Kariyer ille de kariyer... - Koniks.com

Koniks.com
Kullanıcı adı:
Şifre:
Şifremi hatırla


    Ana Sayfa          Forumlar          Arama          Yardım           Kayıt Ol

Kariyer ille de kariyer...


heartbeat
Yeni Üye

Toplam 17 yazı
05/03/2004 :  16:02:35 Bu yazıdan alıntı yaparak yorum yaz Alıntı


Kariyer, 21. yüzyılın en popüler sözcüklerinden biri olsa gerek... Sonu olmayan bir yol tanımını anlamlı bulmakla beraber, kariyer sözcüğünü karşılamadığını düşünüyoruz. Oysa kariyerle ilgili yazılar genelde bu tanımlamayla başlıyor ve özellikle bu yolun başında duran genç bir insan için bu tanım bize göre çok da iç açıcı değil. Düşünsenize, bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve bu yolun sonsuzluğu, size en çok tekrarlanan şey oluyor. Nereye kadar dayanır veya devam etmek için nasıl bir motivasyon geliştirirdiniz?

O zaman gelin kariyeri günlük hayatın içinde irdeleyip, günlük hayatın içinden örneklerle bir kez daha ele alalım ve gerçekten sonu olmayan bir yol mu, yoksa uzun ve istenilen yere gidildiğinde zevkli bir yolculuk mu birlikte karar verelim…





“Bir insan her zaman bir hikaye anlatıcısıdır, kendi hikayeleriyle ve başka insanlarca anlatılan hikayelerle kuşatılmış olarak yaşar, başına gelen her şeyi bu hikayeler çerçevesinde görür ve hayatını sanki hikaye ediyormuşçasına yaşamaya çalışır.”

Jean-Paul Sartre, Sözcükler



Hikaye ilginçti. Seminer salonundaki 200 kişiye yönelik konuşmasını tamamlamak üzere olan genç PR uzmanı, sözlerini şöyle tamamladı: “Kariyer yaratılabilir. Eğer eğitim, kültür, vizyon gibi asal kavramlara sahipseniz, kariyerinizi tam ortasında yeniden yaratmanız, değiştirmeniz hatta ortadan kaldırmanız mümkün. Kişisel PR işte burada devreye girer ve insanı bazen hiç olamayacağı bir yere, bazen de olması gereken yere sihirli bir dokunuşla ***ürür. Televizyonlarda izlediğiniz yaldızlı imgeler birer pazarlama hilesi, PR yaratısı olabilir. Ama içlerinde gerçekten yapması gerekenleri yapmış ve devamını pazarlamanın sihirli gücüne bırakmış çok kişi var. Şimdi bu gözle bir kez daha bakın. Onları artık birbirlerinden ayırabileceksiniz.”



Bilgi yakınlaşması ve yan etkileri



21. yüzyıl bize hızla öğretmeye devam ediyor. 21. yüzyıl insanı zengin bir insan. Bilgi bir zamanlar başkalarının dudaklarının ucunda ve kütüphane raflarındayken, artık hepimizin çok yakınında, masasında, karşısında... Bu çağa ismini veren iletişim kavramı, bizi hem yaşamımız hem de kendimiz hakkında yeniden düşünmeye yönlendiriyor. 21. yüzyıl insanı zengin bir insan, çünkü artık kolları tüm dünyayı kucaklayabilecek kadar uzun...

21. yüzyılın insanı izleyerek yaşıyor. Çevresinde olup bitenleri izleyebileceği her türlü konfora sahip. Dünya istediği an bilgisayarında, istediği an cep telefonunda olabiliyor. Bu bir açıdan büyük bir lüks ama bir açıdan da çaba harcama yeteneğini körelten yan etkileri güçlü bir çağ hastalığı... Bu yan etkilerin en önemlisi ve insanı en çok korkutanı acımasız rekabet ortamında ayakta kalma çabası. Ayakta kalmanın herkes için bir anlamı olabilir. Kimisi için belli bir standardı korumak, kimisi için aç kalmadan yaşayabilmek, kimisi için zenginlik ve kimisi için de kariyer...



Kariyer nedir?



Bazen duyarsınız, başarılı bir insandan söz edilirken “kariyer sahibi” denilir veya ara sıra “Kariyer yapmak istiyorum,” cümleleriyle de karşılaşırsınız. Kariyer, bu tanımlamalarda iş hayatındaki üst pozisyonları işaret etmektedir.

Gözden geçirilen tanımlamalar arasında bu yazının konseptine en uygun olanı şuydu: “Kişinin yaşamı boyunca edindiği işe ilişkin deneyim ve faaliyetler olarak algıladığı tutum ve davranışlar dizisi.” İnsanlar hem sosyal hayatlarında hem de iş hayatlarında kendileri için uygun gördükleri hedefe ulaşmak amacıyla birçok süreçler yaşar ve bu süreçlerde uygulanan programlar sonucunda oluşan deneyim ile birikim, kariyerin oluşmasında büyük önem taşır. Biraz karışık bir cümle olmasına karşın aslında özet olarak şunu söyleyebilmek mümkün: İnsanların hem özel hayatlarında hem de iş hayatlarında yaptıkları her şey kariyerlerini etkileyen bir yapıtaşıdır ve yaşadıkları tüm olumlu ya da olumsuz deneyimler kariyerlerine etki eder.



Kariyer planlaması



Kariyer bireye ait bir kavramdır. Öyleyse, kariyerin planlanması öncelikle bireyin kendisiyle ilgilidir. Kariyerin planlanması süreci bu konuda fikir üretebilecek duruma gelinceye dek aile desteğiyle söz konusu olabilir ama bu destek planlama şeklinde değil, bireyin kariyerini planlanması aşamasında ihtiyacı olan donanımları sağlama biçiminde olmalıdır. Bu donanım, kültür, eğitim ve yaşama ait asal enstrümanların doğru kullanımı gibi çeşitlendirilebilir. Bunun dışında birey, planlama sürecinde önce kendisini doğru tanımlayabilmek zorundadır. Beceriler, değerler, ilgi alanları bu tanımlamada söz konusu olacak kriterler olarak özetlenebilir.

Kariyer planlamasının üniversite sonrasına bırakılması ne yazık ki sağlıklı bir planlama için geç sayılacaktır. Meslek seçimi, kariyer planlamasının en önemli aşamalarından biridir ve üniversite öncesi bu seçime yönelik somut bir yol alınamamış olması, sonrasında mutsuz bir iş hayatı ve dolayısıyla da sağlıksız bir kariyer yolculuğu getirebilir. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra farklı bir alanda başarı kazanmış insanlar da vardır elbette ama ideal yöntem, insanın yetenek ve ilgi alanını doğru tanımla**** bu alanda bir eğitim alması, ardından da kariyer yolculuğuna kendisini mutlu eden işi yaparak devam etmesidir. Bugün iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin her bölümünden mezun olan insanlar, işletmelerde pek çok farklı alanlarda başarılı olabiliyor, üniversitenin kendilerine sağladığı ön bilgileri farklı alanlarda uzmanlaşarak yetenekleri doğrultusunda yeniden şekillendirebiliyorlar. Örneğin, işletme bölümü mezunu bir insan, yeteneği doğrultusunda web tasarımcısı olarak da çalışabiliyor ve kariyerini bu şekilde devam ettirebiliyor. Ama yolculuğun bir noktasında geriye dönük olarak değerlendirme yaptığında, bu uzmanlık alanını daha çok ilgilendiren bir bölümden mezun olmuş olmayı düşünebiliyor. Bazı özel meslekler (doktorluk, avukatlık, vb.) dışında yükseköğrenim almış olmak Türkiye koşullarında yeterli olmadığına göre, insan kariyerini en doğru adımlamak için nelere sahip olmalı, neler yapmalı?



“Farklıyım. Çünkü...”



“İmkansızı ancak saçmaya yeltenenler başarır.”

Albert Einstein



“21. yüzyıl insanı zengin” dedik, yazımızın başlarında... Evet, zengin, fazladan tüketebileceği her şeye sahip ama önemli bir düşmanı var: Rekabet. Hele hele kurumsal yaşamda her an ve her pozisyonda karşılaşabileceği bu düşmanla baş edebilmesinin ise tek bir yolu var ve o da, kendisini farklı kılabilecek özelliklerini açığa çıkarmak ve bu özellikleri geliştirmek...

X firmasının insan kaynakları yöneticisi, açılan tek kişilik pozisyona başvuran 738 kişinin CV’leri arasında epeyce bir yorulup, sonunda mülakatlara başladığı zaman şunları paylaştı: “Hepsi üniversite mezunu, aralarında MBA yapmış, yurtdışında okumuş olanlar da var. Tüm başvuruların arasında lise mezunu olanların oranı sadece %3. Yabancı dil bilme oranı %83. İşe yönelik deneyim sahibi olanların oranı ise %56. Bu üç oranın ortak kümesini oluşturan insanların sayısı da hiç de azımsanacak gibi değil: %34. Kendileri için ellerinden gelen her şeyi yapmış görünüyorlar ama mülakatlar sırasında tüm bu özellikleri bir kenara bırakıyor ve başka bir şey arıyoruz: İşe bakış açıları, kendilerini farklı alanlarda nasıl yetiştirdikleri, nasıl göründükleri... Nasıl göründüklerinin ötesinde, kendilerini ve yaptıkları işi nasıl ifade ettikleri de önemli... Çok açık söylemek gerekirse, özellikle insan kaynakları siteleri aracılığıyla yapılan başvurularda rumuz olarak seçtikleri sözcük bile bazen itici veya ikna edici olabiliyor. Bu seçimi yapabilmek gerçekten de giderek zorlaşıyor.”

Nedir aradıkları? İyi giyinmek mi, düzgün bir diksiyon ve etkili bir konuşma tarzı mı? Ne kadar kültürlü olduğunuzla veya vücut dilinizi nasıl kullandığınızla mı ilgileniyorlar? Öncelikle, her kurumun aradığı pozisyona yönelik somut kriterleri olacaktır ama devamında sizi farklı kılacak olan, kariyerinize yönelik yaptığınız tüm planların sonucunda vardığınız noktadır. İyi veya kötü...

Bazen bir mağazaya gidiyorsunuz ve mağazanın özel olanaklarından yararlanabilmek için bir form doldurmanız isteniyor. O formda birtakım formal bilgilerin yanı sıra, sizin sosyoekonomik, sosyokültürel yapınızı ortaya koyabilecek bazı sorulara yanıt veriyorsunuz. Hangi gazeteyi okursunuz? Hangi TV’yi izlersiniz? Ne marka araba kullanırsınız? Bu sorularla mağaza sizi tanımlamaya çalışır. Amacı ise, devamında vereceği hizmetleri planlarken karşısında nasıl bir müşteri kitlesinin olduğunu saptayabilmek ve stratejilerini buna göre geliştirebilmektir. Verdiğiniz tüm bilgiler sizi özetleyen ipuçlarıdır. Kariyer yolculuğunuzu da bu bazen çok önemsiz gibi görünen ipuçları etkiler. Kendinizi geliştirmek için yaptığınız her şey kariyerinizi ilgilendirir.

Küresellik kavramı yaşamımızın bu kadar içinde değilken, her konuda olduğu gibi iş hayatı konusunda da işimiz kolaydı. Eğer iyi bir eğitim aldıysak, işyerine yeterince bağlıysak ve işimizi gerektiği gibi yapıyorsak, çalıştığımız kurumla ilişkimizin uzun ömürlü olmaması için hiç bir sebep yoktu. Birey tarafında da aynı şey geçerliydi aslına bakarsanız. Gereken zamanda ve miktarda ücret artışı, terfi olanakları ve sosyal olanaklar yeterliyse, işin ömürlük olmaması sadece özel nedenlerle (hastalık, göç vb.) mümkündü. Bunu en çok şu örnekle gözlemleyebiliriz: Geleneksel aile yapılarında anne babalar çocuklarının sık iş değiştirmesine tepki gösteriyorlar. Yeni işiniz eskisinden çok daha iyi olsa bile, “Maaşın da iyiydi, kalsaydın keşke...” cümlesini duyuyorsunuz. Veya ani bir gelir artışı onlarda benzer korkular doğuruyor. Değişiklik onlarda doğal bir güvensizlik yaratıyor, çünkü alıştıkları sistem bu değil. Oysa bugün hem şirketlerin bireylerden bekledikleri, hem de bireylerin şirketlerden bekledikleri çok farklı.



Esnek kariyer ve kariyer geliştirme



Kariyerde esneklik, yukarıda verdiğimiz anne baba örneğinin hemen ardından büyük tezat yaratsa da, yine günümüz iş dünyasının vazgeçilmezlerinden birini oluşturuyor. Kariyerde esneklik, koşullar ne kadar olumsuz veya sonuçları ne kadar incitici olursa olsun, değişikliklere hızla ayak uydurmayı kapsıyor. Kişi, hem kariyerini korumakla yükümlü, hem de çalıştığı işyerine maksimum faydayı sağlamakla...

Günümüzde işletmeler çalışanlarına bilgi ve becerilerini artırıcı her türlü olanağı insan kaynağı yönetimi sistemleriyle sağlamaya çalışıyorlar. Ancak bu olanaklara karşılık bireylerden kendi kariyerlerini geliştirecek adımlar da bekleniyor. Kariyerin, kurumun bireye sağlayacağı bir olanak olduğu yanılsaması artık çoktan reddedilmiş durumda. Kariyer sahipliliği bireysel bir konudur ve bireyin kendi kariyerine nasıl yön vereceği tümüyle kendisiyle ilişkilidir. Kurum bu noktada bireyin ihtiyaçlarını ve planlarını kurumun önceliklerini ve ihtiyaçlarını baz alarak destekliyor ama ortaya konan değerle ne yaratılacağı konusunda bireyi yalnız bırakıyor. Olması gerektiği gibi... Kurumun desteğini doğru kullanabilen ve kendi çabalarını bu destekle birleştirerek farklılık yaratabilen çalışanlar, yolculuğa sağlıklı bir şekilde devam ediyorlar.

Kurumun desteğini kariyerden bu kadar somutlarken elbette kurumun bireye olan sorumluluklarını da ortaya koyuyor olmalıyız. Doğru performans yönetimi, motivasyon, doğru eğitim planları ve doğru iletişim, kurumların kariyere olan en önemli destekleridir. Çalışanların potansiyellerini en üst düzeyde kullanabilmelerine yönelik altyapı çalışmaları kurumun sorumluluğu altındadır. Bireylerin kariyer planlarının, çalıştıkları kurumların kariyer geliştirme programlarıyla denkleştirilip desteklenmesine de kariyer yönetimi denir. Bu, bir anlamda birey ve kurumun hedeflerini ortak kazançlar dahilinde birbiriyle uygunlaştırması süreci olarak da algılanabilir.



Bireysel kariyer yönetimi



Kariyerin bireysel bir kavram olduğu konusunda bunca yorum yaptıktan sonra, bireyin kendi kariyer yolculuğunu sürdürürken veya başlarken neleri gözden geçirmesi gerektiğini irdeleyelim isterseniz...



Nasıl bir ortamda çalışmak istiyorum?



Nasıl biri olduğunuzu ve nelerden zevk aldığınızı en iyi siz bildiğinize göre, nasıl bir ortamda en verimli olabildiğinize de siz karar verirsiniz. Öğrencilik yıllarınızı anımsayın, tek başına çalışmaktan mı hoşlanırdınız, yoksa arkadaşlarınızla bir araya gelerek çalışmaktan mı? Herkes masada yemek yerken veya bir işle uğraşırken kendinizi derslere yeterince verebilir miydiniz? Bu basit sorular nasıl bir ortamda çalışmak istediğinizi anlatacaktır. Sizin açık bir ofiste mi, bir şantiyede mi, yoksa bir hastanede mi rahat çalışacağınıza yine siz karar vereceksiniz.



İlgi ve beceriler



Ne yapmaktan hoşlanıyor veya neyi yaparken kendinizi en başarılı buluyorsunuz? Arabanınızı yıkarken mi, yoksa hasta birine yardım ederken mi? Tamirat yaparken mi? Bilgisayarla uğraşırken mi? İlgi alanlarınızı ve becerilerinizi sapta**** gerçekten mutlu olacağınız işi yapmanız mümkün. Değerli ve merhum işadamı Üzeyir Garih bir konuşmasında şöyle bir örnek vermişti: “Adam bilgisayar mühendisi ama hasbelkader okumuş. Yaptığı işi yapıyor ama sevmiyor. Onun sevdiği iş, yemek yapmak. Bana göre o adam bu işi yapmalıdır. Bu işi yaparak para kazanmanın bir yöntemini bulmalıdır. Bir bilgisayar mühendisi yemek yaptı diye ayıplanır mı? Ayıplanmaz, saygı görür. Çünkü insan simit bile satsa o civarın en iyi simidini satmaya uğraşmalıdır. Bu da ancak simit satmayı seviyorsa olur.”



Vücudunuzun saati ve iş saatleriniz



Bazı insanlar geceleri çok verimli çalışırlar. Gece on ikiye kadar kalem oynatamayıp, sabaha kadar aralıksız yazan yazarlar vardır. Ya da enerjisi gece açığa çıkan başka meslek sahipleri de sayılabilir... Kimi insan günde sekiz saat uyumazsa kendini iyi hissetmez. Bu tembellik değil, vücudunun bir ihtiyacı olabilir. Kişi, kariyerini planlarken yaşamının hangi zaman dilimlerini çalışmaya ayıracağına karar vermelidir.



Genel müdür olmak mı, balık tutmak mı?



Komik bir soru gibi durdu değil mi? Aslında değil. Herkesin hayattan kendi ihtiyaçlarına göre bir beklentisi vardır. Bu beklentiler birbirinden uçurumlarca farklı olabilir. Kardeşiniz zirveye yükselmeyi bekleyen idealist bir işadamıdır, oysa siz çok daha basit bir iş yaparak, kendinize çok daha geniş zamanlar ayırmak isteyebilirsizin. Gelecekten, iş hayatından, kariyer yolculuğundan ne beklediğinizi çok uzun yıllardır çalışıyor bile olsanız bir kez daha gözden geçirmelisiniz.



Kişisel çabalar



21. yüzyıl insanı için bir başka gereklilik de sürekli kendini yenileyebiliyor, geliştirebiliyor ve işiyle ilgili sürekli yeni fikirler üretmeye ihtiyaç duyuyor olmasıdır. Rekabetin ön koşullarından biri, işte bu kişisel çaba... Kendi içinizde yürüdüğünüzde, bu kişisel çabayı, sürekli zihin çalışması gerektiren bu yorucu yolculuğu ne kadar istediğinizi sınamalısınız.



“İnsan kararlı bir tutum takınıncaya kadar, tereddüt, cayma olasılığı ve her zaman tutukluk sergiler. İnsan kesin kararını verdiği zaman basiret de harekete geçer. Yapabileceğinizi düşündüğünüz ve yapabileceğinize inandığınız şey ne olursa olsun, bunu yapmaya koyulun. Hareket kendi içinde sihir, incelik ve güç taşır.”

Goethe



Karar ve devamı...



Farkındaysanız bu kariyer yazısı size asla mutlak başarıya giden yollardan ve olması gerekenlerden söz etmiyor. Tam tersine, değişkenliklerden ve olmasını istediklerinizden dem vuruyor. Kimse sizi kurumsal yaşamın keskin dişlilerine mahkum etmiyor; sizden başka elbette... Ortaya koymaya çalıştığımız, başka seçeneklerin insanın yaşamı boyunca daima olacağı. İnsanın yaşadığı andan memnuniyet duymasını sağlayacak olan tek şey kendi istek ve ihtiyaçlarıdır. Yukarıdaki bir başlıkta kullandığımız gibi balıkçı olabilirsiniz ama kendinize balıkçılık kariyerinizle ilgili bir plan yapmanız gerekecektir yine de. Bir kıyı balıkçısı mı, yoksa açık deniz balıkçısı mı olacaksınız? Kendi balık çiftliğinizi mi kuracak, yoksa sadece balık alıp satacak mısınız? Suya sabuna dokunmadan gidip balık tutmayı planladığınız bir sahilin deneyimli bir sakini, size kendisinden uzakta olmanızı emredebilir durup dururken… Alanına girmemenizi... Kurumsal yaşamdan çok da farklı olmayan başka kurallara uymanız gerekebilir. Ama karar verdiniz ve devamını görmek istiyorsunuz. Öyleyse artık kariyeri nelerin yönlendirdiğini birlikte gözden geçirelim…



Kendinizin ürün yöneticisi olun



Evet, kendinizi bir ürün gibi görün. Rafta satılacak ve birisi tarafından satın alınacak bir ürün gibi. Siz bir ürünü satın alırken nelerine bakarsınız, basit sorular sorup yanıt verin. Elbette günümüz pazarlama anlayışı büyük ölçüde biçimle ilgili. Bunu söylerken insanın güzelliğinden ya da çirkinliğinden söz etmiyoruz. Ambalajın güvenilir ve sağlıklı olmasından bahsediyoruz. Nasıl giyindiğiniz, ellerinizin, saçlarınızın, dişlerinizin ne kadar temiz olduğu, sizi rafta görenlerin dikkat edeceği birkaç nokta. Hatta, nasıl koktuğunuz... Kısacası, nasıl bir etki bıraktığınız...

Bu ürünün içine bir bakın, insanların satın alırken görmediği yanlarına... Bilgi, kültür, deneyim gibi özellikler ilk anda fark edilmeyebilen ama zaman içinde ortaya çıkarak insanları etkileyen özelliklerdir. İnsanın ne okuduğu, ne izlediği, ne dinlediği, yaşamı ne ölçüde takip ettiği, içeriğini güçlendiren veya zayıflatan etkilerdir. Kültür, insanın yaşamı boyunca edindiği tüm deneyimler ve aldığı tüm bilgiler sonucu oluşan bir kavramdır ama yenilenmesi, gelişmesi mümkündür.

Ürününüzün insanları ne kadar tatmin edeceğini ölçün. Farklı bakış açıları takınarak ve büyük bir objektiflikle yapın bunu... En verimli olduğunuz iş nedir? Hangi konuda bir işletmenin başarısına daha çok katkınız olur? Genel müdür olarak mı, yoksa bir trafiker olarak mı? Bunu dürüstlükle yanıtlayın…

Bu arada şunu da gözden kaçırmayın: Ambalajınızın üzerinde sizi rafta görüp merak edecek bir yabancı konuğa kendinizi anlatabilecek dil bilgisine sahip misiniz? Minimumda bir yabancı dil var mı iletişim sağlayabileceğiniz?

Sonra bu ürünün fiyatlamasını titizlikle yapın. Nedir sizi en mutlu edecek parasal karşılık? Kurumsal yaşamda artık başarıyı, parasal değerlere tercih eden insanlardan söz ediyoruz ama yaşam standartlarının korunması konusunda herkes doğal olarak aynı fikirde, çünkü her insanın kendini iyi hissettiği bir yaşam standardı var ve aslında iş yapmanın en önemli amacı para kazanmak. Kendinizi en güvende hissedeceğiniz fiyatlandırmayı yapın ve hedeflediğiniz işe/kitleye bu fiyatın nasıl bir etki yapacağını yine siz bulun.

Bu ürünün pazarlama iletişim faaliyetlerini planlamaya başlayın eşzamanlı olarak... Nerelerde görülmeli? Kendini nasıl ifade etmeli? Sloganı ne olmalı?

Bu basit oyun sonunda, aslında kendinizi bir ürün olarak nasıl konumlandırdığınızı saptarken, birçok sorunun yanıtını da bulmuş olacaksınız. Bunu yaparken objektif olmanız, size uzun vadeli büyük yararlar sağlayacaktır. Subjektif bakmanızın sonucunu bir müşteri olarak tahmin etmeniz güç değil? Hangimiz bir marketten sadece ambalajına veya sadece fiyatına bakarak bir ürün almış ve mutsuz olmamışızdır ki? Süreklilik arz eden markalar ve sağlam ürünler daima bu soruların objektif yanıtlarını verebilen ürünler olmuştur.



Türkiye’de kariyer sahipliği...



Teoriden uzak ve gerçeğe yakın bir yazı hazırlamaya çalışırken, tüm söylenenlerin bir de Türkiye koşullarını irdelemek gerekecek ne yazık ki... Hemen birlikte bir analiz yapmaya ne dersiniz? Çok ayrıntıya girmeden, ilk akla gelenleri yazalım...

Tehditler:

1- Yaşadığımız ülke bitmek tükenmek bilmeyen bir kriz döneminden geçiyor.

2- İşsizlik oranı çok yüksek.

3- Eğitim fırsatları eşit değil ve sistemde birçok yanlış var.

4- Enflasyonist ortamın tüm olumsuzlukları günlük hayatımıza etki ediyor.

5- Sosyal haklarımız kısıtlı.



Fırsatlar:

1- Genç nüfuslu bir ülkeyiz.

2- Yeni yapılanıyor sayılabiliriz. Bu durum da çok farklı iş alanları ve işkolları yaratıyor.

3- Teknolojiye hemen adapte olabiliyoruz. Esnek bir yapımız var.

4- Yaşadığımız ülke pek çok açıdan (mevsim, konum, vb.) yerkürenin avantajlı bir yerinde. Bu da alternatif işler konusunda yolumuzu açan bir özellik...



Özetle...



Türkiye’de kariyer sahibi olabilmek için başka ülkelere göre biraz daha fazla kişisel çaba gerektiği bir gerçek. Eğitim oranı düşük bir ülke olarak kendimizi eleştiriyoruz ama eğittiğimiz insanların kariyer olanağı bulmalarını da kolaylaştırdığımız söylenemez. Ama kariyer sahibi olabilmek, var olan kariyerde yeni istek ve ihtiyaçlara göre değişim yaratabilme cesaretine sahip olabilmek, fırsatları kovalamak ve yakalamak, insanın kendi çabasıyla olabilecek özellikler. Size çok klasik gelebilir ama insanın başarıyı kendisinin yarattığı teorisiyle ilgili somut başarı öyküleri var hemen her gün gazetelerde ya da dergilerde yayınlanan. Kariyerle ilgili planlar yapılırken bu olmazı olduran, yoku var eden başarı öykülerine göz atmakta fayda var. Bazen böyle bir öykü okurken veya dinlerken, “Şansa bak,” dediğimizi fark etmez miyiz? Bize göre, gerçekten o şansa dikkatli bakmakta fayda var. Altında görebileceklerimizi düşünerek...




[/size=3]
Ya Kale Ol, Ya da Yıkıl Toz Ol

Yerleşim : Türkiye / Ankara  |  Meslek : memur-öğrenci
Ismail KIRTILLI

Yazar

Toplam 997 yazı
06/03/2004 :  15:44:50 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
Eline sağlık,

Çok değerli bir yaz olmuş.

Yerleşim : Türkiye / İstanbul  |  Meslek : Bilgisayar-Bilişim
hascence
Üye

Toplam 1122 yazı
26/09/2005 :  14:37:01 Yazarın websitesine git Website   Alıntı
En kötü karar kararsızlıktan iyidir!
Hayatınızda sayısız kararlar alıyorsunuz. Göreceli olarak önemli önemsiz ya da küçük büyük kararlar. Sizin ve çevrenizdeki pek çok kişinin hayatını etkileyebiliyor. Peki, kararlarınızı nasıl alıyorsunuz?

Metodolojik olarak bakıldığında karar vermekle ilgili sayısız teknik ve yöntem var. Bu yöntemler kişiye ve duruma göre değişiyor. Çünkü bazen karar yalnızca sizi etkiliyor, risk almak nispeten daha rahat olabiliyor. Bazen de karar vermek için çok kısa bir süre gerekiyor. Özellikle kriz anlarını düşünün...

Ancak bilimsel olarak da kanıtlanan bir gerçek var. Kararlarımızı alırken geçmiş deneyimlerimiz, önyargılarımız, sezgilerimiz, eğitimimiz vb. pek çok unsur etki ediyor. Peki, siz ne zaman, hangi karar alma yöntemlerini kullanıyorsunuz? İçindeki sesi, sezgilerini ve önyargılarını dinleyenlerden misiniz? Yoksa sebep sonuç ilişkisi kurmadan, sistematik olarak çözümleri ortaya koymadan, bunları kâğıt üzerinde görmeden karar veremiyor musunuz? Kendinize ait bir yönteminiz var mı ve bu yöntem sizleri ne zaman yanıltıyor?


www.insankaynaklari.com

Yerleşim : Kuzey Kıbrıs TC / Güzelyurt  |  Meslek : Bankacılık-Finans
 

Mesaj gönderebilmek için öncelikle giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Henüz kayıt yaptırmadıysanız buradan üye olabilirsiniz.

Üye olarak:

  • Yeni yazılar gönderebilir,
  • Varolan yazılara yorum yapabilir,
  • Arkadaşlarım, favorilerim, kişisel mesajlaşma, haber merkezi, dosya merkezi, online üyeler gibi pek çok yardımcı araçlardan yararlanabilirsiniz.

» Hemen üye olmak için tıklayınız.


 

2.3 saniye.
17:29:10, 29 Nisan 2024, Pazartesi

Buradaki yazılar, yazarlarının ve Koniks.com®'un izni olmaksızın hiçbir yazılı, görsel yada sesli yayın organında yayınlanamaz. Eğitim amacı dışında, herhangi bir şekilde çoğaltılması yasaktır. Eğitim amaçlı çoğaltıldığı durumlarda, yazarla ilgili bilgilerin ve URL'nin belirtilmesi zorunludur.

Bu web sitesi bilgilendirme amacıyla iyi niyetle, amatör bir ruhla hazırlanmıştır ve yer alan her türlü bilgi genel nitelikte olup, doğruluğu, eksiksiz olması, güvenilirliği, yeterliliği ve güncelliği hiçbir surette sitemiz tarafından garanti ve taahhüt edilmemektedir. Yer alan görüş ve yorumlar tamamen Koniks.com üyelerinin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır. Sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak iş kurma/yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir ve söz konusu bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan Koniks.com sorumlu tutulamaz.

© 2000-2024 Koniks.com İletişim   ||   Kullanım Şartları   |   Kurallar   |   Sitenin Kullanımı   |   Gizlilik   |   Yardım