90 Saniyede Kendini Sevdir ! - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

90 Saniyede Kendini Sevdir !


akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
19/07/2008 :  04:53:16   Yazarın websitesini ziyaret et Website  Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Birilerinin sizi sevip sevmemesi an meselesi. İnsanlar arası iletişim uzmanı Nicholas Boothman'ın "90 Saniyeden Kısa Zamanda Kendinizi Sevdirmenin Yolları" adlı kitabı iş, aşk ve arkadaşlık ilişkilerinde etkileyici bir başlangıç yapmanın püf noktalarını anlatıyor.

Düz renk bir duvara kesintisiz olarak ne kadar bakabilirsiniz? Cevap: Sadece 90 saniye.

İnsanın bir şeye tüm dikkatini vererek bakabilme süresi bu kadar kısa.

Bir iş görüşmesine gittiğinizde, hoşlandığınız birisiyle ilk buluşmanızda yada bir arkadaş ortamına ilk kez girdiğinizde olumlu bir etki yaratmak ve insanların sizden hoşlanmasını sağlamak da bu 1.5 dakikaya bağlı.

California üniversitesi'nde insanlar arası iletişim konusunda doktora yapmış olan iletişim uzmanı Nicholas Boothman, biriyle tanıştığınızda en önemli anın karşınızdaki kişinin tüm dikkatini size yoğunlaştırdığı ilk 90 saniye olduğunu söylüyor.

İki hafta önce ABD'de piyasaya çıkan kitabı ''90 Saniyeden Kısa Zamanda Kendinizi Sevdirmenin Yolları / How To Make People Like You In 90 Seconds or Less''e göre, bu kadar kısa bir sürede her çeşit insanın gönlünü fethetmek mümkün, yeter ki oyunu kurallarına göre oynayın. Doğru tavrı takınmaktan karşınızdaki kişilerle senkronize bir vücut dili tutturmaya, konuşmaya doğru kelimelerle başlamaktan göz teması kurmaya ve nasıl karakter tahlili yapılacağına kadar her konuda ipuçları sunan kitap son derece iddialı.

''Her yerde, her zaman, herkesle hızlı, samimi ve anlamlı bir ilişki kurabilirsiniz, üstelik bunu sadece 1.5' dakikada yapabilirsinİz'' diyen kitap Amazon.com'un ''en çok satanlar'' listesinde üçüncü sıraya yerleşti bile.

Herşey ilk izlenimde gizli
Nicholas Boothman asllnda AT&T ve Revlon gibi ünlü markalarla çalışmış, uluslararası üne sahip eski bir moda ve reklam fotoğrafçısı.

İlk izlenimin ne kadar önemli olduğunu, tek bir görüntünün insanları nasıl etkileyebileceğini fotoğraf çekerken öğrenmiş. Ünlü bir fotoğrafçı olarak tanınmasına bakılırsa çektiği fotoğraflarda yarattığı imajlarla insanlarla ilişki kurmayı da başarmış.

''Fotoğrafçılık kısa zamanda olumlu bir ilişki kurma konusunda yeteneklerimi geliştirmemde büyük rol oynadı'' diyor Boothman.

Bu konudaki yeteneği sonunda ağır basınca fotoğraf makinesini bir kenara bırakıp, kendini tamamen iletişim üzerinde uzmanlaşmaya vermiş. California üniversitesi'nde insanlar arası iletişim ve nörolinguistik konularında master yapan Boothman bu konuda yeni fikirler geliştirmeyi de ihmal etmemiş. Ve ilk tanışma anındaki iletişimin bir insanı sevip sevmemeye karar vermekte en önemli rolü oynadığı tezinden yola çıkarak, çalışmalarını bu konuda yoğunlaştırmış.

Bir süredir ABD'nin her yerinde ''pozitif iletişim'' konulu konferanslar ve seminerler veren Boothman'ın tüm fİkirlerini basit birer ''insanların gönlünü çalma yöntemi''ne dönüştürdüğü ilk kitabı da oldukça iddialı.

"İnsanlar sizi sevip sevmeyeceklerine, siz daha ağzınızı açıp bir söz söylemeden karar verirler'' diyor Boothman.

