Not: Yorum gönderebilmek için kayıt olmalısınız. Kayıt olmak için, buraya tıklayınız. Kayıt ücretsizdir!
YORUM YAZILAN YAZI
selami
05/12/2008 : 15:16:23 Hatırına düşeceğim Kopkoyu bir sis içinde bir akşam Hatırına düşeceğim belki Bir an ıslayacak yağmur yüzünü Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın Sonra sıcak yatağında uzun uzun Ağlayacaksın… Boğazında bir şeyler düğümlenecek Ahh… Yanımda olsa diyeceksin Tüm yıldızlar gülecek haline Ayda göz kırpacak İliklerine işleyecek bensizlik Kahrolacaksın… Bir sigara tüttüreceksin ihtimal Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgâr kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karşına Bir şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın… Gönlünden atamadığın gibi Kafandan da silemeyeceksin beni Düşlerine gireceğim her gece İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü Ve çırılçıplak, gerçekleri o zaman Anlayacaksın… Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde işlemeyecek Unutmak isteyeceksin her şeyi Unutamayacaksın hiçbir şeyi Kıvranacaksın… N.F.K
SON 12 YORUM (En yenisi en önce gösteriliyor)
Küçük Ağa
31/12/2008 : 01:04:32 ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP
Zindan iki hece Mehmed'im lafta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de geri adam boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed' im! Kavuşmak mı? ... Belki... Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yolda tutuktur hapse düşeli... Git vegel... yüz adım... Bin yıllık konak. Ne ayak dayanır buna, ne tırnak
Bir alem ki, gökler boru içinde! Akıl olmazların zoru içinde. Üstüste sorular soru içinde: Düşün mü, konuş mu sus mu unut mu,,? Buradan insan mı çıkar, tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı, asıldı Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, Bir kaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler bu gün 'maruzat'! Çatık kaş... hükümet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş kim eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem... Anlamaz ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi, Bir yırtıcı zil; Sayım var, Maltada hizaya dizil! Tek yekün içinde yazıl ve çizil! İnsanlar zindanda birer kemiyet Urbalarla kemik, Mintanlarla et.
Somurtuş ki bıçak, Nara ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccademin yüzünde şevkat; Beni kimsecikler okşamaz madem; Öp beni anlımdan, Sen öp seccadem!
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; Köpük köpük, Duman duman erisin!
Peykeler duvara mıhlı peykeler; Duvarda, başlardan, yağlı lekeler, gömülmüş duvara, baş baş gölgeler Duvar katil duvar, yolumu biçtin! kanla dolu sünger... beynimi içtin!
sükut... kıvrım kıvrım uzaklık uzar; Tek nokta seçemez Dünyadan nazar. Yerinde mi acep ölü ve mezar yer yüzü boşaldı, habersiz miyiz? Güneşe göç varda kalan biz miyiz?
Ses demir, su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir, Ne gelir elden kader bu emir... Garip pencerecik, küçük, daracık; Dünya ya kapalı, Allah'a açık.
Dua dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, Bir tütsü Bir uçan buğu İplik ki incecik, örer boşluğu.
Ana rahmi zahir şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! Sen bir devsin yükü ağırdır devin! Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!
Mehmed'im sevinin başlar yüksekte! Ölsekte sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları; Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.
Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden, Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.
Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar, Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.
Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih! Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
selami
06/12/2008 : 20:45:56 AYNALAR
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İste yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karsıma, Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, gunah, hasad yerinde demet; Merhamet, sucumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
selami
06/12/2008 : 20:43:13 ANNEME MEKTUP
Ben bu gurbete ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
selami
06/12/2008 : 20:39:52 ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
selami
06/12/2008 : 20:33:44 ANNEME (97433 Hit)
Anne girdin düşüme. Yorganın olsun duam; Mezarında üşüme.
Anlamam, anlatamam. Düşen düştü peşime, Artık vadeler tamam...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
metinnn
05/12/2008 : 20:45:45 Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar
Meşk yapalım a dostlar, şiirin devamını bekliyorum!!!
selami
05/12/2008 : 16:16:57 çile Kaçır beni ahenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.
Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
selami
05/12/2008 : 15:51:56 güzelll.. Açıl susam, açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mavera dede. Yandı sırça saray, ilahi yapı, Binbir avizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, senlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. İçiçe mimari, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!
Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu.
Kaçır beni ahenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.
Öteler, öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim.
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak... N FAZIL
armagan
05/12/2008 : 15:44:34 SAKARYA
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya: Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir: Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat: Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne? Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur. Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük? Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal; Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan: Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna? Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su: Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek: Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz: Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya: Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!
0.86 saniye. 04:26:31, 3 Haziran 2025, Salı
Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.
Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.