Gelirimiz 2. 5, Borcumuz 17 Kat Arttı - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Gelirimiz 2. 5, Borcumuz 17 Kat Arttı


Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
17/09/2007 :  07:47:26 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Türk halkının harcanabilir geliri 2001'deki krizden bu yana 2.5 kat arttı ve 302 milyar YTL'ye ulaştı. Aynı dönemde borçlar 17 kat arttı ve borçluluk oranı yüzde 30'a ulaştı...

Türk halkının harcanabilir geliri 2001'deki krizden bu yana 2.5 kat arttı ve 302 milyar YTL'ye ulaştı. Aynı dönemde borçlar 17 kat arttı 2001'de harcanabilir gelirin sadece yüzde 3.9'u kadar borçlanan Türk halkının borçluluk oranı 2007'nin ilk yarısında yüzde 26.9'a ulaştı ..

Krizin yaşandığı 2001 yılından bu yana 22 çeyrektir aralıksız büyüyen Türkiye ekonomisinde vatandaşlar refahtan payını, borçlarını artırarak aldı. Verilere göre, Türk halkı 2001 sonundan 2007'nin ikinci çeyreğine kadar geçen 5.5 yılda milli gelirini 2.4, harcanabilir gelirini 2.5 kat artırmayı başardı. Aynı dönemde tüketici kredisi ve kredi kartları gibi araçlarla yapılan borçlanma miktarı ise 17 kat arttı. Türkiye'nin 2001 yılında yüzde 3.9 olan borçluluk oranı ise yüzde 27'ye dayandı.

60.8 MİLYAR DOLAR BORÇ
Türkiye İstatistik Kurumu'nun hafta içinde açıkladığı milli gelir istatistikleri ışığında yapılan hesaplamalar, Türkiye'de borçluluk oranının henüz AB ülkelerinin çok gerisinde olmasına karşın krizden sonra ciddi bir tırmanışa geçtiğini gösteriyor. Merkez Bankası'nın mevduat, katılım bankaları ve tüketici finansman şirketlerinin verdiği bireysel krediler ile kredi kartlarıyla yapılan harcama toplamı; 2001 yılında 4.8 milyar YTL (3.9 milyar dolar) iken 2002'de 6.4 milyar YTL'ye, hızlı büyümenin başladığı ilk yıl olan 2004'te 13.4 milyar YTL'ye (9 milyar dolar), 2005'te 50 milyar YTL'ye (37.1 milyar dolar) 2006'da da 73.7 milyar YTL'ye (51.1 milyar dolar) ulaştı. Artışını bu yılda sürdüren borç Haziran 2007 sonunda 81.6 milyar YTL'ye (60.8 milyar dolar) tırmandı. Böylece krizden sonra geçen 5.5 yılda Türk halkının sadece kredi borçları 17.1 kat artmış oldu. Bu yılın ilk yarısında iç talepteki yavaşlamaya, özellikle dayanıklı tüketim malı harcamalarındaki küçülmeye karşın artışını sürdüren borç miktarı, rakamın harcanabilir gelire oranı açısından da hızla büyümeye devam ettiğini gösterdi. TÜİK'in gelir dağılımı anketinde 2005 yılı için açıkladığı harcanabilir gelir miktarı 255.6 milyar YTL idi. Merkez Bankası bu veriyi özel tüketim harcama hızındaki artış gibi artırarak 2006 yılı harcanabilir gelirini 289.7 milyar YTL olacağını varsaydı ve hesaplamalarını bu varsayıma göre yaptı. Aynı varsayım bu yılın ilk yarısı için yapıldığında harcanabilir gelir bizim hesaplamalarımıza göre 302.8 milyar YTL'ye (225.4 milyar dolar) ulaşacak. Böylece 5.5 yıllık dönemde harcanabilir gelirdeki artış hızı 2.4 kat oldu.

