge Yönetim Sistemi ni internet+intranet ortamında uygula**** çözüme ulaştıracak bir program nasıl olmalıdır? Böyle bir bilgisayar programına sahip olmak bizi e-şirket yapar mı? yoksa önce firmamızın bu yapıya uygun iş akışlarına sahip olması mı gerekir?

Arkadaşlar katılım olmazsa bu konu çok kısırlaşacak. resmen mim ile benim konuşmam "körler sağırlar birbirini ağırlar" sözüne döndü.

Bu konu herkes için gerekli ve önemli bir konu. gelecek tahmini yaparak kendimizi geliştirmeliyiz diyen genç arkadaşlar; hadi bizden geçti diyelim fakat sizin geleceğinizle ilgili planlama yapmanız gerekmiyor mu? Planlarınızın içinde, mesleğiniz ve beceriniz ne olursa olsun eğer e-yapı yoksa gelecekte SİZ DE YOKSUNUZ demektir. Abartmıyorum. Gerçek bu.

Selam ve muhabettle, ilk_kisisel_bilgisayar.doc
Kenan Kablan 02/10/2004 : 10:42:27
Lexware'nin Almanca sitesinden pek bir şey anlamadım. İngilizce versiyonu var mı acaba?
Mim veya bir başka arkadaş programın genel özelliklerini aktarabilir mi? Yani internet+intranet çözümü mü, yoksa gelişmiş bir lokal finans yönetim programı mı tam olarak anlayamadım.
1978 ve 1985 gibi tarihler sanki bizim biraz farklı konulardan bahsettiğimiz gibi bir his uyandırdı içimde. Zira bizim konumuzun yaygın kullanımı ile ilgili tüm dünyadaki geçmişi 4-5 yılı geçmez. Hatta yeni ekonomi kavramı yanlış hatırlamıyorsam 3 yıllık bir geçmişe sahip. Bu bilgilerim hatalıysa lütfen doğrusunu bilen arkadaşlar konuya katkıda bulunsun. Hem Almanya'da internet ne zaman kullanılmaya başlandı ki?
Kenan Kablan 02/10/2004 : 01:04:22
.net teknolojisini kullanarak intranet çözümleri üreten çok yakın arkadaşlarım Amerika, Fransa, Almanya ve İsrail'e doğrudan veya dolaylı olarak program satıyorlar.

İnsanımız gerçekten bilgisayar ve teknolojileri konusunda dünyanın bir çok ülke insanından çok ileri. Fakat devlet bu konuda gerçekten çok geri. Daha bir kaç sene önce çıkartılan RTÜK yasası içinde yayınlanan web sitelerinin sorumlularınca 2 kopyası(? nası yaniii??) çıkartılarak valiliğe gönderilmesi maddesi yer alıyordu. Her gün koniks.com 2 kopyasının valiliğe gönderildiğini düşünsenize :) kopyaları incelemekle görevli memurlar bilgi ve kültür alanında resmen çağ atlarlardı :)
Yani IT konularında bizim devletin fosil bakış açısı çok korkunç.
Kenan Kablan 02/10/2004 : 00:41:04
Verdiğim ERP sistemi Türkiye'den değil Almanya'dandır. İlgili linki incelerseniz bu programların Türkiye'den çok Almanya ve Fransa'da kullanıldıklarını görürsünüz. canias.de'yi incelerseniz Almanya'da bu programı kullanan firmaların birkaç x 300.000 €'luk firma olduğunu göreceksiniz.
Zaten yukarıda verilen örnek e-şirket program alt yapısı orta ve büyük ölçekli şirketlere yönelik ve öncelikle Avrupa'da yazılıp uygulanmaya başlamış nihayetinde son hali Türkçe'ye uyarlanmıştır.
Yani Avrupa'da kullanımı ile Türkiye'de kullanımı eşzamanlıdır.
Türkiye'deki her uygulamayı geri addedmek biraz önyargılı bir yaklaşım değil mi?
Yine verilen link yeterince incelenmiş olsaydı bu modüllerin birbirinden kopuk olmadığı, Kurumsal Kaynak Yönetimi ile tek bir veri tabanından beslendiği de anlaşılabilecekti.
Lütfen biraz daha dikkat!
Kenan Kablan 01/10/2004 : 04:19:59
Aşağıdaki adresten kayıt olarak demoları kullanmaya başlayabilirsiniz. Sanırım e-şirket olmak ne anlama geliyor sorusunun en güzel cevabı deneyerek öğrenmek olacaktır.
Ayrıca aşağıdaki başlıklar altındaki yazıları inceleyerek, bir e-şirketin çalışanların her an erişimine açık bilgi sunmak bağlamında neler yapılabildiğini de görebilirsiniz.