Bu tezinin altında güvenilir bir kaynak var. Harvard Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir araştırma bütün bir görüşmeyi en çok etkileyen anın, ilk iki saniye olduğunu gösteriyor. İyi bir ilk izlenim yaratmak bu yüzden son derece önemli.

Konuşma aşamasına bile geçmeden etkili bir giriş yapmak için Boothman'ın önerdiği ilk taktikse doğru tavır takınmak.

"Daha ilk karşılaşmada bir tavrınız olmalı" diyor, ''çünkü tavır sizin nasıl biri olduğunuzun yansımasıdır" Ama bu tavrın olumlu olması gerekir. "Sıcakkanlı, samimi, yardımsever, güvenli ya da ilgili" bir tavır takınmak en işe yarayanlar arasında elbette.

Sabırsız, öfkeli, agresif, güvensiz görünmekten ise mutlaka kaçınmak gerekiyor. Çünkü, takındığınız tavır hareketlerinizden konuşmanıza ve ses tonunuza kadar herşeye yansıyor.

Boothman'ın önerdiği ikinci ilginç taktik ise...
Boothman'ın önerdiği ikinci ilginç taktik ise karşınızdaki kişiyle senkronize hareket etmek.

"Herkes kendine benzeyeni sever" diyor Boothman.

"Karşınızdaki kişinin davranışlarını, hareketlerini, vücut dilini, ses tonunu, hatta nefes alışını benimser, onun gibi davranırsanız o kişi kendini güvende hissedecektir. El kol hareketleri yapıyorsa siz de yapın, mimiklerini taklit edin, öne doğru eğilerek konuşuyorsa siz de öyle konuşun. Tıpkı aynı sandalda kürek çeken iki insanın uyumu gibi bir uyum yakalamanız an meselesi."

Elbette davranışların yanında doğru konuşmak da son derece önemli. Bunun için Boothman'ın önerdiği en önemli nokta açılış cümlesinde karşınızdaki kişiyle ortak bir noktanız varsa ona dair bir şey söylemek.

"Örneğin bir partide biriyle tanıştığınızda şöyle bir cümleyle konuşmaya başlayabilirsiniz: 'Ne kadar güzel bir parti.' Hemen ardından soracağınız 'Ev sahibini nereden tanıyorsunuz' gibi bir soru da konuşmanın devam etmesini sağlayacaktır."

Sorudan sonra yapılması gereken vücut hareketlerini de yabana atmamak gerekiyor. Karşınızdaki kişinin yanıtını dinlerken başınızla onu onaylamanız, ilgiyle dinlemeniz ve sık sık göz temasında bulunmanız da çok önemli.

tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
Maestroo
Yeni Üye

Toplam 22 yazı
19/07/2008 :  12:44:06  Alıntı
Çok güzel

Yerleşim : Türkiye / Bursa  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
bendenizim
Yeni Üye

Toplam 63 yazı
19/07/2008 :  13:22:48  Alıntı
aa =)

Yerleşim : Türkiye / İngiltere  |  Meslek : Emekli
wanlee
Yeni Üye

Toplam 8 yazı
20/07/2008 :  23:00:56  Alıntı


yaw ben 18 yıldır sewdiremedim kendimi 1.5 dakikada mı olacak bu iş

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Öğrenci
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
20/07/2008 :  23:37:26 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Bir altyapı olmalı tabiki her türlü davranış tekniğine rağmen karşındaki kendini kapatmışsa etkilemek en azından hemen olumlu tepkilerine maruz kalmak mümkün olmayabilir. Ben gene de bu tür tekniklerin büyük oranda işe yaradığı kanatindeyim. Biraz kandırmaca olsada . . .
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
HSBT26
Yeni Üye

Toplam 28 yazı
17/01/2009 :  21:35:37 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
bunun varlığına yeni rastlanmış olması şaşırtıcı. Bunların hepsinin temelinde de bana kalırsa özgüven yatıyor. Bahsettiği tavır takınma direkt olarak etkiliyor karşıdakini. Sonuç ne olursa olsun bu sistemin işe yaradığına eminim : )
İş yok diyenlere inat kendi işini kuran arkadaşlar ; emin olun doğru yoldasınız

Yerleşim : Türkiye / Eskişehir  |  Meslek : İletişim
sibaru
Üye

Toplam 170 yazı
02/03/2009 :  01:02:40  Alıntı
Kişisel gelişimle ilgilenen arkadaşlara Ahmet şerif izgören 'in kitaplarını tavsiye ederim, özellikle " hıdır kişisel gelişiyor " isimli kitabını mutlaka okumalısınız.. :)

Yerleşim : Türkiye / Afyonkarahisar  |  Meslek : Diğer
ASİL TURK
Üye

Toplam 303 yazı
02/03/2009 :  17:23:05  Alıntı
yaa okudum ama ben bilmeden bunların bazılarını yapıyomusum...
ya hemen herkes beni sever zaten İSTİSNALAR HARİÇ...
İSTİSNA BENSEM, KAİDELER BOZULUR...

Yerleşim : Türkiye / Kahramanmaraş  |  Meslek : Öğrenci
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
30/06/2009 :  22:17:11 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Fakat bir sorun var. Ben günlük hayatımda çok farklı kültürel yapıya ve görüşe sahip zengin ve fakir bir çok insanla konuşuyorum. Sohbetler tavrımdan dolayı genellikle samimi geçer. Konu konuyu açar ve ben bir şeyler anlatırım. Bazen siyasi içerikli şeylerden bile bahsederim.

Eğer karşımdaki benimle tamamen hemfikirse ki genellikle böyle olur, samimi olmadığından emin olurum !!

Bu durumda Boothman takdiğinin koyu renkli kısımları çok da geçerli değil gibi . . . . Ya da en azından en akıllıca takdik değil .



tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
23/08/2009 :  16:17:15 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Ben bu başlıktaki yazıyı üniversitenin ilk yıllarında adını hatırlamadığım bir dergide bulup kesip defterimin arasına koymuşum aradan geçen yıllarda unutup gitmişim.

Geçen sene bu yazıyı bulup tekrar okuyunca ilk işim buraya yazmak olmuştu.

Gençlikte mantık ön planda idi. Konuşkandım ama kolay diyaloğa giremezdim. Diyaloğlar kendiliğinden gelişmezse diyaloğu kendi başıma ortaya çıkaramazdım. Büyüdükce diyaloğların bazı ortamlarda sadece benden çıkamaya başladığını farkettim. Bu ilk tespitimdi diyaloğlar konusunda.

Sonra bir gün, hiç konuşmadığım halde bazı ortamlarda otomatikman sevilen bir insan olabildiğimi farkettim. Nedendir acaba diye düşündüm. Bunun doğallıktan ortaya çıktığını anladım. Bir ortamda gereksiz yere konuşmayınca da insanların sizin hakkınızda bir fikirleri olabiliyor. Yani samimiyet ifade ediyorsunuz. Sizi ortamdaki diğer insanlarla veya kafalarının içinde bildikleri diğer insanlarla mukayese ediyorlar. Sadece sessiz kalıp gereksiz bir konuşmayı gerçekleştirmeyerek insanların hakkınızda bir fikir edinmelerini sağlamış oluyorsunuz. Bu samimiyet ifade etme konusu da diyaloğlarda ikinci tespitim oldu.

Ben doğal olmayı severim. Üzgünken üzgün , sevinçli iken sevinçli davranmak. Sıkıntı çekiyorsam rol yapmayıp sıkıntımı paylaşmak.

Ancak içinizde bir yaşama sevinci hep bulunmalı. İnsanın sıkıntısı sevincinden çoktur. Rol yapmama adına hayatı sıkıntı içinde geçirmek sıkıntınızı katlamaktan başka bir işe yaramaz. Sıkıntılarınızı bir süre sonra atlatacağınızı bilmenin sevincini yaşamak daha akıllıca olur.

Bu unuttuğum yazı defterimin arasında dururken ben bu konuda bir takım aşamalar geçirmişim farkında olmadan.

Bence bu tip şeyleri uygulamaya koyun. Hayatın özü iletişimdir zira . . .

Bir çok şeyi yoluna koyar.
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
cellat_erdem
Yeni Üye

Toplam 1 yazı
27/07/2010 :  20:47:58  Alıntı
buradaki bilgiler cok iyi.ayrica benim hayatim boyunca kullandigim taktiklerden birini onerebilirim.
gulumseyin hemde bol bol birisiyle ilk tanistiginizda isminizi soylerken onun ismini ogrenirken gulumseyin
cunku gulumsemenin oyle bir enerjisi varki karsinizdakini,cevrenizdekileri sarip sarmaliyor.

Yerleşim : Türkiye / Bursa  |  Meslek : Öğrenci
afcaglar
Yeni Üye

Toplam 95 yazı
30/12/2010 :  11:51:29  Alıntı
guzel taktikler. Fakat her zaman turk insaninda
ise yaramayabilir bence
AFÇ

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : Hazır giyim
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
07/12/2011 :  02:57:13 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
İnsan dediğin karıncadan farksız. Hepsinde aynı temel yazılım yüklü. İranlı, Danımarkalı, Türk inan hiç farketmez. Hepsi de aynı etkiye aynı tepkiyi verir.

Karıncalara bak. Karşına tepe çıkarsa sağından dolaş.

İnsanlara bak. Gülümsüyorsa iyi davran.

Bir labirentin içinde karınca yada farelerden daha vasıflı değiliz aynı dürtülerle hareket ederiz.

Bu durumda karakterin nasıl olursa olsun dürtülere hitap ettiğinde sonuç alırsın gibi bir olgu çıkar karşımıza.

Çok da güzel çalışır emin ol.

( Eğer hayatını olduğun gibi yaşamak istemiyorsan ! )
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
casa
Üye

Toplam 125 yazı
07/12/2011 :  04:24:55  Alıntı
Eski konuları canlandıralım

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Diğer
cmlq23
Üye

Toplam 129 yazı
07/12/2011 :  13:36:34  Alıntı
Aslında güzel bir yazı, ben de kendimi sevdirmek konusunda benzer hareketlerde bulunup kısa sürede kendimi sevdiririm. ama Türkiye de kendinizi sevdirmeniz çok önemli değil, korku salan bir tipseniz işleriniz daha doğru yürüyor. Amerika'da kendini sevdirmek önemli olabilir, ancak şunu fark ettim ki bizim insanımız sevdiğine değil, korktuğuna tabi oluyor. bu analizi de göz ardı etmemek lazım
cmlq

Yerleşim : Türkiye / Elazığ  |  Meslek : Serbest meslek
twistertan
Üye

Toplam 334 yazı
09/01/2012 :  00:03:57  Alıntı
iscinin somuruldugu bir devirde yasiyoruz halen ve bu durum ortadan kalkmadikca isci isterse aziyla kus tutsun yinede begenilmeyecektir cunku somurunun sonu yoktur ilk bakista sevdirse bile ne tip insan oldugu ortayay cikacaktir bu nikol denen sahis avrupa kulturu tarzindan yaklasmis yani iki yuzlu olcaksiniz karsidaki ne yutturacasiniz.avrupalilarin genetgiinde var bu ben ingilterdeyim canli yasiyorum bunlari.aynen boyleler zaten dunyayi yonetmelerinin ve somurmelerinin sebebide iki yuzluluk ve hiyanet.sadce teknolojiye ve bilime katkilari olmustur bunlarin yigidi oldur hakkini yeme demislerya.eger bu is gorusmesiyse bu fikire katilmiorum ama normal insan iliskileriyse katiliyorum cunku ilk verdiginiz tepki neyse oyle devam eder iliskileriniz.biriyle ilk tanistiginizda ona bi kac espiri yaptiysaniz sanla ve onu guldurduyseniz karsinizdaki sizi komik biri sancaktir ve sizi her gordugunde pozitif enerjiyle yaklasicaktir ve sizde ona ayni tepkiyi yansiticaksiniz.amam tam tersi bi tam tersi bi davranis yaptiysaniz size olan tepkisi ise yine ters oranda yansicaktir.oyuzden ilk an onemli insan iliskilerinde menfaatin olmadigi ortamlarda gecerlidir.

Yerleşim : Türkiye / İzmit  |  Meslek : İthalat / İhracat
caliskanh
Üye

Toplam 142 yazı
09/01/2012 :  10:18:31  Alıntı
peki akın bey bu durumu bizim dünyaca ünlü mutasavvuf değerimiz Mevlana hazretlerinin "ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün" prensibiyle nasıl izah edeceksiniz. bizim değerlerimiz Mevlananın değerleri olmalı değilmi?

Yerleşim : Türkiye / İzmir  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
09/01/2012 :  11:35:28 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - caliskanh
bizim değerlerimiz Mevlananın değerleri olmalı değilmi?


Hem Değil ,

Hem de sevimli görünmeye çalışmanın Mevlana düstürüyla ortaya çıkardığı tezat ne ola ki ?

Hepimiz Hrantız gibi bir sapkınlığın kraldan çok kralcılığın gereğinden fazla görüldüğü toplumumuzda Mevlana yı sevsek de benimsemek zorunda değiliz. Hatta belki çok sevmek zorunda bile değiliz. Az sevsek de olur.

Mevlana nın hakkı var hatta belki onun kapısındaki öğrencilerinin, ve hatta arkadan gelen zamanlarda Mevlanayı çok fazla benimsemiş belli başlı kişilerin de hakkı var. Allaha büyük bir aşk hissederek bağlanmaya. İbadeti, içindeki tüm duyguları seferber ederek yapmaya. Bizler sıradan insanlarız. Çoluk çocuk yaşarken kendimizi tek bir ilahi noktaya adamaya kalkmak belki de bir çok kişiye haksızlık bile olacak. Biz aşkı karşı cinse duymalı kendimizi zaptepmeli işin çılkını çıkarmamalıyız. Ama karşı cinsle işi olmayan içindeki aşk duygularını alıp en olmadık işlerde kullanabilir hakkı vardır. Ben dünyaya geyik avlamak için geldim bir erkeğe gül vermeyi düşünmek herşeyin başı sevgi diye dolaşmak bana göre değil örneğin.

Burada bir ayrıntıyı da atlamayalım bağlanılan ilahi nokta Allah. Mevlana değil !! Mevlana bir araç bu konuda. Ama çok eğilimliyiz direk Mevlana ya tapınmaya. Hz. Mevlana da aynı bizim gibi bir insan. Senden benden bir adım önde hepsi bu. Sev ama tadını kaçırma.

İşte Hz. Mevlana' nın da dediği gibi, herşeyi ve herkesi bağrına basabilmek herkesin harcı da değil.

Saygılar sevgiler . . .


tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
09/01/2012 :  11:46:50 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Tabi burada bir noktayı daha belirtmek lazım. Biz Mevlana nın değerlerinden öğretisinden insanları sevmek gerektiği mesajından bahsediyoruz. Hepimizin ortak değerlerinden bahsetmiyoruz. Yani müslüman mahallesinde salyangoz satma eğiliminde olmaktan da bahsetmiyoruz . . .
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
akinselcuk
Editör

Toplam 5590 yazı
08/04/2012 :  22:08:32 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Başlığın birinde 8 dakikada evet dedirt diye bir kitaptan bahsedilmiş. Onu görünce bu başlık geldi aklıma. 8 dakikaya karşılık 90 saniye hangisini kullanırsanız kullanın. : )

Yazarların dediğinde gerçeklik payı var mıdır yok mudur biz tartışaduralım onların kitap geliri patladı gitti Seyyar Tayyarın deyişiyle . . .
tamnland.com

Yerleşim : Türkiye / Türkiye  |  Meslek : Diğer
giyotin
Üye

Toplam 381 yazı
02/08/2014 :  14:51:30  Alıntı
kaç gündür reklam - ikna üzerina kitap arıyodum. bu olabilir paylaşıma çok teşekkürler :)
158

Yerleşim : Türkiye / Mardin  |  Meslek : Reklam
masal06
Üye

Toplam 2659 yazı
15/11/2014 :  16:21:55  Alıntı
Alıntı Yapılan Metin:
Yazıyı gönderen - akinselcuk
Birilerinin sizi sevip sevmemesi an meselesi. İnsanlar arası iletişim uzmanı Nicholas Boothman'ın "90 Saniyeden Kısa Zamanda Kendinizi Sevdirmenin Yolları" adlı kitabı iş, aşk ve arkadaşlık ilişkilerinde etkileyici bir başlangıç yapmanın püf noktalarını anlatıyor.

Düz renk bir duvara kesintisiz olarak ne kadar bakabilirsiniz? Cevap: Sadece 90 saniye.

İnsanın bir şeye tüm dikkatini vererek bakabilme süresi bu kadar kısa.

Bir iş görüşmesine gittiğinizde, hoşlandığınız birisiyle ilk buluşmanızda yada bir arkadaş ortamına ilk kez girdiğinizde olumlu bir etki yaratmak ve insanların sizden hoşlanmasını sağlamak da bu 1.5 dakikaya bağlı.

California üniversitesi'nde insanlar arası iletişim konusunda doktora yapmış olan iletişim uzmanı Nicholas Boothman, biriyle tanıştığınızda en önemli anın karşınızdaki kişinin tüm dikkatini size yoğunlaştırdığı ilk 90 saniye olduğunu söylüyor.

İki hafta önce ABD'de piyasaya çıkan kitabı ''90 Saniyeden Kısa Zamanda Kendinizi Sevdirmenin Yolları / How To Make People Like You In 90 Seconds or Less''e göre, bu kadar kısa bir sürede her çeşit insanın gönlünü fethetmek mümkün, yeter ki oyunu kurallarına göre oynayın. Doğru tavrı takınmaktan karşınızdaki kişilerle senkronize bir vücut dili tutturmaya, konuşmaya doğru kelimelerle başlamaktan göz teması kurmaya ve nasıl karakter tahlili yapılacağına kadar her konuda ipuçları sunan kitap son derece iddialı.

''Her yerde, her zaman, herkesle hızlı, samimi ve anlamlı bir ilişki kurabilirsiniz, üstelik bunu sadece 1.5' dakikada yapabilirsinİz'' diyen kitap Amazon.com'un ''en çok satanlar'' listesinde üçüncü sıraya yerleşti bile.

Herşey ilk izlenimde gizli
Nicholas Boothman asllnda AT&T ve Revlon gibi ünlü markalarla çalışmış, uluslararası üne sahip eski bir moda ve reklam fotoğrafçısı.

İlk izlenimin ne kadar önemli olduğunu, tek bir görüntünün insanları nasıl etkileyebileceğini fotoğraf çekerken öğrenmiş. Ünlü bir fotoğrafçı olarak tanınmasına bakılırsa çektiği fotoğraflarda yarattığı imajlarla insanlarla ilişki kurmayı da başarmış.

''Fotoğrafçılık kısa zamanda olumlu bir ilişki kurma konusunda yeteneklerimi geliştirmemde büyük rol oynadı'' diyor Boothman.

Bu konudaki yeteneği sonunda ağır basınca fotoğraf makinesini bir kenara bırakıp, kendini tamamen iletişim üzerinde uzmanlaşmaya vermiş. California üniversitesi'nde insanlar arası iletişim ve nörolinguistik konularında master yapan Boothman bu konuda yeni fikirler geliştirmeyi de ihmal etmemiş. Ve ilk tanışma anındaki iletişimin bir insanı sevip sevmemeye karar vermekte en önemli rolü oynadığı tezinden yola çıkarak, çalışmalarını bu konuda yoğunlaştırmış.

Bir süredir ABD'nin her yerinde ''pozitif iletişim'' konulu konferanslar ve seminerler veren Boothman'ın tüm fİkirlerini basit birer ''insanların gönlünü çalma yöntemi''ne dönüştürdüğü ilk kitabı da oldukça iddialı.

"İnsanlar sizi sevip sevmeyeceklerine, siz daha ağzınızı açıp bir söz söylemeden karar verirler'' diyor Boothman.

Bu tezinin altında güvenilir bir kaynak var. Harvard Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir araştırma bütün bir görüşmeyi en çok etkileyen anın, ilk iki saniye olduğunu gösteriyor. İyi bir ilk izlenim yaratmak bu yüzden son derece önemli.

Konuşma aşamasına bile geçmeden etkili bir giriş yapmak için Boothman'ın önerdiği ilk taktikse doğru tavır takınmak.

"Daha ilk karşılaşmada bir tavrınız olmalı" diyor, ''çünkü tavır sizin nasıl biri olduğunuzun yansımasıdır" Ama bu tavrın olumlu olması gerekir. "Sıcakkanlı, samimi, yardımsever, güvenli ya da ilgili" bir tavır takınmak en işe yarayanlar arasında elbette.

Sabırsız, öfkeli, agresif, güvensiz görünmekten ise mutlaka kaçınmak gerekiyor. Çünkü, takındığınız tavır hareketlerinizden konuşmanıza ve ses tonunuza kadar herşeye yansıyor.

Boothman'ın önerdiği ikinci ilginç taktik ise...
Boothman'ın önerdiği ikinci ilginç taktik ise karşınızdaki kişiyle senkronize hareket etmek.

"Herkes kendine benzeyeni sever" diyor Boothman.

"Karşınızdaki kişinin davranışlarını, hareketlerini, vücut dilini, ses tonunu, hatta nefes alışını benimser, onun gibi davranırsanız o kişi kendini güvende hissedecektir. El kol hareketleri yapıyorsa siz de yapın, mimiklerini taklit edin, öne doğru eğilerek konuşuyorsa siz de öyle konuşun. Tıpkı aynı sandalda kürek çeken iki insanın uyumu gibi bir uyum yakalamanız an meselesi."

Elbette davranışların yanında doğru konuşmak da son derece önemli. Bunun için Boothman'ın önerdiği en önemli nokta açılış cümlesinde karşınızdaki kişiyle ortak bir noktanız varsa ona dair bir şey söylemek.

"Örneğin bir partide biriyle tanıştığınızda şöyle bir cümleyle konuşmaya başlayabilirsiniz: 'Ne kadar güzel bir parti.' Hemen ardından soracağınız 'Ev sahibini nereden tanıyorsunuz' gibi bir soru da konuşmanın devam etmesini sağlayacaktır."

Sorudan sonra yapılması gereken vücut hareketlerini de yabana atmamak gerekiyor. Karşınızdaki kişinin yanıtını dinlerken başınızla onu onaylamanız, ilgiyle dinlemeniz ve sık sık göz temasında bulunmanız da çok önemli.


Aslında Koyu renkle yazan kısım Mevlana'nın "Ya Göründüğün Gibi Ol Yada Olduğun Gibi Görün" öğüdüyle çakışıyor
Günümüzün makineleşen dünyasında Rekabet, kazanma hırsı arttıkça insanlığın manevi dünyasındaki değerler de değişikliğe uğruyor galiba
Çok merak ediyorum Bu iletişim uzmanı Nicholas Boothman Mevlana devrinde yaşamış olsaydı Koyu renkle yazdığım yorumunun değeri ne olurdu ?
Günümüzde Başarılı olmak için Bukalemun gibi İnsanların tavır ve davranışlarına göre kendi davranışlarımızı ayarlamakmı Yoksa Ünlü Düşünür Mevlana nın "Ya Göründüğün Gibi Ol Yada Olduğun Gibi Görün" öğüdündeki gibi doğal halimizle çevremizin bizi kabul etmesini sağlamakmı daha etik olur? tartışılır
"BEDAVA PEYNİR SADECE FARE KAPANINDA OLUR"

"Zirvelerde Kartallar da bulunur, Yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir."


ßeLki Sandığınız Kadar Ukala,
ßeLkide Tahmin Edemeyeceğiniz Kadar Mütevaziyim
ßiraz SakLıyım ßazen YasakLıyım Kimseyi Örnek ALmam
Kimseye Örnek OLmam Arkama ßakmam 'AsLa' Demem
'Keşke'Leri Sevmem !!
ELeştiri DinLerim Nasihat DinLemem


Şüpheciyim ama kuruntu yapmam Kendimle çelişebilirim ama kafama takmam Dalga geçerim ama kırmam Ciddiye alırım ama kapılmam Huzur veririm ama söz vermem Sahip olurum ama ait olmam....


Yerleşim : Türkiye / Samsun  |  Meslek : Satış / Pazarlama
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

9.55 saniye.
04:13:26, 19 Nisan 2024, Cuma

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım