Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
Kürsî-i liyakat p....., p... olanındır!
...................
Tam adı Tevfik Kolaylı'dır. 14 Haziran 1879 tarihinde Bodrum'da doğdu, 28 Ocak 1953 tarihinde İstanbul'da öldü. İlköğrenimini Bodrum'da gördü. İzmir İdadisi'ni bitirmeden ayrıldı. Kendi kendini yetiştirdi; Farsça öğrendi, İzmir Mevlevihanesi'ne, İstanbul'da Galata ve Kasımpaşa Mevlevihanelerine gitti. Fatih Medresesi'nde dört yıl okudu. Bektaşi tarikatına girerek Sütlüce Tekkesi şeyhi Münir Baba'ya bağlandı. Bir süre Mısır'da yaşadı. Eşref'ın çıkardığı Deccal dergisindeki II.Abdülhamit'i yeren bir şiiri nedeniyle gıyabında idama mahkum edildi. İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a döndü.
Ney çalmadaki ve şiir okumada ustalığı ile sözünü esirgemezliği haklı ve yaygın bir ün kazandırdı. Toplumsal kural ve baskıları takma**** ilginç yaşantısını her dönemde sürdürdü. Sürekli içki içtiği için, zaman zaman akıl hastanesinde bağımlılık sağaltımı gördü. Nef'i ve Eşref'ten sonra Türk Edebiyatında taşlama türünün üçüncü önemli temsilcisi kabul edilir. Baskıyı, yobazlığı, din-mezhep ayrımcılığını, insanlar arasında eşitsizliği, çıkarcı politikacıları, çağdaşlaşma adına girişilen yararsız özentili davranışları kınamış; inanç özgürlüğünü, kadın haklarını savunmuştur. Yaşamın acılarını, toplumdaki bozuklukları, haksızlıkları konu edindiği hicviyeleri dillerde ve gönüllerde yer etmiştir.
Günümüzün hızlı ve acımasız yaşama koşullarında,ülkenin çalkantılı zamanlarında içimizden birisi çıkar herkesin koştuğu yönün aksine koşar hatta koşmaz yürür,sakindir çünkü.
Yetişecek projesi, üç kağıt açan müşterisi, parasından başka bişeyi olmayan patronu filan yoktur.Sakindir işte.
Neyzen de aksi yöne yürüyenlerdendi, kimsenin söylemediğini söyler, kimsenin düşünmediğini düşünürdü.
Söylediği yada yazdığı şeyler insanların düşünmesine, eğlenmesine, kızmasına yada bunların hepsine birden sebep olurdu özünde bu eylemler bir düşünce süreci gerektirirdi.Neyzen de bunu sağlayabilenlerdendi.
Farklıydı, özeldi ki bu yüzden unutulmadı.
Ama diğer yandan hiçbir dörtlüğünü yada taşlamasını yada hicivini farklı olmak adına yapmadı.
Farklı olabilmek kaygısını taşımadan sadece yürüdü , ama ters yöne!Ters yöne gittiğini bilmeden, düşünmeden, kendisi gibi, olmak istediği gibi.
Pazarlama işindeyseniz ve yeni bir şey üretemiyorsanız bir yerlerde bişeyleri yanlış yapıyor olabilirsiniz.Okuduğunuz kitaplar, duyduğunuz hikayeler, izlediğiniz filmler yada katıldığınız eğitimler farkında olmadan akıntıya kapılmanızı sağlıyor olabilir.Akıntıdaki her kütük kıyıdan bakıldığında akıntıdaki kütüktür sonuçta hangi evin kapısı olacağı yada hangi salonun koltuğu olacağı kimseyi ilgilendirmez.
Unutmayın, unutulmayan her kişi yada olay kendi havuzunda seçebildiğiniz tek taştır.
Kendiniz olun ve akıntıya aldırış etmeden ne yöne gittiğinizi umursamadan yüzün sadece.
Kimbilir bir gün birileri sizden de bahsedebilir.
Not:
Tomurcuk vermeyen ağaç ancak bir kütüktür...
Marketing Marketing