CANIAS ERP: K.Kaynak Planlama
CANIAS CRM: Müşteri İlişkileri Yönetimi
CANIAS SCM: Tedarik Zinciri Yönetimi
CANIAS HCM: İnsan Kaynakları Yön.
CANIAS WFC: İş Akış Yönetimi
CANIAS DOC: Belge Yönetim Sistemi


http://www.ias.com.tr/solutions/livetestRegister1.htm
Kenan Kablan 01/10/2004 : 04:03:08

Kurumsal Kaynak Planlama Yazılımları (ERP)
Nasıl Seçilmeli?

Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) paketleri temel olarak, organizasyonların farklı fonksiyonlarının ve departmanlarının kullandığı enformasyonu entegre ederek tek bir kontrol sistemine çevirir. Bu da, farklı departmanların, birbirlerinden habersiz bir şekilde bilgiyi yönetmelerinin yerine herkesin aynı veritabanini, aynı verileri kullanması anlamına gelir. Bu şekilde, bir kuruluştaki herkesin ortak bilgiye ulaşması ve aynı dili konuşması sağlanır.

Birçok kuruluş, büyüyen organizasyonlarını daha etkin bir şekilde kontrol edebilmek ve maliyetleri düşürmek için ERP çözümlerini tercih etmekteler. Fakat sürekli değişen teknoloji, yeni trendler, yeni firmalar, değişen ihtiyaçlar kurumsal kaynak planlama çözümü seçimini oldukça zorlaştırmaktadır.

Yapılan bol sıfırlı yatırım düşünüldüğünde, seçilen firmanın ve ürünün ihtiyaçları tam karşılayabilmesi, yatırımı güvence altına alması çok önemlidir. Bu nedenle, ERP yazılımı alım süreci çok iyi bir analiz gerektirir. Bu analizde, teknik konular dışında, firmanın bu konudaki tecrübesi, referansları, mali yapısı da bulunmalıdır.

Kurumsal kaynak planlama yazılımı seçiminde en önemli konu ürünün yeterliliğidir. Eğer ürün, gerek teknoloji gerekse altyapı olarak firmanın şu anki ve ileride doğacak ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa, satınalma kararı için önemli bir süreç tamamlanmış demektir. İşte seçim süreci için başlangıç önerilerimiz:

Ürünü test edin

Çözüm sağlayıcı firmaların yaptıkları demolar ve sundukları broşürler çoğu zaman seçim sürecinde önemli olan bazı noktaları anlatmayabilir. Sonuçta hepsi satış yapmak için hazırlanmıştır. Size ERP ürünü hakkında en güvenilir bilgiyi ürünü test etmek sağlayacaktır. Mümkünse ürünü kullanan bir müşteride, mümkün değilse de çözüm sağlayıcının göstereceği bir ortamda mutlaka test edin. Birisini tanımanın en iyi yolu, onunla zaman geçirmektir.

Referanslarla konusun

Ürün sağlayıcı firma sorduğunuz tüm sorulari tatmin edici sekilde cevaplamış, bazı garantiler vermiş ve hatta size anahtar teslim bir teklif yapmış olabilirler. Tavsiyemiz böyle büyük bir yatırıma karar vermeden önce firmanın söyledikleri ile yetinmeyin, mutlaka firmanın referanslarıyla konuşun. Çünkü danışmanlık kalitesi, servis, ve yaşanan problemler ve çözümlerle ilgili en dogru bilgiyi ancak ürünü satınalmış ve kullanmakta olan firmalar verebilir.

Ürünün geleceğini araştırın

Kurumsal kaynak planlama yazılımı seçiminde en sık karşılaşılan olay, firmalarin değerlendirme yaparken, sadece şu anki ihtiyaçlarını gözönünde bulundurmasıdır. Halbuki firmaların ihtiyaçlarının sürekli değiştiği ve yeni çözümlere sürekli ihtiyaç duyulduğu unutulmamalıdır. Eğer bir ERP ürününü, şu anki ihtiyaçlarınızı karşılıyor ve sırf diğer ürünlerden ucuz diye seçiyorsanız, muhtemelen yatırımınız orta veya uzun vadede daha pahalıya malolacaktır. Tavsiyemiz bir ERP ürününü ve ERP firmasını seçerken, o firmanın araştırma geliştirme yatırımını ve şu anda kullandıkları sistemin en azından orta vade geçerli bir sistem olup olmadığını çok iyi bir sekilde araştırın.

Yukarıda belirtmeye çalıştığımız kriterler ancak bir başlangıç olabilir. ERP yazılımı arayışındaysanız her zaman akılda tutulması gereken en önemli nokta, aradığınız yazılımın sıradan bir yazılım olmadığı, şirketinizin verimliliğini ve etkinliğini doğrudan etkileyecek çok önemli bir araç olduğudur.
http://www.canias.de/

Kenan Kablan 29/09/2004 : 04:24:53
Yatırım konulu e-mailini aldım. Bu işlerde sana tavsiye edebileceğim müşavirler var. www.4m.com.tr adrsini inceleyip, Yatırım Müşaviri Himmet Öztürk'e detaylı olarak danışabilirsin, Ankara/+90312-418 36 06.