BORÇ, KONUT VE OTOYA
Bu veriler ışığında, krizin yaşandığı 2001'de yüzde 3.9 olan borçların harcanabilir gelire oranı (borçluluk oranı) 2007'nin ilk yarısı itibariyle yüzde 26.9'a çıktığı görülüyor. Borçluluk oranı, 2002'de yüzde 4.4, 2003'te yüzde 7.5, 2004'te yüzde 12.9, 2005'te yüzde 19.6'ya tırmanırken geçen yıl yüzde 25.4'e ulaşmıştı. Bir başka deyişle, Türk halkı 302.8 milyar YTL'lik harcanabilir gelirinin dörtte birinden daha fazla miktarı borçlanıyor. Veriler bu borcun daha çok konut ve otomobil için yapıldığını gösteriyor.

Kişi başına borç 822 dolar

MERKEZ Bankası'nın borç verilerinin nüfusa bölünmesiyle hesaplanan kişi başına borç miktarı 822 dolara çıktı. 2001 krizine borçlu yakalanan Türk halkının o dönemde kişi başına düşen borç rakamı 57 dolar düzeyindeydi. 2002'de ise kurun 1.52'yi aşmasıyla harcanabilir geliri 101.7 milyar dolardan 94.6 milyar dolara geriledi. Ancak borç 3.9 milyar dolardan 4.2 milyar dolara çıktı. Kişi başına düşen borç miktarı ise 60 dolara çıktı. Bu tarihten sonra kişi başına düşen borç katlanarak arttı. Verilere göre 2003 yılında 127 dolar olan kişi başı borç, bir sonraki yıl 275 dolara, 2005'te 515 dolara, 2006'da ise 701 dolara ulaştı. 2007 projeksiyonlarında kullanılan 73 milyon 875 bin kişilik bu yılki nüfus verisine göre hesaplandığında ise kişi başına düşen borç bu yılın ilk yarısında 822 dolara tırmandı.

Harcamalarda aslan payı gıdada en hızlı artış dayanıklı tüketimde

MİLLİ gelirdeki büyümeyle birlikte yabancı yatırımcıların da iştahını kabartan harcama tablosu, Türk halkının dayanıklı, yarı dayanıklı tüketim malları ile konut harcamalarının artış hızının gıdayı solladığını gösteriyor. Geçen hafta içinde açıklanan milli gelir verileri, Türk halkının yaptığı tüketim harcamalarında en büyük payını yine gıdanın aldığını gösteriyor. Ancak dayanıklı tüketim harcamalarında artışın krizden bu yana gıda dahil tüm harcamalardan daha hızlı arttığını da ortaya koyuyor. Verilere göre Türk halkı 2001 yılında ortalama bin 562 dolarlık tüketim harcaması yaptı. 2007'ye gelindiğinde harcama yüzde 143 artışla 3 bin 794 dolara çıktı. Gıda harcamaları ise 556 dolardan bin 125 dolara yükseldi. Bu da 2 katlık (yüzde 102) bir artışa işaret ediyor. Dayanıklı tüketim harcamalarındaki artış ise 3.5 kat (yüzde 250) oldu. 2001 yılında dayanıklı tüketime 166 dolar harcayan Türk halkı 2007'de harcamasını 581 dolara yükseltti.

'DAYANIKLI' TÜKETİYORUZ
Vatandaşın yarı dayanıklı tüketim mallarına yaptığı harcamalarının artış hızı ise 2.8 kat (yüzde 182) oldu. 2001'de yarı dayanıklı tüketim mallarına 222 dolar harcayan Türkler 2007'nin ilk yarısı itibariyle rakamı 626 dolara çıkardı. Konut sahipliğinde kriz yılında 112 dolar olan kişi başı harcama bu yılın ilk yarısı itibariyle 2.8 kat artışla 314 dolara çıktı.

Dayanıklı tüketime 581 dolar harcıyoruz

Kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) krizin yaşandığı 2001'den bu yana 3 bin 639 dolar arttı ve 5 bin 807 dolara ulaştı. Aynı dönemde özel kesimin yaptığı tüketim harcamaları ise 2 bin 232 dolar artarak 3 bin 794 dolara ulaştı. Harcamalarda en yüksek oransal artış yüzde 250 ile dayanıklı tüketimde oldu.

Sabah, Tarık Yılmaz

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
eylülteran
Editör

Toplam 392 yazı
17/09/2007 :  18:57:08  Alıntı
Buna sabah yazacaktım, aklımda çok şey vardı, koşturmacadan yazamadım :)

Bugün gazetelerde Derviş'in de açıklamaları vardı, zaten malum artık sıradan birini çevirip sorsanız, "cari açık", "sıcak para" gibi tehlikeleri bir çırpıda sayıverir size. Bütün bunlara rağmen biz hala en iyi bildiğimiz Türk yönetim tekniği olan "gittiği yere kadar"ı uygula**** ekonomik programı "istikrarlı" bir şekilde takip ediyoruz.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Ticaret
eylülteran
Editör

Toplam 392 yazı
17/09/2007 :  20:23:16  Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
'DAYANIKLI' TÜKETİYORUZ
Vatandaşın yarı dayanıklı tüketim mallarına yaptığı harcamalarının artış hızı ise 2.8 kat (yüzde 182) oldu. 2001'de yarı dayanıklı tüketim mallarına 222 dolar harcayan Türkler 2007'nin ilk yarısı itibariyle rakamı 626 dolara çıkardı.

Bu da çarpıcı bir bilgi, beyaz eşya işi yapmak isteyenlere duyurulur.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Ticaret
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
17/09/2007 :  22:10:12 Yazarın websitesine git Website   Alıntı


Kisisel borclanmalardaki artis, ulke ekonomisine ve yonetime olan guveni gosterir. Bu borclanmalarin gida disi oldugu muhakkak.
Ekonominin kotu gittigini dusunen hic bir vatandas borclanma riskine girmek istemez. Yukaridaki verilerden cikartilmasi gereken sonuc halkin ekonomik seyre iyimser baktigidir.
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
18/09/2007 :  07:53:42  Alıntı
Sayın Kablan, mantığınız kendi içinde doğru bile görünse, kapitalist sitememin yapısı biraz farklıdır.
Bu sistemde planlama ve öngörüye dayalı müdahale olmadığı için çok çok kötü ortamlarda bile bir canlılık yaşanabilir.
Bu sistemde aman duvara doğru gidiyoruz direksiyonu biraz şu tarafa kıvıralım da kötü bir kazadan kurtulalım yoktur.
Duvara toslarsın ve doğruyu yanlışı öyle anlarsın. Ölen ölür kalan sağlarla yola devam edersin. Dünya ekonomi tarihi bu örneklerle doludur.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
mmuzun
Üye

Toplam 153 yazı
18/09/2007 :  09:49:20  Alıntı
ekonominin iyiye gittiğini hiç sanmıyorum. Diyeceksiniz ki insanlar ev alıyor araba alıyor, fakat bunların hepsi kredi ve borçlarla yapılan şeyler yani insanlar ellerinde olmayan ama elde edeceklari parayı kullanmaya çalışıyorlar ama bu böyle gitmeyecek çünkü yapılan hesaplar tutmayacak. mortgec dediler herkez evlere yazıldı bakın görün iki sene ye kalmaz herkez borçtan dolayı evini satmaya başlıyacak ve de dolayısıyla fiyatlar ucuzlayacak şimdi bu demek oluyormu ki ekonomi iyi konut fiyatı ucuzluyor hayır, insanlar borcunu ödeyebilmek için ucuz-pahalı satmaya kalkışıyor. Ekonomi ilerde çok kötüye gidecek türkiyenin borcu çok fazla ve içerde yine çok fazla sıcak para var. allah sonumuzu hayır etsin...

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Mühendis
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
18/09/2007 :  14:03:39 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Bunlar sizin gorusleriniz. Borclananlarin sizin gibi dusunmedigi rakamlarla ortada :)
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
18/09/2007 :  21:54:09  Alıntı
Sayın Kablan, inşallah, hergün birazdaha borçlanarak geleceğimizinve çocuklarımızın istikbalinin ipotek altına alındığını düşünen bizler değil de sen haklı çıkarsın.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
18/09/2007 :  22:15:38 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Sanirim yorumum yanlis anlasilmis. Ben olumlu veya olumsuz bir tablo koymadim ortaya. Sadece borclanmanin psikolojik analizini yapmaya calistim. Ekonominin iyi ya da kotu gittigini degil, borclanan vatandasin iyimser bir bakis acisina sahip oldugunu soyledim sadece. Ustelik yorumum cok matah bir sey degil cok basit bir mantik uzerine kurulu; Gelecekle ilgili kaygisi olan hic kimse zaruri olmadikca borclanmaya sicak bakmaz degil mi?
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
19/09/2007 :  12:51:25  Alıntı
İşte bu "değil mi?" nin cevabına da kapitalizimde sürü psikolojisi diyorlar.
Bırak türkiyeyi, ben dünyanın 1930 krizi öncesinde olduğunu düşünüyorum. Domino taşından biri devrilemeye görsün!!!!

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
19/09/2007 :  16:19:12 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Halk 'suru'dur zaten. Onlar hic bir seyden anlamaz.

"Gobegini kasiyan adam"in dunyadan haberi yok.

Bu zihniyet 1977-78 yillarinda lise ahlak bilgisi ders kitabinda da "bir doktorla bir iscinin serefi ayni olamaz" diye yazmisti. Boyle ogretiliyordu cocuklara.

Bir miktar aristokrasi ilaveli teknokratlar olmasa sefil burjuva ve akilsiz avam surekli hata yapardi zaten.

Esitlik mi?
Yok kardesim oyle bir sey; Bir profesorun oyu ile manavin oyu ayni degerde kabul edilebilir mi?
Bu surunun basina eli sopali bir coban koyacaksin, "borclanin!" diye bagirinca borclanacaklar, "borclanmayin!" deyince de borclanmayacaklar. Kendi baslarina karar vermeleri demek krize davetiye cikarmak demektir ya hu! Yoksa kendi hallerine birakirsan bu milleti ya davulcuya varir ya da zurnaciya!
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
19/09/2007 :  18:49:17  Alıntı
Sayın Kablan valla senle baş edilmez lafı nerden nereye getirdin, ben korktum ve sustum....

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
Kenan Kablan
Üye

Toplam 1236 yazı
19/09/2007 :  19:36:28 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Sevgili Harpaci,

Bazen fazla cosup olcuyu kaciriyor muyum bundan emin degilim. Eger oyle bir durum ortaya cikiyorsa kusura bakilmaya.

Senin susman hic hosuma gitmez. Buradaki en uretken arkadaslardan biri oldugunu dusunuyorum. Senin gibi dusunen ve ulkesi icin kaygilanan birinin susmasi dogrulari bulmak icin yapilan tartismalarda ciddi bir eksiklik demektir.

Ben yukaridaki yazinda 'suru' kelimesine takildim. Bu yuzden biraz kantarin topuzunu kacirmis olabilirim. Hatta bu sozdeki dogruluk payinin oldugunu bilmem ve kabul etmek istemeyisim konuyu biraz uc noktaya cekmeme sebep olmus olabilir.

Tamam, sen belki oyle demek istemedin ama bu sekilde bakilirsa is nereye varir bunu gostermek istedim yorumumla.

Sevgiler.
Zann ile yakin zail olmaz. - Mecelle'den

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Danışmanlık
Harpacı
Üye

Toplam 285 yazı
19/09/2007 :  20:46:13  Alıntı
Sevgili Kenan, dikkatli bakılırsa sürü demediğim "sürü psikolojisi" dediğim görülür...
İyimi kötümü bilmem ama günümüz ekonomisinde böyle bir psikoloji var. Birçok banka ve kuruluş ekonomik mantıktan çok bu psikoloji ile hareket ederler.
City Bank, Ak bankı satın aldı ohalde bizlerde türkiyeye kredi açalım mantığı hakim.
Üretirsiniz, satarsınız cari fazlanız oluşur ve dünyada size güvenerek kredi açar borç verir.
Ama bugün böyle bir durum yok yaşanan ekonomik cennet tamamen sanal.

İthalat artış hızının ihracatı yeniden geçtiği son iki ayda Türkiye dış ticarette yeni bir tehlikeli viraja girdi. Temmuz sonu itibariyle yıllık ithalat 154 milyar dolara, dış ticaret açığı ise 57 milyar dolara ulaştı.

Bu sanallık ancak bir duvara toslamayla anlaşılır.
Allah gecinden versin ve az zaiyatla versin. Bunu anlatmaya çalıştım. sağlıklar...

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

6.66 saniye.
20:34:51, 30 Nisan 2024, Salı

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım