İnsan hakları ve çevreye duyarlılık konusunda toplumsal bilinç yükseldikçe, şirketler de faaliyetlerini ‘sosyal sorumluluk’ içinde yürütmeye özen gösteriyor. Bu durum marka prestiji getiriyor mu?Doğaya saygılı, çevre dostu ve geri dönüştürülebilir tarzda ürünlerin üretimine geçen şirketler bu ‘etik’ davranışlarını adeta davul zurna çalarak kamuoyuna duyurmaya ve bu sayede daha fazla prestij –ve daha önemlisi- artan sayıda müşteri kazanmayı umuyorlar.
Türkiye’de de bazı firmalar bilhassa verdikleri reklamlarda bu noktaya vurgu yapmayı ihmal etmiyorlar.
TİCARİ ANLAMDA BİR GETİRİSİ VAR MI? Western Ontario Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Doktora öğrencisi Remi Trudel ve Dr.June Cotte
tüketicilerin ürün tercihlerinde üretici firmaların ‘etik’ tutumlarına ne kadar önem verdiğini kapsamlı bir araştırma yaparak elde ettikleri sonuçları Wall Street Journal gazetesinde yayınladıkları makalede açıkladılar.
Bu araştırmanın amaçları açısından ‘etik olarak üretilmiş’ ürün tanımlanmasında şu özellikler göz önünde bulunduruldu:
a) Üretici firmanın hissedarları kanun veya ahlak dışı işlerle uğraşıyor olmayacak. Üretimde kaçak işçi çalıştırılmayacak. Üretici firmanın adı, kamu otoritelerine yalan beyanlarda bulunma, rüşvet ödeme ve yolsuzluk gibi konulara bulaşmayacak.
b) Üretim sürecinde çevre dostu teknoloji kullanılacak. Üretim sürecinde çevre kirletilmeyecek ve zehirli atık oluşturulmayacak.
c) Üretici şirket insan haklarına saygılı olacak. Başka ülkelerde çocuk işgücü veya zorla çalıştırılan insanların gerçekleştirdiği fason üretim veya aramalı kullanılmayacak.
ARAŞTIRMANIN SONUÇLARIN ŞÖYLE ÖZETLENEBİLİR1- Bilinçli ve yüksek alım gücüne sahip tüketici kitle; ‘etik’ koşullara uyularak üretilen ürünleri biraz yüksek fiyatlı olsalar bile, tercih edebiliyor. Yani ‘çevreye ve insan haklarına duyarlı’ bir tüketici kitlesi, bu ilkeleri satın alma alışkanlıklarına yansıtabiliyor.
2- Ancak
çevre-dostu üretim teknolojileri ve ürünlere yapılan yatırım miktarı arttıkça, bu tüketiciler ‘etik’ ürünlere daha fazla ödemeye istekli değil. Yani üreticilerin ‘etik’ davranış konusunda daha fazla titizlenmesi, ticari getiri açısından sonuç vermiyor.
3- Çok büyük bir kitle (bilhassa düşük gelir grupları) satın aldıkları ürünlerin fiyat ve kalitesiyle ilgileniyor ve bunun dışında başka bir şeyle ilgilenmiyorlar. Yani Uzak Doğu’da ve Asya’da zorla çalıştırılan insanların veya çocukların ağır şartlarda gerçekleştirdiği ürünlerin müşterisi daima var. Çin mallarını boykot etmek söz konusu olsa bile bu kitle kesinlikle size katılmayacak.
4- Marka sadakati söz konusu olduğunda (mesela içtiğiniz kahve, sürekli aldığınız gıda ürünleri veya güvendiğiniz beyaz eşya markası) tüketiciler ‘etik’ üretim konusunu hemen hiç umursamıyorlar.UZMANLAR, ÜRETİCİLERE ŞU TAVSİYELERDE BULUNUYORPiyasadaki segmentlere ayrı ayrı odaklanın. Yüksek etik standartlara sahip tüketicilere ulaşmanın mutlaka yolunu bulun çünkü onlar bunun karşılığında size daha yüksek kar getirmeye hazır. Ancak rakiplerinizin ‘fiyat kırdığı’ durumlarda, ‘etik’ üretimin getirisine de güvenmeyin.Kaynak: Güncel.net