Kenan Kablan 28/09/2004 : 14:41:22
E-ticaret mi e-şirketi kapsıyor, yoksa e-şirket mi e-ticareti?
E-ticaret yapan bir şirket, e-şirket olmak zorunda mıdır? Gima Sen-al Market e-ticaret yaptığı için Gima bir e-şirket midir?
Muhasebe paket programları 90'lı yılların başından beri firmaların muhasebe departmanlarında kullanılmaya başlanmıştır. e-şirket olmak için muhasebe hesaplarını bilgisayar yardımıyla tutmak yeterli midir?
Eğer bu yeterliyse e-şirket ile klasik şirket arasındaki tek fark bu mudur?
Çalışanlara her zaman erişime açık bilgi sunmak kavramı muhasebe+lojistik programları ile nasıl açıklanır?
Bu soruların Avrupa kaynaklı cevapları ile konuyu ilerletmenizi bekliyoruz.
Kenan Kablan 22/09/2004 : 12:11:02
e-şirket ile e-ticaret biraz karıştırılıyor sanırım. E-şirket olmak ile ilgili yukarıdaki açıklamaların daha iyi okunmasını tavsiye ediyorum.
Kenan Kablan 29/08/2004 : 23:42:52
Atilla Bey'in dediği gibi dakikalarca sürecek telefon görüşmesi yerine messenger veya mail (veya benzeri bir mesaj) dikkat edilmesi gereken en önemli konu burada aslında maliyetin düşmesinin yanında her mesajın saklanabilmesi, kayıt altına alınabilmesi. Bir telefon konuşması uçup gider. Daha sonra geri dönüp konuşmayı kontrol etmek mümkün değildir. Fakat elektronik ortamın sağladığı inanılmaz üstün taraf bence her bir iletişimin kayıt altına alınabilir olması.

Çalışanların iş verimliliği düşüyor derken neyi kastediyorsunuz, konuyu biraz açabilir misiniz?
ati20 25/08/2004 : 08:56:30
çalışanların erişime açık tutulması işletmede ki teknoloji takibini kolay hale getirir.
çalışanlar daha güvenli ve kendinden emin olarak çalışır.
ayrıca takip eebilmek için kendilerini mecbur hissederek kaliteyi ratırır.

maliyetler mutlak olarak düşer çünkü kendi işletmem de uyguluyorum. Dakikalarca telefon görüşmesiyle bitirecek olduğum bir işi massenger veya mail yoluyla daha ucuz ve hızlı olarak yapabiliyorum

Ancak türkiye ve dünyada ki bu tür işletmelerin adedinin artması lazım.

Bunun yanı sıra çalışanların iş verimliliği nisbeten düşebiliyor. Ayarlamak lazım.
Kenan Kablan 21/08/2004 : 09:32:36
Bilgisayarınız ve internet bağlantınız olduğu sürece amir veya memur olun 'çalışmak zorunda kalabilirsiniz' dedim. Bilgisayar ve internet çok kolay elde edilebileceği için 24 saat faal olmak zorunda kalabilirsiniz dedim. Sorun bilgisayar edinememek değil zaten mobil bir sisteminiz varsa başınız tam beladadır demek istiyorum.

Mesai problemi zaten çalışanlara bu işi 'yaptırtığınız' zaman ortaya çıkıyor. Singapurun uyuduğu bir saatte Türkiye'ye bir mal geliyor. Firmanızın insiyatifi dışında eksik gelen bir evrak yüzünden ithalatı bitirip malı gümrükten çekemiyorsunuz. Singapurun uyanmasını beklemek zorundasınız. Bilgi akışınızı sadece e-mailler üzerinden gerçekleştiriyorsanız bu fakslaşmaktan çok farklı bir şey olmuyor. e-mail göndermekle e-şirket olamıyorsunuz.

Avrupa örneği, isabetsiz ve geçersiz bir örnektir. Zira Avrupa ülkeleri arasında ciddi bir saat farkı bulunmamaktadır.

Bizim 2001-2002 yılında oluşturduğumuz yapı içinde bırakın saat farkını mevsim farkı bile vardı. Singapur, Tanzanya, Hollanda, Türkiye. Bunların senkronik çalışmasını sağlamaya çalışmanın ne demek olduğunu ancak bu veya benzer tecrübeler yaşandıktan sonra anlaşılıyor. Gece 23'te ancak evinizde olabildiğiniz halde lokal ulaşım problemine rağmen ertesi sabah saat 08:55'te masanızda olmanız gerekiyor. Bu arada ne kendinize ne de ailenize vakit ayıramıyorsunuz.


1.03 saniye.
15:16:31, 17 Mayıs 2024, Cuma

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım