Kapitalizm, İş Görüşme Hikayelerinin Perde Arkası-Ne Yapmak Lazım- Taşeron Şirketler ve Fanteziler Diyarına Yolculuk Şimdi Merih gezegeninde yaşamadığımız için bizim de bazı konularda söyleyeceğimiz şeyler olacaktır.
Konuların derinlemesine analizini seven biriyim. Çünkü meseleyi daha iyi anlamak için olayların birbiriyle ilişkisini ortaya koymak gerekir aksi halde sadece zurna çalmış olacaksınız.
Konu başlığından da anlaşılacağı üzere burada yazılanlar sadece iş görüşmeleriyle sınırlı değil. Onun perde arkasını da bakmaya çalışacağız.
Şimdi bir çok yerde okumuşunuzdur: klasik iş görüşmeleri ile ilgili tavsiyeleri biliyorsunuzdur. Karizmatik görünün, etkili bir dil kullanın vb. Zaten bu konularla ilgili bu forumda epey çok şey yazıldı. Bir de klasik iş görüşmelerinde eğitim ve diplomanın, liyakatin ne kadar önemli olduğu vurgulanır.
Şimdi soruyoruz acaba gerçekten öyle mi? İş bulamayanlarla ilgili istatistiklere baktığımızda en çok lise ve üniversite mezunları arasında işsizliğin yaygın olduğu görülüyor. Üstelik en kolay iş bulanlarda hiç eğitim almayanlarmış. Peki bunlarda bir çelişki yok mu?
Şimdi iş arama sitelerine dolaşıyorum. Önemli olarak görülen bazı şirketlerin aradığı özelliklerden bazıları kafama takılıyor. İstenen o kadar çok şey var ki ve bunlar aynı zamanda karşılanması güç şeyler. Örneğin:
1. ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi, İTÜ'den iyi derece ile mezun olmak.
2. En az bir yabancı dili mümkünse iki- çok iyi derece de yazıyor ve konuşuyor olmak.
3. Bu işle ilgili olarak 5-10 yıllık tecrübeye sahip olmak.
4. Bir çok bilgisayar dili yazılmış....bunları çok iyi derece de biliyor olmak.
5. Askerliğini yapmış olmak.
6. 28 yaşını aşmamış olmak.
Şimdi acaba tüm bu şartların hepsini aynı anda sağlayan kaç kişi vardır acaba. Genç zaten üniversiteyi 22-23 yaşında bitiriyor. Bunun üzerine iki yıl askerlik ekleyin etti size 25. Beş on yıl tecrübe ve bir de 28-30 yaş arası. Üstelik ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi ve İTÜ'den mezun olma şartı. Kaç kişi acaba bu üniversitelerden ve bunların istenen bölümlerinden, üstelik iyi derece ile mezun oluyor. Pekala bu üniversitelerden mezun olmadığı halde kendi kendini yetiştirerek çok iyi yere gelebilecek gençler vardır ama bunların hiç biri sorulmuyor ve aranmıyor, projen var mı, yeni bir fikrin var mı diye sorulmuyor, kalıplaşmış biçimde hep aynı şeyler soruluyor; peki neden?
Nedeni şu: Türkiye'de şirketlerin büyük çoğunluğunun üstlendiği rol taşeronluktur. Bunlara asıl patron distiribitorlük görevi vermiştir ve bunların asıl yaptığı iş standart üretim ile pazarlamacılık türünden işlerdir. Ve bu işler 100 yıldır böyle devam ediyor.
A.B.D'de elin oğlu 18 yaşında Yahoo'yu kuruyor, Bill Gates 18 yaşında programlar yapıyor, bizim gençlerimiz ise sadece bakıyor. E daha ne diyelim kardeşim anlayan anlar. Sadece zurna çalmayı ve fanteziler diyarını ve reklamları bırakıp bırakıp gerçekleri görelim derim.